Bu Blogda Ara

13 Aralık 2015 Pazar

KÖRLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ KAZIKLAR!



Saplandık kaldık yine, sapı kaldı elimizde, biz savrulduk sap diye… Saplantının, ne olduğunu merak edenler olabilir diye, biraz açılımını yaparak devam etmek istiyorum.
Saplantı, bir düşüncenin ve yaşamın doğruluğunu kayıtsız şartsız kabullenerek kesinlikle yanlış olma ihtimalini düşünmemenizdir. Saplantının eşiğinden içeri girenlerin, beyin merkezleri başka merkezler tarafından kuşatıldığı için, yaşama dair tüm seçenekleri kaybederler…
Ülke gündemini işgal eden, son günlerin olayları dikkate alındığı zaman, bütün bir toplum olarak saplanıp kaldığımız yerden çıkıncaya kadar, küresel güçler bizi sapla samanı ayırır gibi ayıracakları kesin gibi görünüyor…
Lider eksenli ve cemaat uzantılı toplulukların tümü, saplantı mekanizmasının kucağında sabahlarlar. Dolayısıyla geceden bir türlü kurtulamazlar ki, gündüzü hayal edebilsinler. Cemaate mensup olan her fert, bağlı olduğu cemaatin her buyruğunu Allah’ın bir ayeti gibi kabullendiğinden, duyusu olmayan bir algısızlığı, algılamış gibi benimser dolayısıyla fanatik ve kör bir tutucu olup çıkar. Cemaat mensubu bireyler, fert olarak yoklar. Onların varlığı cemaat içinde ortaya çıkar. Cemaatin varlığına bir eleştiri geldiği zaman doğrudan kendi hayatlarını hedef aldığını düşünerek aşırı bir refleks gösterirler…
İşte, saplantı tam burada varlığını iyiden iyiye daha fazla hissettirir. Saplantı mekanizmasının hayatlarını kuşattığı karanlık ortamların yaygın olarak her noktada patlak vermeye başlaması, iki açıdan önemlidir. Birincisi, fanatik, tutucu, saldırgan ve gözü dönmüş kalabalıkların kontrolsüz yıkıcı eylemleridir. İkincisi ise, karanlıkların çatışmaya dayanan dinamiklerin etkisiyle yeni bir eksen kaymasıyla aydınlanma ihtimallerinin ortaya çıkmasıdır.
Son iki aylık sürece dikkat edildiği zaman, bu saplantıların yukarıda belirttiğimiz iki ihtimali de ortaya çıkardığına şahit olmaktayız. Özgür birey olma kimlikleri imha edilmiş, cemaatlerin varlığına varlıklarını feda etmiş saplantının doruğuna çıkmış yığınlar ile cemaat içine sızmış farklı düşünce bombardımanıyla dünyası allak bullak olmuş, bireysel özelliklerini yeni fark etmiş insanlar türer. Bu iki durumdan birincisi kendi ininde kendi imhasını imzalamış kalabalıklardır. İkincisi ise, gelecek konusunda yeni oluşumlara ve bireysel özgürlüklere dönüşecek bir akımın başlangıcını oluşturacaklarından, çatışmanın olumlu fonksiyonlarında yer alırlar.
Lider eksenli kalabalıklar da cemaatlerden pek farklı değildir. Bireylerin bireyselleşmesine müsaade etmeyecek kadar haşin duvarlarla eleştiri kapılarını kapayan, bir liderin etrafında kümelenmiş kitleler de kendilerini bir saplantının içinde görmeleri gerekir. Hocalarının, üstatlarının ağababalarının, reislerinin, şeyhlerinin, patronlarının parti başkanlarının vs.bevlini şifa niyetiyle içmeye alışmış toplumların, Allah’ın şafi isminden yararlanarak şifa bulmaları imkânsızdır. Allah’u Teâlâ’nın”Ben kulumu Hür yarattım” buyruğuna aykırı yaşayan bu yığınların saplantıdan kurtulduklarını söyleyebilir miyiz?
Saplantı, yeraltı dehlizlerinde gözleri kapalı sesime gel dercesine yaşayan zavallıların hayatla kör ebe oynamalarıdır… Ne körü körüne bir lidere bağlılık, ne de sorgusuz sualsiz bir cemaat içinde varlığını kanıtlamaya çalışmak, bizim hayat anlayışımızla uyuşur… Biz özgür birey, örgütlü toplumdan yanayız.”Allah ve Resulü’nün yolundan ayrılır ve sizi kendi isteklerim doğrultusunda yönetmeye kalkarsam bana ne yaparsınız diyen Hz Ömer’e, vatandaş, Hz Ebu Zer, Ey Ömer Vallah-i seni şu
kılıcımla düzeltirim”der. Evet, dostlarım! Bize Ömer gibi lider, Ebu Zer gibi, özgür vatandaş lazım… Biz böyle bir yaşamı ortaya koyarsak sanırım tüm katmanlarıyla üzerimize çöreklenen saplantı ağları param parça olacaktır.
“Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allah’a yönelen kullar, sözü dinleyip onun en güzeline uyarlar, işte onları müjdele…”(Zumer:17-18) Bu ayetlere kulak verip gerekeni yapmayanlar ancak birbirini kazıklarlar…
“De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
Suçlular Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, Salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.
(Onlara şöyle denilecek:) “O halde bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.”
Bizim ayetlerimize ancak, kendilerine bu ayetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.
Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.
Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
Hiç mümin fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.
İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak Me’vâ cennetleri vardır.
Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.”Secde:11-20
Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir. Secde:25
“Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
“Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek” diyorlar.
De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.”
İnkâr edenler, “Biz bu Kuran’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hallerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.
Büyüklük taslayanlar zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir. Sebe:28-33
İşte bugün birbirinize ne fayda ne de zarar verebilirsiniz. Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz. Sebe:42
De ki: “Sizden herhangi bir ücret istemişsem o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. O her şeye hakkıyla şahittir.”Sebe:47
De ki: “Şüphesiz Rabbim gerçeği ortaya koyar. O gaybleri hakkıyla bilendir.”Sebe:48 De ki: “Hak geldi. Artık batıl yeni bir şey ortaya çıkaramaz, eskiyi de geri getiremez.”Sebe:49
Selam ve Dua ile
Bahadır Hataylı

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!