Bu Blogda Ara

22 Ocak 2019 Salı

KUR’AN’DA AHLAK VE YAŞAM-1



“O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.” İnsan:7
Burada vurgulanan nezir kelimesi, geçmişten günümüze kadar adamak olarak anlamlandırılsa da, burada vurgulanan, verilen sözlerin hakkıyla yerine getirilmesidir. Yani bir söz verdiğimiz zaman o sözün yerine gelmesi için her şeyimizi o konuda seferber ederek, tüm imkanları kullanarak onu yerine getirmektir. Yeryüzünde olması gereken evrensel ahlakın temelinde sözlerin hakkıyla yerine getirilmesi bulunmaktadır. Sözlerin anlamsızlaştığı ve kimsenin verilen sözleri yerine getirmeyip çeşitli bahanelerle onun yüklediği sorumlulukları hiçe sayması ahlakın temelinin sarsılmasıdır.
Yeryüzü yaşamı, tamamıyla ilişkilerin güven temeline oturması üzerine kurulur. Güvenin olmadığı, insanların aralarında konuştukları ve yarın ne olacağı hususunda beyinlerinde hep kuşkular yaşadığı bir ortamda, ahlakın kılcal damarlarında dolaşan kana virüs karışmıştır. Damarlarda dolaşan virüslü kan, fert dünyasından toplumsal organizmaya bir evrimleşme yaşadığı zaman, ahlak denen bir kavramın gündemde dolaşması çok sıradan olur. Onlar adaklarını yerine getirirler diyerek, herkesi bir kurban kesmeye zorlayan anlayış, acaba sözlerin bir adak olduğunu ve onu mutlaka yerine getirmek için çaba sarf etmenin, neden önemini anlatmazlar.
Buradaki adak, Allah’a verilen bir sözün gerçekleştirilmesidir. Adakta asıl vurgulanan, yapılan işte yapılanın içeriği değil, işin gerçekleştirilmesidir. Yani Allah’a verilen bir sözün ne kadar önemli olduğunu anlayarak yaşamaktır. Yaşam alanımızda verdiğimiz sözlerin yerine getirilmemesi, insanı mutlak mahkemede zor duruma sokacağının beyanı vurgulanarak, hep dosdoğru olmak anlatılmaktadır.
O kimseler, kötülüklerin her yanı kuşattığı, sözlerini yerine getirmeyenlerin ortalıkta dolaştığı ve hesaplarının çetin olacağı günü bildiklerinden, Allah’a verdikleri sözlerini hakkı ile yerine getirmenin gayreti içindedirler. Allah, sizin sözlerinize değer verir, sözleriniz ya insanların dirilmesine ya da toptan imha olmasına sebep olabilir. O halde sözlerinizi, Allah’a verdiğiniz adaklarınızı, yerine getirin ve Rabbim sana inanmayanların, senden uzaklaşmalarına sebep olacak eylem ve sözlerden bizi uzak tut diyerek hassas davranmaya çalışın…Çünkü dünyada tüm kötülükleri yapanların ve insanları aldatanların toplanacağı gün gelecektir. İşte o günün dehşetinden korunmak ve kurtulmak istiyorsanız Allah’a verdiğiniz sözlerinizi yerine getirin…
 “Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.” İnsan:10
Bizim bu sözlerimizi hakkıyla yerine getirmek için yaptığımız eylemler, kimsenin hoşuna gitmesi için değildir. Çünkü biz bizi yaratana karşı mahcup olmamak için, sözlerimizi yerine getiririz ve o dehşetli günde mahcup olmak istemiyoruz. Dehşetli bir günde o günün azabından dolayı rabbimizden korkarız.
“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Mevla iyilik edenleri sever.”Al-i İmran:134
Allah’ın istediği ahlaka sahip olanlar, hiçbir gerekçenin arkasına sığınmazlar. Bolluk zamanlarında da darlık hallerinde de Allah için harcarlar. Öfkelendikleri zaman hemen ahlaki olmayan bir yaşama dönmezler, çünkü onlar sadece Yaratıcının onlarla ilgili hesabını, hesaba katarak yaşarlar. Yeryüzünde hiçbir yanlışı referans göstererek onların yaptıklarından dolayı, onların hak ettiğini düşünerek; aşırı gidip hakkın dışına asla çıkmazlar. Öfkelenmiş olsalar da, zorlarına gitse de onları yutarlar, büyük bir günde o hesaplarının görüleceğini bilirler.
Hesabını sadece Allah’tan alacağını düşünenlerin, bu alemde başkalarından gelebilecek olumlu ve olumsuzlukları hesaba katarak hareket ettiklerini göremezsiniz. Çünkü onların davranışlarının her noktasındaki referans, sadece Allah’tan gelen yaşamı nasıl yaşayacaklarıyla alakalıdır. Böyle bir hayatın içinde, önemli ve birbirinden bağımsız sürekli kırılmaların ve çözülmelerin olduğuna şahit olamazsınız. Şayet bir hayatın dünü ve bugünü arasında ahlaki açıdan önemli değişimleri ve farklılaşmaları görüyorsanız, orada yaratıcının hesaba katıldığı bir hayatı bulamazsınız. Allah, ahlaki ölçüleri insanların vicdan kodlarına yerleştirmiştir. Bazı ortamlarda bu kodlara ulaşmak çok kolay olmasına rağmen, bazı ortamlarda bunları ortaya çıkarmak hayli zaman alabilmektedir. Bunun temel sebebi de insanları yaşadığı ortamın olumsuzlarından ve alışılagelen yanlışların etkisinden arındırmanın kolay olmamasıdır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, insanın vicdan genlerine yerleştirilen bu kodlamalar bir gün insanlığın yaşamına egemen olacaktır.
Dünyalık lezzetlerin ve hazların her türlüsüne ulaşan varlıkların, bunun ötesinde ulaşacağı bir farklı noktanın kalmadığına inananların da, belli yaşlara gelenlerin nefsi ve cinsel arzulardan elinin eteğinin çekildiği gibi, bu yaşama veda ederek kendi genlerindeki kodlara döneceği günler gelecektir. İşte o gün ahlaki devrimlerin her ortamda gerçekleştiğini göreceksiniz. Geldiğimiz noktadan dünyaya baktığımızda her toplumda iyiliğin yaygınlaşmasını isteyen ve insanca yaşamanın gerekliliğine inanan farklı dinlerden birçok yaşamlara şahit olmaktayız. Yeryüzünde farklı inanışa sahip olsalar da herkesin içinde iyilik genlerinin hareketlendiğini görmek mümkündür. Bu da gösteriyor ki, ahlak evrensel ve tek bağlayıcı bir değerdir. Kendilerine herhangi bir elçinin gelmediği toplumlar doğrudan yaratıcıyı tanıdıklarında ve ona şirk koşmadan yaşadıklarında ahlaki eylemlerinden dolayı yaratıcıya hesap vereceklerdir. Kuran’a bakarsanız, ibadetlerden daha çok ahlaki davranış kalıpları ve bunlara uyulması gereken öğütler anlatılmasına rağmen, İslam adına söz sahibi olduklarına inanılanlar hep ibadetlerle yaşamı sınırlayarak, ahlak dışı bir hayatın din olarak yaşanmasına öncülük etmişlerdir. Oysa Allah’ın dini tamamıyla ahlak ve adalet üzerine bina edilmiştir. İbadetler bireylerin kendileriyle alakalı olan içsel muhasebe araçlarıdır. Oysa adalet ve ahlak bizim dışımızdakilerle alakalı olan hayatın gerçek yönüdür. Bunlara dikkat etmeyen ve ibadetlerle dini sınırlandırıp ahlaksız bir yaşamı miras bırakan her anlayış Allah’ın huzurunda hesap vermekte zorlanacaktır.
Müminlerden, yani emin olanlardan bahsederken, onların ibadetlerinde titiz olduklarını ve Allah ile aralarındaki bağların sağlam olduğunu, tefekkürlerini daim her ortam da yatarken yürürken, konuşurken semayı izlerken eksiksiz yaptıklarını ve onların boşuna yaratılmadığını, mutlaka bunun bir anlamının olduğunu idrak ederek yaşadıkları anlatılmaktadır. Bu hayatın anlamlı kılınması ise, yeryüzünde şahitliğin gereği gibi yapılmasıyla ilişkilidir. Rabbimiz şu ibadeti yapan cennete girer demiyor, âmâ hayatın rotasını en güzel şekilde onun belirlediği yönde devam ettirenlerin, altından ırmaklar akan cennetlere gireceğini anlatmaktadır. Yani demek istediğim odur ki, namaz kılmak, oruç tutmak hacca gitmek vs. Allah’ın katında mutlak kurtulanlardan olmanın bir kanıtı değildir. Ancak mutlak kurtulanların hayatında bu amelleri görmek mümkündür. Yolun kendisi hakka giden bir yol ise, o yolun üzerinde tüm bireysel ameller yapılmamış olsa da, o yolun belirlediği kurallara uyan kulların tamamı Allah’ın razı olduğu kullardan olduğunu idrak ederek yaşamak gerekir. İşte yaratıcının yeryüzündeki yolu mutlak tevhit ve ahlaktır. Mutlak tevhidin evrensel adalet olduğunu idrak etmeyen anlayışlar hiçbir bireysel ferdi amelleri ile Allah katındaki hesabını veremeyecektir.
Şu yetin anlamını derinliğine bir tefekkür ettiğimiz zaman hakikatin ne olduğunu daha iyi anlamış olacağız. “İşte onların mükafatı Rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükafatı ne güzeldir!” Al-i İmran:136
Fazla uzatmadan şunu ifade ederek noktalamak istiyorum, evrensel adaleti uygulayan, ahlaki olarak insanların yaşamlarında çığır açan ve Allah’tan başkasına yalvarmayanların varacağı yer ne güzeldir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. Rabbim bizleri hakkı hak olarak tanıyıp, hakka gereği gibi şahit olan adil kullarından eylesin…
Erol KEKEÇ/22.01.2019

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!