“Yola çıktığın andan itibaren unutma ki, her adım bir sınavdır. Senin yolun kolay olmayacak, yolların en zoru olacak. Çünkü sen, sıradan bir yolu değil, dosdoğru yolu seçtin. Kalbinin rehberliğiyle yürüdüğün bu yol, her adımında seni biraz daha olgunlaştıracak, biraz daha derinleştirecek.”
"Yürü"
Yol senin önünde, ama sen nereye gittiğini bilmeden yürüyorsun. Bu sana ilk başta ürkütücü gelebilir, çünkü insanlar genelde ne yapacaklarını bilerek ilerlemek isterler. Ama işte senin yolun, tam da burada başlıyor: Bilinmeyeni kabul etmek, belirsizlik içinde adım atmaktan korkmamak. “Aldırma,” diyor içindeki o bilge ses, “yürü.”
Bu yürüyüşün sıradan bir yürüyüş değil, içsel bir yolculuk olduğunu anlaman uzun sürmeyecek. Yol, bazen yalnız hissettirecek, bazen de seni yolda bulduğun insanlar şaşırtacak. Ama sen hep içindeki sesi dinleyeceksin, çünkü bu ses seni asla yanıltmayacak.
İnsanlar, yolculuklarında kendilerini korumak için pek çok şey taşırlar: Zırhlar, silahlar,vs.. Ama senin için bu yolda tek koruyucun yüreğin olacak. Yüreğine güven. İçindeki inanç, seni her türlü tehlikeden koruyacak. “Göğsüne yüreğinden başka bir muska takma,” diyor o ses. Çünkü bu yol, fiziksel bir zırhla değil, manevi bir zırhla geçilir. Yüreğin; seni koruyacak olan tek gerçek güçtür.
Bu yol, seni tehlikelerle dolu engin dağlardan, derin vadilerden geçirecek. Korkacaksın belki, ama her korkunda yüreğinin sıcaklığını hissedeceksin. O sıcaklık, sana asla yalnız olmadığını hatırlatacak. "Yüreğin yanında olduğu sürece, başka hiçbir şeyden korkma," der gibi.
Haritaya ihtiyacın var, evet, ama bu harita sıradan bir harita değil. Senin haritan vahiydir. Herkesin elinde kağıttan yapılmış haritalar olabilir, yolunu göstermek için teknolojiye güvenenler olabilir. Ama senin için vahiy, en gerçek ve şaşmaz rehberdir.
“Vahiy haritan, nebi kılavuzun olsun,” diyor bilge ses. Peygamberlerin yolunu izlemek, seni her daim doğru yolda tutacak. Onlar, en büyük zorluklar karşısında nasıl direndilerse, sen de direneceksin. Onların sabrı, senin sabrın olacak. Onların umudu, senin umudun olacak. Vahiy, sana yolunu gösterecek, karanlık anlarda ışık olacak. Vahyin ışığına sarıl, çünkü o ışık seni karanlıktan çıkaracak.
Akıl Pusulan Olsun
Ama unutma, bu yolculuk sadece inançla değil, aynı zamanda akılla da yapılır. Aklın, senin pusulandır. O pusulayı kaybettiğin anda yönünü bulamazsın. Akıl, sana nerede durman gerektiğini, nerede hızlanman gerektiğini söyleyecek. O yüzden her adımda aklını kullan, çünkü bu yolculuk hem kalbin hem de aklın bir arada hareket ettiği bir süreçtir.
“Aklını devre dışı bırakma,” diyor içindeki ses. “O, sana yol gösterecek olan bir pusuladır. Akıl olmadan, inancın yön bulamaz.” İşte bu yüzden aklın, senin en değerli yardımcın olacak. Yolda karşına çıkan her durakta, aklını kullanacaksın. O duraklarda mola vereceksin, ama mola verdiğin her anı bir öz eleştiri süreci olarak değerlendireceksin.
İman Sermayen, Amel Azığın Olsun
Yolculuğuna çıktığında yanında neyi alacaksın? İnsanlar genelde para, yemek, su alır. Ama senin yolculuğunda daha farklı azıklara ihtiyacın var. İman, senin sermayen olacak. Her şeyin kaybolsa da, imanının sana yol göstereceğine inan. Çünkü iman, seni her zaman doğru yola yönlendirecek olan en değerli azıktır.
Ve amellerin... Amel, bu yolda ilerledikçe seni güçlü kılacak olan tek azıktır. Yalnızca inanmak yetmez, inandıklarını hayata geçirmen gerekir. Amelin olmadan iman eksik kalır, iman olmadan amel anlamını kaybeder. İkisini bir arada tutmalısın.
Sevgi Yakıtın, Ahlak Karakterin Olsun
Ama sadece iman ve amel yetmez. Yolda ilerlerken sevgi, seni besleyecek olan yakıtın olmalı. Sevgi olmadan bu yolculuğu yapman imkânsız. Sevgi, sana her adımda güç verecek. Sevdiğin insanlar, inandığın dava, uğruna mücadele verdiğin hakikat... Hepsi, seni yürümeye teşvik eden birer güç olacak. Sevgi, sadece seni değil, etrafındaki her şeyi de değiştirecek.
Ahlak ise senin karakterin olacak. Bu yol, ahlaklı olanların yürüyebileceği bir yol. Ahlak, seni koruyacak, seni insan yapacak. Ahlak, yolculuğun en zor anlarında bile seni doğru yolda tutacak olan en güçlü kalkanın olacak. “Edep aksesuarın olsun,” diyor ses, çünkü bu yolda edep her şeydir. Edepsiz bir yolculuk, insanı sadece yolun dışına savurur.
Merhamet Sıfatın, Şeref ve İzzet Adın Olsun
Ve merhamet... Merhamet, bu yolculuğun olmazsa olmazıdır. Merhamet olmadan, insan sadece kendi yolunu değil, başkalarının da yolunu kaybeder. Bu yolda sadece kendin için yürümüyorsun, başkaları için de yürüyeceksin. Başkalarının acılarını dindirmek, onlara yardım etmek senin görevin olacak. Merhamet, seni insan kılan şeydir.
Merhamet, sadece güçlü olanın zayıfa acıması değildir. Merhamet, zayıfın bile güçlüye şefkatle yaklaşabilmesidir. “Merhamet sıfatın olsun,” der bilge ses, çünkü merhamet, seni sadece insan yapmaz, aynı zamanda seni daha yüce bir varlık haline getirir.
Şeref ve izzet, adın olacak. Yolda ne olursa olsun, şerefinden taviz verme. İzzet, senin adın olacak; çünkü izzetsiz bir yolculuk, seni zillete sürükler. Yol boyunca onurunu, haysiyetini, insanlığını korumak zorundasın. Çünkü bu yol, haysiyetini yitirmiş olanların yolu değildir.
Doğru Yol-Çoğunluğun Değil, Düşünenlerin Yolu
Bu yol, her ne kadar zorlu olsa da, çoğunluğun gittiği yoldan farklıdır. “Doğru yol, insanların çoğunun gittiği yol değildir,” der ses, “düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.” Çoğunluk her zaman haklı değildir. Çoğunluk, genellikle kolay olan yolu seçer. Ama senin yolun zor olan, ama doğru olan yoldur.
Bu yol, herkesin anlayamayacağı bir yoldur. Zira düşünen, sorgulayan, gerçeği arayan insanların yoludur. Çoğunluğun peşinden gitmek, seni her zaman doğru yola çıkarmaz. Sen, aklını ve kalbini birleştirerek kendi yolunu bulmalısın. O yüzden, bu yolda yalnız kalmak seni korkutmasın. Zira yalnızlık, bazen doğru yolu bulmanın ilk adımıdır.
Her Mola Öz Eleştiri Durağıdır
Yolculuğun boyunca sık sık mola vereceksin. Ama her mola, bir öz eleştiri durağı olacak. Kendi içine bakacaksın, yaptıklarını sorgulayacaksın. “Yolda vereceğin her molayı öz eleştiri durağında vermelisin,” der ses. Çünkü yolun ortasında durup geri dönmek, ilerlemekten daha zor olabilir. Ama bu öz eleştiri, seni daha güçlü kılacak, seni yeniden doğrultacak.
Tövbe... Tövbe, işte tam da bu öz eleştirinin sonucudur. “Unutma, tövbe öz eleştiridir,” diyor ses. Tövbe, insanın kendini sorgulamasıdır. Ne mutlu bu yola ve bu yolda giden yolculara, selam olsun o yolda giden ve gidecek olan tüm yolculara...
Bahadır Hataylı/18.10.2024/15.15/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder