Bu Blogda Ara

24 Şubat 2025 Pazartesi

Kayıp Değerler Yıkılan Medeniyetler

Şüphesiz ki toplumsal çöküş, yalnızca ekonomik krizler veya siyasi istikrarsızlıklarla açıklanamaz. Asıl çöküş, ahlaki ve manevi değerlerin aşınmasıyla başlar. Bir toplum, bireylerinin karakteri kadar güçlüdür ve eğer bireyler hak, adalet, sorumluluk ve merhamet gibi değerleri terk ederse, en sağlam görünen sistemler bile çökmeye mahkûmdur.

Çöküşün Başlangıcı-Değerlerin Erozyonu

Günümüz dünyasında, bireysel çıkarlar toplumsal faydanın önüne geçmiş durumda. İnsanlar artık "Ne kazanırım?" sorusunu, "Ne doğru?" sorusundan önde tutuyor. Merhamet, adalet ve sadakat gibi erdemler, hızla tüketim toplumunun sert rekabetçi anlayışı içinde değersizleşiyor.

Örneğin, eskiden komşuluk ilişkileri sıcak ve samimiydi. Bir insanın aç olduğu, borç içinde kıvrandığı bir mahallede diğerleri rahat uyuyamazdı. Oysa bugün, insanlar yanı başındaki komşusunun acısını görmezden gelmeyi olağan bir refleks haline getirdi. Aynı şekilde, eskiden ticaretin temeli güven ve dürüstlük üzerine inşa edilirken, şimdi birçok kişi sadece kâr marjına odaklanıyor. Bir ürün alırken, "Bu helal mi?" sorusunu sormak yerine, "Bu bana ne kadar kazandırır?" sorusu soruluyor.

Liyakatin Terk Edilişi-Adaletin Zehirlenmesi

Bir toplumun ayakta kalabilmesi için adalet sisteminin sağlam olması şarttır. Adalet, yalnızca mahkemelerde değil, her alanda kendini göstermelidir: İş hayatında, siyasette, akademide ve aile içinde… Ancak günümüzde, hak edenin değil, güçlü olanın kazandığı bir düzen oluştu. Bir iş başvurusu düşünelim. Eskiden, kim daha ehil ve çalışkansa o seçilirdi. Şimdi ise "Tanıdık var mı?" sorusu, "Kim daha yetkin?" sorusunun önüne geçiyor. Bu, bir milletin köklerine işleyen bir zehirdir; çünkü liyakat terk edildiğinde, ehil olanlar geri plana itilir, sistemin içinde yeteneksiz insanlar yükselir ve sonuçta toplum çürümeye başlar.

Bu durumu tarih boyunca birçok medeniyet yaşadı. Osmanlı’nın gerileme döneminde, sadakat ve yetkinlik yerine dalkavukluk ve rüşvetin ön plana çıkması çöküşü hızlandırdı. Aynı şekilde Roma İmparatorluğu, devlet kademelerine liyakatsiz kişilerin yerleşmesiyle iç kargaşaya sürüklendi ve zayıfladı. Bugün de benzer bir sürecin içinde olduğumuzu inkâr edebilir miyiz?

Ahlaki Çöküş ve Bencillik

Bireylerin yalnızca kendilerini düşündüğü, başkalarının hakkını gasp etmeyi normalleştirdiği bir toplum ayakta kalamaz. Toplumların çöküşü, içindeki insanların başkalarının acısını hissedememesiyle başlar. Trafikte kırmızı ışıkta bekleyen bir yayaya yol vermemek, çöpe atılan ekmeğe kayıtsız kalmak, bir çocuğun eğitim hakkını elinden almak… Bunlar basit gibi görünen ama toplumun manevi çöküşünün göstergeleri olan eylemler.

Eskiden insanlar birbirine destek olur, düşeni kaldırırdı. Şimdi ise birçok kişi, düşeni daha da ezme derdinde. Sosyal medya, insanları birbirine yaklaştıracağına, acımasız bir yargı platformuna dönüştü. Herkes hata avcılığı yapıyor, kimse kendini sorgulamıyor.

Çözüm-Ahlaki Diriliş ve Manevi Uyanış

Bir toplumun yeniden yükselmesi için öncelikle manevi olarak dirilmesi gerekir. Bunu sağlayacak en güçlü araçlardan biri, bireyin iç disiplinini sağlayan ve onu erdemli bir yaşama yönlendiren değerler sistemidir. Namaz gibi ibadetler, sadece ritüeller değil, bireyi sorumluluk bilinciyle donatan, kötülüklerden alıkoyan, ruhunu arındıran güçlü mekanizmalardır.

Bunun yanında, adaletin yeniden tesis edilmesi, liyakatin esas alınması, paylaşım kültürünün teşvik edilmesi gerekir. Kendi menfaatini değil, toplumsal faydayı önceleyen bireyler yetiştirmedikçe, hiçbir ekonomik reform, hiçbir siyasi değişim gerçek bir iyileşme getirmeyecektir.

Sonuç olarak, toplumları yıkan şey savaşlar, ekonomik krizler ya da doğal afetler değildir. Asıl çöküş, bireylerin vicdanlarını susturduğu, ahlaki pusulalarını kaybettiği noktada başlar. Ve bir toplumun kurtuluşu da yine bireylerin kendi iç dünyalarını inşa etmesiyle mümkündür.

Bahadır Hataylı/23.02.2025 00:53/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!