Bir yasa düşünün ki halkı korumak için değil, halkın gözünü boyamak için çıkarılsın. Bir meclis düşünün ki halkın iradesini yansıtmak yerine, önceden yazılmış bir senaryoyu oynasın. Bir çağ düşünün ki gerçek suçlular gizlenirken, masumlar günah keçisi yapılsın. İşte bu yazı bu çürümüşlük üzerine yazıldı: İklim Yasası mı dediniz? Hayır, bu sadece küresel bir onay törenidir.
Yasama mı? Hayır- Bu bir uygulama talimatıdır.
Türkiye’de geçtiğimiz günlerde “İklim Yasası” adı altında bir metin TBMM’den geçti. Mecliste oylama yapıldı, bazı vekiller söz aldı, hatta birkaç milletvekili “önemli bir adım” olduğuna dair konuşmalar yaptı.
Ama bu sahne daha önce başka ülkelerde de oynanmıştı. İsmini değiştirin, dili değiştirin, vekilleri değiştirin… Senaryo aynı:
Önce anlaşma Paris’te imzalanır.
Ardından ülkeye getirilir.
Sonra mecliste “müzakere” görünümü altında onaylanır.
Ve halk o sırada başka şeylerle meşgul edilir.
Bu yasama değildir. Bu, önceden yazılmış bir talimatın iç hukuka uyarlanmasıdır. Meclisin hükmü yoktur. O sadece bir “formalite imza dairesidir.”
Halk Egemenliğini Yutan Küresel Labirentler
Yasalar artık milletin değerlerinden değil, küresel masalardan çıkıyor. Sözde demokrasilerde, “uluslararası anlaşmalar” öyle kutsal bir zırha bürünüyor ki, bırak halkı, anayasanın kendisi bile onlara karşı çıkamıyor.
“Anayasaya aykırı olsa bile, uluslararası anlaşmalar geçerlidir” maddesiyle milletin hükümranlığı rafa kaldırılmıştır.
Bu, açıkça şunu ilan etmektir:
“Ey millet! Sen sadece seçim yap, gerisine karışma.”
İklim Kılıfı-Suçlu Sadece Senin İneğin mi?
485 milyon yıllık sıcaklık verisi elimizde. Bilim diyor ki: Dünya çok daha sıcak zamanlar yaşadı, çok daha soğuk devirlerden geçti. Ve insan bu tabloda daha birkaç saniyelik bir nokta.
Ama senin ineğin, tarlan, traktörün, soban suçlu ilan ediliyor. Sana düşen görev belli:
Et yeme, laboratuvar etine razı ol.
Tarla sürme, karbon kodlu ürünleri ye.
Isınma, QR kodlu “sürdürülebilirlik kredisi” topla.
Tüm bunlar yapılırken dünyayı en çok kirleten ABD ve Çin bu anlaşmaları ya imzalamıyor ya da iç hukuklarına sokmuyor. Ama Türkiye bir yarışa girmiş gibi ilk sıralarda “uyum sağlıyor.”
Bu neyin telaşıdır?
Türkiye Gerçekten Ne Yapıyor?
Köyler boş. Tarım can çekişiyor. Zaten %50 faizin, borç batağının, mazotun, gübrenin altında ezilmiş köylü ineğini satmış. Kalanlar da kente göçmüş. Ama hâlâ “çiftçi karbon salıyor” diyen bir yasa geçiyor.
Bu yasa kimin için? Kim koruyor doğayı gerçekten? İstanbul’da 7 gökdelen diken mi? Ormanı kesip villa yapan mı? Altın madeni için dağı delen mi?
Hayır, bu yasa ne doğayı korur, ne çevreyi. Bu yasa, bir sınıfın diğer sınıfa diz çöktürme yasasıdır.
Meclis-Halkı Avutma Tiyatrosu
Meclis artık bir karar organı değil, bir onay kurumu. Halkı temsil etmiyor, sadece gündem dağıtıyor.
Bir şey mi yasalaşacak? Önce Paris’te çalınır minare, sonra Ankara’da kılıfı hazırlanır. Ve halk ne zaman itiraz edecek olsa, tam o gün:
Televizyonda büyük bir kavga,
Gazetede sürmanşet bir skandal,
Sosyal medyada manipülasyon başlar.
Oysa gerçek kanunlar artık ekranın dışında yapılır. Sen o sırada birbirine düşman edilirken, yasalar çoktan yazılmış olur.
Ne Yapmalı?
Öncelikle anlamalıyız ki millet egemenliği artık bir vitrin öğesidir.
Parlamento, egemenliğin kaynağı değil, halkı teskin etme aracıdır.
Yasalar; milli ihtiyaçlardan değil, küresel uyum politikalarından doğar.
İklim Yasası da bunun sadece bir örneğidir.
Gerçek çevreciliği kirleten köylüde değil, çevreyi şirketleştiren sistemde aramalıyız.
Bu Bir Yasama Değil, Teslimiyettir
Bizlere “iklim için fedakârlık” yapmamız gerektiği söyleniyor. Ama bu fedakârlık tek yönlü. Karbon emisyonu yüksek ülkeler aynen devam ederken, bizim sırtımıza “sürdürülebilirlik prangası” vuruluyor.
Ve halk mecliste yasa geçiyor sanıyor. Oysa o yasa, çoktan başka yerde hazırlanmıştı. Meclis sadece perdeyi açtı.
Bu bir yasa değil. Bu bir işaret fişeği. Bu bir milletin kendi topraklarına, suyuna, tarlasına, hayvanına, üretimine veda törenidir.
Kısacası: Bu bir son perde.
Perde kapanmadan önce gözünü aç. Çünkü bu oyun senin üzerine yazıldı. Ve sen seyirci değil, artık oyuncusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder