“yaşam manifestosu”
Her insan değerlidir, insanın değeri insan olmasında gizlidir. İnsanı, beşer olmaktan çıkarıp insan olmayı kazandıran yaşam denklemi nasıl kurulur.(isyan edebilme, tercih yapabilme, irade kullanabilme, ayırt edebilme, yaptıklarının sorumluluğunu üstlenebilme ve hayatının hükümdarı olma vs.)
Zihindeki ve yürekteki karakollar yıkılmadan toplumsal karakolları ve duvarları ortadan kaldırmaya çalışmak sadece güç kaybettirir.
Farklı anlayış inanç düşünce ve ideolojilere sahip olmak birlikte yaşamaya engel midir?”Düşüncelerinizi hiç sevmiyorum ancak o düşünceleri yaşayabileceğiniz özgür bir ortama kavuşuncaya kadar sizinle birlikte mücadeleye ben de varım”anlayışı hayatın bir çelişkisi mi yoksa Allah’ın âlemlerin Rabbi olma vasfının bir tezahürü mü?
Toplumsal çelişkileri fark edebilmek ve toplumla zıtlaşmadan bunları ortadan kaldırmak için öncelikli yapılması gereken ,”Siz kendi nefsinizde olanı değiştirmeden Allah sizin durumunuzu değiştirmez”buyruğuna uygun yaşamaktır. Toplumsal değişmenin Yasaları bireysel yaşamın hücrelerinde büyümektedir.
Analitik düşünme, düşünceleri tasnif edebilme, herhangi bir fraksiyonun varlık sahnesindeki yerini korumaktan uzak, hakikati sadece hakikat olduğu için ve akıl muhakemesini yapıp yürek onayladıktan sonra, hayat senaryosunda bunu sahnelemenin ilk adımı nasıl olmalıdır?
İdeal insan (özgür kul, yeryüzünün halifesi)ve ideal toplum (ümmet-Aynı rabbe inananların ayrım gözetmeden oluşturacakları kardeşlik platformu) nasıl olmalıdır? Yeryüzünde var olmuş ise bizim örnek almamız bizi ne kadar hakikate götürür.
“Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki,”buyruğu insanları düşünen anlayan ve anladıklarını gelenek olarak sonrakilere miras olarak bırakırken, nelere dikkat etmeye zorlamaktadır.(Eleştiri ve sorgulamanın doğruluğu, tanımanın, tanımlamanın, algılamanın yaşamın ve gelenek olarak bırakılacak değerlerin doğru ve hakikati yansıtan değerler olarak yazılıp aktarılmasına çok özen gösterilmesinin önemini kavramak gerekir.)
Topluma düzen vermeye kalkan herkesin önce kendine düzen vermesi kaçınılmazdır.”Hak geldi Batıl zail(yok) oldu…”Buruğu topluma düzen vermek isteyen hakikat önderlerinin hayatlarında zerre kadar bir boşluğu ve yanlışlığı asla kabul etmez. Dolayısıyla önce inanılacak ve inandığımız değerler uğruna feda edilmeyecek hiçbir değer kalmadığı zaman, sözler anlam kazanır ve yürekten çıkar başka yüreklerde yeni bir dünya kurar.”Siz insanlara iyiliği söylersiniz de kendi nefislerinizi unutur musunuz, oysa kitabı da okuyorsunuz hala aklınızı başınıza almayacak mısınız…”Buyruğu hayat felsefemiz olmalı…
“Oku! Yaratan rabbin adı ile oku!”…O yarattı ve hedefini gösterdi…”Bu ayetler hayatın hedefini net olarak belirlemektedir.Bu uğurda çalışmalar yapılırsa anlam kazanır,diğerleri sadece kabirlere gidinceye kadar mal mülk ve evlat yarışıyla geçer ve gider.”Hedefiniz belli ise uğruna katlanacağınız acıların hepsi kutsaldır,hedefiniz belli değil de, dost bizi pazarda görsün anlayışı ile devam ediyorsa,katlanacağınız acıların hepsi ızdırap olur…”
Unutmayalım ki, savaşı kazananlar, savaşı başlatanlar değil, savaşı sonuna kadar devam ettirenler olurlar(Uhut savaşında olduğu gibi)”Taşı delen rüzgârın şiddeti değil dalgaların sürekliliğidir.”İnanıyorum ki, bu çalışmalarımızda her birey toplumsal yaşamı değiştirecek ve dönüştürecek bir yürekle buraya gelecektir, çünkü biz inanıyoruz ki, İnancın delemediği hiçbir şey yoktur. Konfüçyüs’ün deyimiyle,”Küçük beyinler kişileri, orta beyinler olayları, büyük beyinler ise Fikirleri konuşur ve onu düşünür…”İnşallah her bireyimizin büyük kafa olduğunu bilerek onların içindeki keşfedilmemiş cevherleri birlikte keşfetmek umuduyla hayırlar diliyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder