“Musa'nın kavminden doğru yolu
gösteren ve doğrulukla adalet yapan bir topluluk da vardı.” A’raf:159
Hayatın her döneminde doğru yolu gösteren ve doğrulukla
adalet yapan bir topluluğun olacağını asla unutmayınız. Bunun en güzel örneğini
yine rabbimiz beyan ediyor. “İbrahim ve beraberinde olanlarda sizin için güzel
örnek vardır.” “İbrahim tek başına bir ümmetti” yani o tek olarak mücadele etti
ve ona iman edenlerden söz edince, sadece Lüt’un ona inandığını açıklamaktadır.
Peki, O nasıl olur da bir topluluğu anlatan Ümmet Kavramıyla özetlenir. Bunu
derinlemesine düşündüğümüz zaman şu hakikatle yüzleşiyoruz. Her dönemde Tevhidi
düstur edinen, Allah’ın vahyini taşıyan ve ona hiçbir şeyi katmayanlarla
İbrahim bir ümmettir. Çünkü o tüm ilahları ve anlayışları redderek Rabbine
dönen bir elçidir. Ondan olsa gerek, Tüm ilahların tasallutundan kurtularak
sadece rabbine yönelen, doğrudan Kur’an’dan almalıyız ilhamı, diyen Şairin
dediği gibi, her dönemde vahye dayanan bir yaşamla ortaya çıkanlar İbrahim ile
birlikte bir ümmettir. İşte bu ümmet, Allah’ın Resulü Muhammed (as)’ın
arkadaşlarına bir örnek olarak sunulmaktadır. Bu ümmet, tevhit erlerinden
oluşan doğruluğa şahitlik yapan ve yeryüzünde sadece adaletin mücadelesini verenlerdir.
Eğer bir toplumda doğru yolu gösteren ve herkese doğrulukla
adalet yapanlar olmasa, vahiy gelmeyeceğine göre yaşamın kaybolan rotasını bir
daha yakalamak zor olacaktır. Demek ki Musa (as) zamanında da doğruluğa, hakka
şahitlik eden bir grup vardı ve de her dönemde bu grup devam edecektir.
Doğruluğa hakka şahitlik edenler, herhangi bir grubun, partinin ya da cemaatin
insanları değildir. Onların beslenme kaynağı doğrudan vahiydir. Allah’ın emrettiği
doğruluk ve adalet dışında başka bir şeyi gözetmezler. Bunlar, tarihin kırılma
noktalarında her zaman doğruluk ışığını, elleri, ayakları yansa, yüreklerinden
vurulsalar da O ışığı taşımaktan yana reylerini kullanırlar. İşte, bu topluluk
İbrahim ile birlikte bir ümmet oluşturur.
Firavunun tüm baskı ve zorlamalarına rağmen hakkın ve
adaletin şahitliğini yapmaktan kaçınmayan o insanların durumunu göz önüne alarak,
günümüz yaşamına en doğru seçenekler sunarak hakka ve adalete doğrulukla
şahitlik yapmak olmalı görevimiz. Bu şahitliği yaparken her türlü saldırı
oklarının hedefi olacağımızı düşünerek, hakkın dışında asla bir referansı
dikkate almamalıyız. Hakkın dışında yamularak bir oyana bir bu yana olacak
şekilde doğruluğa şahit olamayız. Çünkü adaleti doğrulukla ayakta tutanlardan
olmamız gerektiğini, sadece beyinlerimize değil yüreklerimizin tam ortasına
kazımak zorundayız. Neden bu kadar keskin konuştuğumu düşünebilirsiniz, ancak
şunu unutmayalım ki, çok kötü ve etrafı kuşatan logar pisliklerinin temizlenmesi
için, içine akıtılacak çok temiz suların da o pis sularla karışarak onun
bünyesine sineceğini unutmayalım. Onun için bir pis suyun içine temiz suların akıtılması,
pis suyu temizlemez, ancak temiz suyu kirletir o halde yanlış bir düşünce
ortamında doğruları anlatarak o yanlışların değişmesini beklemek, hem boşuna
kürek çekmek hem de kendinizi imha etmek olur. Rabbimiz, Musa’nın kavminden
bahsederken de, onların içinde farklı yaşayan bir grubun varlığını anlatmaktadır.
Yani onlar gibi yaşayıp farklı düşünleri anlatmıyor. Bu da gösteriyor ki, doğru
yolu gösteren ve doğrulukla şahitlik yapan bir ümmet olursa, ancak doğruluk
tarihi kırılmaların etkisinde kalmadan gelecek çağlara aktarılabilir. Aksi
halde sadece iğdiş edilen ve tüm özellikleri imha edilen bir şirk dini ve zulüm
mekanizmaları sonrakilere miras bırakılır.
Doğru yolu gösteren bir doğrulukla adalete şahitlik
yapılmazsa, insanlığın tüm iyilik genleri imha edilir. Onun için bizlerin bu
konuda sarf edeceği özveri her şeye rağmen durmamalıdır. Fedakârlığın olmadığı
bir değer, gün gelir kendi kendisini imha eder. Uğruna fedakarlıkların
yapılmadığı bir yaşamın devam etmesi zaten mucizelere kalır. Gelecek kuşaklara
mucizelere kalan bir yaşamı miras bırakmak istemiyorsak, hep birlikte erdemli,
doğruluğu hayatlarının olmazsa olmazı gören ve adalete doğrulukla şahitlik
yapacak insanlar olarak bir ve beraber olarak dünyaya meydan okumak zorundayız.
Doğrular ve doğru yolu gösterenler, doğrulukla adalete şahitlik yapma
cesaretini göstermezlerse, körler dünyasında tek gözlü olanlar daima o
toplumları sömürenler olarak varlıklarını devam ettirirler.
“Yine bizim
yarattığımız insanlardan öyle bir ümmet var ki, onlar hakka yol gösterirler ve
o hak ile adaleti yerine getirirler.” A’raf:181
Günümüz yaşamına bir göz atacak olursak, Hakka yol
gösterenlerden ciddi anlamda rahatsızlık duyanlar olabiliyor, çünkü onlar
içinde bulundukları halden memnun oldukları için, hakka yol gösterenleri
potansiyel bir düşman ve hain olarak görüp onları bir anda imha etmek isteyebilirler.
Çünkü hakka yol gösterenlerin topluma tuttukları ışık, herhangi bir kişisel
yaşamı anlatan ve toplumu bir postu paylaşmaya davet eden ışık olmayacağı için,
toplumların buna yönelmesi mümkün olabilir. Bu hakikatten rahatsızlık duyan statükolar,
kendi avenelerinin elleriyle hakka şahitlik yapacak, Adaleti gözeten bu ümmeti tehlikeli
bir zümre olarak tanıtıp onların yaşama haklarını ellerinden alma yoluna gidebilirler.
Ancak şunu hiç unutmamak gerekir ki, O ümmet hak ile, adalete şahitliklerini
yerine getirmek zorundadır. Ey dostlar! Neden hakka yol gösteren ve hak ile
adaleti yerine getirenler bizler olmayalım…Şu üç günlük dünyanın lezzeti
vicdanın vereceği o felahı size bahşedebilir mi? Günler hızla akarken bizler o
günlerin içinde bir o yana bir bu yana savrulan güz yaprakları gibi çiğnenirken,
zaman değirmeninin içinde de öğütülürken hala bura için adaleti gözetmeyeceksek
ve doğrulukla hakka bir yol göstermeyeceksek, bu hayatı o zaman yaşanmadı bilelim…Hak ile adaleti yerine getirmek ile
göstermelik adil olmazlığı birbirinden ayırarak adam gibi yaşayan kullardan
olmak kaydıyla, ”Onlar hiçbir
kınayıcının kınamasından korkmazlar, bu Allah’ın bir lütfudur, onu ancak dileyen
kullarına verir.”
Zaman geçmeden, yarınlar kararmadan, bugün bitmeden hakka yol
göstermek için çıkalım yollara ve hak ile adaleti getirelim yerine, işte o gün
rahmet iner üstümüze…
Erol KEKEÇ/10.01.2019