Ey kalbi yorgun insan!
Duyduğun sesler çok, ama en hakikatli olanı unuttun.
Her şeyin üstünü örttün: vicdanını, sorumluluğunu, ahdini, hatta Allah’ı…
Sanki dünya sonsuzmuş gibi yaşıyorsun; sanki toprağa hiç girmeyecekmişsin gibi…
Ama bil ki:
Senin unuttuğun bir Rab var, seni unutmayan…
Senin uzaklaştığın bir kitap var, sana yol göstermeyi bırakmayan…
Senin arkanı döndüğün bir hesap var, adım adım yaklaşan…
Ey insanoğlu!
Gözlerin ekranlarla doldu, ama hakikati göremez oldun.
Kulağın seslerle çevrildi, ama hakikati duyamaz hale geldin.
Kalbin “benle şişti, ama Allah’ı taşıyamaz oldu.
Ne zaman döneceksin Rabbine? Ne zaman durup "Ben neredeyim?" diyeceksin?
Allah buyuruyor:
“Dikkatli olun! Gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler.”
“Gerçekten O, her şeyi sarıp kuşatandır.” (Fussilet/54)
Ey hakikati arayan!
Bu kuşatılmış dünyada, tek özgürlük Allah’a kul olmaktadır.
Bu karmaşık çağda, tek netlik vahyin aydınlığıdır.
Ve bu puslu yollarda, tek sığınak Rabbin kuşatıcı merhametidir.
Şimdi sustur bütün dünyevi uğultuları.
Kalbini sessizleştir.
Gözünü değil, özünü aç.
Çünkü sana sesleniyor:
“Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisa/126)
İşte bu irşat, seni sorulara götürsün:
Ben kime kulum?
Kime yaslanırım?
Kimden korkar, kime güvenirim?
Ve ben bu kuşatılmış hayatta, Allah’ın nuruna ne kadar yakınım?
Şimdi söz, kalbine ait...
Ve yol, O’nun vahyine doğru...
Hazırsan başlayalım...
1. Modern Çağda Kaybolan Bağ
Bugünün insanı; bilgiye boğulmuş, ama hikmetten uzak. Görüyor ama idrak edemiyor. Duyuyor ama anlamıyor. Her yere yetişmeye çalışıyor ama asıl Yaratıcısından uzaklaşıyor. Fussilet Suresi’nde Rabbimiz açıkça uyarıyor:
"Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler."
Bu kuşku, sadece bir bilgi eksikliği değil; bilinçli bir sırt dönüş, bir yabancılaşma, bir unutmadır. Rabbine yönelmek yerine kendine kapanan bir insan tipi. Vahyi terk eden insanın kalbi kararıyor, yüreği taşlaşıyor, vicdanı köreliyor.
2. Vahyin Hayatta Karşılığı Var mı?
Günümüzde vahiy ne kadar hayatın merkezinde? Birçok kişi Kur’an'ı bir "övgü kitabı", bir "süs nesnesi", ya da sadece "ölülerin ardından okunan" bir gelenek olarak görüyor. Oysa vahiy bir hayat pusulasıdır. Vahyin amacı, insanın Allah’la bağını diri tutmak, fıtrata uygun bir ahlak ve düzen tesis etmektir.
Ama bugün toplumlara bakın:
Ahlaki çöküş yaygın.
Adalet yerini ranta bırakmış.
Merhamet, çıkarın gölgesinde ezilmiş.
Aileler çözülüyor, insanlar yalnızlaşıyor.
Çünkü artık insanlar vahiy ile değil, nefsin, modanın, popüler kültürün kurallarıyla yaşıyor. Nisa Suresi 126. ayet bu noktada çok önemli bir hatırlatma:
“Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.”
Bu ayet, aslında “sınır” çiziyor. Ey insan! Senin mal zannettiklerin, senin planların, senin hayallerin… Hepsi, Allah’ın mülkü içindedir. Onun izniyle olur. Bu farkındalık insana hem tevazu hem sorumluluk kazandırır.
3. Kuşatma Ne Demektir?
“Her şeyi kuşatmak” ifadesi Kur’an’da sadece fiziksel çevrelemeyi değil, bilgiyle, kudretle, hikmetle sarmayı da ifade eder. Allah, kainatın her zerresine nüfuz eder:
Gönüllerdeki gizli düşünceleri bilir.
Zihinlerden geçenleri yakalar.
Tarihi, bugünü ve geleceği birlikte kuşatır.
Görünen ve görünmeyen tüm sistemleri kontrol eder.
Modern insan kendini merkeze koydu. “Ben bilirim, ben yaparım, ben çözerim” dedi. Oysa Kur’an bize şunu öğretir:
Allah kuşatmıştır. Sen nereye kaçacaksın?
İnsanın kibri ne kadar büyürse büyüsün, Allah’ın ilminden ve hükmünden dışarı çıkamaz. Bütün evren ilahi sistemin içindedir. Ve bu farkındalık insanı sorumlu kılar.
4. Günümüz İnsanının Rab ile Olan Mesafesi
Bugün sokakta yürüyen insanlara sorsanız: “Allah’a inanıyor musun?” – büyük çoğunluk “evet” der. Fakat bu inanç bir bağ değil artık; bir gelenek, bir hatıra, bir sembol haline gelmiş durumda. Ayette geçen "Rablerine kavuşmaktan yana kuşku içindedirler" ifadesi bu hâli tarif eder:
Allah’ın adını duyar ama etkilenmez.
Ahirete inanır ama hayatını dünyaya göre planlar.
Dua eder ama samimi değildir.
Namaz kılar ama kalbiyle buluşmaz.
Bu çelişki, günümüz insanının temel trajedisidir. Ruhunda boşluk hisseder ama doluluğu yanlış yerlerde arar: alışverişte, alkışta, mevkide, sosyal medyada. Oysa gerçek yakınlık, Rab ile kurulan o görünmez ama derin bağdadır.
5. Vahyin Hayata Yansıması-Nasıl Olmalıydı?
Vahiy, sadece inançsal değil, ahlaki ve toplumsal bir devrimdir.
Adalet: Vahyin en temel emirlerinden biridir. Günümüzde adalet sadece mahkeme salonlarında değil, sosyal ilişkilerde, ailede, ticarette, eğitimde yok sayılmaktadır.
Merhamet: Peygamberimiz (sav) Kur’an'la yoğrulmuş bir merhamet örneğiydi. Bugün ise acılar “başkasının meselesi” sayılıyor. Mazlumlara kulak tıkıyoruz. Oysa Allah her şeyi kuşatandır, kalbimizdeki duyguyu da…
Tevazu: Vahyin ruhu budur. Fakat modern insanın tanrısı "ben" olmuştur. Kur’an ise: “Yürüme yeryüzünde böbürlenerek” derken bizi tekrar yerimize davet eder: yaratılmış olduğumuzu hatırlamaya.
6. Kapanan Kalplerin Çağı
Kur’an, kalplerin mühürlenmesinden bahseder. Bu mühür, fiziksel değil ruhsal bir kapanmadır. Bugün, göz var ama görmüyor; kulak var ama duymuyor; dil var ama hakkı söylemiyor. Çünkü kalp ölü. Çünkü kalp, Rabbinin nuruna kapanmış. Fussilet Suresi’ndeki "Dikkatli olun!" ifadesi, bu kalp ölümüne karşı bir uyan çağrısıdır.
Kur’an, sürekli uyarır:
“Hala düşünmeyecek misiniz?”
“Aklınızı kullanmayacak mısınız?”
İşte bu sorular, modern zamanın en çok ihtiyaç duyduğu sorgulamalardır.
7. Kuşatılmış Olmanın Güvencesi
Allah’ın her şeyi kuşatması, mümin için bir korku değil, bir güvence olmalıdır. Çünkü:
Yalnız değiliz.
Zulme uğradığımızda gören bir Rab var.
Dualarımızı işiten, gizli gözyaşlarımızı bilen bir Kudret var.
Hesap günü gelecek ve her şey ortaya dökülecek.
Bu nedenle, zalimler için "Allah her şeyi kuşatandır" ifadesi bir uyarı; mazlumlar içinse bir teselli ve müjdedir.
8. Ne Yapmalı? Vahyi Hayatımıza Nasıl Taşırız?
- Kur’an ile yeniden tanışmalıyız.
Sadece okumak yetmez; anlamaya, yaşamaya, içselleştirmeye çalışmalıyız.
- Hayatın her alanında Allah’ın hükmünü merkeze almalıyız.
Ailede, işte, sokakta, devlette… Kur’an bir kenarda değil, her kararda olmalıdır.
- İçsel bir dönüşüm yaşamalıyız.
Görünürde değil; kalpte, niyette, ahlakta bir değişim. Bu olmadan toplumda değişim olmaz.
- Sorgulayıcı ama teslimiyetle olmalıyız.
Sadece gelenekleri değil, modern değerleri de sorgulamalıyız. Bilimin, siyasetin, eğlencenin sunduğu “değerleri” Kur’an terazisine koymalıyız.
Allah Kuşatmıştır – Peki Biz Neredeyiz?
Son söz olarak şunu soralım:
Allah her şeyi kuşatmışken, biz neredeyiz?
Vahyin gölgesi altında mıyız yoksa nefsimizin esaretinde mi?
Gönlümüz Allah’a açık mı yoksa dünyevi perdelerle örtülü mü?
Ayetteki “Dikkatli olun!” ifadesi hâlâ yankılanıyor. Bu bir tehdit değil; bir rahmet çağrısıdır. Yoldan çıkanlar için bir ışık, düşenler için bir merhamet elidir. Ve Allah’ın kuşatması, kendisine sığınanlara daima bir emniyet kalkanıdır.
Erol Kekeç/23.06.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder