Bu Blogda Ara

24 Ocak 2025 Cuma

Sistemin Yansıması-Çıkar Manipülasyon ve İnsan

Toplumlar, tarih boyunca mesleklerin, rollerin ve inanç sistemlerinin etkisiyle şekillenmiş, bu sistemlerde bireylerin aktif ya da pasif rolleri olduğu karmaşık bir yapı oluşturmuştur. Doktor, insanın hastalıklarından geçinir. Avukat, insanın suçlarından geçinir. Ruhban sınıfı, insanın aptallığından geçinir.” ifadesi, toplumların işleyişi ve dinamikleri hakkında keskin bir eleştiriyi yansıtır. Bu eleştiriyi, günümüz toplumlarının ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamlarında ele alarak sorgulayalım...

Doktor-İnsanın Hastalıklarından Geçinen Bir Meslek Grubu

Tıp mesleği, temelinde insan sağlığını koruma ve hastalıkları iyileştirme amacına hizmet eden kutsal bir meslek olarak tanımlanabilir. Ancak modern toplumların tüketim odaklı yapısı ve sağlık sektörünün endüstriyel bir hale gelmesiyle birlikte, bu amacın çarpıtıldığı görülmektedir. Artık birçok doktor, hasta sayılarını artırma, tedavi yerine ilaçlarla hastalığı bastırma veya cerrahi yöntemlerle hızlı para kazanma gibi hedeflerle hareket eden bireyler olarak algılanabiliyor.

Sağlık sektörü, insan sağlığından ticari fayda sağlamanın öne çıktığı bir sektör haline geldi. Örneğin; estetik cerrahların birçok durumda insanın öz saygısını hedef alarak kârlı operasyonlara odaklanması, kalp krizi riski taşıyan bir hastaya sigorta limitleri nedeniyle uygun tedavinin uygulanmaması gibi durumlar bunu açık bir şekilde gösteriyor.

Bir yandan da insanlık tarihindeki hasta-doktor ilişkisinde, bireylerin kendi ihmalleri sonucu sağlıklarını kaybettiği ve bu kayıp üzerinden doktorlara muhtaç oldukları bir döngü ortaya çıkıyor. Tüm bu tabloya baktığımızda doktorların insan hastalıklarından sadece teknik anlamda değil, sosyal ve ekonomik anlamda da faydalandığını görebiliriz.

Avukat-Suçtan Beslenen Meslek

Adalet sisteminin temel taşlarından olan avukatlar, hukuk ihlalleri ve suçlardan doğrudan etkilenir ve bunlardan beslenir. Toplum içinde suçsuz bir düzen ütopik bir ideal olarak kabul edilebilir ancak gerçekte, insanlığın doğası, çıkarları ve karmaşık ilişkileri bu ihtimali ortadan kaldırır. Bu durumda avukatlar, toplum içindeki bireylerin zaafları, bencillikleri veya hataları nedeniyle gelir elde eden bir meslek grubu haline gelir.

Hukuk sisteminin bir hizmet sektörü haline gelmesi ve maliyetlerin düşürülmesi yerine artırılması, adalete erişim konusunda belirli bir sınıfın dışında kalan bireyler yaratıyor. Oysa adalet herkese şeffaf bir şekilde sunulmalı. Fakat mevcut düzende avukatlık mesleği, özelikle daha kârlı davalara ve çıkar ilişkilerinin öne çıktığı alanlara yönelik bir sistemle çalışıyor.

Bir örneğini, devasa şirketlerin veya varlıklı kişilerin avukat ordularıyla kendi menfaatlerini korumasında görebiliriz. Aynı zamanda, suçun ticarileştiği hukuk sisteminde, dürüst olmayan bireylerin sistemi suistimal ederek gerçek mağdurlara haksızlık ettiği de bir gerçektir. İşte bu nükte, hukuk düzeninde işlerin temelinden yanlış şekilde tasarlandığını ortaya koyar.

Ruhban Sınıfı-Aptallıktan Beslenen Sistem

Bu konuda belki de en keskin eleştiri, din adamları ve ruhban sınıfına yöneliktir. Tarih boyunca pek çok din adamı, halkı dini bilgisi veya vicdanı üzerinden etkileyerek kitleleri manipüle etmeyi bir yol olarak görmüştür. Gerçek maneviyatı arıtan bireyler yerine, kendi çıkarlarına hizmet eden bir düzen yaratılmıştır.

Bu sınıf genellikle korku politikaları ve cehaletin yaygınlığı üzerine kuruludur. Dini öne sürerek kendi pozisyonlarını korumaya çalışırlar; bu süreçte bireylerin sorgulama becerisini zedeler ve kitlenin sözde ‘dogmatik’ kurallarla yaşamasını talep ederler. Tarihte, özellikle Ortaçağ Katolik Kilisesi'nde, bilimsel düşüncenin karşısında durulması ve engizisyon mahkemeleri örnekleriyle bunun nasıl işlediğini açıkça görüyoruz.

Modern toplumlarda da maneviyatı geride bırakıp din adına bireylerden maddi kazanç elde eden ve sorgulayan bireyler yerine ‘itaatkar’ bireyler yetiştiren bir anlayış söz konusudur. Bu anlayışın temel dayanağı; bireylerin sorgulamaktan korkması, kitle psikolojisine kapılması ve kendini bir üst otoriteye teslim etmesidir. Oysaki gerçek dindarlık, bireyin kendi aklı ve vicdanıyla bulacağı yoldur; ne bir ruhban sınıfının karşısında diz çökmek ne de kendini körü körüne teslim etmektir.

İnsan Neyi Tercih Edecek?

Bu sözü bize birey ve toplum olarak bir tercih yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. İnsanların hastalıklarından, suçlarından ya da aptallıklarından geçinen sistemlerin bir parçası olmamak, farkındalıkla hareket eden bireyler yetiştirmekle mümkün olabilir.

Gerçek bir ilerleme ve kurtuluş, çıkar gruplarının tuzağından kurtularak bilginin, sorgulamanın ve ahlaki değerlerin öncelikli olduğu bir toplum yapısı kurmakla mümkün. Ancak bu noktada sorulması gereken en büyük soru şu: Kendi aklını ve vicdanını rehber edinen bir birey olabilecek miyiz? Yoksa manipülasyonlara ve kitle psikolojisine boyun mu eğeceğiz?

Bahadır Hataylı/24.01.2025/Namazgah/İST

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!