Bu Blogda Ara

10 Ağustos 2025 Pazar

Islahın Başlangıç Noktası- Başın Düzelmesi


Ey insan! Şunu bil ki Allah, yeryüzüne peygamberlerini rastgele göndermedi. Onları, toplumların kalbine, yani güç ve otoritenin merkezine gönderdi. Çünkü bir toplumun yönünü, rengini ve kaderini, çoğu zaman önderleri belirler.

Kur'an bize bunu açıkça gösterir:“Kavminin ileri gelen inkârcı önde gelenleri dediler ki: ‘Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir; size üstünlük sağlamak istiyor…’” (Mü’minûn 23/33)

Bu ayet, bize iki şeyi öğretir:
Birincisi, değişim öncelikle yukarıdan aşağıya yayılır; halk çoğunlukla önderlerinin izinden gider. İkincisi, bu önderler çoğu kez ilk muhalefeti yapan, en sert tepkiyi gösteren kesimdir. Çünkü onların elinde hem güç hem de statü vardır.

Neden Güç Odakları?

Allah’ın elçilerini güçlü kesimlere yönlendirmesinin hikmeti açıktır:

  1. Değişimin merkezini hedef almak
    Eğer bir ağacın gövdesi çürümüşse, yapraklarla uğraşmanın faydası olmaz. Gövde sağlamlaştırılırsa dallar da yeşerir. Peygamberler, toplumun gövdesini —yani yöneticilerini, kanaat önderlerini— hedef almıştır.

  2. En büyük direnci kırmak
    Zulüm, sömürü ve putperestlik çoğu kez yönetenlerin elinde güçlenir. Musa (a.s.)’ın Firavunla başlaması boşuna değildir. İbrahim (a.s.)’ın Nemrut’a meydan okuması da öyle. Eğer Firavun ’un sarayı yıkılırsa Nil’in köylerinde adalet yeniden akar.

  3. Toplumsal adaletin tesisi
    Güç odakları bozulmuşsa, alt tabaka ya bu zulme boyun eğer ya da ona özenir. Ama adalet yukarıdan başlarsa, halk da o adaleti benimser.

  4. Örnekleri değiştirmek
    İnsanlar gördüğüne özenir. Eğer önder dürüst, adil, merhametli ise halk da öyle olmaya meyleder. Ama önder yolsuz, kibirli, zalim ise halkın kalbi de o yönde kararır.

Kur'an'dan Diğer Deliller

  • “Biz seni, bizim gibi bir insan olarak görüyoruz…”Hûd 11/27
    Bu cümle, ileri gelenlerin peygamberleri küçümseme yöntemidir. Onlar, kendi statülerini sarsacak her değişime karşıdır.

  • Yürüyün ve ilahlarınıza bağlılıkta direnin…”Sâd 38/6
    Güçlü olanlar, halkı yanlış yolda tutmak için organize olur. Bu, bugünkü medya manipülasyonlarından farklı değildir.

  • “Varlık içinde şımaran ileri gelenler: ‘Babalarımızı bir din üzerinde bulduk ve onların izinden gidiyoruz’ dediler.”Zuhruf 43/23:
    Geleneksel güç ilişkileri, statükonun kutsanmasıdır. Bu sadece eski kavimlerde değil, bugün de vardır: “Biz böyle gördük, böyle gideriz” diyenler hâlâ çok.

Tarihî Örneklerle Islahın Başlangıcı

  • Musa (a.s.): Doğrudan Firavuna gönderildi. Ama aynı zamanda köle halkını bilinçlendirdi. Hem baş hem taban aynı anda hedefteydi.

  • İbrahim (a.s.): Putları kırarak Nemrut’un otoritesini sarstı. Ama bunu yaparken halkın zihnindeki putperest düşünceyi de yıktı.

  • Hz. Muhammed (s.a.v.): Mekke’de Kureyş’in ileri gelenlerine davet götürdü, ama Habeşistan’a hicret eden fakir Müslümanların da güvenliğini sağladı.

Modern Çağda Bu İlkenin Uygulanması

Bugün toplumları yönetenler sadece siyasetçiler değil; medya patronları, finans baronları, kültürel kanaat önderleri, akademik elitler de “baş ”tır.

Bir toplumsal ıslah çalışması:

  • Belediyeleri, meclis üyelerini, büyük iş insanlarını,

  • Ünlü sanatçıları, sosyal medya fenomenlerini,

  • Üniversite rektörlerini, büyük vakıf başkanlarını
    hedeflemeden tam başarıya ulaşamaz.

Çünkü halkın büyük kısmı, doğrudan onların söylem ve örneklerinden etkilenir.

Günümüzden Bir Örnek

Diyelim ki bir şehirde yolsuzluk yaygın. Sadece alt kademedeki memurları dürüstlüğe çağırmak yetmez. Belediye başkanı, ihale veren şirket patronu, televizyon programcısı da dürüstlük çağrısını duymazsa, sistem değişmez.
Tam tersine, üsttekiler değişirse, alt kademedeki yozlaşma da çözülmeye başlar.

Baş Bozuksa Gövde Düzelmez

Kur'an'ın uyarısı nettir,

“Allah, bir kavmi, onlar kendi nefislerindekini değiştirmedikçe değiştirmez.” (Ra’d 13/11)

Ama bu değişim, halkın tamamına aynı anda değil, etki merkezlerinden başlar.

Bir başkan, bir sanatçı, bir akademisyen doğru bir adım atarsa, yüz binlerce kişi etkilenir. Peygamberlerin bu stratejiyi kullanması, bizim için de bir yol haritasıdır.

Ey okuyucu! Eğer adalet istiyorsan, eğer zulmün sona ermesini diliyorsan, sadece sokaklardaki haksızlıklara değil, saraylardaki, ekranlardaki, toplantı odalarındaki haksızlıklara da ses çıkar.
Peygamberlerin yolunu izlemek, “başa giden yolu bilmek ve oradan başlayarak tabana yayılmaktır.

Zira baş düzelirse, gövde yeşerir; gövde yeşerirse meyve tatlanır.
Ve unutma: Islah, en tepeye cesur bir adım atmadan başlamaz.

Erol Kekeç/01.08.2025/Sancaktepe/İST

Yeryüzünde Allah’ın Kulu Olarak Yaşamanın Koordinatları

 


İnsanlık Misyonunun İlanı

Ey insan!
Sen, gökteki yıldızlardan, yeryüzündeki dağlardan, okyanuslardan ve tüm mahlukattan farklı bir görevle yaratıldın. Rabbimiz meleklere şöyle buyurdu:

"Hani Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti..." (Bakara, 2/30)

Bu, sana verilen emanetin ilk ilanıydı. Halife olmak; saltanat sürmek, keyfince yaşamak, doğayı sömürmek değil… Halife olmak, Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi gibi yaşamak, O’nun emirlerini tatbik etmek, O’nun adaletini yeryüzünde yerleştirmek demektir.
Melekler bu görevin ağırlığını görünce “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” diye sordular. Allah, onların bilmediğini biliyordu. Çünkü insana akıl, irade ve vicdan verdi. Bu, hem en büyük onur hem de en ağır sorumluluktu.

Halifeliğin Temel Koordinatları

1. Allah’a Kulluk – Hayatın Merkezi

Halifelik, Allah’tan bağımsız bir yönetim değil; tamamen O’na bağlı bir görevdir.

"Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 51/56)

Kulluk, sadece namaz kılmak veya oruç tutmak değil; tüm hayatı Allah’ın rızasına göre düzenlemek demektir. Ticaretin, siyasetin, aile hayatın, hatta düşünce biçimin bile O’nun emrine göre şekillenmeli.

2. Adalet – Temel Denge

"Bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun; bu, takvaya daha yakındır." (Mâide, 5/8)

Adalet, Müslüman’ın kimliğinin merkezindedir. Düşmanına karşı bile adil olmak, Allah’ın istediği bir erdemdir. Adalet, sadece mahkeme salonlarında değil; evde çocuklar arasında, işte çalışanlar arasında, devletler arası ilişkilerde de geçerli.

Bugün yeryüzünde adaletin yerini çıkar ilişkileri aldı. Birçok yönetici, güçlü olana boyun eğip zayıfı eziyor. İşte bu, halifelik görevine ihanet etmektir.

3. İyilikte Yarışmak

"İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın." (Mâide, 5/2)

Allah’ın istediği yaşamda, Müslüman pasif değil; iyiliğin öncüsüdür. Yoksulu doyurmak, yetimi korumak, zalime engel olmak, çevreyi korumak, bilgi üretmek… Bunlar halifelik görevinin parçalarıdır.

Eğer Müslüman, kötülüğü gördüğünde sesini çıkarmazsa, görevini terk etmiş olur. Peygamber Efendimiz uyarıyor:
“Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle; buna da gücü yetmezse kalbiyle (buğzetsin). Bu, imanın en zayıfıdır.” 

4. Fesadı Önlemek

"Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; Allah bozguncuları sevmez." (Kasas, 28/77)

Bozgunculuk sadece savaş çıkarmak değil; rüşvet, haksız kazanç, çevreyi tahrip, yalan haber yaymak, fitne üretmek de fesattır.
Bugün, dünya ekonomisini yöneten sistemler, doğayı yağmalıyor, insanları borçla köleleştiriyor. Müslüman, bu sisteme ortak olamaz; alternatif adil düzenler üretmekle yükümlüdür.

Halifelikte Temel Yasaklar

  1. Şirk: Allah’a ortak koşmak, halifelik görevini baştan bozar. "Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın..." (Nisâ, 4/36)

  2. Zulüm: "Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (Mâide, 5/45)

  3. Bencillik ve İsraf: "Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (A’râf, 7/31)

  4. Günah Üzerinde Yardımlaşmak: Silahını zalime satmak, petrolünü sömürü düzenine teslim etmek, medyada yalanı yaymak buna girer.

İnsanın İmtihanı ve Hesap Bilinci

Halifelik bir imtihandır. Allah buyuruyor:

"Sizi yeryüzünde halifeler kılan, size verdiği şeylerde sizi denemek için derecelerle üstün kılan O’dur..." (En’âm, 6/165)

Senin malın, makamın, gücün, bilgin… Hepsi seni sınamak için verildi.
Ve unutma:

"Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür, kim de zerre kadar şer işlerse onu görür." (Zilzâl, 99/7-8)

Bir yetimin gözyaşını silmek de, onu görmezden gelmek de kayıt altına alınır.
O gün geldiğinde, aracı yok, torpil yok, “Bilmiyordum” bahanesi yok…

Halifeliği İçselleştirmek – Hayata Yaymak

Halifelik, sadece camide veya teoride kalırsa, Allah’ın istediği yaşam olmaz.
Bu, iş yerinde dürüst olmak, ticarette helale riayet etmek, ailede adil olmak, toplumsal meselelerde aktif olmak, ilimde çalışkan olmak, doğaya sahip çıkmak demektir.

Tarihte Ömer b. Abdülaziz’in adaleti, Selahaddin Eyyubi’nin tevazusu, Fatih Sultan Mehmet’in ilme desteği… Bunlar halifelik bilincinin örnekleridir.
Bugün ise Müslüman, yeniden bu bilinci kuşanmadıkça, zalimlerin oyununa karşı duramayacaktır.

Yeryüzünde Allah’ın Dostları

Halifelik görevini hakkıyla yerine getirenler için Allah şöyle buyuruyor:

"Allah, iman edenlerin dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır." (Bakara, 2/257)

Zalimler ne kadar güçlü görünse de, sonunda kazanan Allah’ın dostları olacaktır. Bu, Allah’ın vaadidir:

"Biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin kalkacağı günde mutlaka yardım ederiz." (Mü’min, 40/51)

Allah’ın yeryüzünde istediği hayatın koordinatları,
Tevhid – Adalet – İyilik – Fesadı önleme – Hesap bilinci.
Eğer bunlar hayatımıza yerleşirse, Müslüman yalnızca kurtulmakla kalmaz, insanlığa da kurtuluş kapısı olur.

Erol Kekeç/04.08.2025/Sancaktepe/İST

Hesap Gününe Doğru Zulmün ve Sessizliğin Şahlanışı

 


"Güneş Dürüldüğü Zaman"

Gökyüzü Kapanırken İnsanların Gafleti

Ey insan! Dinle…
Bir gün gelecek, bu gökyüzü, şu gözünü kamaştıran güneş, şu ışık saçan yıldızlar, şu yüce dağlar… Hepsi bitecek. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki,

"Güneş dürüldüğü zaman, yıldızlar dökülüp dağıldığı zaman, dağlar yürütüldüğü zaman…" (Tekvîr, 81/1-3)

Bu bir masal değil, bu bir ihtimal değil, bu kesin bir hakikat. O gün, gök bir kumaş gibi dürülecek, yıldızlar çakıllar gibi dökülecek, dağlar pamuk gibi savrulacak.
Ama sen, hâlâ açlıktan ölen bir çocuğun fotoğrafını görüp telefonunu kaydırmaya devam eden insanoğlu… Sen hâlâ, zulüm haberi gelir gelmez “geçelim başka konuya” diyebilen gafil… Sen hâlâ, kalbinin titreyeceği tek yerin banka hesabın olduğu insan…

Allah’ın Kâinata Yazdığı Uyarılar

Kâinat boşuna yaratılmadı. Her yıldız, her yağmur damlası, her deprem, her salgın… Hepsi birer ayet, Rabbimiz buyuruyor ki,

"Onlar göklerde ve yerde Allah’ın kudretine ait nice delillerden geçerler de, onlara sırt çevirirler." (Yûsuf, 12/105)

Bak, tarihteki helaklara…
Nuh kavmi suyla, Lut kavmi taşla, Firavun boğularak, Semud bir çığlıkla, Âd kavmi kasırgalarla yok oldu. Hepsi, zulmün zirvesindeydi. Hepsi, mazlumların iniltisini hiçe sayıyordu. Hepsi, peygamberlerin uyarılarını duymazdan geliyordu.

Bugün de farklı değil.
Gazze’de bir bebek, süt yerine kana bulanmış su içiyor. Sudan’da anneler, açlıktan ölen çocuklarının başında taş gibi donmuş bakışlarla oturuyor. Ama petrol zengini ülkelerde lüks arabaların egzozundan çıkan duman gökyüzünü kaplıyor.

Zulmün Arşı A’lâya Yükselmesi

Zulmün iki boyutu vardır: Zalimlerin yaptığı ve seyredenlerin sessizliği.
Allah, her ikisini de hesaba çeker. Buyuruyor ki:

"Nice memleketleri helak ettik; azabımız geceleyin yahut gündüz uyurlarken geldi de, çığlıkları şu oldu: 'Gerçekten biz zalimlermişiz!'" (A’râf, 7/4-5)

Bugün dünyada açlık, artık gıda kıtlığından değil, şeytanî düzenin kontrolünden kaynaklanıyor. Depolar dolu ama fakire ulaşmıyor. Üretim bol ama yoksula satılmıyor. Çünkü sistem, domuzlar gibi şişmiş doymak bilmeyen elitlerin çıkarı üzerine kurulu.

Bunların sofralarında çöpe dökülen yemekler, Afrika’da bir köyü doyuracak kadar. Ama onlara göre bu normal… Tıpkı Firavun ’un, halkı piramitlerde taş taşıtırken sarayında altın tabaklarla yemek yemesi gibi.

“Müslüman” Olduğunu Söyleyenlerin Sessizliği

En sarsıcı olan, zalimlerin zulmü değil… En acısı, “Ben Müslümanım” diyen ama zulme sessiz kalanların çokluğu.
Allah buyuruyor:

"Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur." (Hûd, 11/113)

Ama bugün, zulmün önünde diz çöken, hatta onunla ticaret yapan, onunla fotoğraf çektiren, onunla petrol anlaşmaları imzalayan yöneticiler var. Üstelik cuma hutbesinde gözyaşı döküp aynı gün zalime silah satanlar…

Bunlar yalnızca yöneticiler değil; sosyal medyada “Filistin davası kutsaldır” diye yazıp, aynı gün zalimlerin markalarına para kazandıran halk da aynı gaflette

Allah’ın Mazlumlara Yardımı ve Zalimlerin Kaçınılmaz Sonu

Allah buyuruyor:

"Biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin kalkacağı günde mutlaka yardım ederiz." (Mü’min, 40/51)

Bazen bu yardım anında gelir, bazen yıllar sonra. Ama gelir. Bedir’de, Hendek’te, Mekke’nin fethinde geldiği gibi.
Mazlumların duası Arş’a yükselir, melekler “Amin” der, Allah da “İzzetim hakkı için seni mazlumun intikamını almadan bırakmayacağım” buyurur.

Zalimler ise kendi tuzaklarında boğulur:

"Allah, zalimlerin tuzaklarını boşa çıkarır." (Enfâl, 8/18)

Bugün teknolojiyle, medya gücüyle, parayla her şeyi kontrol ettiklerini sananlar; yarın gökyüzü yarıldığında, dağlar savrulduğunda, nefes alacak hava bile kalmadığında, kaçacak delik bulamayacaklar.

Kâinatın Sarsılması ve Son Uyarı

Allah buyuruyor:

"Kıyamet onlara ansızın gelip çatıncaya kadar beklerler mi? Onun alametleri gelmiştir bile; fakat bunlara bakıp da nasıl öğüt almazlar?" (Muhammed, 47/18)

Depremler, seller, kuraklıklar, salgınlar… Bunlar yalnızca meteorolojik olaylar değil; bunlar Rabbin insanlığa “Dur!” deyişidir.
Ama insanlık hâlâ kibrinden vazgeçmiyor. Hâlâ ticaretini, siyasetini, eğlencesini sürdürmekten başka bir şey düşünmüyor.

Hesap Günü ve Geri Dönüşü olmayan an

"Sûra üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna, göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp bayılır; sonra bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışırlar." (Zümer, 39/68)

O gün ne doların, ne altının, ne silahın faydası olacak.
Mazlum, zalimden hakkını alacak. Sessiz kalan, hesap verecek.
Ve Rabbin, sonsuz adaletiyle herkese karşılığını verecek.

Erol Kekeç/06.08.2025/Sancaktepe/İST

Korkma! Allah Seninle



Ey İman Eden! Yüreğini Genişleten Rabbin Var

Ey Allah’a bağlı kul! Senin yüreğin, dünya yüklerini taşıyamaz sanma. Rabbin seni bilir, seni görür, seni duyar.
Rabbimiz buyuruyor:

“Onlar ki, iman ederler ve kalpleri Allah’ın zikri ile huzur bulur. Bilin ki, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)

İşte senin genişliğin burada… Onlar tank sesinde titrer, sen “Allahu Ekber” diyerek dimdik durursun. Onlar ekonomik krizle panikler, sen “Rızkı veren Allah’tır” diyerek huzur bulursun. Çünkü bilir ve inanırsın ki, göğsünü İslam’a açan Allah’tır:

“Allah, iman edenlerin göğsünü İslam’a açar ve onları Rablerinden bir nur üzerinde kılar.” (En’âm, 6/125)

Bu yüzden sen, Gazze’de yıkılmış bir evin altında bile dua eden o çocuğun yüreğisin. Çünkü kalbin daraldığında bile, ufkun Allah’ın vaadiyle açılır...

Korkuların Bitmiştir

Ey Allah’ın dostu! Onların sayıları çok olabilir, silahları güçlü olabilir, medyaları gürültülü olabilir. Ama unutma:“Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yûnus, 10/62)

Hani, Hendek Savaşı’nda müminler kuşatılmıştı. Düşman ordusu büyüktü, yiyecekler azdı, korku yayılmıştı. Ama Rabbimiz buyurdu:

“Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine ‘Düşmanlarınız size karşı toplandı, onlardan korkun’ dediklerinde bu söz onların imanını artırdı ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ dediler.” (Âl-i İmrân, 3/173)

Sen de böyle ol ey mümin! Siyonist, küresel şeytan, yerli işbirlikçi… Hepsi birleşse bile, korkuların bitmiş olmalı. Çünkü onlar sınırlı, ama senin Rabbin sınırsız.

Vicdanın Rahat, Çünkü Senin Hesabın Temiz

Senin kalbin, günah yüklerinden temizlendiğinde hafifler. Rabbin, seni bağışlayacağını vaat etti:

“Allah mümin erkeklerle mümin kadınların günahlarını bağışlar, onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar… işte bu Allah katında büyük bir kurtuluştur. (Fetih, 48/5)

Bu yüzden senin vicdanın rahat… Onlar milyonlarca dolar kazanır ama uykusuzdur; sen bir tas çorba içersin ama huzurlusundur. Çünkü biliyorsun ki gerçek zenginlik, kalbin Allah ile dolu olmasıdır.

Ve Allah kalbine şunu indirmiştir: “Allah, iman edenlerin gönüllerine güven indirdi ki imanlarına iman katsınlar.” (Fetih, 48/4)

Yolların Açık, Çünkü Allah Kapıları Açar

Dünya sana kapansa bile, Allah sana kapı açar.

“Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve ona ummadığı yerden rızık verir.” (Talâk, 65/2-3)

Bedir’de sayı azdı, teçhizat yoktu, düşman güçlüydü. Ama Allah yardım etti. Bugün de Gazze’nin etrafı duvarlarla çevrilmiş olabilir, ama Allah’ın yardımı gökten inebilir.

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed, 47/7)

Zalimler Kaybedecek

Tarih şahit: Hiçbir zalim ebedi olmadı. “Zalimler asla kurtuluşa eremez.” (En’âm, 6/135)

Nemrut öldü, Firavun boğuldu, Ebu Cehil toprağa gömüldü. Bugünün zalimleri de aynı sonu tadacak. Çünkü Allah buyuruyor...

“Allah, zalimlerin tuzaklarını boşa çıkarır.” (Enfâl, 8/18)

Sen yeter ki zalime karşı sabret, dik dur, geri adım atma.

Mutlak Zafer Müminlerin

"Sözlerin en güzeli Allah'ın sözdür...."

“Biz, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında da yardım ederiz, şahitlerin kalkacağı günde de.” (Mü’min, 40/51)

“Sonuç takva sahiplerinindir.” (A’râf, 7/128)

Görüyorsun ki, bu dava bitmeyecek. Gazze susmayacak, Kudüs unutulmayacak, müminler asla yenilmeyecek. Çünkü Allah buyuruyor:

“Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yûnus, 10/62)

Ey iman eden! Senin yüreğin geniş, ufkun sonsuz, kalbin huzurlu, vicdanın temiz, yolun açık, düşmanın yenilmiş, zaferin garantidir. Çünkü Allah seninle.

Erol Kekeç/07.08.2025/Sancaktepe/İST

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!