Bu Blogda Ara

29 Nisan 2021 Perşembe

DÜNYANIN YENİ DÜZENSİZLİĞİ VE ALGI KÖRLÜĞÜ

 “Sağlık Bakanının bir konuşmasından alıntıyla başlamak istiyorum, ”Yeni dünya düzenine hazırlıksız yakalandık birçok insanımızı kaybettik…” diyor sayın bakan. Hakikaten bu sözü neresinden ele alırsanız alınız, her yanında bir avutulma ve dayatılan bir projenin planlı ve programlı uygulamasının olduğunu görmekteyiz. Bu kadar basit mi diyeceğinizi biliyorum. Doğru bu kadar basit olmuyor zaten, her gün insanların ölümleri ve hastalığa yakalanmasıyla sarsılıyoruz ve ciddi korkularla toplumsal travmalar yaşıyoruz bunun neresi basit…

“Yeni dünya düzeni ”açıklaması bu işte neredeyse toplumun tamamının kendisinden haber beklediği ve onun söyleyeceklerinin toplumda rahatlama, korku ve endişe yönünde bir karşılığının olacağı kişinin böyle bir cümle sarf etmesi hiç de öylesine değildir. Bu söz içinde çok sular barındırır. Yani bu hamur çok su çeker.Aylardır,dünyada yeni bir sistemin kurulması için önce bir kaos ortamı oluşturarak bu kaos ortamının insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin aynı zamanda ölen ve daha ne kadar öleceği belli olmayan insanların ölümleri üzerinden ciddi bir korku yayıldı. Bu korku aslında planlı bir algı yönetiminin parçasıydı. Korkuyla bağışıklık sistemleri zayıflayan insanların, bu korkunun etki alanından çıkarılması için onlar üzerinde her türlü isteklerinizi gerçekleştireceğiniz ortamlarda oluşmuş oldu. Aşı sürecinde, aslında yaygın hale getirilen ve tedirgin yaşayan insanların bir an önce bu karanlıktan kurtulmak için, üzerlerinde denenecek her türlü denemeye açık hale geldiklerini görmekteyiz, yani bir denek olarak kullanılmayı korku ve ölümle iç içe yaşamaktan daha eftal görmeye başladılar. Bu sürecin oluşumuna katkıda bulunanlar, kurumsal ve statüsel prestiji olanlar tarafından gerçekleştirilmeli ki ölümler ve hastalar olsa da süreç acılı ama isyana dönüşmeden atlatılmalıdır. Bu sosyolojik bir dönüşüm sürecinin alanda uygulanan planlama modelidir.

Hiçbir çağdaş ve dijital planlama şekli, bundan böyle doğal ve kendiliğinden gerçekleşen bir serbest süreç şeklinde olmayacağı ortaya çıkmıştır. Dijital çağ hem dönüştürme aracı olduğu gibi, dönüştürmek istediklerinin de istenmeyen farkındalık oluşturmalarına neden olduğu için, kontrollü dönüşümler sürecine girmiş bulunmaktayız. Bundan önceki süreçler daha çok bölgesel ulusal ve lokal düzeyde gerçekleştiği için kontrollü bir kaos ortamına gerek duyulmadan, etkileşim ve medya yoluyla serbest bir süreçle istenilen hedeflere varılmıştır. Ancak Global bir değişim ve dönüşüm söz konusu olduğu zaman bu sürecin tamamıyla kontrollü bir yolla yapılması gerekiyordu. Ondan dolayıdır ki, her ülkenin kendi yönetimleri bu süreçte aktif ve etken rol üstlenmiş gözükmektedir. Sayın Sağlık Bakanının yukarıdaki açıklaması da bu söylemlerimizi kanıtlar boyutta söylenen bir sözdür.

Bilim adamlarının Yeni dünya düzeninde ikna edici bir rol üstlenecekleri hiç aklıma gelmezdi. Algı yöneticileri, amaçlarına ulaşmak için, Okullar, dini mabetler ve medyadan çokça istifade ederler. Dünya baron yeni dünya düzen kurucuları, ulusal yöneticilerin ağızlarından çıkan mesajlardan önce, medya yoluyla ortalığı karıştırdılar ve insanları korku travmasına soktular, sonrasında böyle bir travmanın gerçeklik olup olmadığını alanındaki uzman bilim adamlarıyla teyit ettiler, bilim adamları siyasal erkin önünde gibi bir algı oluşturuldu ve siyasiler, sorumluluklarını hafifletmek için, karar öncesinde dosyayı Bilir kişiye yollayan Hakimler gibi davrandılar. Karar verdiklerinde de doğrudan sorumlu olmaktan uzaklaştılar ve bilim adamları topluluğunun görüşüymüş gibi topluma lanse ettiler. Böyle olunca bilim doğruyu söyleyen tek kurum olarak kabul gördüğü için, program bilim adamları eliyle altın tepside insanlara sunulan bir zehire dönüştü. Yani algıları yönetmek ve onları biçimlendirmek belli kayıplar vermeyi ve ortamı kaosa çevirip arkasından aydınlık bir sürece sokuyormuşsunuz gibi algılanması gerekiyor.Coronalı süreçte bu saydıklarım aşama aşama uygulandı ve böyle bir sürece insanlar hazırlandı. Biz çocukken çeşitli taktiklerimiz vardı hayatın içinde amaçlarımıza ulaşmak için…Mesela bir göl veya göl gibi birikinti oluşturan sularda balık yakalamak istediğimiz zaman, önce o suyu iyice bulandırırdık içine girer o yana bu yana koşardık ve su iyice bulanınca dışarıya çıkar balıkları izlerdik. Balıklar teker teker baygın halde suyun yüzüne çıkarlardı bizde onları tutar tutar alır karaya atardık. Yani önce karıştırırdık sonra istediğimiz amacımıza ulaşırdık. Oysa balıklar o bulanık sudan kurtulacaklarını sanarak ellerimize gelirlerdi, oysa biz onların baygınlığından ve zaaflarından faydalanarak onları soframıza götürürdük. Biz 10 yaşın altında köyde bunları düşünerek yapabiliyorsak, dünyaya yeni düzen vermek isteyenler insanları bir balıktan daha mı değerli görüyorlar sanıyorsunuz…

Dünya yeni bir düzene doğru gidiyor, Bakanın dediği gibi bu süreç bizleri ciddi anlamda baygınlaştırdı, kimileri bilerek bu işi yaparken geniş halk yığınları ise bu işin sadece kurbanları olmaktadır. Peki insanların biyolojik olarak yaşadıkları bu virüs yok mu diyorsunuz diyeceğinizi biliyorum. Ben virüsün olup olmadığını sorgulamıyorum bu oluşumun bir planın uygulaması olarak kaos ortamları oluşturarak insan beynini uyuşturduklarını ve her an tehlikenin kendisini yakalayacağını düşünerek, insanları birbirinden uzaklaştırma ve bireyciliği zirveye çıkarma çabası olduğunu söylüyorum. Bu virüsün laboratuvar kökenli olduğuna inanıyorum. Çünkü kontrollü dönüşüm için gerekli olan kaos ortamının etkileyicilerini siz oluşturmak zorundasınız. Yani bağımsız değişkenin, doğrudan Yeni Dünya düzeni kurmak isteyenlerin avucunda olduğuna inanıyorum. Bu değişkene karşı ortaya çıkan davranışları yönlendirmek için, tüm zeminler, algı yönetimi aracıları eliyle uygun hale getirildi. Bugün yaşadığımız temiz oksijen soluyamama mağduriyetimizin arkasında bu güçler var. Sizler seve seve bu işe evet demezseniz sizi böyle bir maskeye hapsederek istediğimiz havayı size soluturuz. Yani yaşamınız bizim elimizde diyecek kadar müstağnileşen Yeni dünya düzeni Baronları, İnsanlığın varlığının devamı üzerine bu oyunu kurmaktadır. Bill Gates’in aylar önce ”Bu hastalık ne zaman son bulacak bir takviminiz var mı sorusuna, tüm insanlık aşılandığı zaman sona erecek ”diyen bu açıklamasının hiç de öylesine söylenen bir söz olmadığına inanıyorum…Her şey Planlı ve programlı yeni bir dünya düzeninin oluşumuna hizmet etmektedir. Buna aykırı davranacak yönetici ve bilim adamlarının nasıl bir baskı ile karşı karşıya olduklarını doğrusu düşünmek bile istemiyorum.

Yeni dünya düzeninin programlanmış yeni kodlama sisteminde, önce medya ile propaganda yapacaksın ve tüm evrene tek bir kanaldan yayılan bilgiyi aktaracaksın, arkasından oluşacak korkuların şiddetine göre kaos ortamları oluşturacaksın, kaos ortamlarının getirdiği karanlıklar şiddetlendiği zaman bu karanlıklardan insanlığı kurtarmak adına, amacına hizmet eden araçlarını kurtuluş reçetesi gibi sunarak herkesi bir taşıyıcı durumuna getireceksin…Bunlar olmazsa ne yapacaksın uymayanları ya uluslarının kanuni dayanaklarıyla suçlayacaksın, ya da uluslararası dolaşım yasağı gibi korku senaryolarını yayarak ufaktan ufağa razı etmeye çalışacaksın… Her durumda insanlık üzerine oynanan oyunlar hümanizm ve hoşgörü adıyla dünya sinemalarında sahnelenecek ve seyirciler koltuktaki yerlerini alacaklar…

Oturduğumuz koltuklar, bizlerden hıncını almaya çalışan cellatların yüksek voltajlı elektrikli sandalyeleri olduğunu unutmayalım…Yeni dünya düzeni, İnsanı düşünmeyen sadece İlahlaşma yarışında olanların firavunluklarını kanıtlama düzeni olacaktır. Yeni düzen değil, biz kendimiz olarak yaşamak istiyoruz…

Erol KEKEÇ/29.04.2021/00.13


Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!