Bu Blogda Ara

13 Ekim 2025 Pazartesi

Kayseri’nin 1935’te Yakılan Işığı-Elektriğini Kendisi Üreten Fabrikanın Sessiz İnkılabı

Cumhuriyet tarihinin büyük hamleleri üzerine düşündüğümüzde, çoğu zaman dev projeleri, büyük meydan konuşmalarını, siyasi kırılmaları hatırlarız. Oysa bazen bir milletin kaderini değiştiren şey, bozkırda sessizce yükselen bir fabrikanın bacasından çıkan ince dumandır. Çünkü o duman, yalnızca yanmış kömürün işareti değildir; o bir ülkenin kendi kendine yetme azminin, kendi gücünü keşfetme iradesinin de sembolüdür.

1935 Kayseri Sümer Bez Fabrikası işte böyle bir semboldür.

Bir fabrikanın “açılması” değil, bir zihniyetin inşa edilmesidir.
Ve o zihniyet, o yılların Türkiye’sinde bir devrim niteliğindedir:
Elektriği bile olmayan bir şehirde, kendi elektriğini üreten bir fabrika kurmak.

Bir Cumhuriyet Rüyası: “Sanayiyi şehirlerin beklemesine bırakmayacağız”

1930’ların başı…
Ankara’da yeni bir devlet büyük kanatlarını açmaya çalışıyor.
Ekonomik olarak genç, altyapı olarak yetersiz, fakat ideal olarak devasa bir ülke.

Ulaşım zayıf, demiryolları yeni yeni serpiliyor.
Elektrik altyapısı ise yalnızca bazı vilayet merkezlerinde mevcut ve o da pek istikrarlı değil.

Tam da bu dönemde, hükümet bir karar alıyor:
“Sanayiyi, altyapı gelsin diye bekletmeyeceğiz. Gerekirse her fabrikayı kendi enerjisiyle, kendi yaşamıyla, kendi gücüyle kuracağız.”

Türkiye’nin ilk büyük sanayi planı olan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934–1938) işte bu anlayışla hazırlıyor.
Planın en stratejik tesislerinden biri ise Kayseri’ye kurulacak modern bir tekstil üretim merkezi,
Kayseri Sümer Bez Fabrikası.

Neden Kayseri? Neden Kayseri’de elektrik yokken dev fabrika?

Kayseri, Anadolu’nun tam ortasında, ticaret yollarının tarihsel kesişiminde yer alıyor.
Ayrıca pamuk üretim bölgeleriyle bağlantısı kolay; hammadde ulaşımı ekonomik.

Bir başka önemli neden ise çok daha stratejik:
Sanayi yalnızca İstanbul veya İzmir’e sıkışıp kalmasın, Anadolu’nun ortasında da bir üretim omurgası kurulsun.

Kayseri seçiliyor.
Ama bir problem var:
Elektrik yok. Şehirde modern sanayiyi kaldıracak bir enerji altyapısı yok.

Bugün belki tuhaf görünebilir, ama 1930’larda Türkiye’de birçok şehirde elektrik gece belirli saatlerde yanıyor, bazı yerlerde ise tamamen yok.
Kayseri de bu şehirlerden biri.

Peki o zaman ne yapmak lazım?
Cevap dönemin vizyonunda saklı:

“O halde fabrikanın elektriğini de biz üretelim.”

Sovyet-Türk işbirliğinin mühendislik mucizesi

Fabrika, 1934’te Sovyet mühendislerinin projelendirmesiyle planlanıyor.
16,5 ay gibi bugün bile etkileyici sayılacak bir sürede inşaat tamamlanıyor.

Bu işbirliği, Türkiye’nin o dönemki dış politikada ekonomik bağımsızlığını güçlendirmek için kurduğu dengeli ilişkilerin bir meyvesi.
Sovyetler,

  • Sanayi planlaması

  • Mühendislik kadroları

  • Proje çizimleri

  • Makine donanımının büyük kısmı

konusunda teknik destek sağlıyor.

Türk mühendis ve işçileri ise projeyi uyguluyor.
Bu ortaklık, Anadolu’da bir mucize yaratıyor:

Elektriği olmayan bir bölgeye, kendi elektriğini üreten bir sanayi kenti kurmak.

Fabrikanın kalbi: 4.500 kW gücünde dev elektrik santrali

Kayseri Sümer Bez Fabrikası, yalnızca üretim makineleriyle değil, içindeki santral ile de dönemin ilerisinde bir yapıydı.

Santral şu düzen üzerine kuruldu,

  • Her biri 1.500 kW gücünde üç buhar türbini

  • İki türbin sürekli çalışır, üçüncü türbin yedek olarak bekletilirdi

  • Yüksek basınçlı buhar kazanları

  • Yerleşke içinde elektrik dağıtım şebekesi

Toplam kurulu güç: 4.5 MW

Bu rakam 1935 yılı için çok yüksek bir değerdir.
Türkiye’de pek çok şehir o tarihte 4.5 MW elektriğe sahip bile değildir.

Tesis, yalnızca makineleri değil,

  • Lojmanları

  • Atölyeleri

  • Yönetim binalarını

  • Hamamı

  • Sinemayı

  • Kreşi

  • Yolları

  • Pompa istasyonlarını

  • Depoları

aydınlatıyordu.

Yani fabrikanın içinde bir mikro şehir bulunuyordu ve bu şehir tamamen kendi elektriğiyle yaşıyordu.

Sümerbank Kayseri yerleşkesi, o yıllarda Türkiye’de modern anlamda planlı kentleşmenin ve enerji bağımsızlığının en başarılı örneklerinden biriydi.

Bir sosyal yaşam laboratuvarı

Bugün birçok modern kampüste bile bulunmayan düzen, 1935’te Kayseri’de vardı,

  • Modern lojmanlar

  • Spor tesisleri

  • Hamam

  • 700 kişilik sinema

  • Kreş ve ilkokul

  • Yeşil alanlar

  • Mesleki eğitim atölyeleri

  • Sağlık birimleri

Bu yapılaşma, Cumhuriyet’in “yalnızca üretim değil, insan yetiştirme hedefinin somutlaşmış hâliydi.

Kayseri’de binlerce kişi için fabrika yalnızca bir işyeri değil, bir yaşam alanıydı.

Kayseri’nin dönüşümü: Fabrikanın şehirleşmeye etkisi

Fabrika açıldığında Kayseri’nin nüfusu yaklaşık 50–60 bin civarındaydı.
Sümerbank kompleksi, şehre,

  • Ekonomik canlılık

  • Göç

  • Eğitimli işgücü

  • Altyapı gelişimi

  • Kent kültürü

getirdi.

Bugün Kayseri’nin modernleşmesinin kalbinde bu fabrikanın katkısı inkâr edilemez.
O dönem halkının anlattıklarına göre,

“Şehrin ışıkları ilk kez fabrikadan taşarak evlere kadar ulaştı.”

Bu cümle sadece bir mecaz değildir; çünkü o yıllarda şehirde elektrik bulunmadığı için bölgedeki ilk sürekli elektrik kaynağı gerçekten fabrikanın santralidir.

Günümüzde sessiz bir anıt- AGÜ Kampüsü

Zaman geçti, Türkiye büyüdü, sanayi politikaları değişti.
Sümerbank fabrikaları birer birer kapandı veya dönüştürüldü.
Kayseri Bez Fabrikası’nın üretim faaliyeti sona erse de binaları yıkılmadı.

Bugün o tarihi fabrika,

Abdullah Gül Üniversitesi’nin kampüsü olarak yaşamaya devam ediyor.

Binalar restore edildi, korundu ve yeniden işlevlendirildi.
O duvarların arasında çalışan makinelerin sesi artık yok; ama o duvarlar hâlâ bir şey fısıldıyor:

“Bağımsızlık, kendi gücünü üretmekle başlar.”

Kayseri Sümer Bez Fabrikası’nın bize bugünkü mesajı

Türkiye’nin enerjide ve teknolojide bağımsızlık arayışı sürüyor.
Yenilenebilir enerji, yerli sanayi, üretimde özerklik gibi hedefler her gün konuşuluyor.

Ama belki de bu hedeflerin en yalın ifadesi, 1935’te Kayseri bozkırına kurulan o fabrikanın vizyonunda saklı,

  • Elektrik yoksa şikâyet etmeyeceksin.

  • Makine yoksa dışarı bakmayacaksın.

  • Fabrika yoksa “kurulmaz” demeyeceksin.

Gerekirse elektriği de, makineyi de, fabrikanın kendisini de “kendin kuracaksın.”

Sümer Bez Fabrikası’nın en büyük mirası işte bu zihniyettir.
Bugün dahi Türkiye’nin kalkınmasında yol gösterici olabilecek bir zihniyet:

Bağımlı değil, üretici; bekleyen değil, kuran; boşluk arayan değil, çözüm üreten Türkiye.

1935 Kayseri’sinden bugüne gelen o ışık, hâlâ yolumuzu aydınlatıyor.

Kaynakça

  1. Atatürk Ansiklopedisi, “Kayseri Sümerbank Mensucat (Dokuma) Fabrikası” – Elektrik santrali ve türbin bilgileri.

  2. Arkitera Mimarlık Arşivi, “Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası” – Açılış tarihi, inşaat süresi, yerleşke alanı.

  3. Mimarlık Dergisi, “Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası ve Lojmanları” – Sovyet proje desteği ve sosyal alanlar.

  4. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934) – Sümerbank tekstil tesisleri planlaması.

  5. Abdullah Gül Üniversitesi – Tarihi fabrika yapılarının dönüşümü ve koruma notları.

  Erol Kekeç/5.10.2025/Namazgah/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!