Bu Blogda Ara

17 Haziran 2013 Pazartesi

ONURLU BAŞARI


       Ne yaparsan yap başı ve sonu konusunda dikkatli olmalısın. Dikkatlice davranılan bir işin sonunda, başarı kendiliğinden gelir. Dikkatten yoksun çalışmalarda sonuçlar hep hüsranla sonuçlanır. Açmak gerekirse reel yaşamdan örneklerle biraz izah edelim.

      Feodal anlayışlar, duyguların akılla çiftleşmemiş çocukları olduğundan, ilkeli olmayı ve belirli kurallara göre yaşamayı ahmaklık sayarlar. Ahmak bir yaşam tarzında dikkat aranmamalıdır. Anlık reflekslerin çok güçlü olduğu bu anlayışta, şartlandırılmış güdülere göre yaşamak, bir üstünlük alametidir. Koşullanmış varlıkların, yaptığı en iyi eylemin gramı ne kadar ki, kazandıracağı saygınlık ne olabilir. Akıldan yoksun, özgürlükçü bir anlayışı diskalifiye etmeye çalışan, kişi, toplum, yönetim, aile ve iş kolu ne olursa olsun hepsi, feodal bir yapılanmadan ibarettir. Bu feodal ortamlarda yetişen bireylerin, eylemlerinde baş ve son arasında bir dikkat aramak komik olur. Çünkü bunlar o an yaptıkları eylemden alacakları hazın miktarına koşullanmışlardır. Sonuçta kimlerin etkileneceği, ne kadar zararlarının olacağı, onlar açısından hiç önemli değildir. Bunun için verdikleri zararın ucu, doğmamış çocukların yüreklerini bile acıtabilir. Bu acılı tabloların oluşmasını istemiyorsak, dikkatte, aklı aktif hale getirmek zorundayız.

    Baş ve sonuç birbirinden ayrı algılandığı sürece, acılı gözlerden yaşlar asla kurumayacaktır. İnsanların akıttığı gözyaşlarını, bardaklarına doldurup, zevkle içenler, ama bir gün mutlaka o gözyaşlarında boğulacaklar. Evet, biz bu konuyu biraz sorgulanmamış alandan ele almayı düşündük. Onun için biraz başınızı ağrıtabiliriz. Şartlandırılmış ve aç bırakılmış, kobay farelere baktığımızda, karnını doyurmak ve haz almak için, normal insanların beğenmeyeceği her türlü davranışı yapabilirler. İşte adı insan olup da, insanlık mektebinin bir öğrencisi asla olamayacak, biyolojik iki ayaklı bu yaratıklar, kobay fareler gibi hayatta çok kullanılmaktadır. Bunlar kullanılırken, dikkatten yoksun, sadece salyalarını akıtarak, yiyecek toplamaya çalışırlar. Bunların hayatında baş ve sonu sorgulamak ahmaklıktır. Bunlar için ne baş ne de son önemlidir. Bunlar için önemli olan zevk almaları, enselerini kalınlaştırmaları ve kendi köşelerine yığılarak kıs kıs gülüp, göbeklerini şişirip oynatmalarıdır. Bu kadar basit yaratıkların at oynattığı bir dünyada, ne yaparsan yap, başına dikkat etsen sonuç karmaşıklaşır, sonuca baksan baş ayak olur. Çünkü baş ile son arasında kurulan kanalların suyu daima bulandırılmaktadır.
   
     Bu bulanık ortamda, dikkatli insanların dikkatini, cambazların ip atlamasına ayırması, onun için hayati bir kayıp olur. Çünkü bu insanlar, aktif enerjilerini, bu basit yaratıkların dalaverelerine ayırarak kendilerini yok etmezler. Bunlar koşullandırılmış denekler değildir. Bir denek grubunun karşısına çıkıp, onların seviyesinde bir savaş vermek istemediklerinden, bazı işlerin sonucunda başarıları, başarısızlıkmış gibi yansıyabilir. Ama onlar bilir ki, kişiliğini ve karakter bütünlüğünü kaybetmektense, maddi dünyadaki kayıp daha büyük bir başarıdır. Uyanık, zeki ve dikkatli insanların bu hareketi olmasa, lağım pislikleriyle yaşamlarını devam ettiren, lağım fareleri açlıktan ölebilir. Bunu bildiklerinden, tüm sahip olduklarını, işkembelerini şişirdiklerinde yaşamdan zevk aldığını sanan, lağım farelerine bırakıp, ruhlarından izinsiz, bedenleriyle geldikleri dünyayı terk ederek, bedenlerini diriltmek için ruhlarına hicret ederler. Çünkü ruhsuz beden doldurulsa da doymayacağından, ruhun gölgesinde yaşamayı, denek farelerle mücadeleye tercih ederler. Farelerin lağım savaşı bitmeyeceğinden, maddesel dünyada hep zarar etmiş görülürler. Ama bilmez ki, lağım fareleri, akıllı ve onurlu insanlar için, maddesel varlık, denize daldırılan bir parmaktaki nem kadar bir şeydir asıl hayatın yanında. Ondandır, akıllı uyanık insan, üretici yeteneklerini ortaya koyma ve insanlara yararlı olma hayalleriyle yaşarken, lağım farelerinin lağımları parçalayıp lağımdaki pislikleri zevkle yiyeceği anı hiç düşünmezler. Ama şunu iyi bilmek gerekir ki fareler ancak fareliklerini yaparlar.

     Evet, yolun başında ve sonunda dikkatli olunursa başarısızlık asla olmayacaktır. Farelerin her gün çoğaldığı bir dünyada, farelerle olan ilişkilere bir nokta koyup, faresiz bir yaşamı hedefleyen insanlar en büyük başarıyı kazanmışlardır; maddesel ekranlarda izlenebilecek herhangi bir oyunları olmasa bile…
Yıl:01.04.2004
Saat:17.55-18.40
Yer: Kadıköy(FBM)İST
Erol Kekeç

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!