Bu Blogda Ara

22 Mart 2022 Salı

AHLAKSIZLIĞIN AHLAKİ DİZAYNI

 Toplum olarak ahlak sorununun dibine vurduk gibi geliyor bana… Eğer, gelecek beklentilerini yıkacak bir olumsuzluk yapıyorsa kişi, bu eylemini sorgularken şuradaki işimizi zora soktuk, eğer bir siyasi parti taraftarıysa, gelecek seçimleri riske attık, ya da filancaların nazarında kötü olduk, çünkü onlardan daha çok taleplerimiz olacaktı şeklinde; yaptıkları olumsuzlukların kendilerine kaybettirecekleri beklentiler açısından yaklaşmaktadırlar.

İnsanların bu tarz oluşturdukları bakış açıları, tamamıyla çıkar üzere oluşan davranış biçimlerini ortaya çıkarır. Bir ortamda yanlış bir eylemde bulunduğu zaman, bu eylemin kendisine kaybettireceğinin, yükleyeceği faturayı düşünerek eylemin sakıncalı olduğunu düşünür. Yani olumsuz bir eylemi yapmıyorsa, onun yanlış olmasından ve insanlara genel olarak zarar vermesinden dolayı değil. Olumsuzluk eğer hissedilmiyor ve insanlar üzerinde bir etki bırakmıyor, çıkar ve menfaatlerini sarsmıyorsa, olumsuz olup olmaması o kadar önemli değil… Yani olumsuz bir eylemin yapılmamasını anlatan bir ahlak yasasından yoksun, vicdan muhasebesi yapamayacak düzeyde ahlaki çöküntünün yaşandığı ortamlara şahit olmak, hakikaten insanı ürkütüyor.

Olumlu ve istenilen eylemlerin yapılması da, o eylemlerin içselleştirilmesi ve insanlığa faydalı olması için yapılmadığını ortaya çıkarıyor. Çünkü olumsuzluk fark edilmediği zaman ondan çıkar ve menfaat umanların, olumlu olan eylemlerde bulunması da kendi menfaatlerinin ötesinde olmayacağı aşikârdır. Mazlumlara zulmeden birini, kimse fark etmiyorsa ondan vicdanen rahat iken, fark edildiğinde çevresinde itibar ve saygınlık kaybı yaşayacağı endişesi taşıyarak o eylemleri karşısında üzülüyormuş gibi tavır içine girmesi, onun mazlumlara yardım eden olumlu ve vicdanen bir eylem yapacağını düşünmek ve ona inanmak onun hayata bakış anlayışı ile uyumlu olamaz. Dolayısıyla, insanlar ahlaki çöküntünün tabanını delmelerine rağmen, ahlaklı olduklarına da inanarak, kendilerini kandırmanın dışına çıkarak hayatları hakkında bir durum değerlendirmesi yapacak insanlıktan da uzak yaşamaktadırlar.

Yaşadığınız ortamlarda benim gibi herkes çokça şahit olmuş olabilir. Bu çıkışımız şu işimizi zora soktu, keşke böyle davranmasalardı,2023 çok zora girdi, bu pahalılık keşke daha sonralara bırakılsaydı, keşke böyle bir dönemde insanların başörtüleriyle uğraşmasalardı, seçimi alıncaya kadar sesimizi kesebilseydik gibi, her türlü ortamlardan değişik düşünsel, dile getirilen sözlere şahit olmaktayız. Bu sözlerin hepsinin kaynağında çok ciddi bir ahlak sorununun olduğu muhakkaktır. İnsanlar çıkarlarını korumak için belli ortamlarda seslerini çıkarmazlar veyahut ta çıkarsalar da etrafa yayılmasını istemezler. Örneğin, meşhur bir deyim var ya, bu söz ne kadar da bu ahlaksızlığı ifşa etmektedir. “Köprüden geçinceye kadar ayıya dayı diyeceksin…”Yani köprüyü geçince ayı demende bir sakınca yoktur. Çocuklarına gençlerine bu düşünceleri aşılayarak onları eğittiğini sanan toplumlar ahlak problemi yaşarlar. Yani onların hayatını bağlayan evrensel bir ahlaki ilke bulamazsınız. Olsa da lokal şekilde dar ortamlarda göze çarpar, ama toplumun genlinde ahlaki değerlerin egemen olduğunu söyleyemezsiniz.

Bu örneklemelerin hepsine, uygun yaşam ortamlarını bulmanız mümkündür. Politik anlayışların farklı olduğu, değişik gruplar arasında gözlemlediğim şu eylemler, ne kadar acınacak ahlak yoksunu bir toplum olmaya doğru yolculuk yaptığımızı göstermektedir. Bizim ideolojimiz belli, laiklikten asla taviz yok, laikliği sarsacak inançların her yerde kolayca yaşanılması başka yaşamların özgürlük alanlarını kısıtlayacağı için, bu genişletmelerin belli bir sınırı olacak ama bunu şu an dillendirmenin faydası yoktur. Bu görüşler, siz söz sahibi olduğunuz zaman üslubunca yapılır. Bizim şimdi bu seçimleri alıp iktidar olmamız lazım. Onun için köprüden geçinceye kadar ayılara dayı demekte bir sakınca yoktur anlayışı tam bir hinliktir. Biz dindar insanlara karşı tepkilerimizi ayarlamalıyız, biz de dindarız ve iktidarımız dindar insanların oylarıyla iktidar oldu. Ancak bazıları başkalarının oyuncağı olduğu için onlara karşı olduk, onların dinle imanla ilişkileri yoktu tamamıyla ajanlık yapıyorlardı. Peki, o grupların dışında kalan ama size oy vermeyenler de var onlara nasıl bakıyorsunuz dediğiniz zaman, onların da dosyası var şu 2023’ü bir alalım iktidara karşı olan herkes hizaya geçecek, çünkü iktidar Müslümanların haklarını savunuyor onlara karşı çıkan Müslümanların birliğini istemediği gibi, devlete de karşı gelmektedir. Ama şimdi bunun zamanı değil, hatta Adana’daki eylemlerdeki bu orantısız güç kullanımı pekiyi olmadı, bu kötü oldu 2023’ü tehlikeye soktuk. Keşke bu görüntüler olmasaydı. Bu iki farklı anlayışın olduğuna ve konuşulduğuna şahit olan biri olarak soruyorum. Bu düşünce ve eylem sahipleri ahlakın neresinde yer alırlar?

Kitlelerin umutlarını ve hayallerini kendi çıkarları için kullanan ve onların umutlarını ve hayallerini yıkarak onlara çok kötü bir gelecek sunan anlayışların tümü ahlaken sorunlu anlayışlardır. Onların ahlaki bir ilkesi olamaz. Nesnel ve bağlayıcı bir ahlakın ancak tüm insanların davranışlarını belirleyen ahlak olması gerekir. Çıkarlarını korumak için, insanların hayallerini umutlarını ve geleceklerini kalkan olarak kullanıp, işleri bittiğinde kapsam dışı bırakanların hepsi adı ne olursa olsun ahlaklı olamazlar. Ahlaklı olmayanların toplumsal vaatlerinin hiçbir anlamı olmayacağı gibi inandırıcılığı da olamaz. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen bizim toplumda ideolojik taraftarlıklar ahlakın önüne geçtiği için, insanlar doğru ile yanlışı ayırt edecek basiretten yoksun yaşarlar. Toplumsal yaşamda eksen kayması olarak yaşamdan uzaklaşan ahlak, toplumsal ilişiklerde de kendi varlığını ortaya koyamamıştır.

Bir vatandaşın, bir başkasından bir menfaati varsa hemen onu olduğundan farklı olarak anlatarak önce bir yer oluşturur ve konuşmanın o kişiye ulaşması için de alenen etrafa duyurarak konuşur ki, menfaatini bir an evvel gerçekleştirsin. Menfaate ulaştığı andan itibaren onunla hiçbir yakınlığı olmaz ve o adam onun için sağılan bir inekten farksızdır. Sütü varsa kırmızı ineğin marifeti ve güzelliği anlatılır, sütü bitince kasaba teslim etmekte hiçbir sakınca görmezsin. İşte bu insanların ahlaksızlığı toplumsal yaşamda bir ahlaki öğreti gibi yaşanır olunca, toplumsal ahlak, tabanı delerek hayatın ortasına dinamiti koyar.

