Bu Blogda Ara

1 Mart 2025 Cumartesi

Zamanın Ruhu ve İnsanlığın Kırılganlığı

 


Fyodor Dostoyevski’nin yıllar öncesinden işaret ettiği toplumsal çözülme, günümüz dünyasında daha da derinleşmiş durumda. Bugün, insanlık tarihinin en hızlı değişen ve dönüşen dönemlerinden birindeyiz. Teknolojik ilerlemeler, ekonomik büyümeler, bireysel hak ve özgürlükler konusunda atılan büyük adımlar… Ancak, tüm bu kazanımlara rağmen insan ruhunun giderek fakirleştiği, değerlerin silikleştiği, ahlaki pusulanın şaştığı bir zamandayız.

Artık düşünmek yorucu, sorgulamak gereksiz, üretmek angarya gibi görünüyor. İnsanlar, idealler peşinde koşmayı bırakmış, sadece günü kurtarmanın, kısa vadede kazanmanın ve en hızlı şekilde tüketmenin derdine düşmüş. Büyük hayaller kuran, toplum için, insanlık için fedakârlık eden insanlar küçümseniyor. “Bu zamanda iyilik mi yapılır?” diye alay eden bir güruh hâkim her yere.

Eğer biri, bir hayal uğruna emek verir, sabırla bir ağacın büyümesini beklerse, ona gülerler:

“O ağaç büyüyene kadar sen ölürsün zaten, boşuna uğraşıyorsun.”

Ama birileri, insanlığın yarınını dert edindiği sürece umut vardır. Fakat ne yazık ki bu insanlar azınlıkta. Bugün herkes, sadece kendi küçük dünyasında, kendi çıkarlarının peşinde. Oysa geçmişte insanları birbirine bağlayan ülküler vardı, büyük hedefler vardı. Şimdi ise bu bağlar koptu, herkes yalnızca kendi geleceğini düşünüyor.

Sanki herkes, sabah terk edeceği bir handa konaklıyormuş gibi yaşıyor. Hiçbir şey kalıcı değil, hiçbir şey önemli değil. Ne dostluklar, ne vefa, ne de vicdan… Artık her şey bir menfaat meselesi olmuş durumda. Birileri açlıktan ölse bile, birileri zorluklarla boğuşsa bile, umursamıyor kimse. “Ben kazandıysam, gerisi beni ilgilendirmez” anlayışı toplumun geneline sirayet etmiş durumda.

Değerlerin Çöküşü

Eskiden insanı insan yapan değerler vardı: Adalet, merhamet, dürüstlük, fedakârlık… Bugün bunların yerini fırsatçılık, bireysel çıkarcılık, gösteriş ve yüzeysellik aldı. Toplumun çoğunluğu, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bile sorgulama gereği duymadan, rüzgâr nereye eserse oraya savruluyor.

Bilgiye ulaşmak artık çok kolay; ama buna rağmen insanlar daha az düşünüyor, daha az sorguluyor. Kitaplar, araştırmalar, büyük fikirler bir kenara bırakılmış; yerine yüzeysel bilgiyle dolu sosyal medya paylaşımları, dedikodular ve manipülatif haberler konmuş.

Bilgili olmak yerine popüler olmak tercih ediliyor. Derinlemesine anlamaya çalışmak yerine, her konuda yüzeysel fikre sahip olmak moda hâline gelmiş. Bir konu hakkında birkaç cümle duyan herkes kendini uzman zannediyor, tartışmalara girişiyor. Ama kimse gerçekten bir şeyin özüne inmeye çalışmıyor.

Artık iyi ve nitelikli insanlar geri planda kalırken, vasatlık ve sıradanlık yüceltiliyor. Yeteneksiz, çabasız, emeksiz insanlar en ön saflarda. Hak etmeyenler ödüllendiriliyor, hak edenler ise ya unutuluyor ya da susturuluyor.

Bencilliğin ve Tüketim Çılgınlığının Gölgesinde

Eskiden insanlar birbirine güvenirdi, yardımlaşma vardı. Bugün herkes birbirine şüpheyle bakıyor. Herkes bir başkasının hakkına göz dikmiş durumda. İnsanlar artık bir şeyleri paylaşmak yerine, kendine daha fazlasını saklamak istiyor.

Tüketim çılgınlığı, insanı insan olmaktan çıkaran en büyük tehditlerden biri hâline geldi. Eskiden ihtiyaç kadar sahip olmak makbuldü, şimdi ise sahip olmak için yaşanıyor. Reklamlar, sosyal medya, popüler kültür sürekli daha fazlasını istemeyi öğütlüyor. İnsanlar, sahip olduklarıyla mutlu olmayı unuttu, hep daha fazlasının peşinde. Ama ne kadar sahip olurlarsa olsunlar, hep eksik hissediyorlar.

Eskiden mutluluk, bir dost sohbetinde, bir lokma ekmeği paylaşmada, bir iyiliğin karşılıksız yapılmasında gizliydi. Bugün mutluluk, pahalı arabalar, gösterişli tatiller, lüks kıyafetler ve sosyal medyada paylaşılan sahte gülümsemelerde aranıyor.

Birileri, ihtiyaç fazlası mal biriktirirken, birileri açlıktan ölüyor. Ama bu kimsenin umrunda değil. İnsanlar, açgözlülükle kendilerine daha fazla alırken, geride kalanların varlığı bile rahatsız etmiyor onları.

Dostoyevski'nin dediği gibi:

"Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor…"

Umudun Külleri Arasında

Bütün bu karanlık tabloya rağmen, umut her zaman vardır. Tarih boyunca insanlık, defalarca kez buhranlar, çöküşler ve yozlaşmalar yaşadı. Ama her seferinde, birileri çıktı ve yeniden inşa etti.

Bugün de vicdanlı, ahlaklı, çalışkan, fedakâr insanlar var. Belki sayıları az ama varlar. Toplumun yozlaşmasına, insanlığın değerlerini kaybetmesine karşı koyan, inatla iyiliği savunan, adaleti korumaya çalışan insanlar hâlâ var.

Dostoyevski’nin zamanında olduğu gibi bugün de dürüstlük, emek, fedakârlık alay konusu ediliyor olabilir. Ama bu, bu değerlere inananların yılmasını gerektirmez.

Evet, bu çağ, sıradanlığın ve bencilliğin zirve yaptığı bir çağ olabilir. Ama her çöküş, bir yükselişin başlangıcıdır. Her karanlık, içinde bir ışık barındırır.

Bizi insan yapan değerleri savunmak, kolay bir yol değil. Ama bu yoldan vazgeçersek, elimizde kalan son şeyi de kaybederiz: İnsanlığımızı.

Ne olursa olsun, iyiliği elden bırakmamak, umudu kaybetmemek, doğruluktan şaşmamak gerekir. Çünkü birileri inatla iki ağaç dikmeye devam ederse, bir gün o ağaçların gölgesinde yeni bir nesil yetişebilir. Ve belki de, bugün kaybolan ülküler yeniden canlanabilir.

Bahadır Hataylı/28.02.2025/Sancaktepe/İST


Ramazan-ı Şerif Mübarek Olsun! 🌙

Rahmetin, bereketin ve mağfiretin ayı olan Ramazan’a kavuşmanın huzurunu yaşıyoruz. Bu mübarek ay, sadece oruç ve ibadetle değil, aynı zamanda yardımlaşma ve mazlumların yaralarına merhem olma ayıdır. Açın halini anlamak, yoksulu gözetmek ve paylaşmayı en güzel şekilde yaşamak için büyük bir fırsattır.

Dualarımız, zulüm gören ve sıkıntı çeken kardeşlerimizle. Rabbim, bu mübarek ayda mazlumlara umut, hastalara şifa, dertlilere deva versin. Kalplerimizi arındırsın, sofralarımıza bereket, gönüllerimize merhamet nasip etsin.

Ramazanınız mübarek olsun! Allah, hepimizi bu ayın feyzinden ve rahmetinden en güzel şekilde nasiplendirsin.Amin...

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!