Bu Blogda Ara

29 Aralık 2018 Cumartesi

BİR TUTAM MERCİMEK Mİ SANIRSINIZ!


                  
Babalar en güzel öğütleri verirler anlayanlara, benim babam bana hep doğruyu ve hakkı hatırlattı, hakkın dışında hiçbir şeyi bana söylemeyen bu insana rabbimden hep rahmet diliyorum. İlkokulu daha yeni bitirdiğim ve ortaokula başladığım yıllardı,12 Eylül ihtilalinin sonrasıydı o günlerin acı ve vahşetini anlatmak için etrafına toplanan insanlara hep nasihatler anlatırdı. Günlerde benim için çok önemli olan ve hayatıma damga vuran bir anlatımını yine sizlerle paylaşacağım…
“Bilen bilir bilmeyen bir tutam mercimek sanır.”  BABAM, bu atasözünün nasıl oluştuğunu ve insanların bundan neler anladığını anlatırken geniş çaplı açıklamalarla beni alıp götürmüş hatta bulutların üzerinde uçurmuştu. Günlerden bir gün, bir garibanın hayatının acılarını anlatan bu söz, gel zaman git zaman dalga konusunu olan bir anlam kazandığını söylerdi. Çok iyi biri olmanız, hayatınızın her zaman çok doğru bir yörüngede gideceği anlamına gelmez oğlum. İşte bu sözün oluştuğu dönemde bu sözü söyleyen insan da çok doğru ve dürüst olmasına rağmen, evin içinde istenmeyen nahoş hareketler oluştuğu zaman, onun da huzuru bir anda bozulabiliyor. Adam işinde gücünde mutlu bir yuvası olduğunu düşünerek coşkuyla işine gider ve gelir, ancak evdeki eşi bir başkasıyla gönül ilişkisine girer zamanla da bu durumu ilerletirler, en aşırı noktalara kadar birbirlerinden faydalanmaya başlarlar. Adam bir gün işten erken çıkıp eve geldiğinde, evden sesler geldiğini fark eder ve ansızın içeriye dalar eşi ile bir başkasını kendi yatağında görür, mutfağa gider bıçağı kaptığı gibi yatak odasına daldığında, adam pencereden atlar ve koşmaya başlar. Bu da onun peşinden koşar ama yakaladığı yerde onu doğuracağına yemin eder. Zinakar önde, adam arkada koşarlar ikisi de nefes nefese kalırlar, zinakar olan adam mercimek tarlasından geçerken hemen oradan bir tutam mercimek yolar ve önlerine çıkan köy meydanına koşarlar. Mercimek elinde olan zinakar bağırır, aman köylüler! beni şu adamdan kurtarın ne olur, elimdeki bu bir tutam mercimek için beni öldürecek hiç bunda acıma yoktur diye bağırır. Köylüler zavallı adamın önüne geçerler onu sakinleştirirler, yahu sana ne oldu böyle, sen mülayim sesiz bir insansın ne olur bir tutam mercimek için insan öldürülür mü derler…Adamcağız içini çekerek gözyaşı dökerek der ki, ah ulan ah! “Bilen bilir bilmeyen de bir tutam mercimek sanır” der. İşte evladım hadislerin içi ve nerelerden kaynaklandığı ve oluşum şekilleri kimin çıkarlarının olduğu ve ne amaçların güdüldüğü anlaşılmazsa, bu adamın durumu gibi oluruz. Bilen bilir bilmeyen de bir tutam mercimek sanır derdi.
Bak evladım, bu ülkenin ve bu toprakların kaderi hep sömürülmek ve tüm alicengiz oyunlarının oynadığı yer olarak seçilmiştir. Bu ülke için atanan yöneticiler diyorum dikkat et, seçilenler demiyorum, çünkü biz halk olarak hiçbir zaman kendimizi yönetenleri seçebilme özgürlüğüne kavuşmadık böyle giderse de hiç kavuşamayacağız. İşte Bu Kenan Evren denen ejderha, önce ülkenin gençlerinin birbirini kemirmesi için onları birbirine düşürecek tüm yolların oluşumuna katkı sağladı, sonrasında da bir sağdan bir soldan diye ülkenin filizlerinin başını kopardı. Kendi bahçesini tarumar eden tüm filizlerin başını kopararak iyi bir hasat yapmayı düşünen bir bahçe sahibi olabilir mi asla…Demek ki bu başka bahçelerin yani farklı topraklarda aynı ürünleri yetiştiren bir patronun bahçıvanı olmalı ki, bizim bahçemizdeki tüm filizlerimizin başını koparsın geleceğimizi imha etsin…Evladım bunu göremeyenler de sanır ki ortalık süt liman oldu bu adam geldi kan durdu diyecekler, oysa hiç de perdenin arkası öyle değil, yani “bilen bilir bilmeyen bir tutam mercimek sanır. Evladım bugünden sorgulayan ve idrak eden bir beyin geliştirmezsen başkaları senin toprağına ne ekecekler bilemezsin, onun için sen sen ol asla ve kat’a, bilmediğin anlamadığın bir hususta sürülere katılarak çobanın seni mezbahaya götürmesine müsaade etme, o günler gelecek ki ben olmayabilirim öyle yaparsanız kemiklerimi sızlatırsınız. Senin deden hak için gözünü kırpmadan dokuz sene Yemen savaşlarında bulundu, biz ona hasret kaldık. Benim de size hem nasihatim hem vasiyetim, zanlarınızla dedikodularla, bağıranların çıkardığı gürültülerin etkisinde kalarak hayatınızı yönlendirmeyin…Allah neden akıl idrak ve yürek verdi, bunların görevlerini iyi anlamak gerekir. Evladım ben az söyleyeyim sen çok anla, merhametten asla ayrılma, adalet hayatının gıdası olsun, aldatıcıların çok çeşitli oyunlarının olduğunu aklından çıkarma. Ata dostlarını ihmal etme, onlar Allah’a inanmıyor olsalar da ahlaklı insanlar olduğu sürece onları sor ve ziyaretlerine git…Hiçbir neden insanları sormaya ve onların yardımına koşmaya engel olmasın…Allah katında insanı insan kılan yaratıcının değer verdiklerine senin de değer vermendir.
Evet değerli dostlar rahmetli babamın hikmetli hatıralarını hatırladıkça bu günlerdeki yaşadıklarımızla bir ilişkilendireyim dedim, bugüne çok mu uzak konuşmalarmış acaba! Yeryüzünü ifsat edenlerin zalimliklerini örtmek için ortaya attıkları yaldızlı sözler, çoğu zaman kitlelerin avucunda yanlışlar yığınından oluşan bir dağın temmuz sıcağında eridiğini ve hiçbir etkisinin kalmadığını gözlemleyebiliyoruz. Ben de bu tilki kurnazlıklarını her ortam ve zamanda gördüğüm zaman babamın nasihatlerini aklıma getirerek onunla dertleşiyorum.
Hasır altına tüm pisliklerini süpürenler, su altından (!) saman yürütenler, hala bize en mutlu günlerin olduğunu anlatarak hayatımızın kâbusu olmaya devam ediyorlarsa, bizler de bize gösterilen mercimeğe aldanıp geride neler olduğunu bilmiyorsak, bu söz hayatımıza cuk diye oturuyor. Duyanın dönüşünden daha hızlı dönen insanların ve düşüncelerin olduğu bir çağda adam gibi adam olan babamla hasbihal etmek sanıyorum daha isabetli olsa gerek. Gelin hep birlikte bize bir tutam mercimek olarak gösterilenlerin öncesinde ve sonrasında neler olduğunu anlamaya çalışalım…İşte o zaman bilen bilir sözü bizi biraz olsun bel ki anlatır. Selam ve muhabbetlerimle hakikati kavrayan ve görünenlere aldanmayanlardan olmak için aydınlık bir zeminde buluşmak dileğiyle herkese bir hatırlatma yazımdır.
Erol KEKEÇ/28.12.2018                                              
                                           

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!