Bu Blogda Ara

6 Haziran 2025 Cuma

Toplumun Mevcut Durumu ve Yol Haritası


Sebe Suresi 34–46. Ayetleri Işığında Bir Muhasebe ve Uyanış Çağrısı

Sebe Suresi'nin 34–46. ayetleri, tarihin her döneminde insanlık için geçerli olan büyük bir hakikati dile getirir: Gaflet içindeki toplumlar, kendilerine gönderilen ilahi mesajları çoğu zaman küçümsemiş, reddetmiş ve bu reddedişin bedelini hem dünyada hem de ahirette ödemiştir. Zenginliğe, güce ve sayıca çokluğa güvenip ilahi uyarıları hafife alan kavimler, aynı hatayı tekrar tekrar işlemiştir. Bu ayetler yalnızca geçmişe dair ibretler değil, aynı zamanda bugüne ışık tutan ve geleceğimizi şekillendirmemiz için bize yol gösteren uyarılardır.

İnsanlık olarak geldiğimiz nokta, maalesef bu ayetlerde tarif edilen gaflet ve kibir halinden farklı değildir. Mazlumların feryadına kulak tıkanmakta, zenginliğe ve dünyalıklara olan düşkünlük her geçen gün artmakta, hakikat göz göre göre reddedilmektedir. Özellikle yaşadığımız coğrafyada, İslam beldelerinde, zenginliğin sarhoş ettiği yöneticiler ve gaflet içinde olan halklar, ilahi mesajın ciddiyetinden bihaber yaşamakta, dünya hayatını ebedi sanmaktadır.

Bu ayetler ışığında hem insanlık için hem de özelde yaşadığımız toplum için bir muhasebe yapmak ve bir yol haritası sunmak, artık ertelenemez bir sorumluluktur.

1. Gafletin Kökü-Zenginliğe ve Sayıca Çokluğa Güvenmek

Sebe Suresi 34–35. ayetlerde şımarık zenginlerin inkâra meyilli olduğu anlatılır. Mallarına ve evlatlarına güvenerek, Allah’tan gelen uyarıları umursamayan bu insanlar, “Bize azap edilmeyecek” diyerek kibirlenmişlerdir. Bugün de aynı kibri görüyoruz. Şehirlerde devasa binalar dikenler, şirketlerinde milyarlar yönetenler, halkın sırtından geçinen yöneticiler kendilerini dokunulmaz zannediyor. Zenginliklerini adalet için değil, tahakküm için kullanıyorlar.

Ama Allah şöyle diyor: “Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir!” (Sebe/ 37)

Yani kimsenin malı mülkü, Allah katında ayrıcalık sebebi değildir. Aksine bu nimetler, kulluğun, sorumluluğun ve hesaba çekilmenin vesilesidir. Bugün toplumda yaygın olan “parası olan haklıdır” anlayışı, bu ayetlerin ruhuna tamamen zıttır.

2. Mazlumlara Duyarsızlık-Sessizliğin Günahı

“Zulmedenlere ‘Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın’ denilecektir.” (Sebe /42)

Zulüm yalnızca fiilen yapılan bir eylem değildir; ona sessiz kalmak da bir zulümdür. Bugün Gazze'de, Yemen'de, Doğu Türkistan’da, Afrika'da binlerce çocuk açlıktan, bombalardan, ihmalden ölüyor. Bizler ise ekran başında içimizi ferahlatan dizilerle, lüks kahvelerle ve bireysel dertlerimizle meşgulüz. “Ben karışamam” diyenler, zulme ortak olduğunu fark etmiyor.

Oysa Kur’an bize der ki, mazluma el uzatmayan, zalimi engellemeyen topluluklar da azaba uğratılmıştır. Bu yüzden toplum olarak, yalnızca dua etmekle değil, bilinçli ve kararlı bir şekilde harekete geçerek mazlumların yanında olmalıyız.

3. Hakikati Reddetmek-“Bu Apaçık Bir Büyüdür” Diyenler

Sebe Suresi 43. ayette anlatılan inkârcılar, peygamberin getirdiği vahyi alaya alırlar ve “Bu bir büyü” derler. Bu tutum da günümüzde farklı şekillerde kendini gösteriyor. Kur’an mesajını hayatına taşımaya çalışan insanlar “gerici”, “çağ dışı” diye aşağılanıyor. Ahlak savunucuları, toplumu ifsat eden eğlence sektörünün dilinde “huzur kaçıranlar” ilan ediliyor.

Hakikat, her devirde önce yadırganmış, sonra alay edilmiş, en sonunda kabul edilmiştir. Ama bu kabul, çoğu zaman çok geç gerçekleşmiştir. Biz geç kalanlardan olmak istemiyorsak, bu hakikate bugünden sarılmalı, onun etrafında birleşmeli, onu hayatın merkezine yerleştirmeliyiz.

4. Yol Haritası-Karanlıktan Aydınlığa Çıkış 

A. Tevhide Dönüş

Allah’ın yardımını, adaletini ve bereketini hayatımıza çekmenin ilk şartı, O’nu birleyerek yaşamaktır. Dualarımızda Allah’tan isterken, günlük yaşamda başka otoritelere kul olmamalıyız.

B. Bireysel Sorumluluk Bilinci

“Aklınızı başınıza alın, bir kişi bile kalkıp düşünsün.” (Sebe/ 46)

Bu çağrı, toplu gafletten uyanmak için bireysel farkındalıkla başlamak gerektiğini gösterir. Herkes, “Benim görevim nedir?” diye düşünmeli. Anne-baba çocuğuna, öğretmen öğrencisine, iş insanı çalışanına karşı sorumludur.

C. Zenginliği Paylaşmak ve Sınırlamak

Sebe 39. ayette şöyle buyrulur: “Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine daha iyisini verir.”

Zenginlik paylaşılmak içindir. Toplumda sadaka, zekât, infak bilinci yeniden canlandırılmalı. İsraf kültürü terk edilmeli, sade yaşam özendirilmelidir.

D. Hakikati Savunanlara Sahip Çıkmak

Bugünün “peygamber varisleri”, hakkı savunan dürüst aydınlar, mazlumlardan yana olan kanaat önderleri, yolsuzlukla mücadele eden gazetecilerdir. Onlara sahip çıkmak, adalet mücadelesine omuz vermek demektir.

E. Eğitimde Ahlak ve Kur’an Temelli Dönüşüm

Toplumun temel taşı olan eğitim sistemi yeniden şekillendirilmelidir. Müfredatlara sadece bilgi değil, değer ve ahlak da eklenmeli. Kur’an öğretileri çocuk yaşta anlatılmalı; düşünmeye, sorgulamaya ve anlamaya teşvik edilmelidir.

F. Adaletin Tesisi ve Hesap Verebilir Yönetim

Adaletin olmadığı yerde din de, huzur da, bereket de olmaz. Kamu yöneticileri hesap verir olmalı. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi illetlerle mücadele edilmelidir. Bu mücadeleye halk destek vermezse, çürüme kaçınılmaz olur.

G. Medya ve Kültürel Temizlik

Bugünün “şeytanî cinleri” ekranlardadır. İnsanların aklını çelen, ahlakını bozan, kalbini karartan yayınlar yaygın. Bu yayınların etkisi, Sebe 41. ayetteki “Onlar cinlere tapıyorlardı” cümlesini adeta hatırlatıyor. Medya ahlaklı ve denetlenebilir olmalı.

5. Geçmişten Ders-Uyarılar Gelmişti, Ama Dinlemediler

Sebe 44–45. ayetler der ki: “Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik... Öncekiler de yalanlamıştı.”

Bu, şunu gösteriyor: Kimse, “Bilmiyordum” diyemez. Çünkü Allah, her topluma ya doğrudan kitap, ya da onu anlayan, anlatan kişileri göndermiştir. Bugün ise Kur’an elimizde, ama okumuyoruz. Bilenler konuşuyor ama dinlemiyoruz. Bu yüzden bahane yok. Bu yüzden kurtuluş ancak tevbe ve dönüşle olur.

Gerçeğe Dönüş ve Yeni Bir Başlangıç

Sebe Suresi 46. ayet, tüm bu yolculuğun özetini sunar: “Ben size yalnızca bir şeyi tavsiye ediyorum: Allah için birer ikişer ya da tek başınıza kalkıp düşünmeniz.”

Birey olarak, toplum olarak yapmamız gereken budur: Düşünmek. Sorgulamak. Uyanmak. Sonra harekete geçmek. Kalplerdeki putları yıkmadan, sistemdeki zulmü kaldıramayız. Evdeki israfı bitirmeden, dünyadaki açlığı dindiremeyiz. Yalanı terk etmeden, hakikati savunamayız.

Bu yüzden artık silkelenip kendimize gelme zamanı. Gafleti bırakıp tevhide, zulmü terk edip adalete, gösterişi bırakıp ihlâsa dönme zamanı. Çünkü Allah, “azaptan önce uyarıyorum” diyor. Bu bir tehdit değil, rahmettir. Uyarıya kulak verelim ki, azaba muhatap olmayalım.

Unutma, Hakikat seni çağırıyor. Duyuyor musun?

Erol Kekeç/07.01.2025/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!