Yaşam alanlarımız değersizleşen ve gittikçe pahada da düşen ve ahlaklı bir toplumda bedava versen kimsenin almayacağı düzeye inmiş yaşamların hala kendilerine anlamlı bir yaşam olarak bakıp öylece övünmeleri, bu insanlarda ciddi bir değer ve yaşam körlüğü hastalığını ortaya çıkarmıştır. Değer bir pahadır, saygınlıktır, itibardır, merhamet ve adalettir. Bunlardan yoksun olanlar ve bunları kaybedenler, tekrar kendi cinsleri içinde bir yer edinmek için, menfaat endekslerini yükselterek, onların dışında ve onların da imreneceği bir maddi yaşama erişerek kendilerini değerli kılmak isterler ki, bunun adı aslında kendisi olmayan ve kendinden uzaklaşmış olanların, kaybolan kendilerini değerli kılmak için başka nesnelerle kendilerini tanımlayarak bir mertebeye ulaştıklarını sanmalarıdır.

Egoistlerin ve Hedonistlerin ahlaksızlığı bir ahlakmış gibi yansıttıkları yaşamların günümüzdeki yansımalarına bu hayatlar çok güzel örnek oluşturur. Yani insanın kendi özseverliğini öne çıkararak onu her şeyin üzerinde tutması nasıl ahlak oluyorsa, egoist anlayışa göre bu bir ahlaktır. Yani ahlaksızlık ahlak olarak değer buluyor aynı durum Hedonistler içinde geçerli, insanın haz aldığı eylemler ahlaklıdır. Bu haz maddi ve manevi hiç fark etmez, materyalist hedonistlere göre, ancak Epiküros bu konuda manevi hazın maddi hazlardan daima daha önde olduğunu dile getirse de, toplumsal yaşamı kuşatıcı bir ahlak anlayışını gündeme getirmezler. Günümüzdeki ahlaksızlıkta, sanki bu anlayışların devreden mirasına, sahip çıkmak gibi bir şeydir.

Ahlakın temelinde eminlik vardır. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim.” Diyen elçinin ümmeti olduğunu söyleyen toplumlarda ahlaksızlık zirve yaparken, ahlak yerlerde sürünmektedir. Menfaatlerin temel kıstas ve ölçü alındığı ve her şeyin buna göre şekillendiği bir ortamda güzel ahlaktan söz edemezsiniz. Kendisi için istediğini, bir başkası için de istemedikçe, hayatın anlamlı olamayacağı ve birbirini sevmeyenlerin iman edemeyeceği, iman etmeyenlerin de cennete giremeyeceği anlatılırken, tamamıyla ahlaki bir ortama insanlar çekilmeye çalışılmaktadır. İnsanların birbirini sevip birbirine güvenmesi, arada muhabbetin ve iletişimin yaygın hale getirilmesi için, selamlaşmaktan söz edilmektedir. Yani esenlik dilemek, insanların birbirindeki güzellikleri görmesine neden olacağı için, güzellikleri görmek isteyenler onları yok etmek istemezler. Dolayısıyla sürekli kalıcı ahlakın yayılmasına ve yağın olarak yaşanmasına katkıda bulunurlar. Bu yaşamların oluşması için çaba harcamayanlar, öyle zamanla karşılaşırlar ki, hiçbir tırnağı kalmamış tekerleri olan araçta yolculuk yapar gibi nereye toslayacaklarına kendileri de karar veremezler. Toplumsal yaşamda ahlakın karşılığı, geldiğimiz süreç açısından bakıldığı zaman, özelde yaşanan ortamlar olsa da, kapsayıcılık açısından böyle bir değerin hayatta karşılığına rastlamak zorlaşmıştır.

Menfaatten uzak, herkes için iyilik düşünen ve bu uğurda ilk adımı atan kullardan olmamız dileğiyle, rabbim bizleri ve içimizde gizlediklerimizi ıslah ederek bizi adam gibi kullardan eylesin… “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir.” Sözüne anlam yükleyerek yaşayan bir toplum olmamızı ve kaynaşmanın zirve yaptığı hayatı rabbimin bizlere müyesser kılmasını en içten duygularımla istirham ediyorum… Rabbim bizleri bir araya getir ve sadece Hak için yaşayanlardan eyle…

Selam ve dualarımla…”Rabbim isteklerimizi katındaki değerlerinle daim eyle ki, buradaki hayatımıza bir anlam yükleyelim…”

Erol KEKEÇ/22.03.2022/01.23

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!