Bu Blogda Ara

31 Ekim 2018 Çarşamba

Müslümanca Yaşama üzerine Bir Hatırlatma-2



Taş tarlasından geçsen de toprağa değecek ayakların, unutma ki, topraktaki yumuşaklıktan öğrenmezsen merhameti ve mütevaziliği, taşlaşmış adam olursun…
İlk adımın İnsanlık alfabesinin harflerini sindirmek olsun, yoksa hayatın başka belaların hazımsızlığını gidermek için, bir bütün olarak yutulmayı hak edersin…
Gün doğmadan önce sen doğacaksın, ayrım gözetmeden tüm gariplerin damından haykıracaksın…
Fırat’ın kenarında bir kuzuyu kurdun kapmasının duygusal ağıtlı göz yaşlarını anlatmayacaksın, Fırat’ın kenarında hiçbir canlıyı sahipsiz bırakmayacaksın…
Kendin için istediğin ve çırpındığın hayatların senin dışındakiler için de gerekli ve elzem olduğunu bileceksin, menfaatten uzak adaletin yanında olacaksın…
Dünyayı sen yaratmadığını ve bir damla su olduğunu bilerek, gurur ve kibirle yürümeyeceksin, bileceksin ki ne yeri delebilirsin ne de boyca dağlara ulaşırsın…
Fahşayı cinsellikle daraltmayacaksın, fahiş olan her şeyden uzak duracaksın, mutedil ve dengeli yaşayacaksın…
Atanı sayacaksın, senin inancından olmasa da anne ve babana öf bile demeyeceksin, Allah’tan sonra anne ve babana teşekkür etmek en büyük görevin olduğunu bileceksin…
Yeryüzünü imar edeceksin, kasanı doldurup mahlukata faydalı olmayan imkanlarınla övünerek yeryüzünde fesat çıkarmayacaksın…
Cennetin tamahı ve cehennemin korkusundan dolayı kendince bir din oluşturmayacaksın, ödülü kazanmak veya cezadan kaçınmak için iyilik yapmayacaksın, tüm eylemlerin insani sorumluluğundan ve yaşamın gayesinin bir sonucu olduğunu idrak ederek var olacaksın…
Akrabalık bağlarının sende genetik bir ülküleştirme oluşturmasına fırsat tanımadan, insani bir kimlik üzerinden onlara yaklaşacaksın…
Muhasibi olmadığın bir günün seni senden çalacağını bilerek, vicdan temeli üzerinde hayatını şekillendireceksin…
Başkalarını terazinin kefesine koyup tartmadan önce, o kefenin ilk tartılanı sen olacaksın…
Dogmatik ve kim tarafından dayatıldığı bilinmeyen ve sadece inanarak yaşanılan bir hayatın gözü bağlı kurbanı olmayacaksın. Bilmediğin bir şeyin ardına düşme zira, göz kulak ve kalp ondan sorumludur diye uyarı aldığın yaşamın bilinçli emek sarf edeni olacaksın…
Karanlıklarda aydınlık aramayacaksın, kaybettiğin kendin ise onu da ancak aydınlık bir doğada arayacaksın, nuru olmayanın nuru mu olur, uyarısı hayatının vazgeçilmesi olsun…
Kabilin kardeşi Habil’i katletme gerekçesi senin hayatının kâbusu olmasın, şunu bilesin ki, bir insanı öldüren bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir, uyarısının şiddeti çok çetin olduğunu bilesin…
Dünyadaki yerin ve yönün hep ışıktan yana olması gerektiğini çok iyi anlayacaksın. Nuru olmayanın nuru mu olur, uyarısını baş tacı yapacaksın, yönünü Yaratana dönersen, tüm çabalarının katlanarak devam edeceğini bileceksin, yani emeklerin bir değerle çarpılarak karşılığını alacaksın…Ancak emeklerin, yaratıcıya dönmeden yapılan bir çabaysa unutmayacaksın ki, her çabanın karşısında duran yutucu elaman sıfırla karşılaşacaksın o da gittiğin yerde seni boş olarak bırakacak; bunu bilerek yaşamın anlamını kavrayacaksın…
İnsan kavramının genel ve evrensel bir değer olduğunu bilerek, her yaratılana yaratandan dolayı hoşgörüyle yaklaşacaksın, Yaratıcıdan bir ruh taşıyan bu varlığa yaratıcı gibi acıyarak; ilişki kuracaksın…
Zalimlerle mücadelende asla merhamet taşımayacaksın, zalim mazlum olduğunda tavrını yenileyeceksin…
Şeriklerin çoğaldığı bir çağda, seni Allah’tan başkasıyla korkutmaya çalışanların örümcek çığlıklarına kulaklarını tıkayarak, dosdoğru yol alacaksın…
Elinden gidenlere üzülmeyeceksin, kazandıklarından dolayı da şımarmayacaksın, bilmez misin, rızkın tek sahibinin hazinesinin genişliğini anlayacak melekelerden yoksunsun…
Fosseptikte durup, temizlik naraları atmayacaksın, önce temizlenip sonra temizliğin resmini etrafa dağıtacaksın…
Bildiklerinle yaşadıkların arasındaki çatışmaları yok etmek için, kendi dışındaki akıllardan istifade edeceksin, yoksa mezar taşının nereye dikileceğine sen bile inanamazsın…
Tefekkür asli gıdadır, kararlılık ufku okumaktır, tevekkül bitmeyen hazinendir, duan senin mücadelendir. Bu yolda melekler yoldaşındır, Allah seni kuşatandır, hayırla başla hayırla git, girdiğin yere sıdk ile gir çıkarken sıdk ile çık, makamı İbrahim’de, nebiler meclisinde, ferah köşkünde sana ayrılacak yere mütevazilikle var, uzun yoldan geldim diye buraya getirene hamt et, mutmain bir nefis olarak gir sana takdim edilen yere! Hayat da bundan başka ne ki…
                 EROL KEKEÇ/30.10.2018


Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!