Adını temizle Abdullah
16 Nisan 2008
Ahmet Hakan
'Turhan Çömez'in iddiası karşısında ne yapacaksınız?' Ahmet Hakan yazıyor.
Turhan Çömez adlı eski milletvekili, lafı hiç eğip bükmeden seninle ilgili acayip somut bir iddia ortaya atmış...
Şöyle diyor:
"Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan, Bandırma’da bir ilçe tarım müdürüne, Bandırma’da açacakları fabrikanın bulunduğu alanın mera vasfında olduğunu söyleyip komisyonun toplanıp mera vasfının kaldırılmasını istedi. Aynı bürokrata birkaç gün sonra Abdullah Unakıtan, babasının selamını ileterek rüşvet teklif etti. Rüşveti kabul etmeyince de bürokrat ertesi gün görevden alındı."
Çömez’in iddiası bu...
* * *
Sevgili Abdullah...
Bence bu çok ama çok vahim bir iddiadır...
Bence çekirdek aileniz derhal küçük çapta bir toplantı düzenlemelidir.
Sevgili babacığın, babacığına "Sayın Bakan" diye hitap eden sevgili anneciğin, kamu kurumlarıyla ihale görüşmeleri yapan kız kardeşlerin falan derhal bir araya gelmeli ve şu Turhan Çömez denilen adamdan hesap sormalıdır.
Benim gibi bir yazarın "sudan" ve "beş para etmez" bir ironisi karşısında celallenip mahkemeye koşan, "Bu adam bizim onurumuzla oynadı... Onurumuzu ancak 5 milyon kurtarır" diye dava açan sevgili anneciğinin, Turhan Çömez’in yenilmez yutulmaz iddiaları karşısında bir tür Aliye Rona kesilip, "Hadi Abdullah’ım! Koş mahkemeye... Süründür şu Turan Çömez denilen adamı" demesi şart olmuştur...
Bakalım, "Çekirdek Unakıtan ailesi" olarak, çiğnenen onurunuzu kurtarmak için harekete geçecek misiniz?
Turhan Çömez’den hesap soracak mısınız?
Yoksa bu vahim iddia karşısında bir "tıs" sesi bile çıkarmayacak mısınız?
Sevgili Abdullah... Bilesin ki işimi gücümü bırakıp bu olayı takip edeceğim.
Seçime kadar Babacan kardeş
Solda ne zaman hafiften bir boşluk doğsa...
O boşluk "Hikmet Abi" formülüyle aşılırdı...
"Ekim’e kadar Hikmet Abi" cümlesini kim bilir kaç kez duymuşluğumuz vardır...
Peki söyleyin bakalım...
AKP kapatılırsa ve başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin ağır topları yasaklı hale gelirse...
Yeni hükümeti AKP içinden kim kuracak?
Bir "abi" mi? Yoksa bir "kardeş" mi?
Aldığım duyumlara göre...
AKP kapatılırsa, yeni hükümeti kurma görevi bir "kardeş"e verilecekmiş!
O "kardeş" de Ali Babacan olacakmış...
"Seçime kadar Ali Babacan" formülünün işletilmesinin gerekçeleri ise şunlarmış:
BİR: Babacan’ın iddiasız ve düşük profilli oluşu...
İKİ: İyi bir emanetçi vasfına sahip olması...
ÜÇ: Memleketi sağ salim seçime götürebilecek potansiyelin kendisinde var olması...
DÖRT: "İhanet" adı verilen zehirli duyguya sahip olmadığına dair yerleşik kanaat...
TRT nereye?
Yok, "şeriatçı" falan olmaları söz konusu değil...
Öyle olsa...
İbrahim Tatlıses gibi bir adama haftada 150 bin kayme bayılacak kadar cömert olabilirler miydi?
Bence asıl mesele "şeriatçılık" değil...
Hesapsızlık... Öngörüsüzlük...
Şöyle ki:
Bu İbrahim Tatlıses denilen zat, kendi adına yaptığı şov programlarının reyting yapamaması nedeniyle büyük kanallardan sürülmedi mi? Sürüldü...
Küçük kanallarda kendine barınak aramadı mı? Aradı...
Oralarda dahi tutunabildi mi? Tutunamadı...
Bunun üzerine İbo’muz, "jüri üyesi" falan olup var oluşunu sürdürme mücadelesi verdi mi? Verdi...
Orada da mesela bir Bülent Ersoy kadar katma değer yaratabildi mi? Yaratamadı...
Peki bu durumda "Al sana haftalık 150 bin kayme... Dansözüne de 30 bin kayme" falan denilip, "kuyudan adam çıkarma" gayreti nedendir?
Daha "Sen TRT’sin... Fark yaratmalısın... Misyonuna sahip çıkmalısın... Agresif reyting yarışı sana yakışmaz" meselesine gelmedik bile...
Yani "İbo Şov" denilen programın TRT’ye yakışıp yakışmayacağı tartışmasını bir tarafa bıraktık...
Diyelim ki TRT’ciler, "Yakışır" dediler ve yakıştırdılar da...
O zaman...
150 bin kayme bayılmak da ne oluyor?
İbo’nun önüne...
Düşen reytinglerini koyacak, hafiften sönmeye başlamış yıldızından söz edecek, bir "tutunamayan" haline geldiğini anlatacak...
Biri çıkmaz mı koca TRT’de...
Mesela bütün bunlar en azından zorlu mu zorlu bir pazarlığın malzemesi yapılmaz mıydı?
Ya da şöyle soralım:
TRT’ciler, sonunun hüsranla bitmesi mukadder bir macera için, halkın parasını değil de, kendi babalarının paralarını bu kadar pervasız harcarlar mıydı?
Bu Blogda Ara
17 Nisan 2008 Perşembe
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.
Popüler Yayınlar
-
Toplumsal Cinnetin Eşiğinde Bir Memleket Analizi Güneşi kovalıyorum sanıyorum; meğer o beni adım adım takip ediyormuş. İnsan bazen öyle ...
-
Artık Yusuf’un yürüyüşleri iyice ağırlaşmıştı. Ayaklarının altında ezilen her taş, sanki bir zamanın hatırasını söyler gibiydi. Ama o ...
-
Bir milletin çöküşü bazen toplar, tüfekler, bombalarla olmaz. Bazen en derin yıkım, fark edilmeyen bir toplumsal virüsle başlar. Evin içi...
-
Bir ülkenin kaderi, bazen tek bir göstergede, tek bir soruda ya da tek bir tercihte kristalleşir. Bugün Türkiye’de yaşananlar da tam olarak...
-
Bu Ziyaretin Çok Yönlü Okuması, Muhtemel Motivasyonları ve İktidar–Toplum Dengesinde Doğan Soru İşaretleri Son yıllarda uluslararası ziyare...
-
Cumhuriyet tarihinin büyük hamleleri üzerine düşündüğümüzde, çoğu zaman dev projeleri, büyük meydan konuşmalarını, siyasi kırılmaları hatırl...
-
Mazlumları Birbirine Düşürüyor Ortadoğu tarihi boyunca büyük güçlerin oyun kurduğu bir satranç tahtası oldu. Bu satrançta taşlar zaman zama...
-
Kardeşim, durup bir düşünelim. Ahlak dediğimiz şey, insanın kendisiyle, başkalarıyla ve yaratılışla olan ilişkisini düzenleyen temel bir pus...
-
1.Eğitimde Çalınan Gelecek-Umudun Mezuniyeti Çocukların gözleri parlak başlar hayata; bir öğretmenin sesinde adaletin, bir annenin duası...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK
Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Senin rabbin sana senden yakın.....
omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."
kelebek gibi hafif olun dünyada
Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla
çöllerden geçerek varılır havuzun başına!