Bu Blogda Ara

26 Nisan 2023 Çarşamba

AİLE HUZUR BULUNAN EŞLERDEN OLUŞMALI

 “Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O'nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.” Rum suresi/21

Ailenin ne olduğunu ve niçin olması gereğinin önemi kavranmadıkça, huzurlu aile birlikteliklerinin kurulması mümkün değildir. Aile, sadece cinsel hazların doyuma kavuşturulduğu karşılıklı nesnesel boyutlar olarak düşünüldüğü sürece, aile olmanın vereceği huzur ortaya çıkmayacaktır. Aile olmadan önce yaratılış fıtrat genleriyle uyumlu insan olmak gerekmektedir. İnsan olmamışların, insan için gerekli olan bir gelişim aşamasına gelmesini beklemek ve o aşamayı devam ettireceklerini ummak sadece bir bekleyiş olacaktır.

Kendinizin yaratıldığı özle uyumlu olmayan bir varlık sizin eşiniz olmadığı gibi, size huzurda vermeyecektir. Bu durum kan uyuşmazlığı ve doku uyuşmazlığı yaşayan organ nakilleri gibi bir durumdur. Nasıl ki organ nakli yapılırken karşılıklı uyum sağlayıp sağlamayacağı ne kadar önemli ise, aile için de huzur bulup bulmama, bir uyum halidir. Bu uyumun gerçekleşmediği birleşimler her ne kadar toplumsal kültürel baskılarla devam ediyor gibi görülse de bir gün mutlaka yaşamı sona erdirecektir. Doktor kontrolünde sürekli denetim altına alınan organ nakli yapmış hastalar nasıl ki sürekli yaşatılamayacaksa, böylesi aileler de yaşamayacaktır.

Huzur bulmamız için, bizim yaratıldığımız özden bizi tamamlayacak eşlerin yaratılması huzura ulaşmak içindir. Şayet bu huzur yakalanmamışsa öyle bir oluşum anlamsız ve sürekliliği de hastalıkların artmasına sebep olacağı gibi, hastalığın erken önleminin alınması fırsatını da kaçırmış olacaktır. İnsan kendisinin bir yaratılmış olduğunu ve bu yaratılan kendisinin eksik olan parçasının hangi parçayla tamamlanacağını düşünmeden, her türlü parçayı eksiğini tamamlamak için kullandığında, o eksiği tamamlanmadığı gibi, yol aldıkça, eksik olan kısmına yerleştirdiği parçanın organizmaya uyumsuzluk süreci onun daha fazla parçalanmasına ve zamanla da kaza yapıp yolun dışına çıkan bir araca dönmesini sağlayacaktır…

Günümüzde evlilikler ya duygusal yakınlaşmaların istem dışı sonucu ya da karşılıklı şirket kurmaya ve ortaklık şartlarını resmi kurallar çerçevesinde belirleyen ortakların mukaveleye imza atması şeklinde ortaya çıkıyor. Bu mukavelenin şartlarını belirleyen de daha çok maddi beklentiler ve tarafların ortaya koyacağı mal varlıkları oluşturuyor. Peki, böylesi bir sürecin sonucunda huzurlu bir yuvanın inşası mümkün müdür? Huzursuzluk üzerine bir mukavele imzalayıp evlilik kurmak isteyenlerin huzur beklemesi, gökyüzünde hiçbir bulut olmadan ya da yağmurun oluşması için şartlar yokken yağmur beklemekten farksızdır. Bu şartlar altında oluşan birlikteliklerin doğurduğu acı sonuçların insanları dayanılmaz kılması daha farklı yolların oluşmasına da neden oldu. Hatta evlilik şartları olmasa da karşılıklı anlaşarak bir yaşamı devam ettirme ve aynı ortamı paylaşma, aslına bakarsanız bu yaklaşımın huzur bulmada diğer iki seçeneğe göre daha olumlu sonuçlarını görüyoruz. İnsanlar karşılıklı yaşamlarını devam ettiriyor, birbirlerine saygı duyuyor ve herkes kendince istediği gibi yaşıyor, cinsel ihtiyaçlarını böylece karşılayıp adına da hayat arkadaşlığı ismini koyuyorlar. Bu durumda, toplum içinde kişilerin sahipli olduğu biliniyor. Yani birlikte yaşamaları toplumsal yaşam içinde legal hal alabiliyor.

Tüm bu saydıklarımız, aslında huzur bulmak için Rabbimizin kendimizi yarattığı özden bize eşler var ederek anlamlı bir yuva kurmamızı istediği doğal yaşamın dışına çıkıldığında ortaya çıkıyor. Peki, bu saydıklarımız insana huzur getiriyor mu dersiniz? İnsana huzur getiren evlilikler ve birleşmeler olsaydı, bu kadar cinayetler, boşanmalar aldatmalar ve sürekli evlerden kaçışlar, çocukların sokağa bırakılması olur muydu? Huzur bulmak için olmayan yakınlaşmadan sükûnet ve rahatlama beklemek ne kadar anlam ifade eder.

Uzun zamandır bu konular üzerinde yoğunluklu çalışmalar yapan biri olarak, insanların doğal fıtrat doğasından uzak oluşturdukları her yaşamın ellerinde patladığına şahit oldum. Sonrasında da her türlü güzelliklerin yaşanmasını hayal eden bireylerle muhatap oldum…Muhataplarımdan aldığım bulgular ve toplumsal yaşamda bir türlü dikiş tutmayan bu birliktelikler, insanlık evreninin koordinatlarını imha etme süreci gibi gelmeye başladı bana…

Ebeveynler çocuklarını evlendirmek istediklerinde bak kızım huzurunu sakın bozma diye nasihatte bulunarak kızını gelin ediyor, oysa huzurun ne olduğundan habersiz birinin huzur adına ne aradığını kendisi bile bilmediği halde, sadece duyduğu bir arzuyu çocuğuna da öğütlüyor. Onun huzurdan anladığı, kızının her istediğinin karşılanması cebinden parasının eksik olmaması, evinde dünyalıklarının olmazsa olmaz her türünün bulunması, eşi işiyle uğraşırken onunda evde kendi rahat edeceği bir ortamı daim eylemesi arzulanmaktadır. Yani dünyaya ait olan ne varsa bu isteklerin sorunsuz karşılanması huzurlu bir yaşam olarak taktim ediliyor. Sonrasında her şeyi olan bu eşler kendileri olmadıkları için birbirinden hemen usanıyorlar ve tanışmadıkları ruhlar başka arayışlara başlıyor. Tenlerin dokunması tanışma değil, tanışmanın dışa yansıması olduğu bilinse, o zaman önce ruhsal bir mukaveleye imza atmak kaçınılmaz olur. Ruhsal mukavelenin şartları gerçekleşmeden, pozitif antlaşmalar sizi eş yapmayacağı gibi kuracağınız birlikteliği de aile kılmayacaktır. Dolayısıyla aileler dağılmıyor, insanlar aile olmayı beceremiyorlar ve aile oluşturacak ruh dünyasında yaşamak istemiyorlar desek daha mantıklı olacağı kanaatindeyim.

Günümüzde insanlık, aile olmanın yollarını kapamak için tüm güçleriyle savaşır oldular. Kadının erkeğe, erkeğin kadına karşı özelliği ve dayatmaları anlatılarak iki özün mayalanmasını engelliyorlar. Çünkü bu iki özün ruhsal mayalanması oluşmadan, o karışımın tadından yenmeyecek bir aile oluşmayacaktır. Halis süt olsa da maya bozuksa, kıvamında ve doğal bir yoğurt yiyemezsiniz. Ailenin oluşumunun mayasını Rabbimiz vermiş, ruhsal sükunete kavuşmak ve huzur bulmak bu iki unsuru yaşamdan uzaklaştırdığınız zaman o aile bozuk maya ile kesilen bir süt sitilinin içindeki bozulmuş süte dönecektir ve dökmek zorunda kalırsınız ya da değeri çok düşük faydası olmayan lor olarak yersiniz sonrasında da peynir yediğinizi sanırsınız.

Günümüzdeki ailelerin büyük çoğunluğu kesilmiş süt ya da dökülmek zorunda olan süt şeklinde olmasına rağmen biz bunları gerçek sanıyoruz. İşte gerçek aile olacaklar, öncelikle ruhu huzura kavuşturmak, sükunete ulaşmak, eksiklikleri tamamlayarak yaşam alanında yol almak için, motivasyonu çok yüksek içten yanmalı bir araç gibi olmalıdır. Ancak o zaman, aile de güller açar mutluluklar gelir, her gün farklı bir gün ve bahar evi terk etmez. Kuşlar ötüşleriyle böylesi bir huzur ortamının havasını etrafa yaymaya çalışırlar. Biz böylesi ortamların varlığına şahit olmadığımız için yaşadığımız hayatları bulunması imkânsız kutsal korunaklı mitolojik değerler olarak algıladığımızdan, asıl huzur bulacağımız ortamlara hasret kaldık…

Arasında dostluk olmayan, kardeşlik hukuku parçalanmış, taşıma ve taşınma kararlılığı kalmamış, merhametin yerini gururun kibrin aldığı, açık arayıp karşılıklı atışmaların hız kesmediği, dakikalık havaların bir anda yerini karabulutlara bıraktığı, dünyalıkların hayata anlam kazandırdığı, sahip olunanların mutluluğun tek anahtarı olarak görüldüğü, kimsenin kimseyi umursamadığı, anne babaların köle ve cariye olarak bilindiği çocukların kazıktan boşanan  isteklerde sınır tanımadığı, maddi hazlar dışında hiçbir değeri önemsemediği, hızlı yaşayarak emek harcamak istemediği bir çağda, ailenin ne kutsiyetinden ne huzurundan ne sükunetinden ne merhametinden ne tarihselliğinden, ne de Rahmanın olmasını istediği bir birlikteliğinden söz edilebilir.

Ülkemiz gerçekliğini dikkate alırsak, boşanmaların ve aldatmaların hızla ivme kazandığı ve yeni neslin evlilikten korkup kaçtığı ve sorumluluk altına girmediği bir ortamda, sanal evliliklerin nasıl huzur getirmesini bekleyebilirsiniz. Huzur evliliğin mayası, bu maya olmadan hangi nesneleri maya olarak kullanırsanız kullanınız evlilik olmayacağı gibi, sükunete eren eşler de bulamazsınız.

Bekarken daha huzurlu ve mutlu olan sükunete ulaşmış gençler, evlenince huzurunu bozuyor, neden çünkü evlilik günümüzde sorunların arttırıldığı bir stres deposu olarak patlamış durumda…Böyle olunca eşler karşılıklı birbirini yük sayar oldular. Her eş kendi sırtındaki yükü atarak rahatlayacağını sandığı bir sürecin kollarında, huzursuz yaşarken hala huzur bulacağını sanıyor. Nasıl bir çelişki değil mi, huzurun olmadığı bir yaşamın içinde huzur bulacak yaşam arzulamak…

Konuşmaktan, paylaşmaktan, dertleşmekten, samimi duygusal bağlar kurmaktan, saygı ve muhabbetle bakışmaktan, içten içe pozitif anlamlı mesajlar yollayıp kalplerin birbirini yoklamasından uzak bir ortamda hangi mala mülke ve dünyalığa sahip olarak huzura kavuşabilirsiniz ki!

Sükunete ermek, huzur bulmak, dostluk kurmak, sevgi ve merhamet içinde yaşıyor olmak Allah’ın ayetlerindendir. Eğer düşünürsek bunlarda bizim için çok büyük işaretler vardır. Rabbimizin bu uyarısını hiç hesaba katmadan huzurun kıyısından geçmeden hangi huzur ortamında yaşamak için çırpınırsak çırpınalım batmak bize müstahak olacaktır.

Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur, kalplerin Allah’ı anan huzurlu bir kalp olması için, kendimizi yarattığı özden eşlerimizi yaratan Rabbimize hamd ederek birbirimizi huzura çağıran ve huzur aşığı eşler olmamız dileğiyle…Aile olmaya ve adam gibi yaşamaya ne dersiniz…

Selam saygı muhabbetle, kalın sağlıcakla…

“Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O'nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.” Rum suresi/21

Erol KEKEÇ/24.04.2023/14.40/Namazgah/İST.



"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!