YAKLAŞIYOR YAKLAŞMAKTA OLAN
“Ancak hakimiyeti eline alır almaz yeryüzünde fesat çıkarmaya, ürünü ve nesli yok etmeye çalışır; Allah fesadı sevmez.” Bakara/205
Yeryüzü zalim güçlerinin en belirgin özelliği gücü eline alır
almaz ekini ve nesli yok etmek ve yeryüzünün dengesini bozmaktır. Tarih boyunca
böyle olmuş ve böyle olacağı da muhakkaktır. Bu tanımlama, günahkâr haddi aşan
zalimlerin bir yaşam biçimidir. Yeryüzünde hakikate öncülük edecekler pısırık
kalır gerekli çabayı harcamaz mal ve canlarıyla bu dünya sinemasında baş rol
oyuncusu olmazlarsa, hâkimiyeti ele alan zalim tağutların ortaya koyacağı ifsat
sistemlerine teslim olmak zorunda kalırlar.
Geçmişten günümüze kolluk gücü ve ekonomik güç at başı
gitmişlerdir. Yani birini diğerinden ayırmak ve ayrı düşünmek neredeyse imkânsız
gibidir. İlkçağlarda Sokrates için ölüm fermanı verenler o toplumun hem zenginleri
hem de kaba gücü elinde bulunduranlardı. Aynı durum Hz. Musa döneminde kaba
gücü elinde bulunduran Firavunun yan cepleri de Karun, Haman ve Belam sınıfıydı.
Allah Resulünün yaşadığı dönem de bu saydıklarımızdan farklı değildi. Mekke‘nin
en zenginleri aynı zamanda devletin de sahipleriydi. Mesela Ebu Süfyan bunların
önde geleniydi. Feodal yönetimlere ve ağalık sistemlerine baktığımızda bu durum
gelenek olarak hep devam edegelmiştir. Ağalar tüm arazilerin sahibi olduğu gibi
dilediğini öldürür dilediğini sağ bırakır bu da gösteriyor ki, yakın
tarihimizin felsefi ve düşünsel kodlamaları bu anlayışlardan bağımsız
şekillenmemiştir.
Yahudi Siyonizm’ine baktığımız zaman dünya ekonomik sistemini
elinde tuttuğu gibi ekonomik yapıyı da kontrolünde tutmaktadır. Onların bu
hakimiyeti, yeryüzüne fesadın geleceğinin de habercisi olmaktadır. Dünyaya bu günahkâr
zalim güruh yön verdiği sürece insanlığın bela ve musibetlerden kurtulması
mümkün değildir. Onun için dünya mazlumlarının tümü, ayaklanmalı ve yeryüzü
baronlarına karşı bir araya gelmeli ve zulmü sonlandırmalıdır. Bu olmadığı
zaman yeryüzünün toptan yok olma süreci yaklaşarak gelecektir. Çünkü şu an bile
yaklaşarak gelmektedir gelmekte olan…
Üçüncü dünya ülkeleri diye sınıflandırılan topraklarda
yaşayanlara baktığımızda onların biyolojik varlıklarının kendilerine yük
olduğuna şahit olmaktayız. Acaba bu insanlar yeteneksiz hiçbir şeyi
anlayamayacak düzeyde mi yaratıldılar haşa…Herkese kendi yaşamını devam
ettirecek ve rızkını temin edecek kabiliyetler verilmiştir. Ancak bu insanların
üzerine çok ciddi saldırılar yapılmıştır. Bu saldırılar fiziki saldırganlık
gücü ile ekonomik imkanları elde tutma gücünün birleşiminden oluşmaktadır. Bu
iki güce sahip olduğunuz zaman insanlığı imha etmek için başka çabaya gerek
kalmaz.
Bu baron Siyonist küresel şebeke, gücü tamamıyla insanlığın
aleyhine kullanmayı denemiştir.Gitikleri tüm topraklarda kendi anlayış ve
sömürülerini devam ettirecek onları temsil eden alt gruptaki zalimleri atamışlardır.
Bu zalimlerin yaşamı da onlara göbek bağı ile bağlı olduğundan,”Gavurun
ekmeğini yiyen gavurun kılıcını sallar…”sözü hakikat olur. Bu atanmış ulusal
bölgesel ve lokal düzeydeki zalim yöneticiler hiçbir zaman kendi egemenliği
altında yaşayanların daha iyi koşullarda yaşaması için mücadele etmezler.
Onların temel yaşama etkeni, kendilerini tayin eden veya koruyanların
isteklerine muhalif olmamaktır. Onlara muhalif oldukları zaman nasıl bir sonla
karşılaşacaklarını çok iyi bilirler.
Bugün dünyanın her köşesinde insanlık ifsat edilirken, ulusal
yöneticiler bu küresel Siyonist baronların taleplerini ve dayatmalarını
bilimsel bir rapor gibi kendi halklarına sunarak hem halklarını
kandırmaktadırlar hem de zalim Siyonist çetenin amaçlarının gerçekleşmesine hizmet
etmektedirler. Dünyanın tüm kaynaklarının başına oturmuş istediğine istediği
kadar kimine istemediği kadar vererek, kendi amaçlarının gerçekleşmesine hizmet
etmelerini istemektedir. Sömürülmeyi bir kader olarak kabullenmiş ve kendisine
gösterilen bir yapay gülücüğe tüm benliğini feda edecek kadar da kendisini
tanımaktan aciz pısırık ve dünyaya söyleyecek bir sözü olmayanlar da bu yönetimlerin
elinde şamar oğlana dönerler. Eğer bir toplumun tarım, sağlık hayvancılık, su kaynakları,
doğa ve ekolojik dengesi, ürün çeşitliliğinin yaygın olup olmaması hep o güçler
tarafından belirlenmiş kurallar doğrultusunda mevzuat haline getirilip uygulanıyorsa,
ifsat olmanız için başka çabaya gerek yok demektir. Bugün dünyanın tohum
üretiminin neredeyse büyük bir bölümünü elinde tutan Siyonist çete, tüm gıda
ürünlerimizi ifsat etti. Gıda ile sağlığımızı tarumar etti. Bizi düzelteceğini
söyleyerek verdiği ilaçlarla insanlarda insani benlik taşıyacak genleri imha etti.
Nesiller sorumsuz duyarsız ve hayvan gibi yaşamayı kendi özgürlüğü olarak tanımlayıp,
insanlıktan istifa etmeyi bir marifet bilecek duruma geldi. Gıdanız ilacınız
olsun geçmişten beri gelen özdeyişlerimizin yerini gıdamız kendi zehrimize dönüştü.
Bunları yapanın küresel Siyonist çete olduğundan zerre kuşkum yoktur. İşte, bu
çete ülkelerin hem yönetimlerini hem de ekonomilerini ele geçirince her ülkeyi
kendi at koşturdukları alan haline getirdiler. Bu alanlardan ağzımıza ve
burnumuza dolacak olan tozlar bizim kendi tozumuz olmayacak, onların
istedikleri tozu ve havayı solumamız anlamına gelecek.
Dünya el ele vermiş dönüşü olmayan cehennem yolculuğuna
çıkmış gibi…Hem endişeli hem de umut ederek bekleyiş içinde…Kimse sormuyor,
yeryüzüne egemen olduğunda amacı ekini ve nesli imha etmek olanlar, benim için
geleceğimde umutlu ve huzurlu bir değeri bana bırakırlar mı? Asla ve kat’a
böyle bir son bu güçlerin dünyayı yönettiği zamanda gelmeyecektir. Bunların
ayar sistemleri kötülük ekmek ve hasat zamanı da pislik toplamak üzerine kodlanmıştır.
Bu düzen böyle gitmez sonumuz sondan evvel geliyor diyerek tüm insanlık ayağa
kalkmadığı sürece böylesi bir sona her an hazırlıklı olmak zorundayız.
Bu cani ve doymak bilmeyen küresel Siyonist çetenin, yeryüzü egemenliğinden
al aşağı edilmesinin yolu, Allah’a gerçekten iman eden ve hiçbir kınayıcının
kınamasından korkmadan mücadele edenlerin elleriyle gerçekleşecektir. Uyanalım
ve kendimize gelelim…Biz kendimize gelirsek yeryüzü mazlumlarının hepsini
uyandırma ve onlarla el ele verip cehenneme bize bilet kesenleri o araca bindirir,
dünyamızı cennet haline getiririz. Dünyamızı başkalarının cehennem haline
getirmelerine fırsat verip, kader ne yapalım biz de böyle yaşayacakmışız
diyerek kendi kitabımızın iki kapağını kapatıp, en büyük kitap olan kendimizi
okumadığımız sürece, sonumuz cennet olmayacak bunu idrak edelim ve ayağa
kalkalım…
Küresel Siyonist çete bir korkunun pençesinde bütün bir
insanlığı boğarak imha ederken bizler hala kurtuluş ümidi taşıyoruz. Kurtuluş
ümidi taşıyorsak öncelikle bu küresel Siyonist şebekenin verdiği korkuların
korkusundan kurtularak, bir ve tek olan Yerin ve Göklerin Rabbi Allah’a dayanıp
mücadele edelim yatmayalım uyanalım…Onlar uyanıkken bizler gafletten
kendimizden geçerek hipnotik rast makamında müzik eşliğinde hamakta
sallanıyorsak yakın bir gelecekte tüm dünyanın idam sehpasında sallandığına
şahit olacağız…Uyanalım artık yeter, DSÖ denen bir ahtapotun sahte yalancı
kolları dünyayı kuşattı ve istediğine
zehrini akıtarak bir anda dünyasını karartıyor…Biz iri, diri ve uyanık toplumuz,
kim bizi bu şebekenin küresel yalan dolan ve cambazlıklarına kurban verdirdi…
Ey insanlık! Önce ekin sonra nesil, hiç düşündük mü bu
başımıza gelen nedir?
Siz akletmezseniz,dünyayı zalimlere ve onların yerli
işbirlikçilerine bırakacak kadar duyarsızlaşır ve imaratın tek yetkilisinin
Allah’a kul olanların olduğuna inanmazsanız, yeryüzünde cennet kurup size
cehennemi yaşatacak olan zalimlerin cehenneminde yanarsınız… “Ey iman
sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun"
denilince yere çakılıp kaldınız. Ahiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı
oldunuz? O iğreti hayatın nimeti ahiret yanında pek azdır.” Tevbe/38
“İnsanlardan kimi vardır ki “Allaha inandık.” der;
Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanlar(ın) eziyeti(ni) Allah’ın
azabı gibi görür. Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka “Doğrusu biz de
sizinleydik!” derler. Allah insanların göğüslerinde (kalplerinde) olanları iyi
bilen değil midir!” Ankebut/10
Rabbim bizleri idrak eden ve yeryüzünde bir halife olarak
yaşayıp hakikati omuzlayan ve yeryüzünün her yanına adalet dağıtanlardan eylesin…Selam
saygı muhabbet ve dualarımla…
Erol KEKEÇ/05.05.2021/03.13