Yaşadığımız toplumda bazı gerçekler öylesine garip, öylesine çarpık ki, insan bazen kendi aklıyla bile çelişkiye düşecek hale geliyor. Bir yanda vicdan sahibi bir insan olarak açları doyurduğunuzda kahraman ilan edilmek var, diğer yanda onların neden aç olduğunu sorguladığınızda hain ilan edilmek. Peki, bu çelişkinin kaynağı ne? İnsanlar neden açlığa mahkûm ediliyor? Daha da önemlisi, bu açlığın nedenini sorgulamaktan neden bu kadar korkuluyor?
Bu soruların cevapları bizi derin bir uçuruma sürüklüyor. Çünkü bir sorunu sorgulamak, sadece o sorunun görünen yüzüne değil, onu besleyen sistemlere, politikalarına, çarklarına bakmayı gerektirir. Ve o çarkları döndürenler, o çarkların görünmesini istemezler.
Yardımsever Kahraman mı, Tehlikeli Düşman mı?
Toplumun büyük bir kesimi, aç bir insanın karnını doyurduğunuzda size büyük bir övgüyle bakar. “Ne güzel insan!” derler. “Bu dünyada senin gibi iyi yürekli insanlar olmasa ne yapardık?” Oysa aynı insanlar, açlığın nedenlerini sorguladığınızda sizi bir anda farklı bir kategoride görmeye başlarlar. “Sen neden açlığın sebebini merak ediyorsun? Kimin adına konuşuyorsun?” sorularıyla karşı karşıya kalırsınız. Bir süre sonra etiketlenirsiniz: “Huzur bozucu, provokatör, bölücü...”
Peki, gerçek bölücü kimdir? Bir insanın temel ihtiyacı olan yiyeceğe ulaşamamasına neden olan sistem mi, yoksa bu sistemi sorgulayan kişi mi?
Açlığın Sebebi Bireysel mi, Sistemsel mi?
Açlık, sadece bireysel bir başarısızlık mı, yoksa sistemin bir ürünü mü? Bugünün dünyasında açlık, kıtlık yüzünden değil, yanlış yönetim, adaletsiz gelir dağılımı ve ekonomik sömürü yüzünden var. Milyonlarca insan, çalışmasına rağmen yoksulluktan kurtulamıyor. Yoksulluğun en büyük sebebi, üretimin ve kaynakların adil dağıtılmaması. Zengin daha zengin olurken, yoksul daha da yoksullaşıyor. Üstelik bu düzen bilinçli bir şekilde devam ettiriliyor. Çünkü yoksulluk, bazıları için bir yönetim aracı. Aç bir insan, sadece hayatta kalmaya odaklanır. Düşünmeye, sorgulamaya, hesap sormaya vakti kalmaz. İşte tam da bu yüzden, açları doyuran alkışlanır ama açlığın sebebini soran susturulmaya çalışılır.
Bir insanı aç bırakıp sonra ona bir parça ekmek verenler, kendilerini iyilik timsali gibi gösterirler. Oysa aslında yaptığı şey, kendi yarattığı sorunun geçici çözümüyle insanları kendine bağımlı kılmaktır. Gerçek iyilik, insanların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaktır. Ama bu, mevcut düzenin işine gelmez. Çünkü bağımsız bireyler, güçlü bireylerdir. Güçlü bireyler ise hesap sorar.
Kimin Tarafındasın?
Sorgulamaya başladığınız an, kaçınılmaz bir soru ile karşılaşırsınız: "Kimin tarafındasın?" Oysa mesele taraf olmak değil, gerçeği görmek ve anlatmaktır. Ama işin garip tarafı, gerçeği dile getirdiğinizde bile sizi bir yerlere yamamaya çalışırlar. Çünkü sorgulayan bir akıl, köle olmaya uygun değildir. O yüzden, size illa bir taraf biçmeye çalışırlar.
Sistem, insanların bilinçlenmesini istemez. Çünkü bilinçli bir toplum, yönetenlerin en büyük korkusudur. İnsanlar neden aç? Neden bazıları doğuştan ayrıcalıklı, bazıları ise hep bir şeylere muhtaç? Gerçek şu ki, yoksulluk bir tesadüf değil, bir planın parçasıdır. Sistem, fakir insanları yönetmenin daha kolay olduğunu bilir. Aç insan, karnını doyurandan medet umar ve sorgulama yetisini kaybeder. Bu yüzden de bazıları için önemli olan, insanların aç kalmaya devam etmesidir.
Çarpık Değerler Sistemi
Bugün, birine balık vermek erdem sayılıyor ama balık tutmayı öğretmek tehlikeli görülüyor. Çünkü balık tutmayı öğrenen kişi, bağımsız olur. Ve bağımsız bireyler, düzene tehdit olarak görülür.
Eğer bir insana ekmek verirseniz, size minnettar olur. Ama ona neden ekmeksiz kaldığını anlatmaya başlarsanız, bir süre sonra sorgulamaya başlar. İşte asıl korkulan da budur.
Garip bir dünyadayız… İyilik yap ama fazla derine inme. Açları doyur ama neden aç olduklarını sorma. Düzene uy, fazla sorgulama. Yoksa hain ilan edilirsin.
Ama asıl hainlik, insanların aç kalmasına sebep olup, sonra onları bir lokma ekmekle kandıranlardır. Asıl hainlik, gerçekleri gizleyenlerdir. Ve asıl hainlik, adaletsizliği görüp de ona ses çıkarmamaktır.
Adam Gibi Yaşamak Zor!
Böyle bir ortamda, adam gibi yaşamak gerçekten zor. Haksızlığa karşı çıkarsan, başın derde girer. Soru sorarsan, düşman ilan edilirsin. Hakkını ararsan, düzeni bozan olursun.
Ama şunu unutmamak gerekir: Gerçek, susturulamaz. Bugün konuşan susturulsa da, yarın bir başkası konuşacak. Çünkü açlığın, sefaletin, adaletsizliğin üstü örtülemez.
İnsanları doyurmak elbette kıymetlidir. Ama daha kıymetlisi, insanları bağımsız kılmaktır. Bugün açları doyuran kahraman olur, ama açlığın sebebini soran tehlikeli bulunur. Çünkü insanlar, yardım edeni sever ama kendilerini uyandıranı sevmezler. Ama gerçek kahramanlar, insanların uyanmasını sağlayanlardır.
O yüzden, ne derlerse desinler, sormaya devam edeceğiz: İnsanlar neden aç?
Erol Kekeç/07.03.2025/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder