Bu Blogda Ara

21 Haziran 2022 Salı

ACILAR DOKUNMUYORSA YÜREĞE YAŞAMIYORSUN DEMEK Kİ!

İçim kanıyor ama nereye aktığını bilmediğim için kanamayı bir türlü kesemiyorum. İçi kanayanlar acı çekenler olduğu için ben de kendimi acıların yoğunluğundan kurtaramıyorum. Her gelen gün sanki içimde bir başka yerimi kanatmak için görev üstlenmiş gibi üstüme geliyor. Bu saldırıların pençesinden çıkayım derken her an yeni pençelerle kuşatılıyorum... Nedir Allah'ım bu içine düştüğüm dehliz diye rabbimle baş başa konuşurken biraz rahatlıyorum ama kanı durduramıyorum.

Kendi yaralarımı kanatsam bu kadar acımazdı sanıyorum, ancak her yanımda bir başkasının acısı olduğundan içim içime sığmıyor ama derdimi dışarıya da salamıyorum. Kendi içinde kendi kanında boğuluyor gibi içim dışıma dışım içime döndü. Dışımdaki uyaranlar içime öyle bir dokunuyor ki, sanki yüreğimin her noktasında bir hazine kazar gibi içimi parçalıyor.

Kendi haleti ruhiyemin ne olduğunu anlatmak için klavyenin başına geçmedim. İçimden fışkıran acıların arkasında bıraktığı kanı durduramadığım için, kuşatıcıların nereden nasıl geldiğini bilme ihtimalinize karşı birlikte yok edelim diye bunları size açıyorum... İnanıyorum ki yaşadığınız ortamda sizler de en azından benim gibi acılarla kıvranıyorsunuzdur. Acılarla kıvranmayanların kanı akmaz. Çünkü onların kanı donmuştur. Kendinden başkasının huzuru ve mutluluğu için kafasını yormayanların acıyan yanlarını bulamazsınız. Acıyan bir yüreğe sahip olmayanları hangi acıların harekete geçirmesini bekleyebilirsiniz ki!

Acılar coğrafyasının üzerinden acı taşıyan bulutlar uzaklaşmıyor, ondan olsa gerek her yanımızdan acılar yağmur gibi boşalarak üstümüze geliyor. Dünyanın dengesi bozuldu diyenlere mi kulak veresin, ne yaptığını bilmeyen sorumsuz yetkililerin vurdumduymazlıklarına mı yanasın bilmiyorum ama galiba dirhem dirhem tükenerek azalıyoruz. Bu dünyanın gidişatını anlamak için yorduğum kafa yerine gelmiyor, hep yorgun dolaşarak bana yaşamı çekilmez kılıyor. Ondan olsa gerek acılar coğrafyasından acı duyanların yaşadığı coğrafyaya hicret etmek muradım...

Öyle bir hengâme ki, bir yanda mutlu azınlıklar, göbeğinde fındık kırarak gününü gün ettiği anlamsız yaşamın harcama da sınır tanımadan, kendinden geçerek kimseyi görmek istemediği aynı gökyüzü altında yaşananlar, diğer yanda yaşayıp yaşamadığı konusunda şüpheleri olan acıların sırtına kambur oluşturduğu hayatlar, alıp başımı gidesim var bu çirkef dünyanın huzursuzluğundan...

Gün geçmemiş olsun ki, acılar coğrafyasının sömürülen bir deneğiyle karşılaşmamış olayım... Her yanımdan oluktan su boşanır gibi kaynıyorlar ancak ne hikmetse bunlar yetkili ve etkili kişilerin kapsam alanlarından hiç geçmiyorlar. Ondan olsa gerek bu acılara kör ve sağır kesiliyorlar. Bunların sağır ve kör olması yetmiyor gibi bir de bunların yavşayarak dilleri sarkmış trolleriyle muhatap olunca dananın kuyruğu hepten kopuyor, cinler başımda cirit atmaya başlıyorlar. Ufka bir mermi sıkayım da bulutlar dağılsın korku azalsın diye bazen içimden geçiriyorum, ancak karanlık bulutlara değil de, sanki gelecek aydınlık varmışta ona kurşun sıkıyormuşum gibi aforoz olmaktan da sakınmıyor değilim. Yaşam böyle bir şey diyorlar ne yapacaksın, kimi ezilecek kimi ezecek, kimi gülecek kimi ağlayacak böyle gelmiş böyle gider sana ne, her şeye sen ulaşamazsın ki diye, bazen beni düşünenlerin (!)öğütleriyle de karşılaşmıyorum değilim. Aslında asıl sorumluların bunlar olduğunu da biliyorum, sen mi demiyorlar mı, tüm cinler başımda horon tepinmeye başlıyorlar. İnsan olmak nedir diye sorunca, sen ona göre yaşayacak olursan hiç yaşayamazsın ki diyerek bir de nasihat cümleleri kurmuyorlar mı, hatta çok yaşamazsın diyerek yanındaymış gibi timsahvari öğütler dökülürken ağızlarından onların ruh hallerini görüntüleyen ekran karşıma geldiği zaman aynı ortamın havasını solumaktan tiksinmiyor değilim...

Acısız bir günü ruh dünyamda misafir etmek için tüm çırpınışlarım... Bedensel acılar değil beni yakıp yıkan, benim dışımda olup ta dumanı hep ruhuma akan ocaklar beni rahatsız eden... Ne olur herkesin ocağında bir alev olsa, odunlar atılsa kıyamet mi kopar diyerek mırıldansam da kendim güç yetiremediğimden acıları duymak kalıyor bahtıma... Bu acılar coğrafyasının koordinatlarını yok edeyim, ya acılar tüm coğrafyalara dağılsın ya da tüm mutluluklar her coğrafyanın üzerine yağmur gibi yağsın istiyorum... İşte o zaman belki o zaman ruhumdaki sızılar yerini sükûnete bırakır... Ben sükûnet gemisinin gövertisinde bir yer edinmek istiyorum. Bu yer çok görülecekse bana, tüm limanları yakmayı kendime görev biliyorum... İşte ondan, acılardan bir kule yapıp içinde yandıkça yanıyorum. Bu acıları dağıtmaya ve mutlu bir yaşamı tüm yaratılanlara götürmeye istekli olanlar varsa onları da bu yaşamın kollarında bir görev almaya çağırıyorum... Ne yapabilirim demeyeceksin sen varsan ben varım, ben varsam o var, hep birlikte yola çıkarsak yol almaz, dolu bir dünya ayağa kalkar ve acılar son bulur mutluluk herkes için semadan aşağıya iner... Semaya açalım elleri ayaklarımızla yeri aşındıralım çıkalım yollara bir damla su taşıyan serçe gibi sen de atılmalısın ileri, yoksa ne anlamı kalır ki yaşamanın...

Mutluluk tomurcuklarını yakalamak ve acılar dikenini yok etmek için hep birlikte el ele verelim yolları aşındıralım hakikate kavuşalım; işte o zaman yaradandan gelir rahmet ve kardeşlik sevinçleri... Bunu ötelemeden ayağa kalkanlardan olmak ümidiyle herkese gönlümün derinliklerinden yüreğimin sıcaklığından bolca gönderiyorum sizinle yola çıkalım diye sorumluluğun başına ben geçiyorum... Sabah çok yakın aydınlanmadan gece şafağa hazır olarak erelim...

Selam muhabbet ve iyilik dileklerimle...

Bahadır Hataylı/20.06.2022/15.00



"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!