Kardeşim, sana çok açık konuşacağım.
İçinde yaşadığımız çağ, teknolojiyle övünüyor ama kalpleri taş gibi olmuş. Herkesin elinde akıllı telefon var ama akıl yok, vicdan yok. Herkesin gözü dünyada ama kimsenin gönlü gökyüzüne dönük değil. İşte Allah’ın bize gösterdiği bu ayetler, bugün yaşadığımız manzarayı birebir anlatıyor. Düşünsene, inkâr edenler diyor ki:
"Biz bu Kur’an’a da, ondan öncekilere de inanmayız."
Yani ne diyorlar biliyor musun? "Biz hakikati kabul etmeyeceğiz. Bize ne doğruyu anlatırsan anlat, biz bildiğimiz yoldan şaşmayacağız."
Ve sonra, kıyamet günü geldiğinde, yani o büyük hesap anında, Allah onları durduracak. Zalimleri bir arada göreceğiz. Kimse kimseden kaçamayacak. Herkes göz göze gelecek. Konuşmalar başlayacak. Birbirlerini suçlamaya başlayacaklar.
Zayıf olanlar, yani toplumda susturulanlar, bastırılanlar, mazlumlar diye görülenler, o kibirli olanlara şöyle diyecek:
"Siz olmasaydınız biz iman ederdik!"
Bugün bu sözü kaç kişi söylüyor, biliyor musun?
Yani insanlar imanı değil, saygınlığı seçiyor. Hakkı değil, çıkarı tercih ediyor.
Suçlu Kim? Hepimiz mi? Hayır!
Peki sonra ne oluyor?
Kibirli olanlar, o dünyada güçlü gibi görünenler diyor ki:
"Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır! Suçlu sizsiniz!"
Evet, hakikaten hidayet geldi. Bugün Kur’an elimizde. Peygamber’in (s.a.v.) örnekliği ortada. Herkes doğruyu biliyor ama kimse yaşamak istemiyor. Herkes konuşuyor ama kimse yürümüyor. Herkes üzülüyor ama kimse direnmiyor.
Kibirli olanlar kendilerini temize çıkarıyor. Tıpkı bugünün medya patronları gibi, zengin lobiler gibi, koltuk sevdalısı yöneticiler gibi. Onlar “Biz sizi zorlamadık, siz zaten suçluydunuz” diyorlar. Bugün de sistem böyle işlemiyor mu?
-
Gençlerin maneviyatla buluşmasına engel olan diziler, sosyal medya akımları, laçka eğitim sistemleri…
-
Mazlumların sesini kısmak için kullanılan etiketler: "terörist", "radikal", "aşırı"…
-
İnsanları sindiren ekonomi, açlık korkusu, sosyal baskı…
Yani hidayet ortada ama onu yaşamaya çalışanlar ya alaya alınıyor ya da susturuluyor.
Gündüz Tuzakları, Gece Tuzakları
Zayıf olanlar tekrar cevap veriyor. Bu çok önemli bir cümle:
"Hayır, bizi saptıran sizin gece gündüz kurduğunuz tuzaklardı. Siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na ortak koşmamızı emrediyordunuz."
Gece ve gündüz tuzaklar… Yani sistematik bir kuşatma.
Bugün sabah uyanıyoruz, gözümüzü açar açmaz bir dizi başlıyor, haberler, reklamlar, sosyal medya... Her yerde ne var? Dünya! Para, şöhret, eğlence, cinsellik, gösteriş… Her şey ama her şey Allah’ı unutturmaya programlanmış.
Gece ne var? Diziler, filmler, ahlaksız içerikler, korku pompalanan haberler, gerçek dışı gündemler…
Bu tesadüf değil kardeşim. Bu planlı. Ve bu tuzakları kuranlar da büyüklük taslayanlar. Hani o televizyon kanallarının sahipleri, o platformların yöneticileri, siyasetçileri, reklam verenleri… Bunlar bizi ilmek ilmek uzaklaştırıyorlar hidayetten. Ve maalesef biz de gönüllü köle oluyoruz.
Zaman Dolunca Pişmanlık Ne Fayda
Ve nihayet hesap vakti geldiğinde insanlar diyor ki:
"Azabı görünce içten içe pişman olurlar..."
İşte bu en acısı. Çünkü o pişmanlık artık işe yaramıyor. Gözyaşları dökülüyor ama cehennem kapısını kapatmıyor. Ahlar vahlar yükseliyor ama boyundaki zincirler çözülmüyor.
Allah, “İnkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçireceğiz” diyor. Bu halkalar ne biliyor musun?
-
Bir ömür dünya için yaşamanın utancı.
-
Mazluma sessiz kalmanın azabı.
-
Gerçeği bildiği halde sustuğu için duyduğu iç yanması.
Bugünün Gerçeği - Filistin, Yemen, Doğu Türkistan
Kardeşim, bugün bu ayetler gözümüzün önünde canlı canlı yaşanıyor.
-
Filistin bombalanıyor. Kadınlar, çocuklar paramparça ediliyor. Biz neredeyiz?
-
Yemen açlıktan ölüyor. Biz hangi kafede oturuyoruz?
-
Doğu Türkistan susturuluyor. Biz hangi diziyi izliyoruz?
Bu kadar büyük zulüm karşısında kaç kişi gerçekten hesap veriyor? Hepimiz birer "zayıf görülen" değil miyiz? Ve bizi saptıranların "gece gündüz kurduğu tuzaklara" teslim olmadık mı?
Bugün hâlâ "İsrail’le ticaret yapmaya devam eden" ülkeler var. Hâlâ ABD üslerinin kapatılmadığı İslam ülkeleri var. Hâlâ "Bizim gücümüz yetmez" diyen siyasetçiler var.
Sence Allah bu sessizliği görmüyor mu?
Artık Bahane Yok – Herkes Kendi Yolculuğunun Yolcusudur
Bak kardeşim,
Sebe Suresi 25. ayette Rabbimiz çok net konuşuyor:
“De ki: Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.”
Bu, kimsenin kimseye bahane sunamayacağı bir gerçeği gösteriyor. Ne anlama geliyor bu?
Senin annen dindar olmayabilir. Baban seni camiye götürmemiş olabilir. Arkadaş çevren kötü olabilir. Medya seni oyalıyor olabilir. Ama senin önünde bir Kur’an varsa, bir kalbin atıyorsa, bir vicdanın hâlâ hayattaysa… Senin artık bahane hakkın yok.
Hiç kimse başkasının günahından mesul değil. Herkes kendi yolunun yolcusu.
Modern Zalimler ve Sessiz Mazlumlar
Bugünün zalimleri kim, biliyor musun?
Bugünün zalimleri;
-
Mazlumun çığlığına kulak tıkayanlar,
-
Hakkı bildiği hâlde susturulanlar,
-
Konforu için gerçekleri görmezden gelenler.
Yol Haritası – Adım Adım Kurtuluş Planı
Peki ne yapmalıyız? İşte burası çok önemli.
1.Tevbe ile Yeniden Başla
Bunların farkına var. İtiraf et. Allah’tan utan. Ve sonra tevbe et. Gerçek bir tevbe. Gözünden yaş değil, yüreğinden pişmanlık dökülsün.
Çünkü pişmanlık, en büyük devrimdir.
2.Hakikati Oku ve Anla
3.Korkma – Yalnız Değilsin
4.Mazlumu Koru, Hakkı Savun
Kendine şunu sor:
“Ben bu zulüm çağında ne yaptım?”
Cevabın “hiçbir şey” olmasın.
5. Aileni ve Çevreni Uyandır
-
Eşine anlat,
-
Çocuklarına öğret,
-
Arkadaşına örnek ol,
-
Akrabana dua et.
Bu çağda en büyük cihat, hakikati yaşamak ve yaymaktır.
Kendi Coğrafyamızda Ne Yapmalıyız?
Çünkü toplum ikiye bölünmüş:
-
Bir grup sadece dünyayı düşünüyor.
-
Diğeri sadece ahireti konuşuyor ama dünyaya hiç dokunmuyor.
Halbuki Müslüman, iki alemi birden düşünen insandır.
Yani:
-
Hakkı savunacaksın ama adalet için sistem inşa edeceksin.
-
Mazluma ağlayacaksın ama o mazlumun hakkını arayacak dava açacaksın.
-
Dua edeceksin ama fiili olarak direneceksin.
Örnek Yol Haritası:
-
İsrail ile ticaret yapanları deşifre et.
-
Sadece sosyal medyada değil, reel hayatta da anlat.
-
-
STK’larla dayanışma kur.
-
Yardım, bilinçlendirme, hukuki destek, medya baskısı oluştur.
-
-
Gençleri bilinçlendir.
-
Mahalle sohbetleri, kitap kulüpleri, seminerler düzenle.
-
-
Medya üret.
-
Kendi kanalını kur, kısa videolar hazırla, şiir yaz, afiş tasarla.(Böylece düşmanın yalanlarına karşı doğruyu yay.)
-
-
Tüketimi sorgula.
-
Düşmana para kazandırma. Bilinçli alışveriş yap.
Erol Kekeç/05.05.2025/Saancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder