“Sağlık Bakanının bir konuşmasından alıntıyla başlamak istiyorum, ”Yeni dünya düzenine hazırlıksız yakalandık birçok insanımızı kaybettik…” diyor sayın bakan. Hakikaten bu sözü neresinden ele alırsanız alınız, her yanında bir avutulma ve dayatılan bir projenin planlı ve programlı uygulamasının olduğunu görmekteyiz. Bu kadar basit mi diyeceğinizi biliyorum. Doğru bu kadar basit olmuyor zaten, her gün insanların ölümleri ve hastalığa yakalanmasıyla sarsılıyoruz ve ciddi korkularla toplumsal travmalar yaşıyoruz bunun neresi basit…
“Yeni dünya düzeni ”açıklaması bu işte neredeyse toplumun
tamamının kendisinden haber beklediği ve onun söyleyeceklerinin toplumda
rahatlama, korku ve endişe yönünde bir karşılığının olacağı kişinin böyle bir
cümle sarf etmesi hiç de öylesine değildir. Bu söz içinde çok sular barındırır.
Yani bu hamur çok su çeker.Aylardır,dünyada yeni bir sistemin kurulması için
önce bir kaos ortamı oluşturarak bu kaos ortamının insanlar üzerindeki olumsuz
etkilerinin aynı zamanda ölen ve daha ne kadar öleceği belli olmayan insanların
ölümleri üzerinden ciddi bir korku yayıldı. Bu korku aslında planlı bir algı
yönetiminin parçasıydı. Korkuyla bağışıklık sistemleri zayıflayan insanların,
bu korkunun etki alanından çıkarılması için onlar üzerinde her türlü
isteklerinizi gerçekleştireceğiniz ortamlarda oluşmuş oldu. Aşı sürecinde, aslında
yaygın hale getirilen ve tedirgin yaşayan insanların bir an önce bu karanlıktan
kurtulmak için, üzerlerinde denenecek her türlü denemeye açık hale geldiklerini
görmekteyiz, yani bir denek olarak kullanılmayı korku ve ölümle iç içe
yaşamaktan daha eftal görmeye başladılar. Bu sürecin oluşumuna katkıda bulunanlar,
kurumsal ve statüsel prestiji olanlar tarafından gerçekleştirilmeli ki ölümler
ve hastalar olsa da süreç acılı ama isyana dönüşmeden atlatılmalıdır. Bu
sosyolojik bir dönüşüm sürecinin alanda uygulanan planlama modelidir.
Hiçbir çağdaş ve dijital planlama şekli, bundan böyle doğal
ve kendiliğinden gerçekleşen bir serbest süreç şeklinde olmayacağı ortaya çıkmıştır.
Dijital çağ hem dönüştürme aracı olduğu gibi, dönüştürmek istediklerinin de
istenmeyen farkındalık oluşturmalarına neden olduğu için, kontrollü dönüşümler
sürecine girmiş bulunmaktayız. Bundan önceki süreçler daha çok bölgesel ulusal
ve lokal düzeyde gerçekleştiği için kontrollü bir kaos ortamına gerek duyulmadan,
etkileşim ve medya yoluyla serbest bir süreçle istenilen hedeflere varılmıştır.
Ancak Global bir değişim ve dönüşüm söz konusu olduğu zaman bu sürecin
tamamıyla kontrollü bir yolla yapılması gerekiyordu. Ondan dolayıdır ki, her
ülkenin kendi yönetimleri bu süreçte aktif ve etken rol üstlenmiş gözükmektedir.
Sayın Sağlık Bakanının yukarıdaki açıklaması da bu söylemlerimizi kanıtlar
boyutta söylenen bir sözdür.
Bilim adamlarının Yeni dünya düzeninde ikna edici bir rol
üstlenecekleri hiç aklıma gelmezdi. Algı yöneticileri, amaçlarına ulaşmak için,
Okullar, dini mabetler ve medyadan çokça istifade ederler. Dünya baron yeni
dünya düzen kurucuları, ulusal yöneticilerin ağızlarından çıkan mesajlardan önce,
medya yoluyla ortalığı karıştırdılar ve insanları korku travmasına soktular,
sonrasında böyle bir travmanın gerçeklik olup olmadığını alanındaki uzman bilim
adamlarıyla teyit ettiler, bilim adamları siyasal erkin önünde gibi bir algı
oluşturuldu ve siyasiler, sorumluluklarını hafifletmek için, karar öncesinde
dosyayı Bilir kişiye yollayan Hakimler gibi davrandılar. Karar verdiklerinde de
doğrudan sorumlu olmaktan uzaklaştılar ve bilim adamları topluluğunun
görüşüymüş gibi topluma lanse ettiler. Böyle olunca bilim doğruyu söyleyen tek
kurum olarak kabul gördüğü için, program bilim adamları eliyle altın tepside
insanlara sunulan bir zehire dönüştü. Yani algıları yönetmek ve onları
biçimlendirmek belli kayıplar vermeyi ve ortamı kaosa çevirip arkasından
aydınlık bir sürece sokuyormuşsunuz gibi algılanması gerekiyor.Coronalı süreçte
bu saydıklarım aşama aşama uygulandı ve böyle bir sürece insanlar hazırlandı.
Biz çocukken çeşitli taktiklerimiz vardı hayatın içinde amaçlarımıza ulaşmak
için…Mesela bir göl veya göl gibi birikinti oluşturan sularda balık yakalamak
istediğimiz zaman, önce o suyu iyice bulandırırdık içine girer o yana bu yana
koşardık ve su iyice bulanınca dışarıya çıkar balıkları izlerdik. Balıklar
teker teker baygın halde suyun yüzüne çıkarlardı bizde onları tutar tutar alır
karaya atardık. Yani önce karıştırırdık sonra istediğimiz amacımıza ulaşırdık.
Oysa balıklar o bulanık sudan kurtulacaklarını sanarak ellerimize gelirlerdi,
oysa biz onların baygınlığından ve zaaflarından faydalanarak onları soframıza götürürdük.
Biz 10 yaşın altında köyde bunları düşünerek yapabiliyorsak, dünyaya yeni düzen
vermek isteyenler insanları bir balıktan daha mı değerli görüyorlar
sanıyorsunuz…
Dünya yeni bir düzene doğru gidiyor, Bakanın dediği gibi bu
süreç bizleri ciddi anlamda baygınlaştırdı, kimileri bilerek bu işi yaparken
geniş halk yığınları ise bu işin sadece kurbanları olmaktadır. Peki insanların
biyolojik olarak yaşadıkları bu virüs yok mu diyorsunuz diyeceğinizi biliyorum.
Ben virüsün olup olmadığını sorgulamıyorum bu oluşumun bir planın uygulaması
olarak kaos ortamları oluşturarak insan beynini uyuşturduklarını ve her an tehlikenin
kendisini yakalayacağını düşünerek, insanları birbirinden uzaklaştırma ve
bireyciliği zirveye çıkarma çabası olduğunu söylüyorum. Bu virüsün laboratuvar
kökenli olduğuna inanıyorum. Çünkü kontrollü dönüşüm için gerekli olan kaos
ortamının etkileyicilerini siz oluşturmak zorundasınız. Yani bağımsız değişkenin,
doğrudan Yeni Dünya düzeni kurmak isteyenlerin avucunda olduğuna inanıyorum. Bu
değişkene karşı ortaya çıkan davranışları yönlendirmek için, tüm zeminler, algı
yönetimi aracıları eliyle uygun hale getirildi. Bugün yaşadığımız temiz oksijen
soluyamama mağduriyetimizin arkasında bu güçler var. Sizler seve seve bu işe
evet demezseniz sizi böyle bir maskeye hapsederek istediğimiz havayı size
soluturuz. Yani yaşamınız bizim elimizde diyecek kadar müstağnileşen Yeni dünya
düzeni Baronları, İnsanlığın varlığının devamı üzerine bu oyunu kurmaktadır. Bill
Gates’in aylar önce ”Bu hastalık ne zaman son bulacak bir takviminiz var mı sorusuna,
tüm insanlık aşılandığı zaman sona erecek ”diyen bu açıklamasının hiç de
öylesine söylenen bir söz olmadığına inanıyorum…Her şey Planlı ve programlı
yeni bir dünya düzeninin oluşumuna hizmet etmektedir. Buna aykırı davranacak
yönetici ve bilim adamlarının nasıl bir baskı ile karşı karşıya olduklarını
doğrusu düşünmek bile istemiyorum.
Yeni dünya düzeninin programlanmış yeni kodlama sisteminde,
önce medya ile propaganda yapacaksın ve tüm evrene tek bir kanaldan yayılan bilgiyi
aktaracaksın, arkasından oluşacak korkuların şiddetine göre kaos ortamları oluşturacaksın,
kaos ortamlarının getirdiği karanlıklar şiddetlendiği zaman bu karanlıklardan
insanlığı kurtarmak adına, amacına hizmet eden araçlarını kurtuluş reçetesi
gibi sunarak herkesi bir taşıyıcı durumuna getireceksin…Bunlar olmazsa ne yapacaksın
uymayanları ya uluslarının kanuni dayanaklarıyla suçlayacaksın, ya da
uluslararası dolaşım yasağı gibi korku senaryolarını yayarak ufaktan ufağa razı
etmeye çalışacaksın… Her durumda insanlık üzerine oynanan oyunlar hümanizm ve hoşgörü
adıyla dünya sinemalarında sahnelenecek ve seyirciler koltuktaki yerlerini
alacaklar…
Oturduğumuz koltuklar, bizlerden hıncını almaya çalışan cellatların
yüksek voltajlı elektrikli sandalyeleri olduğunu unutmayalım…Yeni dünya düzeni,
İnsanı düşünmeyen sadece İlahlaşma yarışında olanların firavunluklarını
kanıtlama düzeni olacaktır. Yeni düzen değil, biz kendimiz olarak yaşamak istiyoruz…
Erol KEKEÇ/29.04.2021/00.13