Bu Blogda Ara

28 Ocak 2009 Çarşamba

FİLOZOFÇA HİKAYELER

Birinci hikaye
Kalp ameliyati oldum.
4 ay rapor aldim ve bu 4 ayin sonunda rapor parami
almak için Fatih SSK'ya gittim.
Klasik bir sekilde eksik evraklari parti
parti söyledikleri için 3 gün
ugrastim ve büyük gün geldi. Param
hesaplaniyor.
Bankodayim, sorular geldi.
Hastanede yattin mi?
Herhalde abi, dedim, henüz evlerde kalp
ameliyati yapamiyorlarmis
Hiç yorum yapmadi ve 2. soruya geçti.
Çiktin mi peki? Ve ben dumur...
Hayir, hala aksamlari isten sonra yatmaya
hastaneye gidiyorum. Ve kafami duvarlara
vurduracak soru geldi. Espri bile
anlamaktan aciz bu adam sordu:
Istanbul'da kimsen yok mu yav. Niye hastanede
kaliyorsun ki hala?

ikinci hikayemiz
Geçen gün aksam vakti dolmusta gidiyorum,
arkadan teyzenin biri bagirdi:
"Evladim su sari kamyonetin yaninda indiriver."
Dolmus soförü dumur olmus bir vaziyette:
Iyi de teyze, o kamyonet hareket halinde, nerde
duracagini nerden
bileyim..

Üçüncü hikayemiz
Simdi arkadasimla Taksim'de takiliyoruz. Bi
adam aglayan çocugunu
susturmaya çalisiyor. Yaninda da bi polis
var; sonra adam çocuga dedi ki:
"Sus yoksa seni polise veririm." Yandaki
polis de bi dellendi:
"Lan gerizekali, biz adam mi yiyoruz da bize
veriyon çocugu?

Dördüncü hikayemiz
Bir gün Izmir' de belediye otobüsünde
gidiyoruz
arkadaslarla.
Bizim arkadas bos yer buldu ve oturdu.
Sonraki durakta da eli bastonlu
yasli bi amca geldi. Arkadas da killigina
adama yer vermedi. Adam o
arkadasin oturdugu koltugun yanina geldi ve
ayakta arkadasin yer vermesini
bekliyor. Fakat arkadas yerini vermedi.
Neyse adamcagizin da yazik,
bastonu otobüs hareket ettikçe bi o tarafa
bi bu tarafa kayiyo. Arkadas
dayanamadi ve yasli amcaya: 'Amca bastonun
ucuna lastik takarsan kaymaz'dedi.
Adam söyle bakti, sonra 'o lastigi
zamaninda baban taksaydi simdi sen
olmazdin, ben de orda oturuyo olurdum'
deyince bütün otobüs
koptu.
Arkadas o gün bu gündür belediye otobüsüne binmez.


Beşinci hikayemiz
Bu komik olayi arkadasim anlatti.
Arkadasim, okulun Ingilizce hazirlik
bölümünde gereken "More ReadingPower" adli
kitabi almak için okulun
yakinina tezgah açan kitapçiya gitmis.
Kitapçiya kitabin ismini
söylediginde adam ona üzerinde yalnizca
"ReadingPower" yazan mor renkli
bir kitap uzatmis. Arkadas dogal olarak
kitabin o kitap olmadigini, "More
ReadingPower" adli kitabi istedigini
yinelemis. Adam ise
su cevabi vermis:
- Kardesim bu mor ya iste. Alacaksan al
sunu,almiyosan tezgahin önünü
kapama!

Altıncı hikaye
Bir kiz arkadasim ve ablasi beraber Zeki
Triko'ya
gidiyolar mayo bakmaya. Neyse bi bayan
ilgileniyo, arkadasimin ablasi bi
mayo begeniyo, bayan diyo ki "aa çok güzel
bi tercih yaptiniz, zaten onun
çizimini Zeki Bey'le ikimiz yaptik, ben
Zeki Bey'in yegeniyim."
Ablamiz "aa sizin de mi soyadiniz triko"
deyince, arkadasim arkasina
bakmadan olay
mahallinden uzaklasiyor.

Yedinci hikaye
Bir gün böle 3-4 arkadas Ankara'da Ankara
Metrosu istasyonundayiz;
bekliyoruz metroyu. Tam da okullarin çikis
saati filan, etraf hinca hinç
dolu. Neyse 2-3 dk. sonra metro geldi
herkes hücum etti; biz baktik "tren
çok doldu bi sonrakine binelim" dedik ve
gittik ordaki banklardan birine
oturduk. Daha tren gitmemis bir ding-dong
ve anons:
"Istasyonlarimizda gereksiz bekleme yapmak
yasaktir."
Biz sallamadik, nolcak filan derken
bir
ding-dong
daha ve ikinci anons:

"Hist gençler size söylüyorum binin lan trene!

Sekizinci hikaye
Ishanimizin kapicisi Ismet Abi'ye bir gün
laf olsun diye "Ismet Abi binada
dinozor görmüsler. Ilaçlamazsan çogalirlar,
hastalik yaparlar"
dedim. O da, "Ula dinozor ne ki?" diye
sordu. Yemi yuttugunu görünce
siraladim:"Küçük, fare gibi bir hayvan,
çabuk ürer." Bir süre detayli attim.
Hepsine inandi. Yarim saat sonra: "*smet
Abi, sana saka yaptim, dinozor filan
yok
burada," dedim. Cevabi yüzünden iki dakika
kendime gelemedim: "Ben
biliyordum zaten. Hayvanat bahçesinde hiç mi
dinozor görmedim ki!"

Dokuzuncu hikaye
Bi gün arkadasla dolmus bekliyoruz. Üst
geçit var ama kendi halinde bir
kadincagiz yayaya kirmizi yanarken caddeden
geçmeye çalisiyo. Üst geçitin
altinda beklemekte olan polis otosundan
söyle bir anons yapiliyo:
Hanim nireeee, hanim nireee?
Teyzeden cevap:
Eltimgileee, beyimin haberi var. Sana ne
kiii.

Günlük hayattan seçtiğğimiz filozoflardan

16 Ocak 2009 Cuma

BUNU BİLMEK İÇİN KAHİN OLUNMAZ!!!

O sorgu kasetleri nerede?
Güney’i sorgulayan Ahmet İhtiyaroğlu, söz Fethullah Gülen’e geldiğinde Güney'in terlediğini söyledi.
Tuncay Güney’in avukatlara dağıtılan ve Ergenekon operasyonunun başlamasına neden olan ifadelerinin eksik olduğu öne sürülüyor. Tuncay Güney’i sorgulayan eski emniyet amiri Ahmet İhtiyaroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede şimdiye kadar 23-24 bin kişiyi sorguladığını ancak Tuncay Güney gibi birine rastlamadığını söyledi.
İhtiyaroğlu, dilekçesinde “Bu kadar çok şey bilen tek adam, bu kadar kolay anlatan ve bu kadar evrak bulunduran bir adam bana uygun gelmedi. Bu adamın anlattıklarına inanmıyorum. Sanki bize bazı şeyler anlatması için gönderilmiş gibi. Bu durum suç, suçlu ve suçluluk psikolojisine uymuyor” ifadesini kullandı.
Tuncay Güney Ergenekon örgütünden bahsederken bir ara Fethullah Gülen yapılanmasıyla bağlantısı olduğunu söylediğini belirten İhtiyaroğlu, herş eyi kolayca anlatan Güney’in Gülen’e ilişkin sorular üzerine terleyip tedirgin olduğuna dikkat çekti:

“Fethullah Gülen yapılanmasının 1970’li yıllarda Ergenekon oluşumunun bir alt yapılanması olduğunu, Turgut Özallı yıllarda güçlenip boynuz kulağı geçer misali Ergenekon oluşumunu geçtiğini, özellikle emniyet içinde çok güçlendiğini söyledi. 28 Şubat sonrası Ergenekon’un Fethullah Gülen oluşumunu tasviye kararı aldığını anlattı. Kendisinin Fethullah Gülen oluşumu içinde yer aldığını ve bu oluşum tarafından Ergenekon yapılanması içerisine yerleştirildiğini, Ergenekon yapılanmasının basın işlerinden sorumlu olduğunu söyledi. Şimdi Ergenekon yapılanması ile Fethullah Gülen arasında çatışma olduğunu beyan etmişti.”

Tuncay Güney’in kendilerini yönlendirmeye çalıştığına inandığını söyleyen Ahmet İhtiyaroğlu, işkence iddialarını ise kesinlikle reddediyor. Ancak avukatlara verilen kasetlerde ve Tuncay Güney’in cevaplaması istemiyle gönderilen 37 soru içinde Fethullah Gülen bölümlerinin bulunmadığı dikkat çekiyor.
Tiuncay Güney’in Mehmet Eymür’e ilişkin söyledikleri de kasetlerde yer almıyor. Bu iki konunun kasetlerden kim tarafından neden çıkartıldığı bilinmiyor.

RIDVAN AKAR’A İTİRAF ETMİŞ

NTV’de yayınlanan Yazı İşleri programına katılan gazeteci Rıdvan Akar da, Tuncay Güney ile yaptıkları röportajda kasetlerdeki eksik bölümlerin gündeme geldiğini anlattı. Rıdvan Akar şu bilgileri verdi:

“Biz buna değindik. Söz konusu iddia 4 kasetlik olan ifadelerin 4. kasedinde yaklaşık 40 dakikalık bir bölümün kaybolduğuna ilişkin. Bu bölümün çıkartılıp çıkartılmadığını sorduk, çıkartıldığını söyledi. Fethullah Gülen’le ilgili olup olmadığını sorduk, orada da teyid etti. Nitekim bu dağıtılanlarda da yok ama bir de şöyle boyut var: Aslına bakarsanız 1. kasette giriş bölümünde de bir eksik olduğunu düşünüyorum ben...” (NTV)

12 Ocak 2009 Pazartesi

ZORLUKLA VAR BİR KOLAYLIK

Birçok zorluğu yaşamak,iradeyi kusursuzlaştırır,hiçbir zorluk yaşamamak varlığı mahveder.Sivri uçlarda yürümediyseniz tehlikenin ne olduğunu nereden bileceksiniz.Son sürat bir araçla tüm araçları sollayıp,şaranpole yuvarlanacakken,birden direksiyonu düzeltip yol almadıysanız,bir kazanın vücutta sardığı o korku titremelerini nasıl anlarsınız.Açlık sınırının altında bir kuru ekmeğe muhtaç olupta yavrularınız dizinizin dibinde sizden bir çikolata istediği zaman girecek bir delik aramadıysanız,fakirliğin ne olduğunu anlayamazsınız.Gecenin saat birinde yapayalnız yollara düşüp,bir dolmuşa el kaldıracak cesaretiniz olmadığı bir günü görmediyseni,anlaşılan daha çok pişeceksiniz.Birileri size ikramda bulunmak için çağırdığında,cebiniz boş olduğundan,ben bu günlerde rejim yapıyorum diyerek açlıktan karnınız ağrımadıysa,daha çok başınız ağrıyacak demektir...
Kara sevdaya yakalanıp,kanser hastası gibi bir deri bir kemik kalmadıysanız,anlaşılan daha çok sevdalar yaşayacaksınız.Yakalandığınız bir hastalıktan kurtulmak için varınızı yoğunuzu satıp bu hastalığı def edeyip diyecek kadar ağrılarla tanışmadıysanız,tüm ağrılar sizi bulacak demektir.Borçlanarak atacağınız her adımda,ödeyeceğiniz borçların,nasıl ödeneceğinin hesabını yapmadıysanız,anlaşılan daha hesabı çok şaşıracaksınız.Bu zorlukların içinden gelen insan,elbette feleğin çemberinde pişerek yaşar.
Zorluk duvarına balyoz sallamayanlar,daha çok zorluklarla karşılaşacaklar demektir.Şunu unutmamak gerekir ki,"her zorlukla beraber bir kolaylık vardır"ruhsal sıkıntının ardından bir ferahlama gelir,doğum yapan kadın dünyaya yeniden gelmiş gibidir.Çünkü ancak zorluklar insanı yumuşatır ve daha bir keskinleştirir,bileyi taşları gibi...Şunu unutmamak gerekir ki,zorlukları aşan her insan,olunmazlıkları aşacak ve dağların zirvesine oturacaktır.
Ne oldu da böyle oldu diyenler,zorlukların acılarını hiç hissetmemişlerdir.Onları hayatta,daha çok ne olacaklar bulacaktır.Keşke gitmeseydim,böyle olmasaydı,daha farklı olurdu gibi,avunma sendromlarını tekrarlayıp,yeni bir hayat felsefesini düşlemekten aciz bireylerin yorulacakları zaman henüz bitmemiştir.Çok çetin geçen kıştan sonra baharda yine çiçekler açmıştır, yaz geldiğinde meyveler olgunlaşıp tat vermiştir.Tek mevsimin yaşandığı bir yıl nasıl ki yoksa,sadece zorlukların altında inim inim inleyen insanlarda olmayacaktır.Önemli olan,zorlukları hiç hayal edilmeyen çetin kışlar gibi,hesapsız karşılaşılan zamanların mutlaka bir gün son bulacağına inanılmış olmasıdır.
Nede olsa Güneş doğuyor ve Dünya dönüyor,bazen Güneşin sıcaklığı bazen de Dünyanın karanlık yönü insanı kuşatmaktadır.Bu denge evrensel kurallar bütünüdür,bu kuralları hayatına ilke edinen insanlar kurtulacak ve Güneşin doğumu gibi yeniden başlayacak her şeye...Ancak ah vahlar arasında inleyen bireyler ise dünyanın hep karanlık yanı içinde yaşayacaklardır.
Elveda etmek gerek dünden kalan çeyrek zamana,hoş geldin diyoruz,zorluk duvarını tırmanarak çıkanlara,saflaştı iradeniz,şimdi kararınız sizin elinizde,karanlıkları delecek süreyya yıldızı doğmak üzere,samanyolundan yıldızlar döküldü önünüze,dimdik duracaksınız artık ayakta,bileyi taşı gibi keskinleştirseniz de diğer insanları,kaybetmeyeceksiniz artık hayatınızdan bir zerreyi,çünkü iradeniz kusursuzlaştı dönmek yok geri...
yıl:12.03.2004
saat:19.10-19.50
kadıköy/ist.
(E.Kekeç)

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!