“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi,
doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak
Kuran’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır…”Bakara:185
Ey ramazan! Senin bir hidayet rehberi olduğunu beyan
ediyor Rahman ve Rahim olan Allah’u Teâlâ, ancak öyle bir haldesin ki, tüm
ruhun çalındığı için olsa gerek, ışık yaymadığından yollarımızı şaşırdık,
sayende biriktirdiklerimizi koyacak yer bulamaz hale geldik… Bizim gibi sahtekârların
arasına giren seni de asıl görevinden uzaklaştırdık ya, aşk olsun bize,
böylece şeytanın mücadelesini de herhalde biz devir aldık…
Bir yandan düşünüyorum da, Âdemin cennetten
kovulmasına neden olan şeytan gibi bizde sanki senin başına bir çorap örüyoruz.
Ey ramazan sen sen ol, bu bedenle aramızda bulunursan biz daha çok haltlar yeriz,
iyisi mi sen ruhunu çalan bizlere şu vakarlı yanını bir göster de, ruhundan
ayrı olan kadavranı yeniden ruhuna taşı ki, belki bizlere de yolumuzu bulmada
yardımcı olursun…
Ey ramazan! Bir kaç paragraf öncesinde seninle
muhabbeti bayağı genişletmek istemiştim, ancak senin az kelimelerden çok şey
anladığını bildiğim için, fazla ayrıntılara dalarak başını ağrıtmak istemedim.
Günlerdir aramızdasın, seni alabildiğine ihmal ettik sen de bu durumdan
rahatsızsın her halinden belli, ama şunu bil ki, bizim kurtuluşumuz da sana bağlı,
yoksa sen kendine yazık eder boşa uğraşırsın, bizim gibi zavallılarda
kaybettikleri yolda bocalayıp dururlar…
Ey ramazan! Ne olur içinde biriktirdiğin ama
söylemekten kaçındığın hayâ ettiğin o hakikatleri bir haykır da kendimize gelelim,
yoksa yok olacağız ne olur bizlere acı… Sen sana verilen görevi ve sana biçilen
rolleri neden bize söylemekten çekiniyorsun, belki anlarız diye bekliyorsun,
ama şunu bil ki, dünya ve içindekilerin süsü bizi o kadar büyüledi ki, gelinlik
bir dilber gibi gönlümüzü fethetti, seni görecek basiretimiz kalmadı… Bu
zavallı yaşadıkları hayatı doğru sanan ve basiretleri körelmiş, anlamaktan
yoksun zevklerin zirvesinde yüzen bizlere acı ki, belki sayende hakkın şahidi oluruz,
ne olur çok acele ediyorsun gitmekten yana… Ey ramazan bizi Bayramın kucağına
bırakıp hemen uzaklaşma, Bayramı bilirsin sen, onun işi zaten hep tefekkürden
uzaklaştırmak ve bizi bize unutturarak dertlerin arasından alıp göklerde uçurmak,
eğer bu şekilde bizi ona teslim edersen, tekrar dönene kadar, inan bana
emanetin yerinde kalmayabilir… Bayrama bıraktığın emanetin durumu, temmuzun
sıcağında eriyen bir buz kalıbı gibi kaybolmakta, peki soruyorum, nasıl dayanır
bu sıcağa bu emanet, geldiğinde bir eser kalmazda yalnız kalmayasın diye bir
hatırlatayım dedim…
Ey ramazan! Şu asil görevine bir dön de, içimde yanan
ama bir şey yapamadığım acılarım bir son bulsun…“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi,
doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak
Kuran’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır…”Bakara:185
Ey ramazan! Bin aydan hayırlı günleri içinde taşırsın,
onun yüceliğini ve büyüklüğünü anlayacak yürekler bizde kalmadı, her yanımızdan
iniltiler gelmeye başladı, rehavetten, işkembelerimiz hop hop hoplamakta,
yapmacık gülüşlerden, dişlerimiz kapanmak bilmez, her an bir ayıyı parçalayıp
götürecekmiş gibi gerçek çehremizi gizlesekte sen bilirsin bizi… Çok fazla
anlatmaya gerek yok… Gündüzleri sansar gibi pusu kurar avımızı bekleriz,
akşamları günah çıkarmak için karnavalın başında elimizde mendil sallayarak
insanları halaya çağırmayı ihmal etmeyiz… Çünkü biz işimizi iyi biliriz, ondan
olsa gerek, o karnaval sonrasında rahat ve huzurlu bir halde evlere dağılır ya
da gecelere akar kaybolup gideriz, ama horul horul uykuların verdiği içsel huzurun,
üzerimize yıkılan enkazından kalkıp bir secdeye varmayı beceremeyiz… İşte
senden aldığımız bu güzellikler artık bizi bizden alıp gidiyor gibi geliyor bana,
ondan seninle daha farklı konuşayım diye bu gün karşına çıktım, umarım beni
sabırla dinlemeye katlanırsın…
Ey ramazan! İnsanlar için bir hidayet rehberi,
doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olan Kuran’ı
kerim sen de indirilmedi mi? Peki bu kadar ağırlıkları ve sorumlulukları içinde
taşıyan sen, bu azizliğine rağmen bizlerin seni ne zelil hale getirdiğimizi ve
seni asıl özelliğinden ne kadar uzaklaştırdığımızı biliyor musun?
Ey ramazan! Dağların taşımaktan korkup kaçtığı
titrediği o ağır yükü sırtına sararak bize getirdiğin o kitap, artık bizim için
bir hidayet kaynağı ve hak ile batılı ayıran özelliğini kaybetti…O kitap
aramızda olsaydı ve o ağırlıklar hala senin sırtında taşınıyor olsaydı,en
azından birazcık da olsa bizi etkilerdi sanıyorum…Oysa o hidayet kaynağından
bize bir ışık yansımamakta,nereden biliyorsun diye soracak olursan,”Bu kitap
iman edenlerin imanını,küfredenlerin de küfürlerini artırır…”Buyruğu
doğrultusunda baktığımız zaman imanımızı yenileyen bir hal üzere olmadığımız
apaçık ortada,o zaman ben de soruyorum,o kitabı getirmedin mi, yoksa seni o
kadar oyaladık ta o kitabın ışığını bizden ayana açmayı mı unuttun…?
Ey ramazan! Hakikaten senin sırtındaki emaneti,
sana unutturmayı sağlayacak kadar seni ruhsuz bir kadavraya çevirdiğimiz için
sana karşı ne kadar mahcubuz demeyeceğim, bakacak yüzümüz kalmadı… Ne olur acı bize,
içinde getirdiğin o rahmeti bırak gitmeden önce, hem de bu gece yağdır üzerimize,
hayırda yaptığımız dualar, seni gönderen Rahmanın çıksın katına ve zalimlerin
soyunu kurutsun şu yeryüzünde…
Ey ramazan! Ne olur Allah aşkına, sırtında
taşıdığın o Ağır yükü taşıdığını ve içinde ki sorumluluklarımızı bize haykırman
için, tutsak ettiğimiz ruhunu geri almak için elimden ne geliyorsa emrindeyim,
söyle bana nasıl yardımcı olabilirim sana… Sen o ruhunu tutsaklıktan
kurtarırsan umuyorum ki, tarih boyunca Tevhidi dine karşı mücadele edip
üstünlük sağlamaya çalışan şirk dinin tüm foyası ortaya çıkacaktır. Ne olur ey ramazan!
Hak ile batılı ayıran o rehberi bize ne zorluklarla getirdiğini haykırmadan ve
onu taşıyabilecek Allah’ın özgür kullarına emanet etmeden aramızdan gitme,
yetim olan bizler hepten yetim kalırız…
Ey ramazan! Senden hemen sonra misafir olarak
hanelerimizde üç günlüğüne ağırlayacağımız Bayrama çok selam ederiz, biz onu da
çok severiz, ancak senin getirdiğin mesajın ağırlığını ve sorumluluklarını
çarpıtarak yaşadığımız günün hemen ardından gelmesi bizi hepten bitirir…
Cebrail(a.s)ile Azrail (a.s)’in taşıdığı mesajlara benzer sizin taşıdığınız
değerlerin ortak yönü… Cebraillin getirdiği mesajı anlamadan hemen arkadan Azrail
bir mesajla çıkarsa karşımıza ne anlaşılır bundan tabi ki, buyurun cehenneme bu
gün hesap günüdür, diyerek bizim canımızı okur. İşte senden hemen sonra gelen
bayramın mesajı da böyle bir mesajdır…
Ey ramazan!hoş geldin ancak biz senin gibi
bir dostun hoşnutluğundan bir şey anlamadık,ancak sahip olduklarımızla hoşnut
olduk,onları ortalıkta anlatarak baygınlıktan kendimizden geçtik…Peki sana
soruyorum,bu halde sarhoş olan bizlere hemen, rehavet dağıtan ve gülücükler
müjdeleyen bayram gelirse,bizi gaflet ve sarhoşlukla hepten bitirmez mi…? İşte
şu ana kadar dost olamazsak ta seninle, ne olur bu halde bizi Azrail’e teslim
eder gibi bayrama teslim etme, yoksa bir sonra ki yıla korkarım iğdiş edilmiş
bir dinle karşına çıkacak yüzümüz kalmaz…
Ey ramazan! Yangın yerine döndük, bu halde
terk etme bizi, dünyanın her yanında mazlum ve mahrumlar, kıvrım kıvrım kıvranırken,
bizler kırıla kırıla topladıklarımız ve avlarımızla övünürken, bayramı nasıl
ağırlarız bu halde, söyle ona biz bu acılar içinde onun adını unutmak istiyoruz,
merhamet etsin gelmesin bizim yaşadığımız yere, tüm mazlumlar özgürlüğüne kavuşup,
yeryüzünde bir aç kalmadığı zaman gelsin istediği kadar ağırlar başımıza taç
yaparız onu…
Ey ramazan! Sakın kızma bizim gibi serserilere,
seni nasıl ağırladık diye, bizim kendimizle sorunumuz, biz Allah’ı unuttuk, o
da bize bizi unutturdu, kendimizi unutunca ne olduğumuzu şaşırdık hepten…
Böylece kim gelmiş kim gitmiş anlamaz olduk bir elimizde davul birinde zurna
çal çal oyna, işte böylece nasıl karşılanacağını ve getirdiğin mesajını unuttuk,
bir karnaval da akıntıya verdik kendimizi kalabalık neredeyse oraya koştuk… En
kötüsü de yaptığımız bu işi de sevmeye başladık ondan sonra da kendimize
biçtiğimiz köyneğin kimseye olmayacağını anlatmada da mahirleştik… İşte bu
halde o sırtındaki hidayet kaynağından bir onsalı tokatı suratımıza yapıştı ki,
verdiği acıyı sorma hiç…”Size Allah’ın gazabına uğrayanları haber vereyim mi?
Onlar tüm amelleri boşa gittiği halde hala kendilerini Salih bir yolda
sananlardır..”İşte getirdiğin bu mesaj bizi mahvetti,onun için bir mühlet
isteyelim de bayram biraz bizi rahatsız etmesin ne olur…Belki bu gece bin aydan
hayırlı olan gecenin içinde saklı rahmetler üzerimize yağarda,kalplerimizin
yumuşayacağı vakit gelir,böylece hakikate önder olan bizlere,”sevinin
rabbinizin size vaat ettiği cennetle “diye bu mesajı vermek için gelirde,onu
bağrımıza basarız bu halde gelirse,o bizi yakar inan bana bunları seninle
paylaşırken yüreğim kan ağlayarak anlatıyorum ne yüreğim dayanacak durumda ne
de ellerim tutabilecek güce sahip,bu halde yanız bırakma biz…Ey ramazan!
Ey ramazan! Ne olursun “İman edenlerin, Allah’tan
inen gerçeğe gönülden bağlanacakları zaman ve kalplerinizin yumuşayacağı vakit
henüz gelmedi mi”buyruğuna bizim adımıza Yerlerin ve göklerin rabbi Allah’a sen
cevap ver… Ne olursun Bize şahit ol, Kalplerimiz bu gece o kadar yumuşasın ki,
güneşin yaklaşmasıyla buzulların eriyerek yeryüzünü suların kaplaması gibi,
kalplerimizin yumuşamasından oluşan kaynakların yeryüzündeki tüm zalimleri boğması
ve mazlumlara da bir yudum içecek su olması için biz dua edeceğiz, sen de şahit
ol…
Ey ramazan bu halimize şahit ol,”Ey rabbimiz,
bizi ve içimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, bizden önce yaşamış mümin
kardeşlerimiz için kalbimizde bir kin bırakma,” Ey Rabbimiz! Biz imana çağıran
bir davetçi işittik ve hemen iman ettik, Ey rabbimiz mazlum mahrum ve müminler
aleyhine zalimlere asla fırsat verme… Ey rabbimiz, resulü bize bizi de
insanlara şahit olacak bir hayatı yaşamayı nasip et… Ey rabbimiz, bizi
muttakiler için önderler kıl…
Ey ramazan! Bize şahit ol, Rahman bu
gecelerin içindeki tüm hayırları üzerimize yağdırması için dua edeceğiz, bu
günler zalimlerin sonu olsun, Müslümanlara da akıl, izan ve ince kavrayışlar
versin…
Ey ramazan! Hoş geldin, hayırlara bizi
taşıyarak menziline kavuşuncaya kadar bize şahit olarak git ki, haydi sana
uğurlar olsun diyebilecek yürek bize nasip olsun…
…“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi,
doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak
Kuran’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır…”Bakara:185
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
03.08.2013
(09.10-11.25)
ÇENGELKÖY/İST