Sokrat’tan Bir Eşek Meselesi
“Bir eşek bana tekme atarsa, onu dava mı edeyim, şikâyet mi edeyim, yoksa tekme mi atayım?” diye sorar Sokrat. Bu söz, yalnızca bir mecazdan ibaret değil; bir çağrı, bir sorgulama, bir duruş felsefesidir. Bize öğrettiği şudur: Hayatta karşılaştığımız her taşı kaldırmak zorunda değiliz. Her sesi cevaplamak, her saldırıya karşılık vermek, her meydan okumayı kabul etmek zorunda olmadığımız gibi.
Bu söz üzerinden yüreğe ve akla çıkacak uzun bir yolculuğa çıkalım. Cehaletin gürlemesiyle bilgeliğin suskunluğu arasındaki fark nedir? Hangi durumlarda susmak bir yüksek erdemdir, hangi durumlarda ise kaçınılan bir sorumluluk? Sessizlik her zaman bilgeliğin sesi midir yoksa bazen korkunun maskesi mi? Ve en önemlisi: Enerjimizi kimlere, neye, hangi durumlara harcamalıyız?
1. Cehaletin Çığlığı-Bilmeden İddia Etmek
Cehalet genellikle bilgi yoksunluğuyla değil, bilgiye kapalılıkla bağlantılıdır. Bilen, bilmediğini de kabul eder; bilmeyen ise her şeyi bildiğini zanneder. Bu nedenle cehalet, en görünür haliyle bağırır. Zira sustuğu an, anlamsızlığı ortaya çıkar. Cehalet, sesiyle kendini var eder; gürültüyle örtmeye çalıştığı şey, kendi hiçliğidir.
Cehalet gürültülüdür, çünkü fırtına öncesi gibidir: İçi boş olan davul nasıl daha çok ses çıkarırsa, bilgiyle doldurulmamış bir zihin de daha çok iddia eder. Sosyal medyada, sokakta, ekranlarda görülen budur: Kimin daha az bilgisi varsa, daha çok çığlık atar. Çünkü sustuğu an, hiç olduğu anıdır.
2. Bilgeliğin Sessizliği-Gücün Zorunlu Olmadığı Yerde Harcanmaması
Bilgelik bağırmaz. Bağırmaya ihtiyaç duymaz. Bilgelik, enerjisini iddia için kullanmaz; onu süreç için, dönüşüm için, şifa için kullanır. Sessizlik bilgeliğin sığınağıdır ama aynı zamanda en derin kelimesidir. Bazen bir şeyi söylememek, o şeyi bağırmak kadar etkili olabilir.
Sokrat’ın sorusu burada çok çarpıcıdır: Bir eşek tekme attı diye, sen de eşekleşmek zorunda mısın? İşte bilgeliğin ayrıcalığı budur: Kiminle tartışacağını, kime cevap vereceğini, hangi savaşı seçeceğini bilir. Ve bazen en yüksek eylem, eylemsizliktir.
3. Enerji Ekonomisi-Her Tartışma Bir Kayıptır
Modern dünyada enerjimiz, sadece fiziksel değil; zihinsel, duygusal, ruhsal enerji de çok değerlidir. Her cevap, her tartışma, her savunma bir enerji harcamasıdır. Ve bazen, kazanılan bir tartışmanın faturası, kaybedilen huzurdur.
Bir insanın doğruyu aramak gibi bir derdi yoksa, sorduğu sorular da samimi değildir. O zaman verdiğin cevaplar boşa gidecektir. İşte tam bu anda, sessizlik hem korunmadır, hem de mesajdır. Gerçek bilgelik, kime ne zaman susulacağını bilmektir.
4. Tartışmanın Çürümüş Biçimleri-Galip Görünmek, Haklı Olmaktan Önemliyse
Tartışma, hakikate ulaşmak içinse değerlidir. Ama kişilerin çoğu zaman bu amacı yoktur. Tartışmanın ana motivasyonu çoğu kez şu olur:
Gözümü korkutmasın,
Benim daha baskın olduğumu göstersin,
Haklı olmamı kanıtlasın değil, haklıymış gibi görüneyim yeter!
Bu durumda yapılabilecek en yüksek tavır şudur: Tartışmayı reddetmek. İşte Sokrat’ın eşek sorusuna verdiği zihin hali budur. Enerjiyi, hak etmeyen bir gündeme akıtmaz. Çünkü bilir ki bazı yenilgiler galibiyetten daha onurludur.
5. Sessizlik-Kaçış Değil, Seçimdir
Susmak, korkmak değil; bazen en bilinçli karardır. İnsan bazen susarak,
Karşısındakinin cehaletini yüzüne vurur,
Kendisini seviyesizliğe karşı korur,
Tartışmanın zeminini reddeder,
Gürültünün anlamsızlığını ifşa eder.
6. Zekânın Parıltısı-Zorlamaya Gerek Yok
"Gerçek zekâ kendini dayatmaya ihtiyaç duymaz, sadece parıldar." Bu söz, yüksek bir hakikati içerir. Bilgeliğin sesi kısıktır belki ama etkisi kalıcıdır. Zekâ, kendini ispatlamak için çığlık atmaz; ortamın doğasında ışıldar.
Zira hakikat, tartışmayla kanıtlanmaz; ya idrak edilir ya edilmez. İnsanlar ancak hazırsa duyabilir. Hazır olmayan kulakta, en güzel söz bile yük olur.
7. Sokrat ve Modern Zaman- Dijital Cehalet Çığlığına Karşı Duruş
Bugün Sokrat yaşasaydı ne yapardı? Her YouTube yorumuna, her Twitter tartışmasına girer miydi? Her cahilin peşine düşer miydi? Hayır. O, bir meydanda bekler, gerçekten soru sormaya cesareti olanlara cevap verirdi. Şımartılmış egolara değil, doğruya susamış ruhlara hitap ederdi.
8. Ölçülü Konuşmak-Bilgece Cevap Vermek Sessiz Kalmak Kadar Değerlidir
Elbette ki sessizlik tek yöntem değil. Yerine göre söz de bir silahtır. Ama bilge kişi, sözünü savaşmak için değil, inşa etmek için kullanır. Söylemi öğretici, tonu yumuşak, hedefi açıklayıcıdır.
Kızarak değil, yükselerek değil; berrak bir zihinle, temiz bir kalple söylenmiş sözler, cehaletin gürültüsüne karşı bir ışık olur.
Hangi Savaşı Seçeceğin Bilgeliğidir
Bazen susmak bir direniştir. Bazen söylemek bir merhamettir. Ama her zaman, seçmek bir bilgeliktir. Sokrat’ın anlattığı mesele, hakaret karşısında ne yapacağımız meselesi değil; hangi savaşı seçeceğimiz, enerjimizi nereye yönlendireceğimiz meselesidir.
Son sözüm budur:
"Bağıranlardan değil, susanlardan öğren. Hakaret edenlerden değil, sözüyle sırf kalbini arayanlardan yana ol. Ve unutma: Her söze cevap vermek, her şeye katılmak, her savaşa girmek, senin yüksekliğini göstermez. Bazen geri çekilmek, en öne çıkmaktır."
Erol Kekeç/10.09.2025/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder