Bu Blogda Ara

2 Kasım 2025 Pazar

Mayın Tarlasına Sürülen eşekler Değil

 


Gençlik;

hiçbir ideolojinin, hiçbir kutsallaştırılmış sloganın

kendisini yaşatmak için öne sürdüğü

bir harcanabilir malzeme değildir.

Onu cepheye sürenin aklıyla düşünmek,

onun dilinden konuşmak zorunda kalan bir kurbanlık sürüsü hiç değildir.


Tarihe baktığımızda, bu toprakların en gür bakan gözleri,

en taze düşleri, en diri nefesleri olan genç fidanlar,

karanlık hesapların ve görünmez ellerin avuçlarında

suskun birer kurban gibi kesilmiştir.

Kimisi zindanlarda çürüdü,

kimisi darağaçlarının gölgesinde son nefesini bıraktı,

kimisi ideallerinin ateşiyle yanıp kavrularak

kendine bile yabancı bir ölümü yaşadı.

Ve bütün bunların gerisinde,

hep aynı sisli odalarda oturan,

aynı masaları devirip aynı masaları yeniden kuran

karanlık akıllar vardı.

Ve nedense,

tarih boyunca her darbenin, her kırılmanın, her dönüşümün

yükü hep gençlerin sırtına yüklenmiştir.

Düşen onlar,

yürüyen onlar,

susturulan onlar,

yanan da yakılan da yine onlar.

Ve toplum,

kendi gençliğini heder ettiği her çağda,

kendi geleceğini körelmiş bir kibrit gibi söndürmüştür.

Bu kader değil.

Bu alışkanlık.

Yanlışın kutsallaştırılıp doğru yerine geçirilme alışkanlığı.

Toplumsal mutluluk, ferdî hazların üstünde duran

yüksek bir ufuktur;

ve bu ufka ancak

kendini değil, bütünü düşünenler yürütebilir yolu.


Gençlik, hayatın en bereketli mevsimidir.

Enerji, cesaret, hız, sezgi ve atılımın

henüz kirlenmediği, örselenmediği, paslanmadığı bir haldir.

Fakat her defasında,

dünün tortusunu bugün de sürdürmek isteyenler,

gençliğe komut vermeyi kendilerine hak görürler.

“Ben bilirim.”

“Sen anlamazsın.”

“Senin hayatın benim şekillendireceğim bir taslaktır.”

İşte felaketin kıvılcımı budur.

Genç insan,

kendisine dair kararlarda özne olmak ister;

çünkü hayatı yaşayacak olan odur.

Onu susturmak,

onu ikna etmeye değil boyun eğmeye zorlamak,

onu bir fikrin değil, bir buyruğun taşıyıcısı haline getirir.

Böylesi toplumlarda gençlik

özne değil, nesnedir.

Düşünmez, yürütülür.

Konuşmaz, tekrarlatılır.

Yaşamaz, kullanılır.

Gençliği “mayın tarlasında mayınların yerini keşfetmek için öne sürülen bir hayvan” gibi görmek,

kendimizi akıl sahibi bir medeniyetin değil,

kendi devamı için kendi evladını feda eden bir kabile zihniyetinin içine hapsetmektir.

Ve sonra şaşırıyoruz:

“Neden ilerlemiyoruz?”

“Neden parlak geleceğimiz kararıyor?”

Cevap çok basit:

Geleceği doğmadan boğuyoruz.

İşte buradan, bütün bu biriken nefesin ağırlığıyla sesleniyorum:

Ey yönetim hiyerarşisinin duvarları ardında saklananlar!

Ey masa başında kader çizen ama sahaya hiç inmemiş olanlar!

Ey koltuğunu kaybetme korkusunu milletin kaderinden daha büyük görenler!

Biz, sizin günü kurtarma hesaplarınız için

kendimizi feda etmeyeceğiz.

Bizim çocukluğumuzdan beri üzerimize giydirmek istediğiniz

rol takımları

sizin dünyanızın kostümleri olabilir,

ama bizim ruhumuzun değil.

Unutmayın:

Su akarken testi doldurulur.

Gençlik çağında sönen bir ateş,

bir daha asla alevlenmez.

Eğer bugün bizi tüketirseniz,

yarın siz de tükenmiş olursunuz.

Çünkü biz geleceğiz.

Biz son nefes değil, ilk nefesteyiz.

Ey postunun sıcaklığı ile şişen,

ağzı söz tutmayan, ama sesi tok çıkanlar!

Hayatlarımızı karartmayın.

Çünkü insan karardığında,

toplum kararır.

Toplum kararınca,

tarih kararır.

Biz bir sayı dizisinin son rakamları değil,

dizinin devam etme imkânıyız.

Görün bizi.

Duyun bizi.

Bizi özne yapın.

Yol açın.

Ve görün

darağacından değil

ufuktan yükselen gençliği.

11.09.2020

Erol Kekeç


"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!