Hakikat'ın üzerini örtmek için yanlışların kendi arasında hızlı bir yarışa
tutuştuğu ortamlarda, hayatınıza konformizm egemen olur.Böylesi bir yaşamın
yanlışlarını göklere çıkarmak için birbirlerine rakip olanların mücadelesinin
temel etkileme gücü,sahip oldukları konfordan aşağı inmeme çırpınışı ve sahip
olduklarını kaybetme korkusudur. Ülkemiz gerçeğini dikkate aldığımız zaman hangi
ideoloji ve parti taraftarı olursa olsun böylesi bir bataklığın göletinde
battıkça batan su aygırı gibi sesler çıkarmaktadırlar.Bu sesleri de ağızlarından
köpük ve salya akıtarak saldırı pozisyonlarında savururlar.Ne garip değil mi,
Hakikatler yere batırılırken karanlık odakların yanlış düşünce ve eylemlerinin
meşruiyyet kazanarak hakikati nakavt etmesi.Yeryüzünün melanet yaşamının
görüntülendiği pislik sinemasının lağım sahnesindeki çukur oyununda, hep sonuç
hakikatlerin karalanması ve ona karşı savaşan dinozorların alkışlanmasıyla,
perde kapanır.Birazcık kendisini insan olarak gören ve yaratıcının kendisine
bahşettiği insani donanımlarından haberdar olan varlıklar, ne pahasına olursa
olsun bu sahnenin pisliklerinden beslenerek haz aldığını sanan yaşama,hiç
faydalanmasa da kalıcı yaşamdan alacağı hazın vermiş olduğu sarhoşlukdan bunlara
karşı kıyamında ve şahitliğinde asla kusur etmemeye çalışır.Ancak öyle bir
alemde ve ortamda yaşıyoruz ki,görünen faydasız yaşam görünmeyen hakiki yaşama
tercih edilmektedir."İnsanlar gözleriyle gördüklerine aldandılar da
arkalarındaki büyük günü hesaba katmadılar ve unuttular."Yaratıcının bu
uyarısının sahip olunanlar kadar ve fani olanların size yaptığı vaatler kadar
etkisinin olmadığı zamanlar da hep sahnelerde karanlık yaşamın görünmeyen
ellerinin sergilediği filmler gişe rekorları kırar. Sanırsınız ki bunlar gerçek
yaratıcının vaadi bir film,oysa hep gerçek sandıklarımız ömrümüzü tüketen bir
film senaryosu olarak sinemalarda oynamayı beklerken,perdeyi kapatmak üzere
gerçek yaşamın son perdesini kapatmak üzere kendisine gelecek emri bekleyen
Azrail baş ucumuzda bizi gözetlemekte!!! Ne yapalım, şimdi bu yaşadığımız hayatı
yok mu sayalım diye içinden mırıldananların sesleri sanki kulağıma geliyor
gibi;yok saymayın ama asıl var olanın yerine koymayın,onun yerine koyduğunuz
için asıl ile filmi birbirine karıştırdık ve filmlerle boğuşurken dışarıda gürül
gürül akan bir yaşamın kıyısında horul horul uykuya daldık... Daldığımız uykudan
bizi uyandırmak isteyenleri de neden hep farklı ses çıkarıyorsun diye bir kaşık
suda boğmak için elimizden geleni arkamıza koymadık ardında da bunlar neden
başımıza geliyor biz şöyleyiz böyleyiz şanlı bir geçmişimiz var her yere
bayraktarlık yaptık dünya da bizim gibi hayra koşanlar var mı vs. gibi canhıraş
sitemlerle kendimizi aklamaya çalıştık,anlaşılan o ki biz bu filmlerin dışında
gerçek bir hayatın olduğuna asla yüreğimizle inanmadık... Yürekte iz bırakmayan
bir yaşamın görünene hükmetmesini beklemek tam bir ahmaklık olur. Yüreğe kim
hükmederse yaşamda onun kanunları geçerli olur. Yaşamımıza hükmedenlere bir
bakalım, bu konformizmin bataklığında can çekişenler acaba hakiki yaşama bu
lağımları yutmadan ulaşabilirler mi? Hakikaten yaşam serüveni bir gün
noktalanacak peki ne zaman nerede nasıl noktalanacağı üzerinde söz sahibi
olmadığımız bu gerçek senaryoya,sahiplendiğimiz ve bizim kontrolünde olduğunu
sandığımız eklemeler yaparsak senaryo daha mı kaliteli olmuş oluyor.Hayır asla
ve kata ancak biz o senaryonun kalitesini önemini anlar ve o rollerimizi en
güzel şekilde oynadığımızda o senaryonun çok önemli olduğunu idrak ederiz.O
senaryoya önem verdiğimiz de atacağımız her adım yüreğe hükmeden gücün
belirlediği sınırlar içinde devam eder.Burada önemli bir iş yapınca yarın ki
hayatın çok değerli olduğuna inandığımızdan oradaki sahnede seyircilerin
karşısında gala yaparken mahcup olmamak için provamıza çok dikkat ederek önemli
bir iş çıkarmış oluruz... Benim naçizane tavsiyem prova yaptığımız hayatta gala
yapacakmış gibi tüm maharetlerimizi dünyaya ait rollerde oynayarak asıl
olacağımız yere bir şeyler taşıyamama endişesidir. Konformizm sinemasındaki batak
sahnesindeki rolleri imha edelim,mütmain bir yürekle gerçek hayata hazırlıklı
bir yaşam ortaya koyalım, yoksa hakikatler bizlerin elleriyle lağım çukurlarında
ölecek!!!
14.09.2020/Erol KEKEÇ