NORMALLEŞEN ÜLKEDE PARANOYAYA SON!
24 NİSAN 2014 YILI,ülkemiz açısıdan çok önemli olduğu gibi,tüm dünyanın bir anda gündemini belirlemek açısından da önemli bir gün oldu.Bu günün önemi,sayın Başbakanın 23 Nisan akşamı 1915 deki ölümlerle ilgili yapmış olduğu açıklamaydı.
Ülke içinde yapılan yorumlara baktığımız zaman,çok sıradan ve kafa kemiklerini saymanın ötesine geçmeyen basit argumanlarla,yeniden başbakanı hain ilan etme yoluna giden zavllıların açıklamalarıyla yankılandığını görmekteyiz.Bunların dışında Başbakanın yaptığı açıklamaları destekleyen insanlarda az değil,ancak gündemi belirleme açısından baktığımızda bu çok önemli ve tarihi değeri olan konuşmanın sindirilmeye çalışıldığını ve mesajın açıkça boğulmak istendiğini görmekteyiz...
Ben şahsen 7 kuşak geriye gidildiğinde Türk ırkına mensup bir insan olarak,başbakanımızı bu açıklamasından dolayı ayakta alkışlıyorum ve kutluyorum.Her zaman söylediğim bir ifade var, ben Başbakanı doğru yolda olup yanlış yapma ihtimali de olan bir insan olduğu için seviyorum.Ancak bazı davranışların sahipleri var ki,yaptıkları eylemlerden bir kısmı doğru olabiliyor,ancak gittikleri yol ve iç dünyaları çok karanlık olduğu için sevmiyorum.İşte Sayın Başbakanımızın farkı da burada yatmaktadır.Başbakanımız,hakikaten adam gibi adam,hiç kimsenin cesaret edip gündeme getirmekten korktuğu kan davalarını bir çırpıda alenen deklarasyon yayınlar gibi gündeme oturtması,onun ne kadar tutarlı ve kendisiyle barışık hareket ettiğini göstermektedir.
Bu mesele 1915 yılından bu yana gündem oluşturmasına rağmen aklı evvel kimse bu konuyu konuşmaya cesaret edemedi,1988 yılında İmam hatip 12. sınıfta bu meseleleri gündeme getirip tartıştığımız zaman,inkılap Tarihi Hocamızın bana, Erol bunları konuşmayı bırak gündeme getirmek bile suçtur,sakın bu meseleleri başka yerde konuşma diyerek, beni iyi niyetle korumaya çalıştığı günleri bu gün gibi hatırlıyorum.Her ne kadar bireysel çıkışlar olsa da, resmi olarak devleti temsilen bir Başbakanın bunları konuşması çok fazla dikkate alınması gereken bir konudur.Demek ki, bizlerin konuşmasının yasak olduğu dönemlerin sona erdiğini ve devletin bu konuları gündeme getirecek kadar normalleştiğini görmek mümkündür.
Herkesin kan davalarının bir toplumda ne kadar kötü bir gelenek olduğunu,bunların eğitimsizlikten kaynaklandığı söylediğini görmekteyiz.Ancak bu kan davaları farklı ırklar arasında olunca hemen devreye,milli refleksler girerek,savunduğunuz anlayışı bir anda yok edebiliyorsunuz.Sayın Başbakanımız,bir cesaret örnekliği sergiledi ve dedi ki,geçmişte yaşanmış ortak acılarımızdan dolayı ben bir vicdan sahibi ve TC başbakanı olarak,Ermeni halkının geçmişte ölen insanlarının torunlarına başsağlığı diliyorum.Bu acıları ortak yaşadık bunun şu an haklı ya da haksızını arama yerine,bunları ortadan kaldıralım ve bulunduğumuz bölgede barış içinde yaşayalım,derken ne kadar doğru bir eylem yaptığını göremeyenlere yazıklar olsun diyorum...
Daima kin ve hınç dolu yaşamak,bir toplumu gerer.Başbakanımız,yıllardır gergin yaşayan ve Milli reflekslerle her an yanlış yapmaya meyilli bir topluma doğru kanallar açtığı için bomardıman ediliyor,kelimeler tükeniyor bunları tanımlamak için...Atatürkçüyüm diye ortalıkta gezersiniz,Atatürk'ün"yurtta sulh,cihanda sulh"anlayışını,başbakana karşı çıkmak için hiç gündeminize bile almazsınız.Siz Atatürkçü bilmem neci hiçbir şeyci bile olamazsınız.İnsani değerleri dikkate almayan ve daima gerilimlerden beslenen anlayışlar,hiçbir şeyi temsil edemezler.
Geçmişi değerlendirmek lazım ancak geçmişi yeniden yaşamak lazım değil.Onlar bir toplumsal olaydı,olaylar tekrar etmez,ancak biz bu olayları canlı tutmak için yeniden kan davaları gütmek istemiyoruz.Bu korkaklık değildir.Bir lider kendisine ve elindeki bulgulara güvendiği zaman,sorunların çözümünden korkmaz ve düğümlenmiş,çözümsüz sorunların çözümü için korkusuzca hareket eder.İşte Başbakanımız bunu yapmaktadır.Bu anlayış devletin kucaklayıcılık algısını yeniden tesis etmektir.Algı bozukluğu yaşayan ve çevresel düşman paranoyasından bir türlü kurtulamayan devletin,yavaş yavaş seçici davrandığını ve paranoyak eylemlerden kurtulduğunu görmekteyiz.Yani rehabilite edilen hastanın normal yaşam sürecine doğru hareketlendiğini görmekteyiz.Bu süreci yöneten başbakanı da yürekten tebrik ediyoruz.
Bizim tarafımızdan devletin en üst makamlarının bunu sesli dillendirmesi,bizim üzerimizde olan kara bulutların şu an başka ülke üzerine kaydığını görmek için,meteorog olamanız gerekmiyor.Akıl tutulması yaşamayan herkes mantıklı düşünmek için akıl ilkelerine müracaat ettiğinde bu ilkelerin size doğru düşünme yolunu göstereceğinden eminim.Ancak siz empirik geçmişinizle akıl ilkelerine yöneldiğinizde şunu biliniz ki,o akıl ilkeleri sizi doğru sonuca götürmez.Çünkü,akıl geleneksel bulguları tartarak yeniden bir yargı oluşturmaya kalkarsa,hiçbir zaman duygulardan bağımsız düşünemeyeceği için,asla doğru sonuca sizi götürmeyecektir.İşte sayın Başbakanımız toplum olarak bizleri,doğru sonuca götürmek için akıl terazisinde olayları değerlendirekek,yol almamız için ortaya bir yargı koydu.İnşallah bu yargı toplumsal pataloji laboratuarlarında imha edilmez.
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
25.04.2014/İST
Bu Blogda Ara
26 Nisan 2014 Cumartesi
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.
Popüler Yayınlar
-
Yaldızlı Sözlerin Arkasındaki Çürüme Tarihin en trajik ironilerinden biri, çöküşe en yakın toplumların en çok “yücelik ”ten bahsetmesidir....
-
“İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne… İşte asıl cinayet bu.” — Maksim Gorki, Ana (1906) Ruhun ölümü, bir toplumun çöküşünün sessiz hab...
-
Platon, asırlar öncesinden bir uyarı bırakmıştı insanlığa: “Demokrasi, ancak erdemli ve eğitimli bir halkın omuzlarında yükselebilir; aksi t...
-
İçinde bulunduğumuz çağ, pek çok unvanla anıldı: teknoloji çağı, bilgi çağı, hız çağı… Ama eğer hakikatin kalemiyle yazılacak olursa, bu ça...
-
EK-5 Kararı: Hukuk ile Diplomasi Arasında EK-5 Listesi: Resmî Karar, Diplomatik Zamanlama ve Türkiye’nin Stratejik İkilemi ABD'den çok ...
-
İnsanlığın Sessiz Dengesine Dair İnsan… Kâinatın en gizemli aynası. Görünürde bir bedenden ibaret gibi dursa da derinlerde bir deniz taşır...
-
Bir İnsanlık EMAR’ı Üzerine Derin Bir Okuma İnsan, anlamın kıyısında doğar ama çoğu kez anlamın merkezine hiç ulaşamaz. Çünkü doğmakla yaş...
-
Merhum Ahmet Kaya, bir şarkısında “ Ne kadar kötü kokarsa o kadar iyi ” diyordu. Ne kadar manidar bir cümle… Bugün ülke olarak geldiğimiz ...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
İnsanlık, varlık sahnesine çıktığı andan itibaren hem kendini hem de kendini aşan bir kudreti anlamlandırma çabasıyla yüzleşmiştir. Bu çaba,...
Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK
Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Senin rabbin sana senden yakın.....
omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."
kelebek gibi hafif olun dünyada
Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla
çöllerden geçerek varılır havuzun başına!