“BU TOPLUMDA DEZAVANTAJLI OLAN KİMSE YOKTUR HERKES
AVANTAJLIDIR…”(!) Devlet bahçeli
Kanunlar, ihale şartnameleri bunları
dikkate alarak oluşturulur. Emniyet Adalet bunları her ortamda koruma kalkanı
içine alır, bunların dışındaysa olaylar o zaman araştırma gereği duyulur…
Üst düzeydeki yetkililerin atanması
bunların ağızlarından çıkan söze bakar.
Bankalar, devlet imkânları bunlarda
şart aramadan tüm boyutuyla önlerine her şey dökülür.
Trafikte %100 hatalı olsa bile
karşıya gözdağı vermek için, sen benim kim olduğumu biliyor musun diye korku
sinyalleri yollar…
Ülkeyi yöneten Başbakanları
karşılamak için gerekirse eşofman, pijama, hatta şortla bile karşılayabilir, uşağum
sen ne yapaysun diye bıyık altından gevrek gevrek kelimeler dökmek en büyük hobisidir…
Karısı, kızı oğlu kendisi daha nesi
ve nesi kamu kurumlarından maaşlar alırlar, öğrenci olan oğlu bu milletin
vekiline danışmanlık yapar, anası başka birine danışmanlık yapar kızı
bakanlıkta müşavir olur, babaları da bakan ya da başbakan danışanı olur cümbür
cemaat geçinip giderler ama yine de imkânları sınırlı her istediklerini
alamazlar, önemli ihalelerin takibi bunlardan sorulur…
Kamu kurumlarından aldıkları 40 50
bin lira bunların araçlarının yakıtına yetmediği için kamu özel sektör ortak
işletmelerin çoğunda bunlar yönetici Olurlar, çünkü bu avantajı elde
edemeyenler oraları yönetemezler, isterse ülkenin en saygın kurumundan
başarıyla mezun olmuş olsunlar, avantajı yoksa bir hiçtir.
Bunlar her türlü rezaletin zirvesinde
olsalar da, her daim saygınlıkları yüksektir çünkü avantajlı bir yerde
bulunurlar… Onlara olumsuzluk tesir etmez… Gayri meşru ilişkisinden olan
çocukları, yasak aşkın meyvesi, amuduyla devleti soymuş olsalar, usulsüzlük olmuştur
ama hukuken bir yaptırımı olmadığı için iş kazası olur…(!)
Nasibi gideceği yerde hiç emek
harcamamış olsa bile kendisinden 1500 km hızla daha önceden gelir… Bunlar için
zaman sorunu yoktur, iş ve zaman arasındaki denklem bunları etkilemez, anlık
bir durumda hemen milyon dolar sahibi olabilirler, Kamu kurumlarının
özelleşmesinde bir kuruş vermeden, bir başka kamu kurumundan alınan parayı
özelleştirmeye verip cebinden bir kuruş çıkmadan milyonlarca kara geçer, çünkü
işlerini çok iyi bilirler…
Bunlardan devletin alacağı olduğu zaman,
bir milyar da olsa devlet hemen alacağını silip ona yeni imkânlar sunar, devlet
onlara onlar devlettekilere verdiği için, karşılıklı paylaşımda ustalar…
Bazen öyle olur ki ifade vermeleri
gerekirse savcı ayaklarına gider ama onlar savcıya gitmez,
Bunları filmlerde sanırdık oysa
yaşamın kendisinin film olduğunu anlayınca film izlemekten vazgeçtim…
Doymak bilmeyen bir karınları var,
dünyayı yeseler yine onların ihtiyacı var, çünkü onlar hep çalıştıran başkaları
da onların çalışanıdır… Çalışanı çok olduğu için devletten bir pay alınacaksa
onlar alır, âmâ çalıştırdığını da işinde tutar(!)Çalışanların böyle bir hakkı
yok ki, zaten avantajlı olmayan yerde o, olsa ne olur olmasa ne olur…
Öyle bir seremoni var ki ortalıkta
sanırsın bunlar tüm ülkeyi doyuranlardır, açıp baktığınızda ülkenin gelir
kalemlerine, bunların yanına yakın olmaktan utanç duyarsınız… KDV ve ÖTV
vergileri olmasa gelir vergileriyle siz bir aylık maaş ödeyemezsiniz o da belli
kurumlara… Araç, sigara içki, elektrik, su, yakıt gibi kalemlerden alınan
doğrudan tüketicinin verdiği vergiler olmasa halimiz perişan iken, bunların
hiçbir avantajı yoktur, Allah’ın verdiği havayı solumak ve direksiz donatılan
semanın altında yaşamaktan başka…
Her dönemin adamı olanlar aslında her
döneme adam seçiyorlar bir anlamda, bazen yeni ve farklı sınıflardan oluşan
avantajlı kesimlerde ortaya çıkabiliyor…
Farklı zamanlarda yönetimlerle
birlikte oluşan avantajlı grupların bu şansları, onların gelenle birlikte
olmaları ve çok iyi yıkama yağlama servisiyle hizmette kusur etmemelerinden
dolayı, kazandıkları bir ayrıcalıktır… Ama bu ayrıcalıkların süresiz avantajlı
konuma geçebilmesi için, her dönemin adamı olmayı becermeleri ve gelene ağam
gidene paşam diyerek uğurlama protokolünde kusursuz olmaları gerekir.
Etnik kökene bağlı avantajlı ve avantajlı
olmayanlar diye bir ayrımı yapmak istemiyorum… Çünkü her anlayışın, inancın ve
ideolojik tarafın avantajlı olanlarına şahitlik yapmaktayız… Avantajlı
olmayanların hangi kökenden olmasının ne önemi var ki, hepsi aynı çöplükte bir
araya gelebiliyorlar zaten…
Bir toplumdaki mücadele aslında kamu imkânlarından
ve ülkenin gelir kalemlerinden faydalanan ve faydalanamayanlar arasında olduğu
muhakkak, ama insanları ideolojik kamplaşmalara ayırdığınız zaman, avantajlı
olanların avantajlı yaşamları, yeniden süt liman olup devam ediyor, diğerleri
de sürünmeye mahkûm oluyorlar… Ondan dolayıdır ki, toplumsal problemler ele
alınacaksa, her düşünce ideoloji ve inancı bir tarafa bırakıp kâinatın
sahibinin her canlının rızkına kefil olduğu hakkı alıp önce biyolojik canlı
olduğumuz anın bir kutlamasını yapalım… Ondan sonra aklını kullanan canlı insan
olmanın gerekleri ve yaşam düzeyi nasıl olmalı onun ortamını oluşturmak olmalı hedef…
Avantajlı kesimler dediğimiz gruplar, kendi avantajlarını devam ettirmek için diğer
canlılara rızık olarak verilenleri de gözlerini kırpmadan gasp ederek
konforlarını sürekli kılmak istiyorlar. Yani onların konforunun devam etmesi
için doğal olarak belli gruplarda avantajlarını kaybediyorlar. Ondan sonra
yaşam alanı içinde bir tarafta sürünenler diğer tarafta süründürenler olmak
üzere iki farklı uç ortaya çıkıyor…
Süründürenler, sürünenlerin nelere
sahip olması gerektiğini ya da sahip olmaması gerektiğini belirlemeye kalmıyorlar
mı, işte o zaman benim beynim hepten imha oluyor… Şu kadere bak ki, sürünenler
kendilerini süründüren avantajlı kesimin ağzından çıkacak sözlere göre bir ömür
düşleyip sonrada şükrediyorlar… Kime ne için şükrettiğini bilmeyen bu zavallılar,
onlar olmasa iş bulamayacakmış, onlar sayesinde ekmek yiyormuş, oradan
çıkarılırsa iş bulamazmış vs. Yani korkaklık girdabının derinliğine gömülmüş bu
insanlara, zihinsel ve ruhsal bir aşı yapılmadığı sürece, bunlar hep avantajlı
olmayan tarafta ömür tüketecekler, diğerleri de kendisini hakikaten hak ettiği
bir işin sahibi zannedecek…
Yani lahana tarlasının lahanalarını
devşirmek için keçilerin hırs ve heveslerini tırpanlayacağız ki, lahanalar
büyüsün, yoksa lahana, lahana olmaktan çıkacak, adı bile kalmayacak ama keçiler
hep son sürat yayılıma devam edecek, sonrasında ne bulursa hepsini götürecek…
Avantajlı olanlar ile avantajlı
olmayanların durumu keçi sürüsü ve lahana tarlasının durumu gibidir.
Peki, avantajlı tarafta olup keçi
sürüsünde olmayanlar yok mu elbette var, onlar sadece ve sadece yeryüzündeki
kazanımlarını insanlık için yeryüzünün imarı ve herkese bir fayda dokundurmak
için çalışırlar, onların saygınlığı herkes tarafından kabul görmüş doğal saygınlıktır.
Onlar her ortamda adam olanlardır… Onlar her dönemin adamı değil, her dönemde
adam olanlardır. Onlar merhametli şefkatli sevgi dolu ve saygın insanlardır… Onlar
hakikate şehitlik etmeyi hep isterler, ancak hakikat ortaya çıkmadığı için
kendi dünyalarını hakikat olarak yaşarlar…
Bu insanların sayısının artması demek
kimseye ayrıcalıklı alanların özel olarak tahsisinin mümkün olmadığı zamana
geldik demektir.
Şimdi gelelim avantajın ne olduğunu
bilmeyen ama gecelik bir sıcak yer bulduğunda oraya sığınmayı hayat sananların
avantajlı(!) yaşamlarına…
Anne ve babanın ayrıldığı çocukların
ortalıkta kalıp neden geldim ben bu dünyaya diyerek arabeskin dibine vurduğu,
diğer yandan elini avucunu açarak dilenip, acılarını dindirmek için kendisini
unutma yolunda bir adım atıp uyuşturucunun pençesinde sabahladığı,
Beslenme çantasına bir parça ekmek
konulmadığı için, okulda ikindi vakti baygınlık yaşayarak kendinden geçen
zavallı çocukları da katalım mı avantajlı olmayanlara,
Evlerinin kirası elektrik su ve doğal
yaşam imkânları olmadığından bunları karşılayacak ortamlardan da yoksun
olduklarından dolayı kendi isimlerini vermeden sosyal paylaşım ağlarında
telefon ve mailler vererek kutsal bedenini evlerinin giderini karşılamak için
satışa çıkaranları da ekleyelim mi avantajlı olmayanlara,
Babamın imkânı yok ama okumak istiyorum
birçok yere müracaat ettim ancak bir yerden burs alamadım, sade devletten gelen
KYK bursum var buda benim ihtiyaçlarımı karşılamıyor, bir iş arıyorum aylardır
bulamıyorum partime kimse kabul etmiyor salgın da var, bana âşık olmayacak ancak
okul bitinceye kadar ihtiyaçlarımı karşılayacak biriyle haftanın belli gününde
birlikte olabilirim ama aramızda kalacak kimse bilmeyecek benim ailem muhafazakâr
ben de istemiyorum ama okumak istiyorum başka seçeneğim yok diyenleri de
ekleyelim mi avantajlı olmayanlara…
Hocam sen adamsın kimse benim yüzüme
bakmıyor siz gelip bizimle oturuyorsunuz imkânınız varsa veriyorsunuz, size bir
şey sorabilir miyim, hocam benim şimdi bu çocuklardan neyim eksik ben de bunlar
gibi yaşamak okula gitmek istiyorum ama benim ortamım yok, kimse bizim
elimizden tutmuyor tutan da bizi canavar gibi görüyor, vallahi ölmek istiyorum
evde bir kız kardeşim bir annem var babam öldü…Ben bu hayatı sevmiyorum bende
ölmek istiyorum diye umudunu toplumsal yığınların sarhoş gençliğinin yaşamına
bırakmış bu gençte acaba avantajlı olmayan sınıfa girer mi…
Çadırları fırtınayla yıkılmış altında
iki üç ihtiyar ve küçük çocuklar plazaların içinde avantajlı yaşamları rahatsız
etmesin(!) onları oradan nasıl kurtarabiliriz diye gerekli yerleri aradığımda,
hocam onlar zaten alışmış ev de versek yine o çadıra giderler kafanı takma
diyenlerin olduğu ortamda bunlar acaba hangi sınıfa girer…
Zenginlikte sınır tanımayanların ve
ihalelerden aracılıkta aldıkları pay yedi sülalelerine yetecekken, gelin bu
insanlar için günlük her gün ve sürekliliği olan aşevleri oluşturalım ve onları
toplumsal rehabilite sürecinden sonra üretici bir fert haline dönüştürelim dediklerimiz
mangaldaki külleri bizim yüzümüze üfürürken kendileri közde ısınmayı tercih
ederken acaba o küllere muhtaç olanlar da avantajlı olmayan gruba girer mi…
Hapishaneleri mesken tutan ve
gittikleri anaokulundan sonra hapishaneye dönüp orada sabahlayan ve bu duvarlar
içinde sosyalleşen küçük sabi çocuklar da avantajlı olmayan sınıfa girer mi?
Atalarının yaptıklarından ya da onlara isnat edilen iddialardan dolayı
çocukların aynı koşullarda yaşamaya mahkûm edilmesi sizce de nasıl bir duygu
vicdanımızın direğine dokunmasın mı?
Yakın bir tanıdığı olmadığı için
derece yaparak okullarını bitiren ve KPSS de ilk yüzün içine girmelerine rağmen
Hâkimlik ve savcılık mülakatlarında elenerek kapı dışı edilip hayata küstürülen
insanlar da avantajlı olmayan gruplara girer mi dersiniz(!)
İnanın bana burada yazmak istemediğim
o kadar çok şey var ki, duyduklarım değil şahit olduklarımı paylaşıyorum hep…
Ancak şahit olmayayım geçip gideyim diyorum ya beynimi ya kalbimi ya da
duygularımı kemirdiği için yine kendimi o avantajlı olmayan insanlar arasına bırakarak,
avantajlı olanların huzurunu ve rahatını bozmak istemiyorum…(!)
Devletin bahçesinde oturup ahkam
kesmek o kadar kolay biliyorum, gidip geldiğin yer bostan, yediğin içtiğin
ayran yan gel yat Osman denir böyle bir açıklamaya…
Selam saygı muhabbet ve dualarımla…
Bahadır Hataylı/06.02.2022/23.40
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder