Bu Blogda Ara

5 Mart 2025 Çarşamba

Adaletin Terazisi-Din Güç ve Çelişkiler

 


Emevî Dini ve Çelişkiler-Adalet, Ayrımcılık ve Toplumsal Algılar

Tarih boyunca din, insanların yaşamlarını şekillendiren, toplumları bir arada tutan ve ahlaki ilkeleri belirleyen en önemli unsurlardan biri olmuştur. Ancak, dinin özü ve gerçek anlamı, zaman içinde siyasi ve toplumsal güçlerin etkisiyle çeşitli yorumlara tabi tutulmuş, bazen de bir grup insanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde değiştirilmiştir. "Emevî Dini" ifadesi de tam olarak bu çelişkili yapıyı eleştiren bir bakış açısını yansıtır.

Emevîler, İslam tarihindeki en güçlü hanedanlardan biri olarak, dini kendi yönetimlerini sağlamlaştırmak için bir araç haline getirmiştir. Bu süreçte, adalet ve eşitlik gibi temel İslami ilkeler ihmal edilirken, toplum içinde belirli sınıflar ve cinsiyetler arasında ayrımcılık yapıldığı görülmüştür. Günümüzde de benzer uygulamalar, farklı biçimlerde devam etmektedir. Bir tarafta lüks içinde yaşayan, dinî kuralları kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan bireyler varken, diğer tarafta din adına çeşitli kısıtlamalara maruz kalan kitleler bulunmaktadır. Bu yazıda, bu çelişkileri detaylı bir şekilde ele alarak, gerçek adalet ve ahlak anlayışının nasıl olması gerektiğini sorgulayacağız.

Emevî Dini Nedir?

Emevî Dini kavramı, genellikle İslam'ın özünden uzaklaşarak, siyasi bir araç haline getirilmesini ifade etmek için kullanılır. Emevîler, İslam tarihinde saltanat yönetimini başlatan hanedan olarak bilinir ve dini, kendi hâkimiyetlerini pekiştirmek amacıyla kullanmışlardır.

Bu anlayış, zaman içinde çeşitli toplumlarda farklı şekillerde devam etmiştir. Bugün de benzer bir durumla karşılaşmaktayız: belirli kesimler dinî kuralları kendi lehlerine esnetirken, halkın büyük kesimi için katı kısıtlamalar getirilmektedir. Özellikle kadın hakları konusunda bu çelişkiler sıkça gündeme gelmektedir.

Kadınlar Üzerindeki Baskılar ve Çelişkiler

Bir toplumda kadınların hakları, o toplumun adalet ve eşitlik anlayışının en önemli göstergelerinden biridir. Ancak, tarih boyunca pek çok toplumda kadınlar, çeşitli bahanelerle ikinci sınıf vatandaş konumuna itilmiştir. Günümüzde, bazı çevrelerde kadınların araba kullanmasının yasaklanması gibi uygulamalar da bu zihniyetin bir yansımasıdır.

İronik olan nokta ise, bu tür yasakları koyanların aynı zamanda lüks içinde yaşaması, kadınları toplumsal hayattan dışlayan kurallar koyarken kendi ailelerinden kadınların bu kurallara uymamasıdır. Örneğin, zengin ve nüfuz sahibi bir kişinin kızı, milyonlarca lira değerinde bir araçla trafikte dolaşırken, aynı çevrenin kadınların araç kullanmasını dinî bir yasak olarak görmesi büyük bir çelişkidir.

Bu durum, dinin özünü değil, toplumdaki ikiyüzlü uygulamaları yansıtmaktadır. Gerçek İslami anlayışta, kadın ve erkek eşit şekilde sorumluluk sahibidir ve kadınların toplumsal hayata aktif katılımı teşvik edilir.

Toplumdaki Çifte Standartlar

Toplumda, dinin yorumlanışı konusunda çifte standartların sıkça uygulandığını görmekteyiz. Bazı insanlar için din, sadece başkalarına kısıtlama getirmek için bir araç haline gelirken, kendileri bu kısıtlamalardan muaf tutulmaktadır. Bu durumun en açık örneklerinden biri, lüks içinde yaşayan insanların dinî hassasiyetleri sadece seçici bir şekilde kullanmasıdır.

Örneğin, zengin bir kişi faizle büyük yatırımlar yaparken, fakir birinin faizli kredi çekmesini haram olarak nitelendirebilir. Veya lüks tüketim alışkanlıkları dinî kuralların dışına çıkmasına sebep olmazken, sıradan bir vatandaşın kıyafeti veya davranışı şiddetli eleştirilere maruz kalabilir.

Bu çifte standartlar, dinin özüne zarar vermekte ve insanların adalet duygusunu zedelemektedir. Bir toplumda eğer adalet sağlanmazsa, dinin insanlar üzerindeki etkisi de giderek azalır.

Gerçek Adalet ve Eşitlik Anlayışı

Gerçek dinî anlayış, adaletin herkes için eşit uygulanmasını gerektirir. İslam’ın temel ilkelerinden biri olan "adalet", bireysel çıkarlar doğrultusunda eğilip bükülebilecek bir kavram değildir. Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatına baktığımızda, kimseye ayrıcalık tanımadan, herkese eşit davranmaya özen gösterdiğini görmekteyiz.

Bugün dinî söylemleri sıkça kullanan bazı kişilerin, bu temel ilkeleri göz ardı ederek, sadece kendi çıkarlarına uygun şekilde dini yorumlaması, toplumsal huzuru bozan en önemli etkenlerden biridir. İnsanlar, bir toplumu yönetenlerin adil olup olmadığını gözlemleyerek, onların söylediklerine inanıp inanmamaya karar verirler.

Eğer bir yönetici, kendi ailesine farklı, halka farklı kurallar uyguluyorsa, o toplumda adalet ve güven duygusu kaybolur. Din, bir baskı aracı olarak değil, insanların huzur ve mutluluğunu sağlayan bir rehber olarak kullanılmalıdır.

Gerçek Din ve Adalet Anlayışı

Emevî Dini olarak eleştirilen zihniyet, aslında sadece tarihsel bir dönemle sınırlı değildir. Bu anlayış, günümüzde de farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Dinî kuralların sadece belirli kesimler için katı uygulanması, lüks içinde yaşayanların ise kendilerini bu kuralların dışında tutması, büyük bir adaletsizliğe neden olmaktadır.

Gerçek din anlayışı, insanları ayrıştıran değil, birleştiren bir sistemdir. Kadın-erkek ayrımı yapmaksızın herkesin eşit haklara sahip olduğu, adaletin her kesim için eşit uygulandığı bir toplum inşa etmek, dini sadece bir kısıtlama aracı olarak gören zihniyetten kurtulmayı gerektirir.

Unutmamak gerekir ki, İslam’ın temel mesajı adalet, merhamet ve eşitliktir. Dini kullanarak baskı kuranlar, aslında kendi ikiyüzlülüklerini sergilemektedirler. Bugün, din adına hareket ettiğini söyleyen herkesin, öncelikle kendi hayatına bakarak, gerçekten adil olup olmadığını sorgulaması gerekmektedir.

Gerçek dindarlık, insanlara yasak koyarak değil, adaletli ve dürüst bir yaşam sürerek mümkündür. Din, bir grubun veya bireyin menfaatlerine hizmet eden bir sistem değil, tüm insanlığın iyiliğini gözeten kutsal bir öğretidir. Asıl mesele, hangi dini inançları benimsediğimiz değil, bu inançları hayatımıza nasıl yansıttığımızdır.

Bahadır Hataylı/02.03.2025/Sancaktepe/İST

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!