Elveda kulübem,seninle başlayalım işe gel istersen...Elveda yollar,arabalar,kaldırımlar,kaldıraçlar,dereler,hendekler,dağlar,yamaçlar ve
ağaçlar.Hoşçakalın ey kuşlar,yeriniz serin olsun mavi gök, kubbemsi tepeler,hoşçakalın,kentliler,köylüler,üzerine binerek coşkunlukların sahibi olmaya çalıştığım kırmızı kısrak hoşçakal....
Özlemini çektiğim günler, duyarsanız size de elveda;yürü ayaklarım yürü,durma sakın ha!buralar mayın döşeli,neresi mayınsızdır deme sakın bastığın tüm yerler mayınlarla kaplı.Aldırma sen sancılara durma yürü,dermansız kalsada dizlerim, ben yürümeyi seçtim,sen bana uymak zorunda değil misin?O halde:Sonsuzluğa uzanan özlemlerim nerdesiniz,haydi çıkın bakalım gizlendiğiniz yerden,burası korunaklı yerlerdir,mayınlara elveda ettik yoksa yokmu sizin haberiniz?
Yarınlar çıkın önlerimize,kucaklaşalım gelin hep birlikte,uzan ellerim uzan tut bırakma tut tam ensesinden Güneşin...
Koşun bulutlar koşun,vurguna mıdır bu gidiş,varmı sizlerden daha yukarda bir yokuş,artık zamanıdır dur demenin,gönlüm hep onu arzuluyor var mı bizlere de yukarlardan bir esiş...
Uyuklama gözlerim uyuklama,neredyiz hele bir bak,gerilere dönüp takılıp kalma ,her şeye hoşçakalın diyerek çıktığımız yolda,hatırladın mı etmiştik ya elveda...
Gidiyorum dostlarım,hoşçakalın diyemeyeceğim,dilim tutuluverdi gözlerim yaşalarla doluverdi.Açamıyorum gözlerimi,ellerimi uzatıyorum hazır mısınız...
Gidelim gardaş gidelim,işiten kulaklar işitmez olmadan,ellere titremeler inip te bel bükülmeden,unutkanlıkların ardı arkası kesilmeden şimşekeler beyinden geçer gibi,günler süratle bizleri gerilerde bırakmadan kucaklaşalım, onunla birlikte gidelim ne dersiniz?
Keşke şu anda ki hayatım için önceden bir şeyler yapıp da öne alsaydım demeden...
Gelin bir şeyler yapalım,ne yapalım demeyin ha!haydi çıkın ortaya gidelim,yoksa elveda diyemem...
yıl:105.10.1992
saat:23.00
(E. KEKEÇ)ELAZIĞ
Bu Blogda Ara
14 Mayıs 2008 Çarşamba
7 Mayıs 2008 Çarşamba
ŞAFAĞA ÖZLEMİM
Solmayacak bizim gülümüz,Güneş her zaman doğacak,gök gürlemeleri durmayacak.Attığımızda adımları, yollarımıza barikatlar kurulacak,göğsümüze namlular çevrilmeyecek ensemizden kurşunlanacağız.Aşınmayan dağların yılmayan yolcularıyız.Duraksız bir yolun yorulmayan savaşçılarıyız.Terleri kuruyanlardan değiliz;kanlarını feda etmekten çekinmeyenleriz.Çocuklarının ağlamasıyla geriye dönenleri alçaklar biliriz.Sabır taşlarına ahdimizi kaydederek sebat etmeyi tercih ederiz.Yaşamın ve ölümün imtihan olduğuna iman ederiz.Hayatı anlamlı kılar ölümü kurtuluş addederiz.
Şapşallaşan dünyanın şahlanan aslanlarıyız,Kadere teslim oluruz,boyun eğmeyi zilletten sayarız.Küçücük göllerde boğulma endişelerini duymayız.KOcaman okyanuslarda yüzmeyi başarma senaryoları kurarız.Ağlayan anneleri sükunete çağırır,Ali'nin dili Zeyneb'i kerbeladan günümüze ister,yaşamıyla hayatı bizlere anlatmasını bekleriz.
Sen bacım !sen Zeynep,anlat bize anlat,başınıza gelenleri değil,Kerbeladaki susuzluk çölünü anlatma,Sad Bin Ömerin ihanetini değil,Hür'ün kölelikten kurtulup nası hür olduğunu anlat.Sen nazlı bacımanlat,Hüsynin mesajının temsilciliğini yapan bacım,yezidin kılıçlarına boynunu geren bacım,anlat bizlere anlat.Dostumun şehit olan dostunun mesajını yarınlara nasıl taşıması gerektiğini anlat...
Ey yarınları adımlayacak can!zamanın ihanet çemberlerini boyunlarına takmaktan nefretle kaçan insanlar olduğumuzun farkında mısın?Her zaman farklı kılık kıyafetve şekillre bürünen bir yaşamın,dalkavukluk tarihini,yardakçılık anlarını,muhafazakarlık,torpil yapmacılık maymun iştahlılık,zamanın ve zeminin rengine göre kabuk değiştirmelerin kökünü,Sezarın kılıcıyla ufak ufak doğrayarak,Tevhit tokmağıyla örsün üzerinde ufalayıp,rüzgarın önünde dağıtıp,İbrahim'i bir geleneğin dünyayı kuşatması için ayağa kalkmış neferler olduğumuzun bilincindemisin?
Evet sevgili dostum,biz istikamet yolunun yolcularıyız.Bir yılın ilk mevsiminin patlamaya hazır goncalarıyız.Bir patlama olcak,toprağın derinliklerine gökyüzünden nurlar saçılacak,önümüz aydınlanacak ve kalkış başlayacak!...
Bir kalkıştır bu,evet yolculuk başladı,kıvılcımlar saçıldı,etraf aydınlandı;ama bahar hala gelmedi.Adı yolculuk bakılmadan geçilmez,görülerek gidilir.Görmekle başlar herşey;uzanır gökyüzüne tebessümler,oldu olcaklar da orda kalır.Bir yolculuk bir yolculuk,yolcuların yüzleri soluk,soluk yüzlere emanet koşu yolu,Süreyya yıldızı doğmak üzere az sonra olur burası saman yolu...
Evet dostlar!
Duraksız bir yolculuk,sadece kalkışı duyulur,saati dolunca birden kalkar ve doğrulur.Bir adım yaklaşınca bahara,konunca ağaçlara kanarya,dermansız kökler ulaşınca hayata,kıştan uzanan soğuk rüzgarlara edince elveda tam on kala yeşile,tomurcuklanınca zambak ve papatya,kamaştırmaz artık ekşilikler ağzınızı.Çünkü kalmadı geçmişten kalan limon çiçekleri,diyerek yürüdüğümüz bir yolculuk.Biz bu yolun erleri karşılıklı taşıyacağımıza ve taşınacağımıza söz veren erleriz...
Allah'ım bize yardım et ki,korkusuzca şehadet alanına koşalım!Bırak bencilliği ve çıkarcılığı,İbrahim (a.s) gibi fedakarlık kabesinde kurban edelim.Bırak kibri ve gururu ihlas sıdk ve tevazu suyu ile yıkayalım.Allah'ımbırak şehadetin keskin kılıcıyla,önümüze çıkan septik anlayışın kökünü kazalım.
Andolsun Allah'a andolsun ki,içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlara karşı savaşacağız..Alemin tümünde Hak ve Adaletin istikrarına,tağutların ve şeytanların yok edilişine kadar mücadeleden el çekmeyeceğiz.Söylediklerimize sadık kalacağıma Allah şahittir.
Vallah'i boyunlarımıza ipleri takıp süründürseler verdiğimiz sözü bozmayacağız.Şahit ol yarab!Sen bizim mevlamızsın,ancak sana kulluk eder ancak senden yardım dileriz...
"Ey rabbimiz,unuttuk veya yanıldysak mesul tutma.Ey rabbimiz,bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme.Ey Rabbimiz,bize gücümüzün yetmeyeceğini taşıtma.Affet bizi, bağışla bizi,acı bize,sen mevlamızsın bizim, kafirler gruhuna karşı yardım et bize..."
yıl:19.02.1995
saat:
(E:KEKEÇ)İST.
Şapşallaşan dünyanın şahlanan aslanlarıyız,Kadere teslim oluruz,boyun eğmeyi zilletten sayarız.Küçücük göllerde boğulma endişelerini duymayız.KOcaman okyanuslarda yüzmeyi başarma senaryoları kurarız.Ağlayan anneleri sükunete çağırır,Ali'nin dili Zeyneb'i kerbeladan günümüze ister,yaşamıyla hayatı bizlere anlatmasını bekleriz.
Sen bacım !sen Zeynep,anlat bize anlat,başınıza gelenleri değil,Kerbeladaki susuzluk çölünü anlatma,Sad Bin Ömerin ihanetini değil,Hür'ün kölelikten kurtulup nası hür olduğunu anlat.Sen nazlı bacımanlat,Hüsynin mesajının temsilciliğini yapan bacım,yezidin kılıçlarına boynunu geren bacım,anlat bizlere anlat.Dostumun şehit olan dostunun mesajını yarınlara nasıl taşıması gerektiğini anlat...
Ey yarınları adımlayacak can!zamanın ihanet çemberlerini boyunlarına takmaktan nefretle kaçan insanlar olduğumuzun farkında mısın?Her zaman farklı kılık kıyafetve şekillre bürünen bir yaşamın,dalkavukluk tarihini,yardakçılık anlarını,muhafazakarlık,torpil yapmacılık maymun iştahlılık,zamanın ve zeminin rengine göre kabuk değiştirmelerin kökünü,Sezarın kılıcıyla ufak ufak doğrayarak,Tevhit tokmağıyla örsün üzerinde ufalayıp,rüzgarın önünde dağıtıp,İbrahim'i bir geleneğin dünyayı kuşatması için ayağa kalkmış neferler olduğumuzun bilincindemisin?
Evet sevgili dostum,biz istikamet yolunun yolcularıyız.Bir yılın ilk mevsiminin patlamaya hazır goncalarıyız.Bir patlama olcak,toprağın derinliklerine gökyüzünden nurlar saçılacak,önümüz aydınlanacak ve kalkış başlayacak!...
Bir kalkıştır bu,evet yolculuk başladı,kıvılcımlar saçıldı,etraf aydınlandı;ama bahar hala gelmedi.Adı yolculuk bakılmadan geçilmez,görülerek gidilir.Görmekle başlar herşey;uzanır gökyüzüne tebessümler,oldu olcaklar da orda kalır.Bir yolculuk bir yolculuk,yolcuların yüzleri soluk,soluk yüzlere emanet koşu yolu,Süreyya yıldızı doğmak üzere az sonra olur burası saman yolu...
Evet dostlar!
Duraksız bir yolculuk,sadece kalkışı duyulur,saati dolunca birden kalkar ve doğrulur.Bir adım yaklaşınca bahara,konunca ağaçlara kanarya,dermansız kökler ulaşınca hayata,kıştan uzanan soğuk rüzgarlara edince elveda tam on kala yeşile,tomurcuklanınca zambak ve papatya,kamaştırmaz artık ekşilikler ağzınızı.Çünkü kalmadı geçmişten kalan limon çiçekleri,diyerek yürüdüğümüz bir yolculuk.Biz bu yolun erleri karşılıklı taşıyacağımıza ve taşınacağımıza söz veren erleriz...
Allah'ım bize yardım et ki,korkusuzca şehadet alanına koşalım!Bırak bencilliği ve çıkarcılığı,İbrahim (a.s) gibi fedakarlık kabesinde kurban edelim.Bırak kibri ve gururu ihlas sıdk ve tevazu suyu ile yıkayalım.Allah'ımbırak şehadetin keskin kılıcıyla,önümüze çıkan septik anlayışın kökünü kazalım.
Andolsun Allah'a andolsun ki,içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlara karşı savaşacağız..Alemin tümünde Hak ve Adaletin istikrarına,tağutların ve şeytanların yok edilişine kadar mücadeleden el çekmeyeceğiz.Söylediklerimize sadık kalacağıma Allah şahittir.
Vallah'i boyunlarımıza ipleri takıp süründürseler verdiğimiz sözü bozmayacağız.Şahit ol yarab!Sen bizim mevlamızsın,ancak sana kulluk eder ancak senden yardım dileriz...
"Ey rabbimiz,unuttuk veya yanıldysak mesul tutma.Ey rabbimiz,bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme.Ey Rabbimiz,bize gücümüzün yetmeyeceğini taşıtma.Affet bizi, bağışla bizi,acı bize,sen mevlamızsın bizim, kafirler gruhuna karşı yardım et bize..."
yıl:19.02.1995
saat:
(E:KEKEÇ)İST.
30 Nisan 2008 Çarşamba
SEKÜLARİZMİN BİLİNÇSİZ BARINAĞI
Sekülerleşme,dünyevileşme anlamına gelir.Sekülarizm,yaşamı ve mücadeleyi madde olarak algılayan düşüncenin adıdır.Seküler bir hayat,batı hayat biçiminin üzerine oturduğu temel felsefedir.Ama bu anlayış günümüzde batı ile ifade edilecek kadar dar sınırlar içinde değildir.Öyle genişlediki,batının kokusunun uzandığı tüm coğrafya ve toplumlarda etkisini gösterebilmektedir.Zamanla bu anlayış,inasanların kalblerini ve beyinlerini kuşatmada şampiyon dahi olabildi.
Biz burada sekülarizmin marifetlerini anlatmıyoruz ama sekülarizmin bilinsiz barınaklığını yapan yaşamları azda olsa anlatacağız.Bu barınak islam olduğunu söyleyen yaşam tarzlarıdır kısaca.İslami düşünce ile seküler düşünce taban tabana birbirine zıt olan iki düşüncedir.
İlahi eksende görüntülenmek zorunda olan islami düşünce ,hayatı ahiret temeli üzerine kurarken,seküler laik felsefe hayatı dünya üzerine kurar.Bu anlayış farklılığı pratiklerin de farklılaşmasını doğurur.İslami değerler ile seküler değerler net çizgilerle birbirinden ayrılması gerekirken,sekülarizmin bilinçsiz taşıyıcısı diyebileceğimiz bünyeler,günümüzde alabildiğine yayılmaktadır.Sekülarist anlayışın bilinçsiz barınakları,teori ile pratik arasında bir uyum oluşturamayan,islami çerçevede yer aldığını söyleyen kişi ve toplumlarda kök salmaktadır.
İslami düşünce,teori pratik ve zihinlerle birlikte,bakış açılarını da yıkıp yerine kendi değerlerini koyan,tek sistem anlayış ve pratik bir hayat biçimidir.İslamı kendilerine din olarak benimseyen toplumlar,İslamın yıkıp yapması gerekenlerden bir tanesini dahi yıkmadıkları zaman,seküler anlayış ve yaşayışın bilinçsiz taşıyıcısı olacaklardır.Bu konuda Hz Peygamberimizin(A.S),İslamın hayat programlarını bizzat kendisinin ortaya koyduğunu görmekteyiz.Bu programlar İslam atmosferinde yer almak isteyen dimağları tam anlamıyla kuşatması gerekir.Bu anlayışların dışından değerler ve bakış açıları taşınarak, bir hayat oluşturulduğu halde, İslamı yaşadıklarını sanan ortamlar,sadece seküler anlayışın bilinçsiz barınaklığını yapmaktadırlar.
Seküler anlayışın bilinçsiz barınaklığını yapan kişi ve toplumlar,bu anlayışlarından bağımsız teori ve pratik oluşturmada zorlanacaklardır.Bu zihniyetler için oluşturulacak hayattta seküler anlayış daima öncül bir değer olarak varlığını koruyacaktır.Bu göstergeler bize şöylesi ipuçlarını veriyor;Müslüman aileler ve toplumlar sekülarizmin bilinçsiz barınaklığını yapmaktadır.İslamın dışındaki toplumlarda zaten seküler anlayış varılması ve yakalanılması gereken bir hedeftir.Bundan dolayı onlar sekülarizmin bilinçli savunucuları ve taşıyıcılarıdır. Ama Müslümanların dinleri,böyle bir hedef göstermemesine rağmen, müslümanlar hayatta bu anlayışları ve değerleri temel faktör olarak benimsediklerinden,seküler dinin bilinsiz barınakları haline gelmişlerdir.Böyle olunca da bakış açıları,anlama biçimleri,düşünce ,teori ve pratikleri,ALLAH'IN İSTEDİĞİ EKSENİN DIŞINDA VARLIĞINI ORTAYA KOYMAKTADIR.Oysa ilahi sistem olan islam,insanların kafalarına ve kalplerine değerlendirme ölçüsü olarak,ahiret,iman,takva,ihlas ve ve samimiyet gibi değerleri tek kıstas olarak yerleştirmesine rağmen,bu anlayış dinamitlenmiş,yerine seküler felsefe egemen olmuştur.Buna rağmen, bu insanlar seküler anlayışın döl yatağı diyeceğimiz bilinçsiz barınaklar değilde nedir?
Evet, böylesi bir anlayış sonunda oluşan hayatlar,ancak seküler hayatın sürekliliğini sağlar.Seküler anlayış hayatiyetini sömürgelerine borçlu olsa gerek.Yaşamlarını madde ekranlarında ıspatlamaya çalışan herbir aile kurumu,seküler hayatın yaşamını canlandırmadan başka bir işe yaramaz.Bu anlayış varolduğu müddetçede,bu anlayışın karşısında yer alan İslami potansiyelin belli bir kısmı,bu anlayış tarafından hep parsellenecektir.Bu anlayış parsellediği yerlerde kendisini koruyan evlerin kurulmasını ister.İşte,islami değerlere sarıldıklarını sandığımız bir yığın insanın zihni ve pratiği seküler anlayış tarafından parsellendiği halde,İslamın kalesi olacağını sandığımız aile kurumları,kapitalizmin araçlarına abone olan bir abonmen fonsiyonundan başka bir pratik oluşturmayacaktır.Bu süreç anlaşılmadığı sürecede böyle devam edecektir.
yıl:23-24.02.1995
yer:ELAZIĞ
(E.KEKEÇ)
Biz burada sekülarizmin marifetlerini anlatmıyoruz ama sekülarizmin bilinsiz barınaklığını yapan yaşamları azda olsa anlatacağız.Bu barınak islam olduğunu söyleyen yaşam tarzlarıdır kısaca.İslami düşünce ile seküler düşünce taban tabana birbirine zıt olan iki düşüncedir.
İlahi eksende görüntülenmek zorunda olan islami düşünce ,hayatı ahiret temeli üzerine kurarken,seküler laik felsefe hayatı dünya üzerine kurar.Bu anlayış farklılığı pratiklerin de farklılaşmasını doğurur.İslami değerler ile seküler değerler net çizgilerle birbirinden ayrılması gerekirken,sekülarizmin bilinçsiz taşıyıcısı diyebileceğimiz bünyeler,günümüzde alabildiğine yayılmaktadır.Sekülarist anlayışın bilinçsiz barınakları,teori ile pratik arasında bir uyum oluşturamayan,islami çerçevede yer aldığını söyleyen kişi ve toplumlarda kök salmaktadır.
İslami düşünce,teori pratik ve zihinlerle birlikte,bakış açılarını da yıkıp yerine kendi değerlerini koyan,tek sistem anlayış ve pratik bir hayat biçimidir.İslamı kendilerine din olarak benimseyen toplumlar,İslamın yıkıp yapması gerekenlerden bir tanesini dahi yıkmadıkları zaman,seküler anlayış ve yaşayışın bilinçsiz taşıyıcısı olacaklardır.Bu konuda Hz Peygamberimizin(A.S),İslamın hayat programlarını bizzat kendisinin ortaya koyduğunu görmekteyiz.Bu programlar İslam atmosferinde yer almak isteyen dimağları tam anlamıyla kuşatması gerekir.Bu anlayışların dışından değerler ve bakış açıları taşınarak, bir hayat oluşturulduğu halde, İslamı yaşadıklarını sanan ortamlar,sadece seküler anlayışın bilinçsiz barınaklığını yapmaktadırlar.
Seküler anlayışın bilinçsiz barınaklığını yapan kişi ve toplumlar,bu anlayışlarından bağımsız teori ve pratik oluşturmada zorlanacaklardır.Bu zihniyetler için oluşturulacak hayattta seküler anlayış daima öncül bir değer olarak varlığını koruyacaktır.Bu göstergeler bize şöylesi ipuçlarını veriyor;Müslüman aileler ve toplumlar sekülarizmin bilinçsiz barınaklığını yapmaktadır.İslamın dışındaki toplumlarda zaten seküler anlayış varılması ve yakalanılması gereken bir hedeftir.Bundan dolayı onlar sekülarizmin bilinçli savunucuları ve taşıyıcılarıdır. Ama Müslümanların dinleri,böyle bir hedef göstermemesine rağmen, müslümanlar hayatta bu anlayışları ve değerleri temel faktör olarak benimsediklerinden,seküler dinin bilinsiz barınakları haline gelmişlerdir.Böyle olunca da bakış açıları,anlama biçimleri,düşünce ,teori ve pratikleri,ALLAH'IN İSTEDİĞİ EKSENİN DIŞINDA VARLIĞINI ORTAYA KOYMAKTADIR.Oysa ilahi sistem olan islam,insanların kafalarına ve kalplerine değerlendirme ölçüsü olarak,ahiret,iman,takva,ihlas ve ve samimiyet gibi değerleri tek kıstas olarak yerleştirmesine rağmen,bu anlayış dinamitlenmiş,yerine seküler felsefe egemen olmuştur.Buna rağmen, bu insanlar seküler anlayışın döl yatağı diyeceğimiz bilinçsiz barınaklar değilde nedir?
Evet, böylesi bir anlayış sonunda oluşan hayatlar,ancak seküler hayatın sürekliliğini sağlar.Seküler anlayış hayatiyetini sömürgelerine borçlu olsa gerek.Yaşamlarını madde ekranlarında ıspatlamaya çalışan herbir aile kurumu,seküler hayatın yaşamını canlandırmadan başka bir işe yaramaz.Bu anlayış varolduğu müddetçede,bu anlayışın karşısında yer alan İslami potansiyelin belli bir kısmı,bu anlayış tarafından hep parsellenecektir.Bu anlayış parsellediği yerlerde kendisini koruyan evlerin kurulmasını ister.İşte,islami değerlere sarıldıklarını sandığımız bir yığın insanın zihni ve pratiği seküler anlayış tarafından parsellendiği halde,İslamın kalesi olacağını sandığımız aile kurumları,kapitalizmin araçlarına abone olan bir abonmen fonsiyonundan başka bir pratik oluşturmayacaktır.Bu süreç anlaşılmadığı sürecede böyle devam edecektir.
yıl:23-24.02.1995
yer:ELAZIĞ
(E.KEKEÇ)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.
Popüler Yayınlar
-
Yaldızlı Sözlerin Arkasındaki Çürüme Tarihin en trajik ironilerinden biri, çöküşe en yakın toplumların en çok “yücelik ”ten bahsetmesidir....
-
“İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne… İşte asıl cinayet bu.” — Maksim Gorki, Ana (1906) Ruhun ölümü, bir toplumun çöküşünün sessiz hab...
-
Platon, asırlar öncesinden bir uyarı bırakmıştı insanlığa: “Demokrasi, ancak erdemli ve eğitimli bir halkın omuzlarında yükselebilir; aksi t...
-
İçinde bulunduğumuz çağ, pek çok unvanla anıldı: teknoloji çağı, bilgi çağı, hız çağı… Ama eğer hakikatin kalemiyle yazılacak olursa, bu ça...
-
EK-5 Kararı: Hukuk ile Diplomasi Arasında EK-5 Listesi: Resmî Karar, Diplomatik Zamanlama ve Türkiye’nin Stratejik İkilemi ABD'den çok ...
-
İnsanlığın Sessiz Dengesine Dair İnsan… Kâinatın en gizemli aynası. Görünürde bir bedenden ibaret gibi dursa da derinlerde bir deniz taşır...
-
Bir İnsanlık EMAR’ı Üzerine Derin Bir Okuma İnsan, anlamın kıyısında doğar ama çoğu kez anlamın merkezine hiç ulaşamaz. Çünkü doğmakla yaş...
-
Merhum Ahmet Kaya, bir şarkısında “ Ne kadar kötü kokarsa o kadar iyi ” diyordu. Ne kadar manidar bir cümle… Bugün ülke olarak geldiğimiz ...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
İnsanlık, varlık sahnesine çıktığı andan itibaren hem kendini hem de kendini aşan bir kudreti anlamlandırma çabasıyla yüzleşmiştir. Bu çaba,...
Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK
Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Senin rabbin sana senden yakın.....
omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."
kelebek gibi hafif olun dünyada
Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla
çöllerden geçerek varılır havuzun başına!