1. Tohumdan Hastalığa-Bir Kapitalizm Hikayesi
"Önce tohum sattılar..."dünyamızı imha ettiler cümlesiyle başlayan bu söz, sadece tarım sektörüne dair bir tespit değil, aslında insanlığın nasıl sistematik olarak kuşatıldığını gösteren bir senaryonun özetidir. GDO'lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) tohumlarla başlayan bu ifsat, önce çiftçiyi şirket tohumlarına bağlı hale getirmiştir. Geleneksel tohumların yok edilmesi, çiftçilerin her yıl yeniden tohum almak zorunda bırakılması demektir. Bu bir sömürü düzeneğinin ilk adımıdır.
Tohumlar, böcekleri çekti; bu "soruna" çözüm olarak pestisit (tarım ilacı) satıldı. Aynı şirket veya ona bağlı yan kuruluşlar tarafından. Pestisitlerin insanlar üzerindeki etkileri artan kanser vakaları, hormonal bozukluklar, otizm, kısırlık gibi sağlık sorunlarına yol açtı. İlacı bitkileri yiyen insanlar hastalandı.
2. Tıp Endüstrisinin Parçası-Kapitalist Tıbbın Sessiz Suçları
Hastalanan insanlara bu kez aşı ve ilaç satıldı. Modern tıp endüstrisi, koruyucu sağlıktan ziyade "sürekli hasta"ya bağlı bir yapıda çalışır. Semptomları bastırmak için üretilen ilaçlar, hastalığın nedenini ortadan kaldırmaz; ancak kişiye "bir müddetliğine" iyi hissettirir. Bu da sürekli müşteri, sürekli kar demektir.
Aynı şirketler ya da sermaye grupları hem tohum, hem ilaç, hem aşı, hem hastane zincirlerine sahip hale gelmiştir. Bu bağlantılar açıkça görülmese de sermaye akışı incelendiğinde aynı sermaye gruplarının izleri kolaylıkla tespit edilebilir.
3. Kapitalizmin Taktikleri-Problemi Yarat, Çözümü Sat
Vahşi kapitalizmin en sinsi taktiği budur: Problemi yarat, insanları korkut, çözümü sat. Bu taktik sadece tarımda ya da sağlıkta değil; güvenlik, enerji, iklim, gıda gibi tüm alanlarda uygulanmaktadır.
- *Terör yarat, silah sat*
- *Enerji krizi çıkart, doğal gaz sat*
- *Pandemi yay, aşı sat*
- *Gıda krizi çıkart, stokta bekleyen GDO’lu gıdayı pazarla*
Her durumda bir korku yaratılır ve insanlar panik halindeyken rasyonel karar veremez. Bu da ifsat düzeninin zeminini hazırlar.
4. Toplum Mühendisliği-Kapitalist Medya ve Algı Operasyonları
Büyük medya devleri, aynı şirketlerin kontrolü altındadır. Görünürde farklı kanal ve gazeteler olsa da, sermaye sahipleri aynıdır. Algı yönetimiyle insanların ne düşündüğü, ne hissettiği, neyi tehlike olarak algıladığı önceden belirlenir.
Reklamlarla özendirilen tüketim, doğanın tahribine neden olurken, aynı medya bu tahribatın sözde sorumlusu olarak bireyi hedef gösterir. "Plastik çöp bırakma" kampanyalarının sponsorları dev petrokimya firmalarıdır.
5. Ruhun Tahribatı-Ahlaki ve Manevi Bozulma
Kapitalist sistem sadece bedenleri değil, ruhları da hasta eder. Reklamlarla dayatılan "mutluluk" tanımı, bireyleri mükemmel görünmeye çalışan yorgun tüketicilere dönüştürür.
Aile kurumunun zayıflatılması, bireyciliğin yüceltilmesi, "ben" merkezli bir toplum yapısının kurulması; toplumun şairane ve maneviyat dolu yapısının yıkılmasını hedefler. Toplumsal dayanışmanın yerini bencil rekabet alır. Bu da bireyi yalnızlaştırır, depresyon ve intihar oranlarını artırır.
6. Örneklerle Gerçekler
- *Monsanto Örneği:* ABD merkezli bu şirket, GDO'lu tohumlar, pestisitler (Roundup gibi) ve daha sonra Bayer ile birleşmesiyle birlikte ilaç endüstrisine de dahil oldu.
- *Nestle ve Su Kaynakları:* Nestle gibi firmalar, suyun "temel insan hakkı" olmadığını savunarak su kaynaklarını özelleştirme ve ticarileştirme yoluna gitti.
- *Pfizer ve Covid-19:* Pandemi sürecinde aşılarla milyarlarca dolar kazanan bu şirket, aynı zamanda uzun vadeli etkileri bilinmeyen mRNA tabanlı uygulamaları piyasaya sürdü.
*7. Kurtuluş Nerede?*
Bu ifsat zincirinden kurtuluşun yolu, tüm sistemin sorgulanmasından geçer. Yerel tohumlara, doğal tarıma, geleneksel sağlık bilgeliğine, maneviyata, aile kurumuna, toplumsal dayanışmaya sahip çıkmak gerekir. Kütlelerin "bilinçli tüketici "ye dönüşmesi ve sistemsel alternatiflerin kurulması şarttır.
Aksi halde, bu vahşi sistem her yıl yeni bir kriz, yeni bir korku ve yeni bir "çözüm"le insanlığın hem bedenini hem ruhunu esir almaya devam edecektir.
Bahadır Hataylı/22.04.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder