"İHSAN
Anladığım kadarıyla sona doğru gidiyorum,kendimde ihtiyarlık ve zayıflığı daha fazla hissediyorum.Bu durumum beni kafesten çıkmaya zorluyor;buna girişince de kanatlarım kırılıyor,vücudum kan ve yara içinde kalıyor,nefesim kesilerek düşüyorum.Duvarlar daralıp,tavanlar alçalıp pencereler sıkıştırdıkça,kaygan bir çukura düşmüş bir karınca gibi oluyorum.Dertler çok ağırlaşmış,benim harikulade gücüm tahammül edemez olmuş,dert tanelerini toplamak için sabrım kalmamış ve yine iç dünyamın dışında her şey,bir takım hederler,siyahlıklar,kirlilikler,kötülükler,facialar,musibetler,düşüşler,harebeler sel,deprem kıtlık kölelik yabancılık kendinden kopmalık ve vesvese...."
"Her neyse şimdilik yazmak, söylemek, çalışma, sorumluluk araştırma önderlik, fikir ilim irşat ve ıslah benim için söz konusu değildir. Böyle olunca da yaşamak benim için imkânsızdır. Şimdilik benim için sorun”olmaktır”ki, onda öyle bir sıkışmışım ki, nefes almak bile zor oluyor bana. Yaşadığım her gün bana öyle bir dert olmuştur ki, sadece onu gidermek için uğraşıyorum.
Kendimden çok söz ettim, bir o kadar da inledim. En çok da bu iki işten nefret ediyorum. Bütün bu inlemeleri ve söylemeleri belki de, senin nimetleri daha iyi tanıyarak şükrünü ifa edebilmen ve sorumluluğunu daha iyi anlaman için yaptım. Belki de bunu söylemek istedim ki, dertler ve sözlerim çok çoktu ama zaman bunları gidermeye müsaade etmiyor.En azından her canlının hakkı olan bir baba ile oğlun dertleşmesi için dertleşme imkanını bile elimizden aldı.Beraber olduğumuz o kısa günlerde bile ben kendimde değildim.Öyle bir günlerdi ki ben sadece yaşamak için çabalıyordum.O da ancak kendimi unutmakla oluyordu.Yani kendim olmamalıydım.Yoksa,kendimi tanımam imkansız olurdu ve ben ölürdüm."
"herkes gidiyor mühendis oluyor, doktor, hukukçu, fizikçi ve kimyacı olup dönüyor. Eğer bir millet bunlardan yoksunsa para ile alabilir ve getirebilir. Tüm aydınlarımız dışarıya gittiklerinde komünist oluyorlar, sosyalist oluyorlar, liberal, demokrat, materyalist ve nasyonalist oluyorlar, ya da olmuyorlar. Ya mü'min ya da kâfir; Zahit veya fasit olarak kalıyorlar. Dönerken de dolu bir bavul, diplomalı bir işle dönüyorlar. Kendilerine ya da ailelerine bir yemek lisansı getiriyorlar. Ama bunların hiç birisi ne yeni bir iştir ne de bir derde dermandır."
"Son olarak"Meterleng"in bakıcısına hitaben oğluna yazdığı şiiri, ben de ölüm döşeğimde sana tekrarlıyorum.
"O geldiği zaman
bu asa,yük ve çarığı ona ver
ona de ki
kırk yıl önce ben
bu asayı elime aldım
bu çarıkları giydim
bu yükü omzuma aldım ve yola düştüm
kırk yıl yorulmadan susuz ve aşık
yoluma devam ettim
ve sen oğlum
şimdi
asayı eline al
çarıkları giy
yükünü omzuna al
ve bu yolu
benim kaldığım yerden
devam ettir
ve sen de hayatının sonunda....."
NOT:Ali Şeraiti’nin anısına onun Belçika’da iken ABD de okuyan oğluna yazdığı mektubu okurlarımla paylaşmak umuduyla Selamet ve Rahmet onun üzerine olsun
Bu Blogda Ara
1 Şubat 2009 Pazar
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.
Popüler Yayınlar
-
Yaldızlı Sözlerin Arkasındaki Çürüme Tarihin en trajik ironilerinden biri, çöküşe en yakın toplumların en çok “yücelik ”ten bahsetmesidir....
-
“İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne… İşte asıl cinayet bu.” — Maksim Gorki, Ana (1906) Ruhun ölümü, bir toplumun çöküşünün sessiz hab...
-
Platon, asırlar öncesinden bir uyarı bırakmıştı insanlığa: “Demokrasi, ancak erdemli ve eğitimli bir halkın omuzlarında yükselebilir; aksi t...
-
İçinde bulunduğumuz çağ, pek çok unvanla anıldı: teknoloji çağı, bilgi çağı, hız çağı… Ama eğer hakikatin kalemiyle yazılacak olursa, bu ça...
-
EK-5 Kararı: Hukuk ile Diplomasi Arasında EK-5 Listesi: Resmî Karar, Diplomatik Zamanlama ve Türkiye’nin Stratejik İkilemi ABD'den çok ...
-
İnsanlığın Sessiz Dengesine Dair İnsan… Kâinatın en gizemli aynası. Görünürde bir bedenden ibaret gibi dursa da derinlerde bir deniz taşır...
-
Bir İnsanlık EMAR’ı Üzerine Derin Bir Okuma İnsan, anlamın kıyısında doğar ama çoğu kez anlamın merkezine hiç ulaşamaz. Çünkü doğmakla yaş...
-
Merhum Ahmet Kaya, bir şarkısında “ Ne kadar kötü kokarsa o kadar iyi ” diyordu. Ne kadar manidar bir cümle… Bugün ülke olarak geldiğimiz ...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
İnsanlık, varlık sahnesine çıktığı andan itibaren hem kendini hem de kendini aşan bir kudreti anlamlandırma çabasıyla yüzleşmiştir. Bu çaba,...
Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK
Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Senin rabbin sana senden yakın.....
omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."
kelebek gibi hafif olun dünyada
Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla
çöllerden geçerek varılır havuzun başına!