Bu Blogda Ara

17 Ağustos 2025 Pazar

Surun içi Rahmet dışı Azap

 

Ey kardeşim,
Sen hâlâ şeytanı taşladığını sanıyorsun; oysa elindeki taş, Arapların hinliğine, Müslümanların duyarsızlığına, insanlığın sessizliğine değiyor.
Biz, umudun etrafında dönüyoruz; sen ise Kâbe’yi değil, bu halinle ancak şeytanı tavaf ediyorsun.
Senin tavafın, bedeninle kutsal dairenin içinde, ama ruhunla ihanetin merkezinde.

Biz burada bir ekmek uğruna kurşunların altına yürüyoruz.
Bizim bedenimiz toprağa düşerken, o kurşunları taşıyanların senin saflarından çıktığını biliyoruz.
Ve evet, bizimle sizin aranıza bir sur çekildi:
İçeride müminler, dışarıda mücrimler…
Surun içi rahmet, dışı azap…
Bu ayrımı biz yapmadık, hayat yaptı, vicdan yaptı, Rabb’in kelamı yaptı.

Siz, surun dışında kalanlar…
Ne zaman elinizdeki taşları bırakırsınız?
Ne zaman parmağınızı kurşunların tetiğinden çekersiniz?
Ne zaman suskunluğunuzu bozarsınız?
Biz, bu surun içinde kan ve gözyaşıyla abdest alırken, siz hâlâ güvenli şehirlerinizde lüks sofralarınızda oturuyorsunuz.
Bizim namazımız toprağın soğukluğu üzerinde, sizin namazınız halının yumuşaklığında.
Ama Allah’ın terazisi, halının desenine değil, kalbinizin derinliğine bakacak.

Ey Arapların hinliğini görmezden gelen,
Ey Müslümanların duyarsızlığını olağan sayan,
Ey insanlığın sessizliğine ortak olan,
Siz hangi ayetin izindesiniz?
Hangi hadisin ruhunu taşıyorsunuz?
Hangi dua size “sus” dedi?

Bizim atmosferimiz kan kokuyor, sizinki parfüm kokuyor.
Biz gökyüzüne baktığımızda duman görüyoruz, siz mavi göğün altında tatil planı yapıyorsunuz.
Bizim çocuklarımız, gökyüzünde uçurtma değil, savaş uçağı görüyor.
Sizin çocuklarınız, lunaparkta dönüyor.
Ve hâlâ diyorsunuz ki: “Biz aynı ümmetiz.”

Kardeşlik bu mu?
Bir ekmeği paylaşamayan, bir yudum suyu esirgeyen, bir selamı dahi çok gören kardeşlik mi?
Kardeşlik, sizin vitrinlerinizdeki altın bilezikler değil; kardeşlik, bizim kırılmış bileklerimizdeki sabırdır.
Kardeşlik, bizim yıkılmış evlerimizdeki dua, sizin yapmadığınız fedakârlıkta ölçülür.

Ey sessiz kalanlar…
Suskunluğunuzla zulmü kutsuyorsunuz.
Gözünüzü kapatarak mazlumu değil, zalimi koruyorsunuz.
Ve bilin ki, suskunluk da dildir; bazen en gürültülü ihanettir.

Bugün surun içinde olan biziz, yarın surun dışında kalan siz olacaksınız.
Rahmetten azaba geçiş bir nefes kadar hızlıdır.
O gün geldiğinde, hiçbirinizin mazereti kabul edilmeyecek.
Çünkü biz bugün, sizin de kulaklarınıza ulaşan çığlığı atıyoruz.
Ve eğer o çığlığı şimdi duymazsanız, yarın sizi uyandıracak olan tek ses, azabın uğultusu olacak.

O yüzden, hâlâ fırsatınız varken dönün.
Hâlâ nefesiniz varken taşınızı bırakın.
Hâlâ zamanınız varken surun içine, rahmetin yanına geçin.
Çünkü biz hâlâ umudun etrafında dönüyoruz.
Ve biz hâlâ biliyoruz ki, Allah’ın rahmeti, tövbe eden için son nefeste bile kapalı değil.

Ama unutmayın…
Bu son çağrıdır.
Siz ya rahmete yürürsünüz, ya da kendi ellerinizle azabınızı inşa edersiniz.

Bahadır Hataylı/15.08.2025/Sancaktepe/İST

16 Ağustos 2025 Cumartesi

O Gün Gelmeden Önce Uyanın!

     

  “Hüküm ve ayırım gününe!

Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin!
O gün vay yalanlayanların hâline!
Biz öncekileri helâk etmedik mi?
Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız.
Biz suçlulara işte böyle yaparız.
O gün vay yalanlayanların hâline!”
(Mürselât 13–19)

Hüküm Günü Kaçacak Yer Olmayan An

O gün, ne diplomatik dokunulmazlık işe yarar, ne banka kasalarının şifreleri, ne de medya manşetleri.
Gökyüzü yarılır, dağlar savrulur, yeryüzü bütün yükünü kusar.
Ve işte o an, “Hüküm ve Ayırım Günü” gelir.

O gün, zalim ile mazlum, kirli ile temiz, sahte ile hakiki ayrılır.
Ve hiçbir güç, zalimi mazlumun karşısında kurtaramaz.

Geçmişin Helak Olanları

Nuh’un kavmi sulara gömüldü.
Âd kavmi rüzgârla savruldu.
Semûd, yıldırımların altında yok oldu.
Lût’un halkı yerle bir edildi.
Karun, hazineleriyle birlikte yerin dibine geçti.

Onların hepsi, hakikati yalanladıkları için helâk oldular.
Ve bugün… modern binalarınız, gökdelenleriniz, roketleriniz, yapay zekâlarınız sizi onlardan daha güvenli yapmaz.

Bugünün Zalimleri

  • Çocukların gözlerinin içine bakarak bombalar yağdıranlar…

  • Bir lokma ekmek uğruna saatlerce çalışan ellerin hakkını gasbeden patronlar…

  • Servetlerini korumak için yasaları, medyayı ve dini bile satın alan düzen sahipleri…

  • Dünyanın nimetlerini, Allah’ın tüm kullarına ait olduğu halde, sanki kendi mirasıymış gibi saklayanlar…

Siz de aynen öncekiler gibisiniz.
Aradaki fark sadece kullandığınız araçlar.
Ama hükmün gelmesi açısından hiçbir fark yok.

İnkârın Sonu

Siz bu günü “uzak” sanıyorsunuz.
Oysa hüküm günü yaklaşmakta.
İnkâr ettikçe, zulmünüzü normalleştirdikçe, kendinizi o günü yalanlayanların safında buluyorsunuz.
Ve Allah buyuruyor:

“Biz suçlulara işte böyle yaparız.”

O gün, her şey tersine dönecek:
Mazlum, başını dik tutacak; zalim, yerin dibine bakacak.
Dünya boyunca susturulanlar konuşacak; siz ise susmaya zorlanacaksınız.
Topladığınız mallar, kazandığınız kanlı servet, şahitlik yapacak: “Bu, mazlumun hakkıydı!”

Son Çağrı

Ey insan!
Ölmeden önce uyan.
Çünkü bu çağrı, yalnızca zalimlere değil, zulme sessiz kalanlara da yapılmıştır.
O gün geldiğinde, “Bilmiyordum” deme hakkınız olmayacak.
Bugün duyduğunuz bu sözler, yarın mahşerde üzerinize delil olarak dikilecek.

Ve şunu unutmayın:

“O gün vay yalanlayanların hâline!”
O hâl, öyle bir hâl ki, geri dönüş yok.

Bahadır Hataylı/15.08.2025/Sancaktepe/İST 

15 Ağustos 2025 Cuma

Eşekleşmek yok İnsan Kal!

Eşekleşmek; beynin var, ama başkasının dizgininde yürüyorsun demektir.
Eşekleşmek; gözün var, ama gördüğün gerçeği kabullenemiyorsun demektir.
Eşekleşmek; dilin var, ama hakikat yerine ezberi tekrarlıyorsun demektir.
Ve en tehlikelisi: Eşekleşmek, sana bunu normalmiş gibi hissettirmesidir.

Halkı yönetenler, önce onun aklını uyuşturur.
Uyuşmuş bir akıl, ne yalanı fark eder ne hakikati.
Uyuşmuş bir vicdan, ne zulme isyan eder ne adalet ister.
Böylece, zinciri boynuna takmaya bile gerek kalmaz;
Sen kendi kendine boynunu uzatırsın.

Eşekleşme;

  • Sorgulamayı bırakmaktır.

  • “Ben bilmem” cümlesinde huzur bulmaktır.

  • Konfor uğruna iradeni pazarlamaktır.

  • Doğruyu gördüğünde bile “işime gelmez” demektir.

Bu, emperyalizmin işini kolaylaştıran iç ihanettir.
Dışarıdan gelen baskı seni zorlar, ama içerideki uyuşukluk seni öldürür.
Çünkü silahın susturamadığını, rahat koltuk susturur.
Zincirin kilitleyemediğini, kredi kartı kilitler.
Sürgünün yapamadığını, eğlence ve magazin yapar.

Eşekleşmenin sonuçları:

  • Çocuk, doğruyu sormaz.

  • Genç, yanlışla kavga etmez.

  • Yaşlı, adalet yerine “eskiden nasıldı”yı anlatır.

  • Millet, geleceğini başkalarına bırakır.

Ve işte asıl felaket:
Eşekleşmiş bir toplum, kendi celladını alkışlar.
Ona zulmeden eli öper.
Onu sömüreni korur.

O yüzden bu çağrı:
Ayağa kalkman, sadece zulme karşı değil; uyuşukluğa karşı da bir direniştir.
Önce düşünce zincirini kır.
Önce dilindeki ezberi at.
Önce konforuna dokun, çünkü konforun seni köleleştiren yumuşak halattır.

Unutma:
Zalim güçlü olduğu için değil, sen sustuğun için var.
Hakikat uzak olduğu için değil, sen görmezden geldiğin için kayıp.
Özgürlük pahalı olduğu için değil, sen ucuz yaşamak istediğin için yok.

Bu yüzden bugünden itibaren:

  • Sormak, ibadettir.

  • İtiraz etmek, vatana sadakattir.

  • Düşünmek, direniştir.

  • Hakikati söylemek, en büyük devrimdir.

Eşekleşmek yok!
İnsan kal, insan kal, insan kal!

Bahadır Hataylı/10.08.2025/Sanccaktepe/İST

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!