Bu Blogda Ara

30 Nisan 2022 Cumartesi

NİCE KUTSADIKLARIMIZ ALLAH'A GİDEN YOLUMUZU TIKADI

İnsanların varlık dünyasında nesnelere, mekânlara, zamana ait göstergelere tarihe, şahıslara verdikleri önem, yükledikleri anlam ve kutsallık çoğu zaman bu kavramları önemli kılan asıl gerçekten insanların uzaklaşmasına neden olmaktadır. Bunun en açık örneklerine de yine yaşadığımız ortamlardan örnekler getirerek bu olumsuzluğu ortaya koymak mümkündür.

İslam dünyasının, kutsal zaman mekân ve tarih olarak, yaratıcı dışında bunların tapınılan bir mabut haline getirilmesi, yaşamın ne kadar da rotasından çıkarıldığının göstergesidir. Bir şehri önemli kılan şehrin kendisi değil, o yerde yaşanmış olan anılar ve o yerde hayata katılan değerlerden dolayı o şehir ön plana çıkmış gibi algılanır. Oysa maksat o şehir değil, orada yaşanan anlamlı hayat ve oradaki mücadelenin kendisidir önemli olan; bu algı ne yazık ki tersine dönmüş ve o mekân kutsallaşmış, o mekânda yapılan fiili eylemlerin amaç ve maksatları kavranamamıştır. Allah Resulünün doğum gününe naatlar yazılmış, o gün kutsal gün olarak kutlanmış ancak bu elçinin neden geldiği niçin mücadele ettiği ve mücadelesinin amacında ne vardı onlar hiç bir anlam kazanmamıştır. Resulün doğması bir kutsallık değildir. Resule biçilen görevden dolayı onun o görevi üstlenmesi onun varlığını değerli kılmıştır. O zaman burada asıl dikkate alınması gereken Resulün getirdiği ilkeler ve onun bizi götürmek istediği gücün azameti kavranıp, ona kulluk yapılması gerekirken, bizim bunlarla bir ilişkimiz kalmamış ya da son derece kıytırıktan hale getirilmiş, âmâ folklorik bir yaşamı kültür olarak devam ettirmek hayatımızın amacı haline getirilmiştir. Dolayısıyla bu algıyla Allah Resulünün önemi kişiliği ve onun mücadelesinin değeri bu anlayışlarla kavranamayacağı bilinmelidir. Bu algıların bir din olarak yaşandığı ortamlardan Allah'ın dini ve Resulün mesajı kaçar, bize bizim icat ettiğimiz din kalır.

Son iki gün içinde anılan veyahut ta kutlanan Kadir gecesi gerçeği de bunun gibidir. Kadir gecesini" Ramazanın son 10 günü içinde arayınız” diye söylenilen sözü Allah'ın Resulünün bir sözüymüş gibi tarihten günümüze taşımak, Resulün davasının anlamı ve onun getirdiği hakikatin özüyle uyum içinde olmadığını görmekteyiz. Takdir edilen bu gecenin takdire şayan olması, gecenin kendisinden kaynaklanan bir olay olmadığını düşünüyorum. Bu gece, insanlığı karanlıklardan aydınlığa götürecek olan nur geldiği için, bu güne dikkat çekilerek o nurun önemi hatırlatılmaktadır. “Bu Kitap sizi ancak doğru yola götürür “İşte bu kitabın inmeye başlaması o gecenin içinde olduğu için, o gecenin içinde insanlığa gelen değerin algıda seçicilik oluşturması amaçlanmaktadır. Gecenin kendisi bir zemin, kitap ise şekildir. Psikolojik açıdan şekil zemin ilişkisinde, zemin değil burada önem kazanan, şekil anlam ifade eder. Ve insanlık o şekle dikkat çekilmeye çağrılmaktadır. Ama ne yazık ki bizler hep parmağa takılıp kalanlardan olduğumuz için, parmakla anlatılmak ve gösterilmek isteneni hep atladık. Ondan olsa gerek, hayatlarımızda nice parmakları kutsallaştırdık o parmaklar kırılmadan asıl gerçeği görme basiretine kavuşamayacağız.

Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır, çünkü bu gecenin içinde Rabbinizin sözü yeryüzüne indi. O sözün tesiriyle yeryüzünün karanlığı aydınlandı ondan dolayı melekler bile o sözü takdir etmek için sabahlara kadar Allah'ın izni ile o söz karşısında kendilerinden geçtiler. Âmâ siz o sözü hiç görmek istemediğiniz gibi, sözün indiği geceye naatlar dizme derdindesiniz. “Allah iman edenlerin dostu onları karanlıklardan alıp aydınlığa çıkarır..."İşte, bu hakikat bu gece geldi, siz o geceyle her gün karşılaşmazsınız ama o gecede inenle her an muhatapsınız. Ama o geceye anlam kazandıran gecenin içindekileri hayatınızdan kovarak o gece tüm günahların af edileceğini bekliyorsanız ancak alacağınız karşılık boş beklemek olacaktır. Kur'an'ın hayata hükmettiği her gece takdir edilmesi gereken bir kadirdir. Ama hayatımıza Kur'an'ın uğramadığı kadir gecesi olsa da anlamı olmayan bir gecedir. Onun için bizler öncelikle bu kitabı bize gönderen yaratıcıyı hakkı ile takdir edebilsek ve ondan hakkı ile ittika edebilsek, Kur’an’ı hakkı ile okuyup, Hakkı ile rabbimizin istediği yolda mücadele edebilsek, yeniden doğuşumuzun gerçekleşeceğinden kuşkunuz olmasın... Ancak bunlardan uzak sadece kadir gecesine erişmiş olmak ve o gecede münzevi bir yaşam oluşturmak bizleri kurtarmayacaktır. Bu kitap en doğru olana götürtür. Bu kitap o gece inmeye başlayan hakikattir. Bu hakikate hayatlarında şahitlik yapmayanlara, ne geceler ne de gündüzler anlam katmayacaktır. Her gelen gece kadir olsa ne yazar... Onun için bizler öncelikle hayatımızın gaye amaç ve anlamını keşfederek, gönderilen kitabın yeryüzündeki amacını kavrayarak hayata başlamalıyız ki, hayattan bir beklentimiz olsun ve geceler kadir olmasa da kadir olarak takdire şayan geçsin...

Hakikatin anlamı, hakikat dışı objelere yüklendiği zaman, insanların hayatındaki kutsalların sayısı arttığı gibi, yaşama hükmeden ilahlardan geçilmez olur. Bu ilahları kutsallaştırarak insanlara bunu din diye dağıtıp, bundan uzaklaşanları da dinden çıkmakla ithaf edip, bir kaşık suda boğmaya çalışırız.571 yılının kutsallığı yoktur. O gün Allah’ın beyanını bize getirecek bir elçi dünyaya geldiği için belli bir tarihtir. Ama günün anlamı Resulün şahsından öte, gelecekte gelecek beyanın bu şahsın eliyle bizlere ulaştırılmış olması onu değerli kılmaktadır. Yoksa hepimiz et kemik yığınından farksızız. Onlar hayattan çıktığı zaman, şahısların tek başına anlamı, Yaratıcının kendi Ruhundan üflediği ilahi bir özellik barındırmasındandır. Bunun dışında kayda değer bir özelliği kalmıyor. Ancak Bu ruh Yaratıcısını tanıyarak ondan hakkı ile ittika ediyorsa, onun o duygu ve yaşamı amacına uygun eylemleri bir anlam kazanıyor. Onun için Rabbimiz der ki, “Kişiye ancak emeğinin karşılığı vardır."

Şunu anlamak, bizim insan ve sorumlu bir varlık olarak yaratılış gayemize uygun yaşamamızın göstergesi olur. Yeryüzünde Hiçbir kutsal tanımadan, Yaratanın bizim için tayin ettiği yaşam alanı içinde sadece ona kulluk yaparak, gönderdiği beyanı anlayarak hayatımızı anlamlı kılmamız, her anımızın bir kadir olmasını sağlar. Âmâ bunlardan yoksun yaşayarak hangi kadir gecesine kavuşursak kavuşalım bizim hayatımız takdir edilecek bir yaşam olmayacaktır. Onun için kadir gecelerini bekleme yelelim, oluşturduğumuz kutsallar önünde secde etmek için... Secde edilecek tek varlık var, o da kadir gecesinde Kur’an’ı bize rahmet olarak gönderen merhametlilerin en merhametlisi Allah'tır.

Evet, dostlar geçen zaman ve kaynağından uzaklaşan değerler içine çok farklı karışımlar alarak bize geldiği için, bunları arındırmak ve hayatımızı yeniden hakikatin rotasına oturtmamız kaçınılmazdır. Yoksa rotasız bir denizde her gelen dalgaya yem olan aşınan bir gemi gibi nerede ne zaman hangi dalga ile derinlere batacağımız anı beklemek zorunda kalırız. Rabbim bizleri Hakikati, Hakikat olarak alıp hakikatin şahidi olanlardan kılsın... Zaman çok hızlı, o halde Allah dışındaki kutsalları yok edelim, her şeyin değeri, Allah’ın onu değerli kılmasındandır. Allah’a bizi götürmeyen ve kendisiyle uğraştırıp aydınlıktan alıp karanlıklara götüren güçler ancak Tağutlardır. Tağutlaştırdığımız kişi, kurum, yönetici, din adamı, nefislerimiz, atalarımız tarihimiz bunların hepsinin bizi götüreceği karanlıklardan uzaklaşarak, Rabbimizin götüreceği aydınlığın kilidi, işte kadir gecesinde inen Kur’an’dır...

Rabbimizi, her namazda Fatiha ile önce övgülerle yüceltiriz sonrasında ona kulluk ettiğimizi, ancak ondan yardım dilediğimizi ve bizi gazaba gidenlerden uzak eylemesini istiyoruz ya, bunda samimi isek, Rabbimiz bize yolu gösteriyor... İşte, apaçık bu kitap Allah'tan ittika eden ve hakka yönelmek isteyenler için bir hidayet kaynağıdır..."Bu kaynaktan doymak bilmeden içenlere ne mutlu… Rabbim bizi buyruklarını anlayarak yaşayanlardan eylesin ve sadece kendisine bizi kulluğa kabul etsin, tüm ilahların etkisinden bizi uzaklaştırsın...

Selam muhabbet dua ve iyilik temennilerimle... Gelecek Olan Bayramın hakikaten mazlumlara öncelikle bayram olmasını rabbimden niyaz ediyorum... Herkesin bayramını tebrik ediyorum…

Erol KEKEÇ/29.04.2022/15.15

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!