Son yirmi yıl içinde kamu kurumlarının fiziki mekânları hep yenilendi neredeyse yenilenmeyen bina kalmadı ancak içerik de o oranda eskidi ve miadı dolmuş bir ilaç hüviyeti kazandı. Özellikle sağlık kurumları alabildiğine yenilendi içerik, araç ve gereçler de büyük oranda yenilendi, ancak bunları kullanacak insanlar yeterli donanımı kaybetti hatta çoğu da buralarda durmak istemez duruma geldi. Tüm bunlar olup biterken, bizimde ilgimizi çekmiyor değil, önce uzaktan anlamaya çalıştık acaba böylesi bir süreç nereye gidecek diye, lakin içinden çıkılmaz haller almaya başlayınca ister istemez bunları dillendirmek gerektiğine inandım.
Aylarca
bekledim kardiyolojiden bir randevu alabilmek için ancak alamadım. Öyle olunca
kalp ve damar cerrahisinden aldım ve durumumu izah ederek ilaç raporumun
yazılması gerektiğini anlattım, sağ olsun onlar da beni boş çevirmediler. Ancak
neden randevu alamadığımı sorduğumda kendileriyle alakası olmadığını doğrudan
sağlık bakanlığının bir uygulaması olduğunu dile getirdi, Bölüm başkanı Prof.
hocamız. Yarım saat bir muhabbet ettik ancak aldığım doneler beni olağanüstü
etkilemişti. Çünkü bunları bana anlatan iktidarı savunan ve ne olursa olsun
bizler burada kalmak zorundayız siz ne dersiniz hocam dediğinde, sizin
görüşünüze aynen katılıyorum cevabını vermiştim.
Konuşmamız
sırasında, Doktorum ben bir şeyi merak ediyorum, Hastahanelerin fiziki mekânları
o kadar güzelleşti ki, doktorlarımız bu ortamda mutlu bir şekilde çalışmaları
gerekirken sanki bir yerde yanlışlık var, çünkü herkes terk etme derdinde bu
sizin de ilginizi çekmiyor mu dediğimde, ah hocam bizler de ondan mustaribiz
cevabını aldım. O gündür bu gündür bu durum benim kafamda bir ur gibi duruyor
ta ki bu gün bu konuları değerlendirmek için klavyenin başına geçene kadar…
Her
zaman müttefik olarak gördüğümüz devlet ABD ile bizim aramızda bu hususta nasıl
bir benzerlik var diye şöyle bir bakayım dedim. Yapımız hiç benzemiyor. Orada
sağlık sistemi neredeyse tamamıyla paralı ve orada insanların sağlık
kurumlarından faydalanması için mutlaka özel sağlık sigortası olmalarını
gerekli kılmaktadır. Özel sağlık sigortası olmayanlar hastalandıklarında
zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Onun içindir ki sağlık sigortası hayati
bir öneme sahiptir. Peki, bu durum bizde nasıl olabilir diye düşündüğüm zaman
çok çeşitli bir denklemle karşılaştım. Bizde kamu kurumlarında hastalar
ücretsiz ya da çok cüzi ücretle oradan faydalanıyorlar. Hatta özel sağlık
kuruluşlarına giden hastalara da katkıda bulunmaktadır devlet. Dolayısıyla pek
bir benzerlik göze çarpmaz. O halde neden hastaneler bu kadar zorlaştırılıyor
acaba; planlı bir uygulamanın ayak sesleri olabilir mi diye düşünürken insanın
aklına çok çeşitli sorular gelmiyor değil…
Son
15 yıl içinde özel hastanelerin sayısında ciddi bir artış oldu ancak bu dönemde
ruhsat alımı zorlaştı hatta ciddi paralar gerekebiliyor. Zincir hastaneler çok
fazla ve bunlar belli gruplara, cemaatlere ve oluşumlara bağlı. Bu grupların
gelecekte sağlık sektöründe motor olmaları amaçlanmış olabilir mi acaba?
Tabiplerin
kamu kurumlarından istifa ederek yurt dışına gitmeleri sıradan ve tesadüfi bir
olay olduğunu düşünmüyorum. Kamu kurumlarının cazibesinin azaltılması ve özel
hastanelerin cazip hale getirilmesi acaba amaçlanıyor olabilir mi?
Sağlık
sektörlerinin devletin sırtında bir yük olmaktan çıkarılması için şimdiden
bunun alt yapısı oluşturuluyor olamaz mı? İnsanların özel sağlık sektöründe
tedavisini yaptıracak imkânı da olmadığı için, oralardan faydalanmanın yolu
olan, özel sağlık sigortasına giden yolun acilen yaklaştırılıyor olması olamaz mı?
Hatta biraz daha ileriye gidersem Yapılan yeni şehir hastaneleri için de acaba özelleştirme
düşünceleri olabilir mi demekten kendimi alamıyorum.
Hangi
tarafından bakılırsa bakılsın belli bir plan doğrultusunda oluşturulan programa
göre çalışmalar yapılıyor gibi bir his var içimde. Yoksa devlet bu kadar acze düşemez.
Kendi insanının ülkeyi terk etmesine ve kendi hastanelerinin hekimsiz kalmasına
göz yummamalı.
Ama
belli bir planın uygulaması gerçekleşiyorsa, önce devletin kurumlarını
itibarsız ve güvensiz hale getirirsiniz, orada çalışan doktorların sıradan
olmalarına göz yumarsınız, buralara karşı ciddi güvensizlik oluşturulduğu zaman,
alternatifi olan özel hastanelerin beğenisinin arttırılmasının önünü açarsınız,
ülke içindeki başarılı hekimlerin buralara geçmesiyle insanların devlet kurumlarından
çok buraları tercih etmesi ancak imkânları elvermediğinden buralardan
faydalanma şansları olamayacağı için, özel sağlık sigortasını zorunlu
kılarsınız ve herkese zorunlu sağlık yapmalarını önerir, sütten kıl çeker gibi
devleti sağlık hizmetinin dışına çıkarırsınız ve devletin yükünü
hafifletirsiniz. Sanıyorum süreç oraya doğru gidiyor bu benim naçizane bu
husustaki tespitim. Ancak kurumsal görev değişimleri böyle dolambaçlı yollardan
yapılmamalı diye düşünüyorum.
Şu
an var olan özel sağlık kuruluşları gelecekte ülkemizin sağlık alanındaki
patronları olacağından şüpheniz olmasın. Çünkü yeni hastane ruhsatları o kadar
zorlaştırılıyor ki, bunun arkasında ciddi bir hesabın olduğu muhakkaktır.
Geleceğimizi karartarak ve hesaplar gizlenerek değişimler yapılmamalıdır. Çünkü
olumsuzluklar üzerine oturan değişim dinamikleri her dönemde iyileşmeyecek
yaralar bırakarak toplumda yaygınlaşır, ancak meşruiyet temeline bir türlü
kavuşamaz. Ondan dolayı da hep üvey evlat muamelesi görürler.
Corona
salgını döneminde, ABD’deki sağlık uygulamaları çok gündem yapıldı ve her
ortamda devletimiz halkımızın yanında bir de Dünya devi ABD’ye bakın orada halk
hastalıktan kırılıyor devlet hastasına bakmıyor, özel sağlık garantin yoksa
ortada kalıp ölebiliyorsun diyerek, insanlarımız bu konuya aşina yapıldı.
Bununda bir amaç doğrultusunda olduğuna dair içimde hisler var. Çünkü halkını
çok iyi koruyan öyle ülkeler varken onlardan hiç bahsedilmeyip, özellikle ABD’nin
gündem olması geleceği şekillendirirken bunların kulaklarda yer edinmesini
sağlamak olmuş olabilir.
Eğitim
kurumlarımızda da geçmişte aynı sorunları yaşadık ve geldiğimiz süreç açısından
bakarsak devlet okullarının gittikçe itibarının azaldığını görmekteyiz. Özel
okullar daha ön plana çıkarılmaktadır. Hatta devlet bazı okulları
özelleştirmeyi bile düşündü geçmişte. Özel okullara çocuklarının naklini
alanların belli ücretini ödemeyi devlet garanti etti. Ancak öğrenci ücreti
ödenecek okulları da devlet kendisi belirliyordu. Bu konuda devletin başarı
sağladığı söylenemez. Çünkü eğitim günlük değişimlere göre rota belirleyen bir
alan olduğundan, siyasiler için tam bir laboratuvar alanı oldu. Bu ortamı
siyasiler kolay kolay kaybetmek istemeyeceği için bu alandaki sıkıntılar daha
uzun süre devam edeceğe benziyor.
Devlet
aklı şunu idrak etmesi gerekir ki, toplumsal değişim ve kurumsal görev değişim
alanlarında yapılacak farklılaşmalar toplum hazırlıklı değilse sorunlar artarak
devam eder. Toplum, altından kalkamayacağı kaos ortamlarına sürüklenir. Devlet
erki bu sorunların altında kalır.
Derdin
de şifanın da yaratandan geldiğine inanan bir toplumu siz zorla özel sağlık
sigortası yaptırarak özel hastanelere yönlendiremezsiniz. Ekonomik göstergeler ortadayken,
bu koşullarda toplumun geneli için hangi aile bunlara özel paralar ayıracak imkâna
sahip. Dolayısıyla yapılacak farklı uygulamalar olacaksa ki, başladığına
inananlardanım ancak bu uygulamalar çok kısa zamanda geri teper ve insanlar
birer umutsuz vaka olarak toplumsal yaşamdaki yerlerini alırlar.
Onun
için diyorum ki sağlık sistemimizi diri tutalım yetişmiş beyinlerimizi beyin
göçüne zorlamayalım. Kendi değerlerinizi özümsemiş ve bu topluma aidiyeti olan
kendi insanımızı dışarıya gönderirken, onların yerini doldururuz hiç olmazsa dışarıdan
hekim alımı yaparız demek toplumsal problemlerin genele yayılmasına neden olur.
Bir problem lokal düzeydeyken önlem alınmaz ve gerekli koşullar oluşturulmazsa,
genişledikçe toplumsal kimlik kazanır ve vereceği tepki çoğalır. Bu da yönetim
erkinin işini zorlaştırır.
Kendi
toplumuyla barışık olmayan ve sürekli aşağılık kompleksleri içinde yaşayan,
kendi toplumuna tepeden bakan ecnebi kafayla toplumsal sorunları çözecek bir
danışman grubu altından kalkamayacağımız sorunlarla bizi yüz yüze bırakır.
Kendi göbeğini kendisi kesecek bir bakışla toplumsal kurumları işler hale
getirmek olsun görevimiz. Yoksa bu düşündüklerimin birisi dahi hesapsızca
uygulanacak olursa toplum karanlıklara gömülür.
İnsan
olma bilinciyle sorumluluklarını hakkaniyet ekseni üzerinde alenen gizli
hesaplar içinde olmadan herkesi mutlu edecek çalışmalar içinde olmamızı
rabbimden niyaz ediyorum sağlık sıhhat, mutlu ve umutlu günlerin sizlerle
olmasını temenni ediyorum
Kalın
sağlıcakla…
Bahadır HATAYLI/14.07.2022