Yiyin beyler yiyin bu sofra sizin, tıksırıncaya patlayıncaya çatlayıncaya kadar yiyin bakalım. İşkembelerinizi doldurun, enselerinizi kalınlaştırın, durmayın devam edin nereye kadar gider bunun nihayeti. Siz adil kişilersiniz değil mi? kendi çıkarlarınızı menfaatlerinizi korumak için tuttuğunuz borazancı başları bir gün yaptıkları işlerden memnun olmayıp sizi terk ettiğinde nasıl anlatacaksınız adaletinizi, doğrusu çok merak ediyorum.
Sosyal devlet diye sihirli bir gücün arkasına gizlenmişsiniz, "bilen bilir sizi bilmeyen bir tutam mercimek sanır" götürdüklerinizi.Bu kadar insanların evlerinde tencere kaynamaz,tencerenin altındaki ateş belki onların hayatına bir ışık olur kaygısıyla, bir tutam ateşlerini de söndürdüğünüz bir ortamda hala sosyal devletin havarilerisiniz öylemi?E ne de olsa adalet dağıtıyorsunuz...Dünyanın neresinde bu anlayış, halkını fakirleştirip elindeki ekmeğini elinden alıp sonrada onları tamamıyla bir dilenci yapıp,efendilerinin önünde el pençe divan durdurup onlardan aldıklarını onların suratına fırlatıp yeter ya biraz da gayret sarf edin diyerek halklarını aşağılayan bir anlayışın adalet temsilcisi olduğu, doğrusu bunları hep merak ediyorum.Pardon mazur görün, merak işte, bende soruyorum, sanki birileri çıkıp bana ya sende yanlış biliyorsun diyecek bir açıklama yapacak gibi.Köprünün altından çok sular aktı,simide sizi mahkum ettiler hatta elinizdeki simidinizi de elinizden aldılar,göreceksiniz bize 3 yıl müsaade edin,bu arada biraz sıkıntı çekeceksiniz ama o 3 yıldan sonra cepleriniz para görecek ve rahat geçim sağlayacaksınız diyen,o sözlerin sahipleri hala söylediklerinde samimi iseler bir açıklama yapsınlar da şu benim gibi delinin merakını gidersinler ne olur.Yıllar önceyi hatırlıyorum,birileri şapkasını eline almış, vatandaşa diyor ki, size iki anahtar vaat ediyorum,biri ev biri araba vatandaşta yutuyor ya bu adam çok değişmiş,baksana nelerden bahsediyor,hep bir elden şak şak.....Ben o günlerde 15 yaşlarında gençliğe yeni adım atan biri olarak bu sözlerin sahibinin beden dilini okuduğumda derdim ki bunların tamamı palavra göreceksiniz, yanılırsam kendimi asacam;oysa ben yanılmamışım bu düzende düzenlerin halkı avutabilmelerinin yolu bu yaldızlı ve sihirli vaatlerden geçiyormuş,bu bir defa daha kanıtlanmış oldu.
E nerde kalmıştık gelelim saadete, neden bu manevralara birileri başvurma gereği duyar, işte ben çok meraklıyım, bunları hep merak ederim. Vatandaş dediğinde kim? onlar vatan da sadece birer taş, bizi bir taş gibi anlamaktan kavramaktan histen yoksun, nereye korsan orda kalır, bunlar sadece vatan sathında vatanı koruyan birer taş, satrançtaki piyonlardan farkı yok, onlar varken bize bir şey olmaz diye düşünenler, artık bu demagojik serüvenlerini bir yana koysunlar da, bu taşların halay çekmekte olduklarını bir görsünler. Taşlar halay çekiyorsa herhalde biraz merak etmelisiniz, bu taşlar neden oynamaya başladı diye. Ben sizin yaptıklarınızı merak ediyor ve soruyorsam, sizlerde biraz olsun bu vatandaki taşların korosunu merak edin derim.
Fazla zorlamıyorum değil mi?Sıktıysam canınızı mazur görün(!)Olacak o kadar etrafımdaki tüm akıllıların dün çulu yoktu,ama bu gün dabbetül arzlarla yeryüzünde debeleniyorlar,ben de onlara zaman zaman takılıyor ve diyorum ki, ya bu kadar debelenmenize gerek yok,altı sandalyeye ihtiyacın var senin,diğerlerinde kim oturacak dediğimde gülüp geçiyorlar,çok akıllılar ya;çünkü biz onların dilinden anlamıyoruz vatan da sadece bir taşız ya,birileri alır bir yere kor ve sonra da...Sonra da inşaat ustasının, duvarın düzgün olup olmadığını anlamak için terazisini bir o yana bir bu yana koyup kontrol etmesi gibi,bunlarda bir o yandan bir bu yandan bakarlar iyi dizilip dizilmediğimizi görmek için...Eğer kafalarına göre dizilmemişsek, bu defa bizi düzene koymak için yeni manevralara başlarlar, anahtar sayısını üçe çıkarırlar,zaten kimiz ki vatan da bir taş değil miyiz,o halde düzenden yana yerimizi alır sıraya gireriz.En kötü düzen çözümsüzlükten daha iyidir diye bir şarkı ezberleriz,nakaratlarla söyler de söyler yolumuza devam ederiz,çünkü biz vatan da sadece bir taşız,umarım birileri merak ediyordur,zeybeği çoktan bitirdik,horon tepmek şimdi hedefimiz....
yıl:16.02.2009
saat:23.20-23.55
yer: Çengelköy/İst
(E.Kekeç)
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Popüler Yayınlar
-
Milletvekilliği ve din görevliliği, birçok toplumda yerleşik gelenekler haline gelmiş, ancak esas itibarıyla doğru temellendirilmeyen iki fa...
-
Bu sürece başlamadan önce, ülkemizdeki barış sürecinin alt dinamiklerini anlamak çok önemli. Bu süreç, toplumsal eşitlik, adalet, devletin m...
-
“Ey insanlar! Allah’ın adını kullanarak vicdanınızı, ahlakınızı rahatlatmaya çalışanlardan uzak durun. Çünkü adaletin olmadığı, paylaşımın v...
-
Türkiye’de son yıllarda belediyelere yönelik kayyum atamaları ve bu sürecin yarattığı hukuki ve toplumsal tartışmalar, demokratik değerlere ...
-
Kültürel Değişim ve Normların Evrimi Toplumlar sürekli değişim içindedir. Belki de günümüzde en hızlı değişen şey, neyin normal neyin anorma...
-
Bu çalışma ülkemizdeki özelleştirme politikalarının tarihçesini, kamu kurumlarındaki çalışan sayılarındaki değişimleri ve toplumsal, ekonomi...
-
Bir söz vardır: “Çivi çiviyi söker.” Halk arasında sıkça kullanılan, çözüm bulmaya yönelik basit bir strateji gibi görünse de bu söz, zalim...
-
Toplumun her kesiminin birbirine bağlı olduğu ve sağlıklı bir toplum yapısının ancak karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile mümkün olduğu...
-
Günümüzde dünya sahnesinde yaşanan askeri ve politik gelişmeler, Orta Doğu ve Akdeniz bölgelerini küresel güçler için stratejik bir savaş al...
-
Bu konuşmamda, modern yaşamın insan özgürlüğü üzerindeki etkilerini sorgulayan derin bir bakış açısıyla sizlere hitap etmek istiyorum. Günü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder