“Dünyanın taşıdığı en ağır yük nedir?” diye sorarlar. Diogenes, cevaplar: “Cahil bir insan.”
Cahillik, yalnızca bilgi eksikliği değildir; irade felci, vicdan çürümesi ve aklın rehberliğini terk etmektir. Diogenes’in bu cevabı, aslında bir coğrafyaya ya da döneme değil, tüm insanlığa aittir. Çünkü cahil insan yalnızca cehaletiyle yaşamaz; çevresine cehaletiyle bulaşır. Ve o bulaşma, bazen bir halkı yoksullaştırır, bazen bir ülkeyi karanlığa gömer, bazen de bir çocuğun geleceğini ellerinden alır.
I. Taşınan Değil, Taşıtan Yük
Bir adam düşünün; hiçbir şey bilmez ama her şey hakkında konuşur. Televizyonda ahkâm keser, sosyal medyada yön verir, mahallede kanaat önderidir. Sorgulamaz, araştırmaz, ama hüküm verir. Hakkı da haksızı da kendi çıkarına göre biçimlendirir.
Bu insan yalnızca cehaletiyle yaşamaz; toplumu da kendisiyle birlikte aşağı çeker. Siyasette, cahil seçmen oy verirken sadece kendi hayatını değil, milyonların kaderini de belirler. Eğitimde, cahil bir veli öğretmene baskı yapar; bilgi değil, not ister. Sağlıkta, cahil bir hasta hekimin sözünü değil, komşunun tavsiyesini dinler. Ve bu örnekler çoğaldıkça, toplumsal omurgamız eğrilir.
II. Tarihi Cahil Taşır, Bilge Sürüklenir
Tarih boyunca bilgeler geri plana itilmiş, cahiller yüceltilmiştir. Mevlana’nın “Nice cahiller gördüm, ünvanı profesör” sözü, bugünün akademi dünyasında dahi yankılanır. İbni Sina’yı tıp cahilleri zehirlemiş, Galileo'yu cehaletin kilisesi susturmuş, Sokrates’i de cehalet yargılamıştır.
Bugün de aynı değil mi?
Bir ülkenin en liyakatli doktoru göç yollarına düşerken, torpilli cahiller yönetim koltuklarını işgal ediyor. Bilge insanlar sustukça, cahil konuşkanlık ödül alıyor. Çünkü bilginin dili ağırdır; cehaletin dili ise popüler.
III. Modern Cehalet Okumuş Cahil
Bugünün en tehlikeli figürü, okumuş cahildir. Diploması vardır, ama ahlakı yoktur. Bilgiyi araç olarak kullanır, değer olarak değil. Bir profesör, bilimi baskıya hizmet ettirmekten çekinmez. Bir gazeteci, kalemini yalanla beslemekten hicap duymaz. Bir bürokrat, kuralları eğip bükerek sadece kendi çevresini besler.
Okumuş cahil, sadece bilgisiz değildir; bilgiyi kötüye kullanan kurnazdır. Onun cehaleti, karanlıkla bilinçli bir iş birliğidir. Ve bu cehalet, sıradan halkın cehaletinden daha yıkıcıdır. Çünkü halkın cehaleti kurtulabilir; okumuş cahilin cehaleti organize ve sinsidir.
IV. Bir Şehir Düşünün, Cahil Yönetiyor
Bir şehir hayal edin… Belediye başkanı cahil. Kültür müdürü kitap kapağı açmamış. Müdürlükler akrabalara zimmetlenmiş. İhaleler, bilgiye değil sadakate göre dağıtılıyor. Park yerine AVM, okul yerine plaza, kitap fuarı yerine tarikat standı kuruluyor.
Sonra halk şikâyet ediyor:
-
“Yollar bozuk!”
-
“Su akmıyor!”
-
“Çocuklarımız madde bağımlısı oldu!”
Ama o halk, sandıkta yine cahile oy veriyor. Çünkü onu "bizdendir" diye görüyor. Çünkü bilgeliği "elitist", cehaleti "samimi" sanıyor.
İşte cehalet yalnızca bir bireyin değil, bir toplumun kaderini belirler. Ve bu kader, taşınacak değil, değiştirilmesi gereken bir yüktür.
V. Vicdansız Cahil En Ağır Yük
Cahilliğin en tehlikeli hali, vicdansız olanıdır. Ne zaman bir kadın şiddete uğrasa, “Hak etmiştir” diyen… Ne zaman bir çocuk yoksulluktan ölse, “Takdiri ilahidir” diyerek sıyrılan… Ne zaman bir gazeteci tutuklansa, “Devlete karşı gelmiş” diyen cahiller…
Onlar sadece bilmiyor değil; bilmek de istemiyor. Ve her toplumu çökerten işte bu "kutsanmış cehalettir.
VI. Bir Öğrenci, Bir Sandık, Bir Adam
Ve bazen… bir adam, tıpkı Diogenes’in sırtında çizilen resim gibi, hayatı boyunca bir cahili taşır. Onun yanlış kararlarının, önyargılarının, iftiralarının, inançsız dogmalarının yükünü taşır.
VII. Çözüm Ne?
Dünyanın taşıdığı en ağır yük gerçekten de cahil bir insandır. Çünkü onun sırtında taşınmazsın; onunla birlikte yere çakılırsın. Ve o düştüğünde senin de kanatlarını keser.
O yüzden bu yükü hafifletmenin yolu, bilgiyi paylaşmak, vicdanı çoğaltmak ve cehaleti kutsayan düzeni ters yüz etmektir.
Unutma:
Cehaletin yaktığı bir dünya, sadece karanlık olmaz.O dünya, aynı zamanda ağırdır. Ve biz, onu sırtımızda taşımaya mecbur değiliz.
Erol Kekeç/22.05.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder