Bu Blogda Ara

14 Eylül 2020 Pazartesi

PİSLİK SAHNESİNDE OYUNLAR BİTMİYOR!

Hakikat'ın üzerini örtmek için yanlışların kendi arasında hızlı bir yarışa tutuştuğu ortamlarda, hayatınıza konformizm egemen olur.Böylesi bir yaşamın yanlışlarını göklere çıkarmak için birbirlerine rakip olanların mücadelesinin temel etkileme gücü,sahip oldukları konfordan aşağı inmeme çırpınışı ve sahip olduklarını kaybetme korkusudur. Ülkemiz gerçeğini dikkate aldığımız zaman hangi ideoloji ve parti taraftarı olursa olsun böylesi bir bataklığın göletinde battıkça batan su aygırı gibi sesler çıkarmaktadırlar.Bu sesleri de ağızlarından köpük ve salya akıtarak saldırı pozisyonlarında savururlar.Ne garip değil mi, Hakikatler yere batırılırken karanlık odakların yanlış düşünce ve eylemlerinin meşruiyyet kazanarak hakikati nakavt etmesi.Yeryüzünün melanet yaşamının görüntülendiği pislik sinemasının lağım sahnesindeki çukur oyununda, hep sonuç hakikatlerin karalanması ve ona karşı savaşan dinozorların alkışlanmasıyla, perde kapanır.Birazcık kendisini insan olarak gören ve yaratıcının kendisine bahşettiği insani donanımlarından haberdar olan varlıklar, ne pahasına olursa olsun bu sahnenin pisliklerinden beslenerek haz aldığını sanan yaşama,hiç faydalanmasa da kalıcı yaşamdan alacağı hazın vermiş olduğu sarhoşlukdan bunlara karşı kıyamında ve şahitliğinde asla kusur etmemeye çalışır.Ancak öyle bir alemde ve ortamda yaşıyoruz ki,görünen faydasız yaşam görünmeyen hakiki yaşama tercih edilmektedir."İnsanlar gözleriyle gördüklerine aldandılar da arkalarındaki büyük günü hesaba katmadılar ve unuttular."Yaratıcının bu uyarısının sahip olunanlar kadar ve fani olanların size yaptığı vaatler kadar etkisinin olmadığı zamanlar da hep sahnelerde karanlık yaşamın görünmeyen ellerinin sergilediği filmler gişe rekorları kırar. Sanırsınız ki bunlar gerçek yaratıcının vaadi bir film,oysa hep gerçek sandıklarımız ömrümüzü tüketen bir film senaryosu olarak sinemalarda oynamayı beklerken,perdeyi kapatmak üzere gerçek yaşamın son perdesini kapatmak üzere kendisine gelecek emri bekleyen Azrail baş ucumuzda bizi gözetlemekte!!! Ne yapalım, şimdi bu yaşadığımız hayatı yok mu sayalım diye içinden mırıldananların sesleri sanki kulağıma geliyor gibi;yok saymayın ama asıl var olanın yerine koymayın,onun yerine koyduğunuz için asıl ile filmi birbirine karıştırdık ve filmlerle boğuşurken dışarıda gürül gürül akan bir yaşamın kıyısında horul horul uykuya daldık... Daldığımız uykudan bizi uyandırmak isteyenleri de neden hep farklı ses çıkarıyorsun diye bir kaşık suda boğmak için elimizden geleni arkamıza koymadık ardında da bunlar neden başımıza geliyor biz şöyleyiz böyleyiz şanlı bir geçmişimiz var her yere bayraktarlık yaptık dünya da bizim gibi hayra koşanlar var mı vs. gibi canhıraş sitemlerle kendimizi aklamaya çalıştık,anlaşılan o ki biz bu filmlerin dışında gerçek bir hayatın olduğuna asla yüreğimizle inanmadık... Yürekte iz bırakmayan bir yaşamın görünene hükmetmesini beklemek tam bir ahmaklık olur. Yüreğe kim hükmederse yaşamda onun kanunları geçerli olur. Yaşamımıza hükmedenlere bir bakalım, bu konformizmin bataklığında can çekişenler acaba hakiki yaşama bu lağımları yutmadan ulaşabilirler mi? Hakikaten yaşam serüveni bir gün noktalanacak peki ne zaman nerede nasıl noktalanacağı üzerinde söz sahibi olmadığımız bu gerçek senaryoya,sahiplendiğimiz ve bizim kontrolünde olduğunu sandığımız eklemeler yaparsak senaryo daha mı kaliteli olmuş oluyor.Hayır asla ve kata ancak biz o senaryonun kalitesini önemini anlar ve o rollerimizi en güzel şekilde oynadığımızda o senaryonun çok önemli olduğunu idrak ederiz.O senaryoya önem verdiğimiz de atacağımız her adım yüreğe hükmeden gücün belirlediği sınırlar içinde devam eder.Burada önemli bir iş yapınca yarın ki hayatın çok değerli olduğuna inandığımızdan oradaki sahnede seyircilerin karşısında gala yaparken mahcup olmamak için provamıza çok dikkat ederek önemli bir iş çıkarmış oluruz... Benim naçizane tavsiyem prova yaptığımız hayatta gala yapacakmış gibi tüm maharetlerimizi dünyaya ait rollerde oynayarak asıl olacağımız yere bir şeyler taşıyamama endişesidir. Konformizm sinemasındaki batak sahnesindeki rolleri imha edelim,mütmain bir yürekle gerçek hayata hazırlıklı bir yaşam ortaya koyalım, yoksa hakikatler bizlerin elleriyle lağım çukurlarında ölecek!!! 
14.09.2020/Erol KEKEÇ 

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!