İnsanlık tarihi iyi bir irdelendiğinde, bu tarih, insanlığın utanç duyacağı birçok kara sayfalarla dolu. İşte bu kara sayfalarda yer olan davranışlardan biri de taklittir.
“onlara Allah’ın indirdiğine uyun dendiğinde, hayır biz babalarımızı neyin üzerinde bulduysak, ona uyarız derler. Ya babaları hiçbir şeyi akledemiyor doğru yolu bulamıyorlarsa da mı”? (Bakara:170)
“Yine böyle senden önce hangi memlekete bir uyarıcı gönderdiysek, oranın şımarık zenginleri, şöyle demişlerdir. Bizler ecdadımızı (atalarımızı)bir yol üzerinde bulduk, bizde onların yoluna uyanlarız.”(Zuhruf:23)
Taklit sanki bir karayazıdır, bundandır işte toplumların hayatında her yeni mesaj, barınmakta zorlanmakta, dışlanmakta ve hatta öldürülmeyle yüz yüze bırakılmaktadır. Taklit toplumların hayatındaki canlılığı ortadan kaldıran çok tehlikeli hastalıklardan biridir. Yeni anlayışlara ve üretkenliklere kapalı bir ortamı, ancak taklitle hayatlarını devam ettiren toplumlarda görmek mümkündür. Çünkü bu toplumlarda, hayat grafiklerinin göstergeleri, amirden memura, büyükten küçüğe, ecdattan çocuklara doğru bir alçalış ortaya kor. Durum böyle olunca, taklit bu tür ortamların korumaları gereken en kutsal(!) anlayışları olarak hemen beliriverir.
Toplumların kutsiyet atfettikleri değerlerini hedef alacak herhangi bir davranışınız, böylesi zamanlarda insanların gündemini sarması çok zordur. Onların hayatlarını kuşatmayı bırakın, hatta o insanların çok kötü saldırgan eylemleriyle varlık defterinden dahi silinme ihtimaliniz çok yüksektir. Bunların açık örneklerini de yukardaki ayetlerde görmekteyiz.
Taklit, düşünülerek ortaya konulan bilinçli davranışlar değildir. Taklitte savunulan deliller herhangi bir fonksiyon icra etmez. Mukallitlerin hayatının üzerine oturduğu temel, asılsız sanrıların, oluşturduğu vehimler musluğundan boşalan suların üzerinde yer almaktadır. Zanların vehimlerin ve zihinleri kuşatıcı bireysel güdülerin dışa yansıyan fonksiyonları, kolektif taklidi davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Kolektif davranışlar, her zaman ve her yerde hemencecik zemin bulma ve yayılma özelliğine sahiptir. Kolektif davranışların böyle bir hıza sahip olması, onların doğruluklarıyla açıklanamaz. Tarihte nice az bireysel davranışlar vardır ki, bunların hak olduğunu K.Kerim bizlere haber vermektedir. Âmâ kolektif davranışlarla ilgili onların doğruluklarını anlatırken, bu davranışları babalarının yaptığını bundan dolayı ona tabi olduklarını anlattıklarını bize haber verir. Biz babalarımızı bu yolda gördük, biz de onların yolundan ayrılmayız derken, herhangi bir delilleri yoktur, babalarının doğruluklarına dair. Âmâ onlar kendi yanlarından, bu tür asılsız iddialarla, yeni mesajlara hep karşı çıkmışlar ve çıkmaya da devam ederek günümüze kadar uzanmışlardır.
Taklidin bir din olduğunu söyleyebiliriz. Din zaten insanların hayatlarını kendisine göre ayarladıkları kurallar mecmuası değil mi? Taklitte toplumlarda korunması gerekli tabulardandır. Taklidi bir tabu olarak ele alırsak, tabular korunması gerekli unsurlardır. Tabuların önemli fonksiyonları olan toplumlarda, tabulara uymayan insanlarla münasebetler koparılır, ilişkiler kesilir, hatta toplum dışına atılırlar. Taklit bir tabudur. Taklit tabusunu hedef alan her davranış, taklit dalgalarıyla, sınırlarının dışına bırakılır. Taklit davranışına bu işlerliği kazandırarak, onu böylesi hızlı bir çalışma ortamına sürükleyici güç, zanların çok fazla olması ve vehimleri kendisine temel dayanak almasından başka bir şer değildir.
1993- ELAZIĞ
EROL KEKEÇ
Bu Blogda Ara
27 Haziran 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.
Popüler Yayınlar
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
1.Bir uyanışa davet Bu çağrı Korkuyla bastırılmış vicdanlara, susturulmuş akıllara ve yalanlarla hipnoz edilmiş bir topluma, yeniden hakika...
-
"Kur'an'ı Okumak Değil, Anlamak yaşamak Kurtarır "Kur’an’ın ne dediğini değil de Arapça harflerin nasıl okunduğunu öğre...
-
Amerika ve Siyonizm'in Son Perdesi İnsanlık tarihi boyunca zulüm, her zaman önce parıldayan yalanlarla geldi. Önce alkışlandı, sonra k...
-
Bir yasa düşünün ki halkı korumak için değil, halkın gözünü boyamak için çıkarılsın. Bir meclis düşünün ki halkın iradesini yansıtmak yerine...
-
“Bilim, insanlık için bir kurtuluş mu, yoksa yeni çağın kılıksız celladı mı?” Son birkaç yılda dünya, eşi benzeri görülmemiş bir küresel den...
-
İnsanoğlu, tarihin her döneminde kendine hakikati hatırlatacak bir sese muhtaç oldu. Bu ses bazen bir peygamberin duasıydı, bazen bir anneni...
-
Bir gün Behlül, sarayın taş avlusunda, güvercinlerin gölgesine sığınmış, bir sütunun dibine yaslanmış, sırtını gün ortasının rehavetine ve...
-
Terörle Mücadele Maskesi Altında Küresel Dizayn Girişimi Bugün “İslam’a karşı açılan savaş” başlığı altında yürütülen çok katmanlı saldırıla...
-
“Pusuyla ayağını kırdıkları atı sahibine vurdurdular, Hâfız! Masumiyet, at’tan çok daha önce öldü…” Ben de sana, ey Hâfız, tam da o kırıl...
Bitsin Bu Zillet

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK
Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."
kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!
