Taş tarlasından geçsen de toprağa değecek ayakların, unutma ki,
topraktaki yumuşaklıktan öğrenmezsen merhameti ve mütevaziliği, taşlaşmış adam
olursun…
İlk adımın İnsanlık alfabesinin harflerini sindirmek olsun,
yoksa hayatın başka belaların hazımsızlığını gidermek için, bir bütün olarak
yutulmayı hak edersin…
Gün doğmadan önce sen doğacaksın, ayrım gözetmeden tüm
gariplerin damından haykıracaksın…
Fırat’ın kenarında bir kuzuyu kurdun kapmasının duygusal ağıtlı
göz yaşlarını anlatmayacaksın, Fırat’ın kenarında hiçbir canlıyı sahipsiz
bırakmayacaksın…
Kendin için istediğin ve çırpındığın hayatların senin
dışındakiler için de gerekli ve elzem olduğunu bileceksin, menfaatten uzak
adaletin yanında olacaksın…
Dünyayı sen yaratmadığını ve bir damla su olduğunu bilerek, gurur
ve kibirle yürümeyeceksin, bileceksin ki ne yeri delebilirsin ne de boyca
dağlara ulaşırsın…
Fahşayı cinsellikle daraltmayacaksın, fahiş olan her şeyden
uzak duracaksın, mutedil ve dengeli yaşayacaksın…
Atanı sayacaksın, senin inancından olmasa da anne ve babana
öf bile demeyeceksin, Allah’tan sonra anne ve babana teşekkür etmek en büyük
görevin olduğunu bileceksin…
Yeryüzünü imar edeceksin, kasanı doldurup mahlukata faydalı
olmayan imkanlarınla övünerek yeryüzünde fesat çıkarmayacaksın…
Cennetin tamahı ve cehennemin korkusundan dolayı kendince bir
din oluşturmayacaksın, ödülü kazanmak veya cezadan kaçınmak için iyilik yapmayacaksın,
tüm eylemlerin insani sorumluluğundan ve yaşamın gayesinin bir sonucu olduğunu
idrak ederek var olacaksın…
Akrabalık bağlarının sende genetik bir ülküleştirme
oluşturmasına fırsat tanımadan, insani bir kimlik üzerinden onlara
yaklaşacaksın…
Muhasibi olmadığın bir günün seni senden çalacağını bilerek,
vicdan temeli üzerinde hayatını şekillendireceksin…
Başkalarını terazinin kefesine koyup tartmadan önce, o
kefenin ilk tartılanı sen olacaksın…
Dogmatik ve kim tarafından dayatıldığı bilinmeyen ve sadece
inanarak yaşanılan bir hayatın gözü bağlı kurbanı olmayacaksın. Bilmediğin bir
şeyin ardına düşme zira, göz kulak ve kalp ondan sorumludur diye uyarı aldığın
yaşamın bilinçli emek sarf edeni olacaksın…
Karanlıklarda aydınlık aramayacaksın, kaybettiğin kendin ise
onu da ancak aydınlık bir doğada arayacaksın, nuru olmayanın nuru mu olur,
uyarısı hayatının vazgeçilmesi olsun…
Kabilin kardeşi Habil’i katletme gerekçesi senin hayatının kâbusu
olmasın, şunu bilesin ki, bir insanı öldüren bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir,
uyarısının şiddeti çok çetin olduğunu bilesin…
Dünyadaki yerin ve yönün hep ışıktan yana olması gerektiğini
çok iyi anlayacaksın. Nuru olmayanın nuru mu olur, uyarısını baş tacı yapacaksın,
yönünü Yaratana dönersen, tüm çabalarının katlanarak devam edeceğini bileceksin,
yani emeklerin bir değerle çarpılarak karşılığını alacaksın…Ancak emeklerin, yaratıcıya
dönmeden yapılan bir çabaysa unutmayacaksın ki, her çabanın karşısında duran
yutucu elaman sıfırla karşılaşacaksın o da gittiğin yerde seni boş olarak
bırakacak; bunu bilerek yaşamın anlamını kavrayacaksın…
İnsan kavramının genel ve evrensel bir değer olduğunu bilerek,
her yaratılana yaratandan dolayı hoşgörüyle yaklaşacaksın, Yaratıcıdan bir ruh
taşıyan bu varlığa yaratıcı gibi acıyarak; ilişki kuracaksın…
Zalimlerle mücadelende asla merhamet taşımayacaksın, zalim
mazlum olduğunda tavrını yenileyeceksin…
Şeriklerin çoğaldığı bir çağda, seni Allah’tan başkasıyla
korkutmaya çalışanların örümcek çığlıklarına kulaklarını tıkayarak, dosdoğru
yol alacaksın…
Elinden gidenlere üzülmeyeceksin, kazandıklarından dolayı da şımarmayacaksın,
bilmez misin, rızkın tek sahibinin hazinesinin genişliğini anlayacak
melekelerden yoksunsun…
Fosseptikte durup, temizlik naraları atmayacaksın, önce
temizlenip sonra temizliğin resmini etrafa dağıtacaksın…
Bildiklerinle yaşadıkların arasındaki çatışmaları yok etmek için,
kendi dışındaki akıllardan istifade edeceksin, yoksa mezar taşının nereye
dikileceğine sen bile inanamazsın…
Tefekkür asli gıdadır, kararlılık ufku okumaktır, tevekkül
bitmeyen hazinendir, duan senin mücadelendir. Bu yolda melekler yoldaşındır,
Allah seni kuşatandır, hayırla başla hayırla git, girdiğin yere sıdk ile gir
çıkarken sıdk ile çık, makamı İbrahim’de, nebiler meclisinde, ferah köşkünde
sana ayrılacak yere mütevazilikle var, uzun yoldan geldim diye buraya getirene hamt
et, mutmain bir nefis olarak gir sana takdim edilen yere! Hayat da bundan başka
ne ki…
EROL
KEKEÇ/30.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder