Bir ayet bazen çağları aşar, zamanın ve mekânın üzerine çöker de bir çığlık gibi yankılanır. Kalbiyle duyan, onunla sarsılır; kulağı mühürlü olan ise sadece rüzgâr sesi sanar. Haşr Suresi’nin şu ayeti işte böyledir:
"Andolsun ki (yurtlarından) çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmazlar. Onlarla savaşılırsa, yardım etmezler. Şayet yardım edecek olsalar arkalarına dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da olunmaz." Haşr, 59/12
Bu ayet yalnızca bir tarih notu değil, bugünün dünyasını açıklayan diri bir kelamdır. Gazze, bu ayetin canlı bir şahidi; bizler ise ya şahitliğin hakkını verenleriz ya da sessiz kalarak münafıkların izinden yürüyenler…
Boş Sloganların Ardında Saklanan Yüzler
Bugün sokaklarda, mitinglerde, meclis kürsülerinde ve ekranlarda “Gazze bizim kırmızı çizgimizdir!” diyenleri duyuyoruz. Lakin ağızdan dökülen cümlelerin, kalpten çıkmadığını; eylemle tamamlanmadığını da görüyoruz. Ne zaman ki düşman füzeleri Gazzeli bebeklerin bedenlerini parçalıyor, işte o zaman bu "kırmızı çizgi" denilen şeyin aslında sadece mürekkep olduğunu anlıyoruz. Ne bir adım atılıyor ne bir kararlılık gösteriliyor. O çizgi geçilmiş, ezilmiş, üzerine bombalar yağmış… ama kimse hareket etmiyor. Çünkü ayet buyuruyor: “Yardım edecek olsalar bile, döner kaçarlar.”
Bu ne büyük bir ifşaattır! Allah, onların davranış kodlarını ifşa etmiş:
-
Sadece konuşurlar.
-
Eyleme gelince susarlar.
-
Destek verecek gibi yaparlar ama kendileri bile inanmazlar.
"Biz Sizinleyiz" Diyenlerin Sahtekârlığı
Aynı Haşr suresinin devamında Rabbimiz der ki:
"Siz onların kalplerinde Allah'tan çok kendinizden korku bulursunuz. Bu, onların anlayışsız bir topluluk olmalarındandır." Haşr, 59/13
Bugün sözde liderlerin, sözde alimlerin, sözde cemaatlerin Gazze için hiçbir fiili eylem ortaya koyamamasının sebebi budur: Allah korkusu yoktur. Çünkü Allah’tan korkan, mazlumun yanında saf tutar. Oysa onlar, mazlumların yanında görünür gibi yaparken aslında zalimlerin gönlünü hoş tutmaya çalışır. Her iki tarafa da yaranmaya çalışırken aslında sadece şeytanın safında yer alırlar.
Bu davranış, siyasi ikiyüzlülüğün değil; itikadi bir çürümüşlüğün göstergesidir. Allah’ın yardımına değil, Amerika’nın gazabına odaklanmış bir korku vardır içlerinde. Oysa Kur’an haykırır:
“Onlar, Allah’a değil, insanlara yaranmaya çalışırlar.” Nisa, 4/139
Gerçekten Müslüman mıyız?
Bu noktada asıl sorgulanması gereken biziz. Gerçekten Müslüman mıyız? Yoksa yalnızca Müslüman doğmuş olmakla mı yetiniyoruz?
Çünkü Kur’an diyor:
"Müminler ancak kardeştir." Hucurat, 49/10
Ve başka bir ayette şöyle buyruluyor:
“Eğer siz birbirinize yardım etmezseniz, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur.”Enfal, 8/73
Fitne mi dediniz?
İşte Gazze’de çığlık çığlığa yükselen fitne, işte yeryüzünde dolaşan zulüm, işte Filistinli çocukların mezar taşına dönüşen ay yıldızlı suskunluk… Biz yardım etmediğimiz için bu oldu.
İhanetin Şekli Değişti
Bunlara Kur’an şöyle sesleniyor:
“Allah, münafıkları ve münafık kadınları cehenneme toplayacaktır.” Tevbe, 9/68
Halkları Uyutmak İçin Kurulmuş Cümleler
Bu cümleler, halkı oyalamak için kurulmuş narkotik cümlelerdir. Halkı vicdanen rahatlatmak ama asla harekete geçirmemek için kullanılır. Bu cümleler, Siyonist düzenle olan iş birliklerinin üstünü örtmek için söylenir.
Çözüm Nerede?
Eğer biz bugün hiçbir şey yapamıyorsak:
-
Her gün Gazzeli bir yetimin duasını alacak bir sadaka verelim,
-
Her ortamda bu zulmü anlatmaya devam edelim,
-
Gerçek yardımların yapılması için kamuoyu oluşturalım,
-
En önemlisi, kendi hayatımızda münafıklık emaresi taşıyan tüm tavırlardan arınalım.
Çünkü Rabbimiz, “Ben Müslümanım” diyen herkesten şunu soracaktır:
“Mazluma yardım etmeye neden koşmadın? Elinle yapamadın, dilinle neden kınamadın? Onu da yapamadın, kalbin neden rahatsız olmadı?”
Ayetler Bizimle Konuşuyor, Yüzümüzü Onlara Döndük mü?
"Onlara yardım edecek olsalar, arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da olunmaz."
Unutma: Hiçbir şey yapmamak da taraf olmaktır.