Deve sırtındaki hörgücü görse çatlar ölürmüş,deve deve olmasına rağmen kendi halini görme imkanına kavuştuğunda,bir durum değerlendirmesi yapabileceği vurgulanmaktadır.Oysa bu insan denen varlık, değil durum değerlendirmesi kendi haklılığını kanıtlamaktan başka bir numara ortaya koymaz.Bu günlerde meydanlara baktığımda herkes bağırmaktan ve saldırmaktan başka bir icraat ortaya koymuyor.Bağıranların ve çağıranların yaşadığı bu çorak toprakta, acaba düşünce tohumunu ekseniz göverir mi diye kendi kendime bazen soruyorum da,Bilmiyorum filizlenmeyecek bu az miktardaki tohumları, acaba buralara saçsak mı diye sormadan edemiyorum işte.
Topluluklara seslenen her bir toplu megafonik araç ve gereçleri hiç açmayı düşünmüyorum;hangisini açarsanız adam ağzını açmış bir o yana bir bu yana saldırmadan durmuyor.Ne bu ya, bu ülke de insanlar bu saldırıdan başka bir şey bilmez mi?Yoksa bu halkı aldatanlar adres saptırmaya mı çalışıyorlar,yıllardır halkın değerlerine küfredenler çıkmış halkın değerlerinin savunucusu olmuş,ekmeğe muhtaç edenler,halkın çektiği ızdırapların kaynağını arar duruma gelmiş.Hakikaten bunlar şu sırtlarındaki hörgüçlerine bir bakıversinler ne olur ya.Hiç mi insanın yüzü kızarmaz?Önce kızaracak yüz olmalı değil mi;pardon ben de soruyorum işte.
Bu topraklarda siyaset ve erdemlilik tohumlarını, ikiyüzlülük ıslah laboratuarlarında yeniden ıslah ederek pazara sundular. Bizim pazarlarda satılan bu tohumlar tamamıyla genetik yapısı değiştirilmiş. Bu genlerde bu topraklara ekildiğinde ister istemez şu an gördüğümüz meyveleri ortaya çıkarmakta. Durum böyle olunca dıştan adama benzeyen, içi o günün şartlarına göre biçim değiştiren sıradan nesnelere dönüşmekte. Sıradan varlıklar,herkesi sıradan algılarlar,nasılsanız öyle görürsünüz ya da görmek istediğiniz gibi bakarsınız.Bu kalabalıkların ne zaman kendine gelip her şeyi aklı selimle düşünüp hayatını değiştirecek potansiyel enerjiye sahip olacağını hep merak etmekteyim.Ya Allah aşkına şu meydanlara bir bakın, insanı düşünen ve insana değer vererek, onların sorunlarını bir çözelim de sorunsuz bir yeni dünya kuralım diye düşünen birilerini gösterebilir misiniz? Ben uzun zamandır takip ediyorum,hayatımda bu kadar boş şeyler dinlemedim.O ona,öbürü diğerine yani al onu vur diğerine;bu kadar basit argümanlarla siyaset yaptığını sananlar,bir gün bu cambazlıklara son verecek bir yeni akımın elektrik akımına kapılıp,titreye titreye bu sahnelerden yok olup gittiklerinde,hörgüçlerini görmelerinin anlamı olmayacak.Ama şunu unutmamak gerekir ki,bu günlerde politik arenada kullanılan dil,hiçbir ortamda kullanılmayacak kadar argotik ve basit.TV şovları yapan şovmenlerin belden aşağı kullanılan ve bir türlü yol bulupta belden yukarı çıkamayan dillerinden daha aşağılara düştü.Nedeni ise ortada, İkiyüzlü ıslah laboratuarlarında genetik yapısı değiştirilen erdemlilik ve siyaset kavramlarının yeni versiyonu bu.Bizim halkımızda rahatlayacak bir yerler arıyor,siyaset dünyasından öğrendikleri bu rahatlama dili ile, herkes birbirine korkarım yakında küfret rahatla diye öğütlerde bulunacak, çünkü ortalıkta kullanılan dil bizi oraya doğru götürüyor.Ahlaktan yoksun,bir toplumun yapmayacağı hiçbir şey yoktur olumsuzluk adına.Eğer ortalıkta dönüp dolaşanlar hakikaten örnek alınan zatlarsa,bu halkın geleceğini varın siz düşünün nerelere kadar gider diye.Bir toplumu kandırmanın ve avutmanın en güzel taktiklerini yaşamaktayız,bayağı bir taktik öğrendim ben kendi adıma."Mazot var da biz mi içtik" diyenlerin üzülmesine gerek yok, çünkü yeni sahnemizde figürler yerli yerinde sahne tam bir bütünlük içinde,senaryonun sahipleri de figüranlar da işini gayet güzel yapıyor;yakında herkes toplum olarak oynayacak bir oyun bulacak,agoralar zaten Anadolu’nun vazgeçilmezleri değil mi?Bari bu kadar konuştuk bir müjde de benden olsun 26-45 doğu meridyeni,36-42 kuzey paralelleri arasında bulunan topraklarda dünyanın en büyük açık hava tiyatroları inşa edilmektedir.Bu tiyatroda oyuncu ya da seyirci olmak isteyen her kim varsa,katılmanın ilk şartı çok iyi argotizm diline sahip olmaktır.Bu dili bilmeyenler kesinlikle katılamaz,arzu ve istekli olanlar dillerini geliştirmek istiyorlarsa,bu işin öncüsü olan siyasi aktörlerin kullandıkları dili iyi takip etsinler,bir seansta baş rol oyuncusu olabilirler.Bu kadar kopya vermekte olmaz ama biz sizi düşündüğümüzden bu ekonomik ortamda belki rahatlarsınız gerisi size kalmış....
YIL:28.02.2009
saat:01.20-02.15
yer: Çengelköy/İst
(E.Kekeç)
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Popüler Yayınlar
-
Milletvekilliği ve din görevliliği, birçok toplumda yerleşik gelenekler haline gelmiş, ancak esas itibarıyla doğru temellendirilmeyen iki fa...
-
Bu sürece başlamadan önce, ülkemizdeki barış sürecinin alt dinamiklerini anlamak çok önemli. Bu süreç, toplumsal eşitlik, adalet, devletin m...
-
“Ey insanlar! Allah’ın adını kullanarak vicdanınızı, ahlakınızı rahatlatmaya çalışanlardan uzak durun. Çünkü adaletin olmadığı, paylaşımın v...
-
Türkiye’de son yıllarda belediyelere yönelik kayyum atamaları ve bu sürecin yarattığı hukuki ve toplumsal tartışmalar, demokratik değerlere ...
-
Kültürel Değişim ve Normların Evrimi Toplumlar sürekli değişim içindedir. Belki de günümüzde en hızlı değişen şey, neyin normal neyin anorma...
-
Bu çalışma ülkemizdeki özelleştirme politikalarının tarihçesini, kamu kurumlarındaki çalışan sayılarındaki değişimleri ve toplumsal, ekonomi...
-
Bir söz vardır: “Çivi çiviyi söker.” Halk arasında sıkça kullanılan, çözüm bulmaya yönelik basit bir strateji gibi görünse de bu söz, zalim...
-
Toplumun her kesiminin birbirine bağlı olduğu ve sağlıklı bir toplum yapısının ancak karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile mümkün olduğu...
-
Günümüzde dünya sahnesinde yaşanan askeri ve politik gelişmeler, Orta Doğu ve Akdeniz bölgelerini küresel güçler için stratejik bir savaş al...
-
Bu konuşmamda, modern yaşamın insan özgürlüğü üzerindeki etkilerini sorgulayan derin bir bakış açısıyla sizlere hitap etmek istiyorum. Günü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder