Sessizliğin Yükü
Bugün bir millet susturulmuşsa, bu sessizlikten en çok nasiplenenler yanlışları doğru gibi gösterenlerdir. İhanet, doğrudan gelirse tanınır; ama ihanet, sadakat maskesiyle gelirse, milletin yüreğini parçalar. Hakikatin yanında gibi görünenlerin, aslında onun en büyük düşmanı olduğu zamanlardayız. Bu zamanlarda susmak, zulmün ortağı olmaktır.
İşte böyle bir ortamda, Necmettin Erbakan Hoca’nın şu sözü, karanlıkta çakan bir şimşek gibi zihinleri aydınlatıyor:
"Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü, doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır."
Bu söz, bugün toplum mühendisliğinin, medya manipülasyonlarının, sahte dindarlıkların, çakma milliyetçiliklerin ve uydurma vatanperverliklerin tam merkezine bir kurşun gibi saplanıyor.
Gerçek Vatanseverlik-Bayrağı Sevmek Değil, Onu Kirletmemektir
Vatanı sevmek; sadece bayrak sallamak, nutuk atmak, miting meydanlarında “şehitler ölmez” diye bağırmakla olmaz. Vatanı sevmek; halkı yoksulluğa mahkûm etmemekle olur. Vatanı sevmek; torpili, yolsuzluğu, adaletsizliği önlemekle olur. Vatanı sevmek; bir grup zengini koruyup, milyonları süründürmemekle olur.
Bugün vatan sevgisi adı altında, halkın gözlerinin içine baka baka yanlışlar işleniyor. Kamuda liyakat ayaklar altına alınıyor. Din, ahlâk ve değerler; iktidarların siyasi aparatı haline getiriliyor. Yalanlar, doğruymuş gibi anlatılıyor. Hırsızlık, hizmet; adam kayırma, vizyon; rant, yatırım gibi gösteriliyor.
İşte Erbakan Hoca’nın sözü burada devreye giriyor. Çünkü yanlış olan ama doğruya çok benzeyen bu sahte anlatı, halkı kandırıyor. İnsanlar da "madem din elden gidiyor diyorlar, madem bayrak diyorlar, demek ki doğrudurlar" zannıyla asıl ihaneti alkışlıyor.
Dinle Aldatmanın Bedeli: Sahte Dindarlık ve Gerçek Ahlaksızlık
“Allah’tan korkan bir yönetime ihtiyacımız var” diyenlerin, Allah’tan korkmadığını ne zaman anlayacağız?
Dindarlık, yolsuzlukla beraber yürür mü? Müslüman, fakirin hakkını gasp eden sisteme “helal” der mi? Din, haksız kazancı örtmek için bir perde olarak kullanılır mı?
Bugün en büyük tehlike, dinî kavramların içinin boşaltılarak, siyasi manipülasyon aracı haline getirilmesidir. Cami kürsüleri, partizanlıkla kirletilmiş; iman, sandığa mahkûm edilmiştir.
Her gün “İslam elden gidiyor” diyerek koltukları sağlamlaştıranlar, o İslam’ı en çok ayaklar altına alanlardır. Namaz kılan ama adaletle yönetmeyen; oruç tutan ama fakirin lokmasını çalan; hacca giden ama torpilci olan, bu dini temsil edemez!
Doğru gibi gözüken bu din anlatısı, aslında Hakk’a değil, makama hizmet etmektedir.
Milli Görüş’ün Asıl Ruhu-Ahlak, Adalet, Üretim ve Hakkaniyet
Erbakan Hoca’nın davası neydi? Sadece iktidar olmak mıydı? Hayır!
Milli Görüş, ahlak demekti. Adalet demekti. İsrafla mücadele demekti. Üreten ekonomi, sanayileşme, dışa bağımlılığa son verme demekti. Faize savaş açmak demekti. Fakir fukaranın başını okşamak demekti.
Ama bugün bu adla hareket edenlerin çoğu, bu ruhu sadece logolarda bırakmış, özünü unutmuş, şekli muhafaza ederek içeriği öldürmüştür.
Erbakan Hoca’nın “doğruya en yakın yanlış” sözü tam da bunu anlatır:
Bugün doğruya en yakın yanlış, Milli Görüş’ü temsil ediyoruz diyen ama aslında onun ruhunu çiğneyenlerdir.
Onlar, vitrininde Kur'an, kasasında faiz olan; kürsüsünde İslam, icraatında yolsuzluk olanlardır.
Toplumu Uyuşturan 5 Zehirli Doğruya-Benzeyen Yanlış
-
“Dış güçler bizi kıskanıyor” yalanı: Her başarısızlığın bahanesi dış güçlerse, siz neden varsınız? 22 yıldır iktidardasınız, hâlâ dış mihrak mı? Bu, suçu başkasına atarak halkı uyutmanın klasik yöntemidir.
-
“Din elden gidiyor” korkusu: Dini korumak Allah’ın vaadidir; sizin değil. Asıl din, adaleti ve kul hakkını korumaktır. Dini, iktidar için bir kalkan olarak kullanamazsınız.
-
“Vatan millet Sakarya” nutukları: Eğer vatan buysa, neden milyonlarca genç yurt dışına kaçmak istiyor? Vatanın sahibi olmak, halkı mutlu etmekle mümkündür; sloganla değil.
-
“Ekonomik kriz küresel” yalanı: Evet dünya zor günler yaşıyor ama biz neden en kötüler arasındayız? Faiz, enflasyon, işsizlik neden en yüksek bizde? Bunun adı beceriksizliktir, ihanetse o ayrı bir meseledir.
-
“Yerli ve milli olmak” kandırmacası: Gerçek millilik, yerli malı kullanmak değil; ithalatı azaltmak, üretimi artırmak, dışa bağımlılığı bitirmektir. Sizin millilik anlayışınız sadece pankartlarda.
Gerçek Liderlik-Doğruya Sadakat, Yanlışa Tavırdır
Bugün halk, yöneticilerden gerçek liderlik bekliyor. Gerçek liderlik, “ben yaptım oldu” değil, “halkın hakkını gözetmektir.
Bir toplumda bir grup lüks içinde yaşarken diğerleri kuru ekmeğe muhtaçsa; orada sistem iflas etmiştir.
Ve en kötüsü: Bu bozuk sistem, doğru gibi pazarlanıyorsa, o toplumda hakikatle yalan yer değiştirmiştir.
“Doğruya en yakın yanlış” sizi daha çok kandırır. Çünkü onu sorgulamazsınız. Ona güvenirsiniz. O yüzden en çok oradan vurulursunuz.
Halkın Görevi-Sorgulamak, Susmamak, Sahip Çıkmak
Ey halkım!
Artık gözlerinizi açınız. Artık size “din” diye, “vatan” diye, “milli değer” diye satılan yalanlara kanmayınız. Sahte dindarlıklara, gösterişli camilere, lüks araçlı imamlık sistemlerine, dört maaşlı danışmanlara, saltanatla süslenmiş yönetimlere susmayınız!
Gerçek mümin, zalime karşı sesini yükseltendir. Gerçek vatansever, halkın yanında durandır.
-
Sorgulayınız!
-
Savunmayınız, anlamaya çalışınız!
-
Sadakat değil, adalet arayınız!
-
Hakk’ı tutunuz, haksıza destek olmayınız!
Yeni Bir Başlangıcın Eşiğindeyiz
Bu söz, bir çağrıdır, susturulmuş vicdanlara bir fısıltıdır:
Artık uyanın! Gerçek doğruyla, doğruya benzeyen yanlış arasındaki farkı görün. Doğru; halkı yaşatır. Yanlış; halkı kandırır.
Bugün Türkiye’de olan budur:
-
Yanlışlar doğru gibi gösteriliyor.
-
Yanlış yapanlar, dini söylemlerle meşrulaştırılıyor.
-
Yanlış sistem, “yerli ve milli” adı altında kutsanıyor.
Ama unutmayınız:
Hakikat, gecikir ama asla yenilmez. Ve halk bir kez uyanırsa, artık hiçbir doğruya benzeyen yanlış onu kandıramaz.
Çağrımız Şudur:
-
Herkes vicdanına dönsün.
-
Herkes bir gün hesap vereceğini unutmasın.
-
Herkes, Hakk’ın yanında durmayı şeref bilsin.
Ey halkım!
Bugün bu sözü anlayanlar, yarının adil yöneticileri, temiz toplumunun kurucuları olacaktır.
Erol Kekeç/04.07.2025/Sancaktepe/İST