Bu Blogda Ara

3 Temmuz 2014 Perşembe

KAYNAŞMAK VARKEN BU KAYNAMA NİYE!!

“…Sarhoşken namaza yaklaşmayın…”Allah’u Teâlâ, ne durumda olduğunuzu bilmeyecek durumdayken huzuruna varmanızı istemiyor; çünkü insanların böyle durumlarda ne yapacağı belli olmaz. Yüce yaratıcı kendisiyle hasbihal edilecek zamanların en ayık zamanlar olmasını isterken, bizlerde verdiği mesajı anlamayacak kadar odun kafalı isek, onun huzuruna her vardığımız da sarhoş olduğumuzu unutmayalım…
Son iki gündür toplum olarak cinnet geçiriyoruz, savaş baltalarını çıkardık, neredeyse ebem bana kör dedi, gelene geçene vur dedi dercesine yollarda yürümeye başladık. Bu yürüyüş, sarhoş olan, ne söylediğinin ve ne yaptığının farkında olmayan bir zavallıya karşı, sarhoş naraları atmaktan farksız olduğunu belirtmeliyim. Sarhoşların karşılıklı muhabbetinin nasıl biteceğini benim anlatmama gerek yok sanırım, yani akıl devre dışı kalırsa, sıralı ssssler devreye girer… Bu s’lerin son durağı hangi istasyon diye sorarsanız, onu da söyleyeyim; savaş!
Toplumsal değerlere bağlılık birlik ve beraberliğin belirleyici unsuru olduğunu herkes bilir sanıyorum. Ancak bazı şahıslar vardır ki, bunlar toplumsal değerlerin önemini ve kıymetini anlayamamış olabilirler. Bu şahısların değer atmosferini toplumla birlikte solumuyor olması, onun şahsında toplumsal dokuyu oluşturan topluluklardan, bir kanadın tamamıyla sorumlu algılanmasına neden olmaması gerekir. Bu yanlış ve tutarsız algı patolojisi, toplumsal cinneti yaşamanın eşiğine getirdi bizleri… Bu cinnet hastalığına neden olanlar da, topluma düzen vermeye çalışan ancak kendi hayatlarına bir düzen vermekten aciz, siyasi parti yöneticilerinin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. KKTC’de yaşanan geçmişteki bir olayı örnek göstererek, halkın hassas ve duygusal reflekslerinden çıkar devşirme derdinde olanlar, şunu bilmeliler ki, bu hassas noktalardan elde edilecek malzemeler, hiçbir akıl ocağının tutuşmasına neden olamayacaktır… Bu toplumun akıl terazisi, toplumu yönetmeye talip olan siyasal parti yöneticilerinin akıl terazisinden daha ağır sıkletleri çekebilecek durumdadır…
Toplumsal beraberlik ve toplumsal gelecek projeleri üretenler ve bunu gerçekleştirmek için enerjilerinin büyük bir bölümünü bu yolda harcayanlar, bu olaylardan çıkar devşirmek isteyen sarhoş beyinlerin toplumsal gerçekliğe yaklaşma tarzlarını asla dikkate almamaları gerekir… Ancak son iki gündür verilen demeçlere baktığımda tüm siyasilerin aynı tepkiyi verdiğini görüyorum, oysa olayları daha soğukkanlı karşılayarak bunun bir kıvılcım olduğunu anlamalarını ve yatıştırıcı tutumlar gerçekleştirmelerini beklerdim…
Psikolojide bir kural vardır, bir uyarıcı birçok farklı tepkilere neden olabileceği gibi, aynı davranışın da bir den fazla uyarıcıdan kaynaklanması mümkündür. Ancak bizim toplum o kadar benzeşti ki, neredeyse farklılıkları projektörle arayacak duruma geleceğiz diye korkuyorum. Toplumsal giyim kuşamın, yaşam alanlarının farklı olması, beyinlerin çok farklı olduğu anlamına gelmiyor. Beyinleri aynı sınırlarla çevrili olan kalabalıklar, çok farklı yaşam atmosferleri oluşturabiliyorlar, ancak hepsinin ortak noktası ipek böceği gibi aynı sınırlar içine hapis olmalarıdır. Bu örneği, yaşadığımız son iki gün, çok net ortaya koydu. Yeryüzünde Allah’ın ahkâmının tartışıldığı bir ortamda, sizin toplumsal kıymetiniz ve ortak değeriniz bayrağın, bir zavallı tarafından(kendini unutmuş olan bu adam, değeri nasıl bilebilir ki)direkten indirilmesi neredeyse o bölge de yaşayan kardeşlerimizi top yekûn düşman ilan etme durumuna getirecekti. Bu şekilde oluşturulmak istenen algının sorumlusunu hep dışarıda arayacağımıza, biraz davranışlarımızın uzantısının ve ani reflekslerimizin nelere sebep olacağını sorgulasak ve kendimize gelsek sanırım daha tutarlı işler yapmış oluruz…
Hiçbir toplumsal yaşam, yönetime talip olan siyasi temsilcilerin toplumsal yapıyı germesiyle yıkılmamıştır. Toplumsal yaşamlar, ancak kendi iç dinamikleri çürüdüğü zaman ortadan kalkar. Naçizane biz de toplumsal yaşamın devamını sağlamak amacıyla siyasal yönetime talip olanlara, daha tutarlı ve geniş yürekli insanlar olmalarını öneriyoruz… Toplumun duygusal reflekslerinin üzerinden çıkar devşirmek için, savaş sloganları atanların gazına gelmemeleri gerektiğini düşünüyoruz. Toplumun duygusal refleksleri, hiçbir savaşı kazandırmamıştır. Tarih, duygusal reflekslerden yola çıkan ve ne idüğü belirsiz karanlıklara küfreden toplumlarla dolu…
Ben şahsen, pavlovun davranışçı kuramındaki,”u-o-t”,uyarıcı-organizma-tepki sürecine göre oluşan davranışların insan için yersiz ve tutarsız olduğunu hep savunmuşumdur. Ancak, son iki günde yaşadığımız hadiseler ve tepkiler, maalesef sanki Pavlovu haklı çıkaracak gibi geliyor. İşte asıl meselenin özüne geldiğimizde konunun başındaki ayeti kerime daha net anlamını ortaya çıkarıyor…Yani pavlovun davranışçı yaklaşımına göre hareket edenlerin hepsi sarhoşken olayları değerlendiriyorlar. Sarhoşken değerlendirilecek olayların hiçbir önemi ve değeri olmayacaktır. Oysa bu süreç çok önemli bir süreç olduğu için, herkesi uyanık ve sarhoşluktan kurtularak aklı seli ve soğukkanlılıkla bu olayları gündem yapmalarını istiyorum…

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!