Bunun mutlaka ama mutlaka okunmasını ve izlenilmesini isterim......!
Allah Haddi aşanları
sevmez;
“ Savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı
gitmeyin.
Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.”Bakara:190
“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz
nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın.
Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.”Maide:87
“Rabbinize alçak gönüllüce ve için
için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.”A’raf:55
Bu ayetlere
dikkat ettiğimizde bir hakikate gözlerimizi kapamamız mümkün değildir. Bu haikaket,
haddi aşmak ve aşırı gitmek, Allah katında sevilmeyen ve kınanan eylemler
olduğunu rahatlıkla görürüz. Allah’u Teâlâ bir eylemi bu kadar açık bir ifade
ile kınayarak anlatmış olmasına rağmen, bu tarz eylemleri kendilerine kalkan
edinen ve ben Müslüman’ım diyen varlıkları anlamakta çok güçlük çekmekteyiz.
İçinde bulunduğumuz ülkede, son dönemlerde yaşanan olayların arkasında her ne
kadar bazı kirli odaklar olsa da, bazı haddi aşan ve aşırıya giden
davranışların olduğunu da görmek gerek.
Aklı başında
bir Müslüman, bu patolojik vakaların oluşmasına fırsat vermeyecek kadar aşırılıklardan
ve haddi aşmaktan uzak durması gerektiğini çok iyi bilir. Rabbimiz bizi,
başkaları için fitne kaynağı kılma diyerek, hadlerini ve hudutlarını çok iyi bilir,
tövbe ve istiğfar ederler.
Allah Şımaranları sevmez;
“Şüphesiz
Kârûn, Musa’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını
(bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi
kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah böbürlenip şımaranları
sevmez.”Kasas:76
Karunlaşmaya giden yola dikkat ediyor muyuz, tamamıyla
şımarıklıktan geçiyor. Haddi aşmak ve aşrı gitmek beraberinde insanı
şımarıklığa sürüklemekte ve hiçbir şeyi takmadan dalga geçer duruma getirmektedir.
Şımarık varlıklar, kendilerini yeryüzünde seçilmiş, özel iltimas sahibi varlıklar
olduğunu düşünürler. Şımarık çocuklar kimseyi takmadıkları gibi herkesle dalga
geçip kendini aşan konulara da burnunu sokmaktan geri kalmaz. Yaşanılan
olumsuzlukların temelinde mutlaka şımarık eylemlerin olduğunu görmekte güçlük çekmezsiniz.
İnsanların sahip olduğu imkânlar onları böbürlenmeye ve aşrı azgınlıklara sürükler.
Merhum Sezai Karakoç üstadın deyimiyle,”Hükümdarların hükümdarlığı için halka
yalvardığı ama yine de eşsiz zulümler işlediği günlere geldik sizler bunu bana
söylemediniz…”dediği gibi, şımarmak, insanların sonunu yaklaştırır.
“Şüphe yok
ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. O, büyüklük
taslayanları hiç sevmez.”Nahl:23
Allah yere gireni, yerden çıkanı, göğe yükseleni ve gökten ineni,
sinelerde saklı bulunan her şeyi en iyi şekilde bilir. Allah her şeyden haberdardır.
Hiç kimse kendisinin ne hesaplar yaptığını kafasının arkasında olanlardan Allah’ın
haberdar olmadığını sanmasın… Allah size şah damarınızdan daha yakın olmasına rağmen,
yaptığınız eylemlerde sizi gözleyenin olmadığını mı sanıyorsunuz? Herkesin ne
yapıp ettiğini göreceği günler çok yakındır.”Ey insan! Kerim olan rabbine karşı
seni büyüklük taslamaya ve azgınlık yapmaya sevk eden nedir? Bu büyüklenmelerinizin
kaynağı nedir, yoksa Allah’ın perçeminizden yakalayamayacağını mı sanıyorsunuz,
böyle bir büyüklenme hesaplarınız varsa, şunu biliniz ki, mutlak galip Allah’tır.
Hesap gününün tek hâkimi odur, Allah hesabı çabuk görendir, orada bir saniye
beklemezsiniz ve sizlere hiçbir haksızlıkta yapılmayacaktır. İnsanlara
olduğundan fazla kibirlenip büyüklük taslayanlar, Allah katında kimsenin
kimseye faydasının olmayacağı bir günden sanırım haberleri olmasa gerek…
Allah bir resul gönderse senin gibi ipsiz sapsız çulsuz birini göndermeye mi kalır,
diyen Mekke’nin müşriklerinin gerekçelerini dikkate almayanlar, o müşriklerin
tavırlarını eylem olarak yaşamalarına rağmen, sözleriyle farklı mesajlar
vermeye kalsalar da, Allah sizin yapıp ettiklerinizden hesap soracaktır. O doğrulamamış,
namaz kılmamış, büyüklük taslayarak yüz çevirip sırtını dönmüş sonra da salına
salına kendenden yana olanların yanına gitmişti, sana yazıklar olsun yazıklar,
daha sana ne olsun… Bu kibirlenme kulelerinden aşağıya inerek, herkesin
söylediği sözün bir kıymeti vardır diyerek düşünülmediği sürece, azgınların
perçemlerinden yakalanacağı günler çok yakın demektir.
Rabbinin verdiği bunca imkânlara
rağmen sizi Kerim olan, Allah’ın nimetlerini yok sayarak, kendinizi dev
aynasında görmenizin anlamı nedir? Yoksa insan kendisinin başıboş
bırakılacağını mı sandı, bizim ona yetişip kendisini yakalayamayacağımızı mı sandı…
Hayır, hayır onlar akletmiyorlar ve inatlarında devam ediyorlar... Bizim inatçı
zorba kavimleri ne yaptığımızı görmediler mi? Sen öğüt ver umulur ki öğüt alırlar,
öğüt ancak iman edenlere fayda verir…
Allah fesat çıkaranları asla sevmez!
Bir de
Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri
bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi
verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık
ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin
saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar
yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez. Maide:64
“Göklerin
ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyamet’in kopması bir göz kırpması gibi veya
daha az bir zamandır. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.”Neml:77
Allah’ın buyruğuna inanmayarak, ya da kendisini ilgilendirmiyormuş
gibi davrananların sonunun, Yahudilerin söylediklerinden dolayı, nasıl ki
Rahman olan rabbimiz, onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar diyor, bu
kapsam alanına girmemek için fesat çıkaran ve ifsatçı bir yaşam ortaya koymaktan
kaçınmaları gerekir. Her ne zaman ortalığı karıştırmak için bir ateş yakılmışsa
Allah onların ateşini söndürmüştür. Allah bozgunculuk yapanların bu ateşlerinin
yayılmasına asla fırsat vermez. Çünkü rahman ve rahim olan Allah, yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmaya çalışanları asla sevmez ve onları yakın yerden yakalar.
Yerlerin ve göklerin gizlediklerinin bilgisi tamamıyla Allah’a aittir,
Allah yapılanların hepsinden haberdardır. Kimse dünyaya direk kalacağını ve bu
dünyanın tek sahibinin olacağını sanmasın… Kıyametin kopması sadece bir göz kırpması
ve daha az bir süredir, bunu bilen geçici dünya metaına aldanarak
mütekebbirleşmek zorunda kalır mı? Elbette hayır, ancak dünyada uzun yaşama
arzusu insanları yanlış yapmaktan men edemez. Bu sonsuz yaşama gayreti, insanı
azgınlaşma sendromunun pençesinde can vermeye sürükler. Şunu unutmamak gerekir ki,
Allah her şeye hakkı ile güç yetirendir. Rahman ve Rahim olan Allah’ın her şeye
güç yetireceğini bilen birinin, tasalanmasına kaygılanmasına gerek var mı?
Eğer siz Allah’ı hesaba katmazsanız hesabı şaşırırsınız ve
kendinizi erişilmesi ve ulaşılması çok güç, mütekebbir olarak ilan edersiniz,
sonrasında da kendiniz için karanlık yaşamı, kendinize reva görürsünüz… O zaman
Allah sizin başınıza kimi musallat eder bilemem. O halde “Ey iman edenler! Adaleti
gözetenler olarak dosdoğru hareket ediniz ve büyüklenme kulelerinden inerek,
yaşamın bir ortağı olduğunuzu kanıtlayın ki, Allah’ın rahmeti sizi kuşatsın…
NOT: Devam edecek…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
12.06.2013(12.30-13.50)
ÇENGELKÖY/İST