“İşte bu, benim
dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi
parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız
diye emretti.” En’am:153
İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur. Bu yol dışında yol
arayanların yollarının ne başı ne de sonu bellidir. Nereye götüreceği ve ne
olacağını kimse bilemez. Allah’ın yolu evrensel ve kuşatıcı olan tek ve
dosdoğru yoldur. Bu yolun dışındaki yolların tümü; kişi, düşünce, grup, toplum
vs. kaynaklı doğru olduğuna inanılan yollar, kuşatıcılıktan ve evrensellikten
uzak olduğu için, asla dosdoğru yol olma özelliği barındırmaz.
Yeryüzü yaşamının tüm kurallarını ve sınırlarını belirleyen
yaratıcının bu buyruklarını dikkate almayanların tamamı, ayrıcalıksız olarak
sapıtmaya mahkumdur. Her anlayış kendi doğrularını baskın kılarak insanlığın
yaşamına egemen olmaya çalışır. Emperyalizmin gücünün her tarafa ahtapot gibi
uzandığı bir dönemde doğrunun ölçüsünü belirleyen bu güçlerin sahip oldukları
olduğunu herkes bilir. Ancak Allah’ın yolu dosdoğru ve herkesin fıtratıyla uyum
içinde olan bir yol olduğu için, işte benim yolum budur, artık ona uyun diyen
elçi, doğrudan Allah’ın yolunu hatırlatmaktadır.
Allah ne söylerse hep doğruyu söyler. Allah’ın bu
hatırlatmasını hiçe sayarak, içinde bulunduğumuz çağ farklı, günün şartlarına
göre yaşayacaksın maslahatı gözeteceksin diye, öğütlerde bulunarak; çağ sana
uymuyorsa sen onlara uyacaksın gibi, afyon yaşamın masallarının tekerleme
bölümlerini çok iyi anlatanlar, bir gün anlayacaklar, ancak o gün çok geç
olacaktır. Başka yollara uymayın…Dünya emperyalizminin yoluna değil, dinden ticaret
yapan din bezirganlarının yoluna değil, ortaçağ Hristiyan felsefesinin
doğmalarına değil, ataların yoluna değil, emrine aldıkları kolluk güçleriyle
korku yayan despotların yoluna değil, imkânları çok olanların insanları rızıkla
korkutanların yoluna değil, megafonu ellerine alıp herkesi kandırmak için
bağıranların yoluna değil, sadakati
olmayan ama havlamaktan zevk ve haz alanların gürültü kirliliğiyle oluşturduğu
karmakarışık yollara değil, Allah’ın yoluna uyun, işte dosdoğru yol budur.
Kirli ellerin yoluna değil, arsızların hırsızların, yan
kesicilerin, kırk haremilerin yoluna değil, bağıranların çağıranların köpek
gibi ağızlarından salya akıtarak herkese bir kulp takanların yoluna değil,
uyuşturucu çetelerinin, emeksiz kazananların, har vurup harman savuranların,
ölçüyü tartıyı bozanların yoluna değil, gidecek olan kendi başı bile olsa
adaletten asla taviz vermeyenler ve ahlaki olarak adam gibi yaşamayı bir hayat
felsefesi edinen, Kur’an ehlinin yoluna uyun…Çıkarları için “sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun, onlar dosdoğru yol
üzerindedirler…”
Başka yollara uymayın, o yolların önü aydınlık gibi görülse
de giren çıkamamış, bakan sonunun ne olduğunu anlayamamıştır…Allah’ın dosdoğru
yoluna uyun…O yollar sizi parça parça edip, Allah’ın dosdoğru yolundan
uzaklaştırır, sonrasında dünya zilletinin karşılığı olarak bomboş bir gelecek
sunar, ahirette ise sadece cehennem ile ödüllendirirler. Sakın ola ki, o
yollara uymayasınız yoksa kendinizi helak edersiniz…
Ahlak, her dönemde çirkefliklerini ahlaki ve dini kavramlarla
süsleyenlerin elleriyle, dejenere olup çökmüştür. Bu özelliklere sahip kişi
kurum ve dinsel otoriteler her zaman toplumların omurgasını zedelemiş, ahlakın
genleriyle oynayarak çirkef bir hayatın yaşanmasına öncülük etmişlerdir. Bu güç
odakları kendi keyfi yaşamlarını sürdürmek ve insanları bir amip gibi emerek
yok etmek için, her türlü değerlerin içini ve anlamını değiştirmekte bir
sakınca görmemişlerdir. Mollaların yönetimde olduğu adı İslam olan ülkelerden
başlayarak, Arap ülkelerinde dini motiflerle iktidarlarını korumaya çalışan
krallara, en iyi İslam’ı yaşam bizde diyenlerden Avrupa kiliselerine, oradan
Yahudi misyoner hahamlarının kirli ve pislik içindeki yaşamlarına, uzak
doğudaki tapınak bekçiliğini yapan tüm ahlaki ve dini otoritelerin
egemen olduğu ortamlarda, her türlü pisliğin yaygın olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Neden bunları öncelikli anlatmaktayız. Çünkü Ahlaki ve dini kurallarının en iyi şekilde koruduğuna inanılan ortamlarda, pisliğe batmış
yaşamlar, diğer ortamlardaki insanların bu pislikleri rahatlıkla yaşamasına
öncülük ettiklerinden, her türlüğü kötülüğün ilk adımını atan zillet sınıfı
olarak tarihe kaydedilmesi gerekenlerdir. Zillet içinde her türlü
dalaverede olanların kurumsal yapılarından, toplumların ahlaksal çöküntülere
çözüm arayışlarında bulunmakta, apayrı bir zindandır. Demek ki, öncelikle
sorunların kaynağının nerede olduğunu bilmek ve bu sorunların oluşmasındaki
temel dinamikleri ortaya koymak gerekir.
Kurtarıcınız celladınız olursa, başınız vurulacak demektir.
Kendi infazınızın kararını siz verirsiniz. Günümüzdeki ahlaki çöküntülerin ve
yozlaşmaların temelinde inandırıcılığını kaybetmiş din algılarının ve sürekli
alınıp satılabilen her türlü reklamasyonda billboardlarda boy gösteren ama bir
türlü kullanımı olmayan anlayışların tamamını, tuz buz ederek yeniden ahlaki ve
dini bir devrim yapmak kaçınılmazdır. Bu devrime öncülük edenler yaşayacaklar,
diğer toplumlar kendi pisliklerinde boğulmaya mahkûm olacaklardır. Bu yolların
hepsinden kurtulup sadece ve sadece Allah’ın belirlediği yola uymak bizi
kurtaracaktır. İşte dosdoğru yol budur. Bunun dışında yol arayanlar boşuna
uğraşmasınlar, gelecek olan yok oluşu bir türlü önleyemeyeceklerdir.
Parça parça olup Allah’ın yolundan ayrılmamamız için,
rabbimiz bunları bize aklımızı kullanmamız için anlatmaktadır. Olur ki öğüt
alır ve idrak edenlerden oluruz. Yukarıda anlattıklarım yeryüzü gerçeğinin
kelimelerle anlatımıdır. Çünkü Rabbimiz bir toplumun karar mekanizmalarını
ellerinde tutan ve insanların tüm dinsel ve ahlaki yaşamlarını yönlendirenlerin
bulunduğu ana merkezlere hep elçilerini göndermiştir. Bunun temel sebebi de
genel insanlığın yaşamı üzerinde söz sahibi olanlar onlar olduğu için…Oraların belirleyiciliği,
güzelliklerin ve iyiliklerin yayıldığı yer olma özelliğini kaybetmesi, sadece
insanları hakkın yolundan alıkoyan beyinsizler topluluğu olmasından dolayı,
kötülüklerin yayılmasında ve iyiliklerin çoğalmasında etkili merciler buralar olduğundan
ilk temizlenmesi gereken yer buralardır. Bunların Pisliklerinin tümü alenen
ortaya dökülmediği ve kol kırılır yen içinde kalır anlayışlarıyla örtüldüğü yerde,
yaşamı etkileyen tüm olumlu düşüncelerin temeline kibrit suyu dökülmüş
demektir. Bunları dikkate alarak, insanları iyiliğe çağıracak kişilerin,
kötülüklerin yayanları olamayacağını idrak ederek ayağa kalkmak zorundayız.
Onun için Rabbimizin bu buyruğunun üzerine söylenecek bir sözün olmadığını
düşünerek konuyu noktalamak istiyorum…
“İşte bu, benim
dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi
parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız
diye emretti.” En’am:153
Erol KEKEÇ/26.01.2019