Bu Blogda Ara

3 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Medeniyetin Çöküş Anatomisi



Çıplaklık, Tüketim ve İnsanlıktan Hayvanlığa Evrim

Her çağın kendi tanrıları, kendi putları ve kendi ibadet biçimleri olur. Bizim çağımızın putu ise "beden", ibadeti ise "tüketimdir. Bu yazı, özgürlük adı altında teşhirin, insan bedeni üzerinden inşa edilen bir pazarın, özellikle kadın üzerinden kurgulanan tüketim kültürünün, insanlığı nasıl metalaştırdığını ve nasıl insanlıktan çıkarıp hayvanlığa doğru evrimleştirdiğini derinlikli biçimde ele almaktadır. Yazının amacı; karşı cinsi yaftalamak değil, insanın kendine yabancılaştığı bir çağda, bu yabancılaşmanın kadın ve beden üzerinden nasıl endüstrileştiğini sorgulamak, insanlığın onurunu ve aklını yeniden diriltmeye bir çağrı yapmaktır.

  1. Kadın Bedeninin Pazara Sürülmesi Kapitalist modernitenin en büyük zaferlerinden biri, insan bedenini -özellikle kadın bedenini- tüketim nesnesi haline getirmesidir. Moda endüstrisi, güzellik algısı, sosyal medya teşhir kültürü; tüm bunlar kadın bedenini arzu nesnesi yaparak kapitalist döngünün merkezine koymuştur. Bir kadının ne kadar derin düşündüğü değil, ne kadar "çekici" olduğu ön plana çıkarılmıştır. Bu süreçte kadın, kendisini özgürleştiğini sanırken aslında teşhirin ve teşhircilikten haz alan sistemin gönüllü kulu hâline gelmiştir.

  2. Teşhir Kültürü ve Bireyin Çözülüşü İnternet ve sosyal medya üzerinden yayılan teşhir kültürü, bireyin kendini tanımlamasını bedenine indirgemiştir. "Ben kimim?" sorusu yerine "Ben nasıl görünüyorum?" sorusu sorulmaya başlanmıştır. Giderek daha çok çıplaklıkla, daha çok dikkat çekme yarışına giren birey, iç dünyasını kaybetmiş, derinliksiz, yüzeysel bir varlığa dönüşmüştür. Bu varlık, insan değil; arzuya göre şekillenen, tüketim emirlerine göre davranan bir tür biyolojik algoritma hâline gelmiştir.

  3. Kadınlık Onurunun Yok Edilişi Kadınların cinsellik yoluyla özgürleştiği tezi, sistemin en sinsi yalanlarından biridir. Çünkü cinselliği araçsallaştıran sistem, kadının ruhunu, bedenini ve en önemlisi onurunu tüketilebilir bir metaya indirgemiştir. Her yeni moda, her yeni akım, kadını biraz daha soyarak özgürleştirdiğini iddia ederken aslında onu ruhen çıplaklaştırmaktadır. Artık bir kadının gülüşü değil, poz verirken kalçasının açısı önemlidir. Bu, insan olma onurunun dramatik bir çöküşüdür.

  4. Kapitalizmin Maymunlaştırma Mekanizması Kapitalizm, insanı dönüştürmez; onu dönüştürür gibi yaparak çözer, çürütür ve maymuna çevirir. Kadın ve erkek fark etmeksizin, bireyi haz merkezli yaşayan, anlamdan kopmuş, içi boş bir varlığa dönüştürür. TikTok, Instagram gibi platformlar, bu sürecin dijital arenalarıdır. Bu platformlarda birey, kendini teşhir ederek var olmaya çalışır. "Görünüyorsan varsın" mottosu, içsel anlamın yerini almıştır. Bu, hayvani güdülerin yüceltildiği ve ruhun susturulduğu bir çağın ilanıdır.

  5. Bilişsel Felç ve Algoritmik Kulluk, Sistem artık sadece bedeni değil, zihni de yönetmektedir. Algoritmalar kimin ne izleyeceğini, neyi tüketeceğini, neye ilgi duyacağını belirlemektedir. Bu durum, bireyin kendi aklıyla düşünmesini imkânsızlaştırmakta, onu algoritmik kulluğa mahkûm etmektedir. İnsan, kendi iç sesine sağır, dıştan gelen veriye kör bir bağımlı haline getirilmiştir. Bu durumda düşünmek lüks, sorgulamak tehlike, direnmek ise anlamsızlık gibi algılanmaktadır.

  6.  Kültürel Çıplaklık ve Ruhsal Çoraklık Bedenin çıplaklaştırılması, ruhun da soyulmasıdır. Artık ne hikmet konuşuluyor ne erdem. Derinlik değil hız, anlam değil etkileşim sayısı önemli. Kültürel çıplaklık, bireyin kimliğini, kökünü ve inancını yitirmesiyle sonuçlanıyor. Ruhsal çoraklık, insanı yalnızca cinsel hazlara ve anlık tatminlere odaklayan, tüm değerlerini tüketim için feda eden bir zombilik hâlidir.

  7. Direnişin Yolu: İçsel Aydınlık ve Aklı Yeniden Kuşanmak Bu karanlığa karşı direniş, içsel bir devrimle başlar. İnsan, yeniden düşünen, sorgulayan, kendi değerlerini inşa eden bir varlık olmak zorundadır. Kadın ya da erkek fark etmez; insan, kendi onurunu bedeninde değil, ruhunda ve aklında taşır. İçsel ölçülerle yaşayan, aklını kiraya vermeyen bireyler bu yozlaşmaya karşı birer direniş meşalesidir.

  8. Özgürlük Nedir, Değildir? Özgürlük, bedenini satmak değil; aklını kullanmaktır. Özgürlük, teşhir etmek değil; varlığının anlamını korumaktır. Sistem, özgürlük maskesiyle insanı köleleştirmekte, onu maymunlaştırmaktadır. Asıl özgürlük, bu maskeyi yırtıp atmak, kendi özüne dönmekle başlar.

 İnsan, insan olarak kalmaya devam edebilmeli. Teşhirin, cinselliğin, tüketimin içinde kaybolmadan; aklıyla, ruhuyla ve değerleriyle var olmayı başarabilmeli. Dünya, kendini maymuna çeviren bu haz ve tüketim kültürüyle kendi sonunu hazırlamaktadır. Ama hâlâ geç değil. İnsan olmanın onurunu korumak, içsel ölçülerle yaşamak isteyenler için hâlâ umut vardır. O umut, senin kalbindedir, zihnindedir. Ayağa kalk, insan kal!"

Erol Kekeç/21.08.2023Namazgah/İST


Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!