Bu Blogda Ara

14 Temmuz 2022 Perşembe

SAĞLIK PROBLEMİ SAĞLIKSIZ DÜŞÜNMEYLE ÇÖZÜLEMEZ

Son yirmi yıl içinde kamu kurumlarının fiziki mekânları hep yenilendi neredeyse yenilenmeyen bina kalmadı ancak içerik de o oranda eskidi ve miadı dolmuş bir ilaç hüviyeti kazandı. Özellikle sağlık kurumları alabildiğine yenilendi içerik, araç ve gereçler de büyük oranda yenilendi, ancak bunları kullanacak insanlar yeterli donanımı kaybetti hatta çoğu da buralarda durmak istemez duruma geldi. Tüm bunlar olup biterken, bizimde ilgimizi çekmiyor değil, önce uzaktan anlamaya çalıştık acaba böylesi bir süreç nereye gidecek diye, lakin içinden çıkılmaz haller almaya başlayınca ister istemez bunları dillendirmek gerektiğine inandım.

Aylarca bekledim kardiyolojiden bir randevu alabilmek için ancak alamadım. Öyle olunca kalp ve damar cerrahisinden aldım ve durumumu izah ederek ilaç raporumun yazılması gerektiğini anlattım, sağ olsun onlar da beni boş çevirmediler. Ancak neden randevu alamadığımı sorduğumda kendileriyle alakası olmadığını doğrudan sağlık bakanlığının bir uygulaması olduğunu dile getirdi, Bölüm başkanı Prof. hocamız. Yarım saat bir muhabbet ettik ancak aldığım doneler beni olağanüstü etkilemişti. Çünkü bunları bana anlatan iktidarı savunan ve ne olursa olsun bizler burada kalmak zorundayız siz ne dersiniz hocam dediğinde, sizin görüşünüze aynen katılıyorum cevabını vermiştim.

Konuşmamız sırasında, Doktorum ben bir şeyi merak ediyorum, Hastahanelerin fiziki mekânları o kadar güzelleşti ki, doktorlarımız bu ortamda mutlu bir şekilde çalışmaları gerekirken sanki bir yerde yanlışlık var, çünkü herkes terk etme derdinde bu sizin de ilginizi çekmiyor mu dediğimde, ah hocam bizler de ondan mustaribiz cevabını aldım. O gündür bu gündür bu durum benim kafamda bir ur gibi duruyor ta ki bu gün bu konuları değerlendirmek için klavyenin başına geçene kadar…

Her zaman müttefik olarak gördüğümüz devlet ABD ile bizim aramızda bu hususta nasıl bir benzerlik var diye şöyle bir bakayım dedim. Yapımız hiç benzemiyor. Orada sağlık sistemi neredeyse tamamıyla paralı ve orada insanların sağlık kurumlarından faydalanması için mutlaka özel sağlık sigortası olmalarını gerekli kılmaktadır. Özel sağlık sigortası olmayanlar hastalandıklarında zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Onun içindir ki sağlık sigortası hayati bir öneme sahiptir. Peki, bu durum bizde nasıl olabilir diye düşündüğüm zaman çok çeşitli bir denklemle karşılaştım. Bizde kamu kurumlarında hastalar ücretsiz ya da çok cüzi ücretle oradan faydalanıyorlar. Hatta özel sağlık kuruluşlarına giden hastalara da katkıda bulunmaktadır devlet. Dolayısıyla pek bir benzerlik göze çarpmaz. O halde neden hastaneler bu kadar zorlaştırılıyor acaba; planlı bir uygulamanın ayak sesleri olabilir mi diye düşünürken insanın aklına çok çeşitli sorular gelmiyor değil…

Son 15 yıl içinde özel hastanelerin sayısında ciddi bir artış oldu ancak bu dönemde ruhsat alımı zorlaştı hatta ciddi paralar gerekebiliyor. Zincir hastaneler çok fazla ve bunlar belli gruplara, cemaatlere ve oluşumlara bağlı. Bu grupların gelecekte sağlık sektöründe motor olmaları amaçlanmış olabilir mi acaba?

Tabiplerin kamu kurumlarından istifa ederek yurt dışına gitmeleri sıradan ve tesadüfi bir olay olduğunu düşünmüyorum. Kamu kurumlarının cazibesinin azaltılması ve özel hastanelerin cazip hale getirilmesi acaba amaçlanıyor olabilir mi?

Sağlık sektörlerinin devletin sırtında bir yük olmaktan çıkarılması için şimdiden bunun alt yapısı oluşturuluyor olamaz mı? İnsanların özel sağlık sektöründe tedavisini yaptıracak imkânı da olmadığı için, oralardan faydalanmanın yolu olan, özel sağlık sigortasına giden yolun acilen yaklaştırılıyor olması olamaz mı? Hatta biraz daha ileriye gidersem Yapılan yeni şehir hastaneleri için de acaba özelleştirme düşünceleri olabilir mi demekten kendimi alamıyorum.

Hangi tarafından bakılırsa bakılsın belli bir plan doğrultusunda oluşturulan programa göre çalışmalar yapılıyor gibi bir his var içimde. Yoksa devlet bu kadar acze düşemez. Kendi insanının ülkeyi terk etmesine ve kendi hastanelerinin hekimsiz kalmasına göz yummamalı.

Ama belli bir planın uygulaması gerçekleşiyorsa, önce devletin kurumlarını itibarsız ve güvensiz hale getirirsiniz, orada çalışan doktorların sıradan olmalarına göz yumarsınız, buralara karşı ciddi güvensizlik oluşturulduğu zaman, alternatifi olan özel hastanelerin beğenisinin arttırılmasının önünü açarsınız, ülke içindeki başarılı hekimlerin buralara geçmesiyle insanların devlet kurumlarından çok buraları tercih etmesi ancak imkânları elvermediğinden buralardan faydalanma şansları olamayacağı için, özel sağlık sigortasını zorunlu kılarsınız ve herkese zorunlu sağlık yapmalarını önerir, sütten kıl çeker gibi devleti sağlık hizmetinin dışına çıkarırsınız ve devletin yükünü hafifletirsiniz. Sanıyorum süreç oraya doğru gidiyor bu benim naçizane bu husustaki tespitim. Ancak kurumsal görev değişimleri böyle dolambaçlı yollardan yapılmamalı diye düşünüyorum.

 

Şu an var olan özel sağlık kuruluşları gelecekte ülkemizin sağlık alanındaki patronları olacağından şüpheniz olmasın. Çünkü yeni hastane ruhsatları o kadar zorlaştırılıyor ki, bunun arkasında ciddi bir hesabın olduğu muhakkaktır. Geleceğimizi karartarak ve hesaplar gizlenerek değişimler yapılmamalıdır. Çünkü olumsuzluklar üzerine oturan değişim dinamikleri her dönemde iyileşmeyecek yaralar bırakarak toplumda yaygınlaşır, ancak meşruiyet temeline bir türlü kavuşamaz. Ondan dolayı da hep üvey evlat muamelesi görürler.

Corona salgını döneminde, ABD’deki sağlık uygulamaları çok gündem yapıldı ve her ortamda devletimiz halkımızın yanında bir de Dünya devi ABD’ye bakın orada halk hastalıktan kırılıyor devlet hastasına bakmıyor, özel sağlık garantin yoksa ortada kalıp ölebiliyorsun diyerek, insanlarımız bu konuya aşina yapıldı. Bununda bir amaç doğrultusunda olduğuna dair içimde hisler var. Çünkü halkını çok iyi koruyan öyle ülkeler varken onlardan hiç bahsedilmeyip, özellikle ABD’nin gündem olması geleceği şekillendirirken bunların kulaklarda yer edinmesini sağlamak olmuş olabilir.

Eğitim kurumlarımızda da geçmişte aynı sorunları yaşadık ve geldiğimiz süreç açısından bakarsak devlet okullarının gittikçe itibarının azaldığını görmekteyiz. Özel okullar daha ön plana çıkarılmaktadır. Hatta devlet bazı okulları özelleştirmeyi bile düşündü geçmişte. Özel okullara çocuklarının naklini alanların belli ücretini ödemeyi devlet garanti etti. Ancak öğrenci ücreti ödenecek okulları da devlet kendisi belirliyordu. Bu konuda devletin başarı sağladığı söylenemez. Çünkü eğitim günlük değişimlere göre rota belirleyen bir alan olduğundan, siyasiler için tam bir laboratuvar alanı oldu. Bu ortamı siyasiler kolay kolay kaybetmek istemeyeceği için bu alandaki sıkıntılar daha uzun süre devam edeceğe benziyor.

Devlet aklı şunu idrak etmesi gerekir ki, toplumsal değişim ve kurumsal görev değişim alanlarında yapılacak farklılaşmalar toplum hazırlıklı değilse sorunlar artarak devam eder. Toplum, altından kalkamayacağı kaos ortamlarına sürüklenir. Devlet erki bu sorunların altında kalır.

Derdin de şifanın da yaratandan geldiğine inanan bir toplumu siz zorla özel sağlık sigortası yaptırarak özel hastanelere yönlendiremezsiniz. Ekonomik göstergeler ortadayken, bu koşullarda toplumun geneli için hangi aile bunlara özel paralar ayıracak imkâna sahip. Dolayısıyla yapılacak farklı uygulamalar olacaksa ki, başladığına inananlardanım ancak bu uygulamalar çok kısa zamanda geri teper ve insanlar birer umutsuz vaka olarak toplumsal yaşamdaki yerlerini alırlar.

Onun için diyorum ki sağlık sistemimizi diri tutalım yetişmiş beyinlerimizi beyin göçüne zorlamayalım. Kendi değerlerinizi özümsemiş ve bu topluma aidiyeti olan kendi insanımızı dışarıya gönderirken, onların yerini doldururuz hiç olmazsa dışarıdan hekim alımı yaparız demek toplumsal problemlerin genele yayılmasına neden olur. Bir problem lokal düzeydeyken önlem alınmaz ve gerekli koşullar oluşturulmazsa, genişledikçe toplumsal kimlik kazanır ve vereceği tepki çoğalır. Bu da yönetim erkinin işini zorlaştırır.

Kendi toplumuyla barışık olmayan ve sürekli aşağılık kompleksleri içinde yaşayan, kendi toplumuna tepeden bakan ecnebi kafayla toplumsal sorunları çözecek bir danışman grubu altından kalkamayacağımız sorunlarla bizi yüz yüze bırakır. Kendi göbeğini kendisi kesecek bir bakışla toplumsal kurumları işler hale getirmek olsun görevimiz. Yoksa bu düşündüklerimin birisi dahi hesapsızca uygulanacak olursa toplum karanlıklara gömülür.

İnsan olma bilinciyle sorumluluklarını hakkaniyet ekseni üzerinde alenen gizli hesaplar içinde olmadan herkesi mutlu edecek çalışmalar içinde olmamızı rabbimden niyaz ediyorum sağlık sıhhat, mutlu ve umutlu günlerin sizlerle olmasını temenni ediyorum

Kalın sağlıcakla…

Bahadır HATAYLI/14.07.2022



"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!